Şuanda 315 konuk çevrimiçi
BugünBugün5894
DünDün3402
Bu haftaBu hafta13618
Bu ayBu ay13618
ToplamToplam10482042
Irak ve öğrenmeye karşı direnmek... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cuma, 13 Haziran 2014 07:00


Sol dirençlidir, özellikle de öğrenmeye karşı dirençlidir.

Harita üzerindeki adıyla Irak denilen ülkede gelişen savaş ile ilgili olarak teorilerin ve senaryoların bini bir para denilebilecek bir durum yaşanıyor.

Bu anlaşılabilir bir durum, çok ihtimalli bir savaş yaşanıyor. Ne ki, teorilerin büyük bölümünün gerçeklikle ilişkisi bulunmuyor. İsteklerine göre teori uydurmak ve bu temelde sözüm ona analiz yapmak bizde epeyce zamandır neredeyse moda durumunda…

Doğru ya da doğruya yakın analiz öncelikle bilgiye dayanmak zorundadır. Uydurmalar temelinde analiz yapılmaz ya da yapılırsa bir süre sonra yapan tarafından bile unutulmak zorunda kalınır.

Beş yıl kadar önce Hamas’ın bazı sol örgütler tarafından “devrimci” ilan edilmesi üzerinde durmuştum. Bu sözüm ona analizi eminim ki şimdi yapanlar bile unutmuştur. Günü kurtarıyorlar, bol miktarda gürültü yapıyorlar, sonra da başka görüşe geçiveriyorlar. Temel olmayınca başka ne yapsınlar?

İnsan her şeyi bilemez. Bilmek demek, her şeyi bilmek değildir; bilmediğini nereden öğreneceğini bilmektir. Bu ise öncelikli olarak iyi bir genel kültür düzeyinin varlığını gerektirir.

Ortadoğu ile ilgili önemli bir gelişme olunca ilk olarak Cengiz Çandar’ı okurum.

Yazdığı her şey doğru olmayabilir ya da siz her belirlemesine katılmayabilirsiniz. Ne ki, bölgeyi iyi biliyor ve yazılarında sadece analiz yok; bilgi veriyor ve bu temelde analiz yapıyor.

Yabancı basında bölge uzmanlarının yaptıkları yorumları –imkanınız varsa eğer- okumalısınız. Bilgi veriyor ve bu temelde analiz yapıyorlar.

Bilgi önemlidir, bu olmadan hiçbir şey yapılamaz.

Frankfurter Rundschau’nun dünkü sayısında Suriye’de  ISİD’nin elindeki petrol kaynaklarından söz ediyordu. Elinizde petrol çıkarılan bir kaynak bulunabilir, ama petrolü satamadıktan sonra herhangi bir işe yaramaz. Demirel’in Ecevit’e söylediği söze benzer bir durum ortaya çıkar sonuçta: “Petrol vardı da biz bunu içtik mi?”

Satamıyorsanız içersiniz sonuç olarak!!

Gazetedeki analizde IŞİD’in petrolü Suriye yönetimi üzerinden sattığı yazılıydı. Ek olarak da, Suriye devletinin IŞİD’e yönelik olarak genellikle operasyon yapmadığı eklenmişti.

Cengiz Çandar ise gelişmeleri aktardığı ve İngilizce bilgi ve analiz kaynaklarının önemli yer tuttuğu yazısında, “bir devletin sınırları değişmeden de parçalanabilir” tespitini yapıyor. Bu tespit Ortadoğu için son derece önemlidir.

IŞİD’in Irak’taki Sünniler arasında artan etkinliğinden ve buna yol açan Maliki’nin Şii eksenli politikalarından söz ediyor.

Bu durumda Musul gibi ülkenin ikinci büyük kentinin nasıl bu kadar kolay düştüğünü anlayabiliyorsunuz. Sünni kökenliler IŞİD’e karşı savaşmıyor. Bu örgüt Musul’u ele geçirerek savaş helikopterleri dahil bir tugayı donatacak kadar askeri malzeme ve büyük miktarda para ele geçirdi.

Eskiden beri bilinen kuraldır: direnemeyecek durumdaysanız, geri çekilirken düşmanın eline mümkün olduğu kadar az malzeme bırakmaya çalışırsınız.

Bankada yarım milyon dolar bırakıp da çekilmeyi ilk defa görüyorum…

IŞİD yeni bir örgüt değil ve bu örgütü “emperyalizmin uşağı” analiziyle açıklamaya çalışmak, boşuna konuşmaktan başka bir şey değildir.

Çok yönlü ilişkileri var. Doğal olarak ilişkileri kullanıyor ve onlar tarafından da kullanılıyor.

Analiz için önce doğruya yakın bilgi gerek…