Okurların bir bölümünün böyle bir gerçekliğin varlığından habersiz olduklarına eminim.

Açıklayarak belirtmek gerekirse: siyasi partilerin yurtdışında da örgütlenmeleri yasak değil. Bu nedenle AKP, CHP, MHP ve diğer partilerin yurtdışı örgütleri bulunuyor.

HDP’nin ise bulunmuyor.

Bunun nedenine geçmeden önce yurtdışının oy potansiyeli üzerinde duralım.

Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar yurtdışında herhangi bir ülkede yaşayan birisi için oy kullanmak ancak sınır kapılarından birisinde mümkündü. Bu durumda, doğal olarak, ülke dışında yaşadığı tahmin edilen yaklaşık beş milyon TC vatandaşının çok azı oy kullanabiliyordu.

Bu durum çıkarılan yasayla değiştirildi ve yurt dışında yaşayan TC vatandaşları bulundukları ülkede oy kullanma imkanına sahip oldular.

Yapılan açıklamaya göre, ülke dışında 2 milyon 734 bin seçmen bulunuyor.

Bunlardan yaklaşık yarısı Almanya’da bulunuyor: bir milyon 383 bin 40 kişi…

Görüldüğü gibi, bunlar küçük sayılar değil…

Az sayıda TC vatandaşının yaşadığı ülkelerde çok iyi sonuç alsanız bile, Almanya’da alamıyor iseniz fena halde kaybediyorsunuz.

Değişik ülkelerde yaşayanların seçime katılma oranı son derece düşük oldu. Randevulu oy sistemine kötü bir de örgütlenme eklenince sonuçta ortaya yüzde on bile olmayan bir katılım çıktı.

Almanya’da bir milyon 383 bin 40 seçmeden sadece 111 bin 819’u sandığa gitti.

Oranın ne kadar düşük olduğunu siz hesaplayın!

Selahattin Demirtaş Almanya’da sadece 8 bin 467 oy alabildi.

(Bu rakamlar 12 Ağustos tarihli Hürriyet gazetesinden alınmıştır.)

Demirtaş’ın Almanya’da aldığı oy komik bir rakamdır.

Bu oyun içinde –sayısı bilinmemekle birlikte hiç de az olmayan- Türklerin oyları da bulunuyor.

Bu oyun tamamının Kürtlerden alındığını varsaysak bile, ki öyle değil, rakam yine de komik denilecek kadar düşüktür.

Almanya’da ve diğer ülkelerde neden HDP örgütlenmesi bulunmuyor?

Öğrendiğim kadarıyla konu tartışılmış ve iki yapı ülke dışında örgütlenmeye karşı çıkmış: EMEP ve BDP.

EMEP’in gizli gerekçesini tahmin etmek zor değil: orada bizim örgütlenmemize engel olurlar!

Aynısını Avrupa Barış Meclisi örgütlenmesi sırasında DİDİF aracılığıyla da yapmışlardı.

Bu gerekçe üzerinde durmaya gerek yok ve zaten EMEP de artık HDP içinde bulunmuyor.

BDP’nin gerekçesi ise, özellikle Almanya’da Kürtlerin ileri derecede örgütlü olduğu inancına dayanıyor olsa gerektir.

YEKKOM konuyla ilgilenir ve mesele de kalmaz, diye düşünülmüş olsa gerektir.

Seçim sonucu durumun hiç de böyle olmadığını gösteriyor.

Rakamların gösterdiği kadarıyla Kürt örgütleri Kürt kitlesine bile yeterince ulaşamamış durumdadır.

Federasyon benzeri örgütlenmelerin kendi işlerinin yanı sıra bir de politik bir partinin seçim kampanyasını yürütmesi olacak iş değildir ve olmamıştır da…

Gelecek yıl genel seçim var.

HDP’nin yüzde 10 barajını geçebileceğine inanılıyor.

Hiç de az olmayan seçmenin bulunduğu yurtdışındaki ülkeleri ve hele de Almanya’yı boşlayarak bu amaca ulaşmak zor görünüyor.

Hükümet bu seçimde gösterdiği örgütlenme beceriksizliğini gelecek seçimde –en azından bu oranda- göstermeyecektir.

AKP, CHP ve MHP daha iyi çalışacaktır.

HDP’nin de ülke dışındaki çalışmaya bir an önce başlamasında yarar vardır.