Şuanda 336 konuk çevrimiçi
BugünBugün5265
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12989
Bu ayBu ay12989
ToplamToplam10481413
Mevcut durum ve devrimci taktiğimiz ve uydurmadan kim ölmüş! PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cumartesi, 25 Ocak 2014 19:39


İlker Akman’ın Mevcut durum ve Devrimci Taktiğimiz yazısı yakında Rus devriminden Çıkan Dersler ile birlikte ilk kez doğru dürüst kitap olarak basılıyor.

Doğru dürüst sözünü uydurmadan uzakta anlamında kullanıyorum.

Uydurma nedir, diyorsanız, Kurtuluş Cephesi sayfasından alınan Mevcut Durum ve Devrimci Taktiğimiz ile ilgili aşağıdaki belirlemeyi okuyunuz.

 

 

"Mevcut Durum ve Devrimci Taktiğimiz", THKP-C/Halkın Devrimci Öncüleri'nin Merkez Yöneticilerinden İlker Akman tarafından Aralık 1975-Ocak 1976 arasında yazılmıştır. İlker Akman 26 Ocak 1976 günü THKP-C/Halkın Devrimci Öncüleri'nin Merkez Yöneticilerinden Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneş'le birlikte Malatya/Beylerderesi'nde oligarşinin zor güçleri tarafından şehit edilmişlerdir. THKP-C/HDÖ-Genel Komitesi, İlker Akman'ın üzerinde düzeltme yapamadığı metni olduğu gibi yayınlama kararı almış ve ilk kez Aralık 1976'da THKP-C/HDÖ yayınları arasında basılmıştır. Eriş Yayınları-1993!

 

 

Bu kadar yanlış ya da uydurma nasıl sekiz satıra sığdırılmış, hayret etmemek mümkün değil!

Aslında uydurmadan kaynaklanan yanlış demek gerekir, çünkü:

Yukarıdaki belirlemeyi ancak Rıza yapabilir, diğerleri yapamaz.

Peki Rıza, İlker Akman’ı tanır mıydı?

Hayır tanımazdı.
Böyle bir broşürün yazıldığını duymamıştır bile…

Ne zaman yazıldığını da benden öğrenmiş, gerisini de kendisi eklemiştir.

Birinci yanlış: Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneş o zamanki örgütün merkez yöneticileri değillerdi.

Yusuf Ziya Güneş’i tanımıyorum ama öyle olmadığını biliyorum. Hasan Basri de değildi.

Yüksel Eriş bile Hasan Basri Temizalp’i tanımaz iken, bizimkiler nereden tanıyorlar acaba?

Ankara’da dernek tipi örgütlenme yapılmadığı için, hiç kimse işi olmadığı insanları tanımazdı.

İkinci yanlış: THKP-C / HDÖ Aralık 1976’da kuruldu. Sonradan Devrimci Savaş adını alacak arkadaşlarla ayrılık yaşandıktan sonra kuruldu. Beylerderesi sırasında böyle bir örgüt mevcut değildi.

Üçüncü yanlış: İlker Akman’ın broşür metni üzerinde düzeltme yapma fırsatını bulamadığı kuyruklu bir yalandır. Bu broşürün yazımı sırasında –Yüksel genellikle Ankara’da olmadığı için- İlker ile uzun konuşmalar yaptık. Broşürü tamamladıktan sonra sorumluluk bölgesine gidecekti. Broşürde düzeltme yapacak fırsatı bulamamış olmasının gerçeklikle ilgisi yoktur.

İlker’in şu veya bu görüşüne karşı iseniz, gerekçesini ortaya koyarak eleştirirsiniz. Biz kahramanlıkla kişinin politik görüşünü birbirine karıştırmayan bir harekettik. Bu nedenle, “polisle çatışan ve hayatını kaybeden bir insan eleştirilir mi?“ türünden garip iddialarda bulunmayız. Kimse İlker yazdı diye savunmak zorunda değildir, gerekçesini koyar ve eleştirir.

Düzeltecek fırsat bulamadı, demek, bazı görüşlerini düzeltse iyi olurdu, demenin öteki türlüsüdür.

Hangi görüşler mesela, neden açık konuşulmuyor ki!

Dördüncü yanlış: Broşürün basım tarihi 1976 ortalarıdır, yıl sonu değil…

Beylerderesi’nden sonraki birkaç ay içinde örgüt yeniden kuruldu denilebilir. Büyük ihtiyatla hareket ederek ilişkilerimizi yeniden düzenledik. O yılın ortalarında Genel Komite yeniden kuruldu ve Rıza’nın Yüksel’i tanıması da bundan sonradır. Daha önce onu da tanımazdı.

Ankara büyük kent ve dernek örgütlenmesi yapmıyorduk.

Beşinci yanlış: Broşürün ilk basımında THKP-C/HDÖ imzası kullanılmamıştır.

Sekiz satırda beş yanlış herkesin becereceği iş değil doğrusu…

Bir yanlış daha var aslında: biz hiç bir açıklamamızda öldürülen yoldaşlar için şehit kelimesini kullanmadık. Ateist insanlar ne zamandan beri şehit oluyor?

Anladığım odur ki, epeyce bir süre meydan boş kaldı ve değişik kişiler örgütün tarihini yağmaladılar. İlk kadrodan benden başka hayatta kalan olmadığı için benim de sürekli susacağımı sandılar.

Kim ne yapmış ise, ona sahip çıksın; hakkıdır, çıksın.

Yapılmayanlara sahip çıkmaya kalkmak ve bunun için de tarihi değiştirmek konusuna gelince; yağma yok derim!

Hepsi bu kadar…