Şuanda 249 konuk çevrimiçi
BugünBugün5860
DünDün3402
Bu haftaBu hafta13584
Bu ayBu ay13584
ToplamToplam10482008
Süleyman Seba ve ötesi... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazar, 17 Ağustos 2014 08:30


Beşiktaş’ın efsanevi başkanlarından sayılan Süleyman Seba öldü. Cenaze törenine politikacılar ve spor dünyasının değişik isimleri katıldı. Bu arada da Seba’nın ne kadar iyi bir insan olduğu, Beşiktaş için neler yaptığı anlatıldı.

Derken, Seba’nın 1980 sonrasında kısa süre MİT İstanbul Başkanlığı yaptığı ortaya çıktı. Bununla ilgili yorumlar yapıldı.

İnternette dolaşmayı sevmiyorum. İnternet bilgisi kirli bir bilgidir. Bu bilgiyi temizleyebilecek ön bilgiye sahip değilseniz, kolayca yanılabilirsiniz. Az sayıda ve bir bölümü kendini solcu olarak tanımlayan kişiler tarafından yapılmış yorumları okudum ve solun içindeki salak sayısının hiç de az olmadığına bir kere daha inandım.

Süleyman Seba’nın iyi bir insan olduğu, Beşiktaş için evini ipotek bile yaptırdığı, hilesiz bir yaşam sürdüğü söyleniyor. Doğrudur, ama biz bu özellikleri kendi değerlendirmemiz için kıstas alabilir miyiz?

Öncelikle şunu düşünmek gerekir:

MİT’in alt düzey bir memuru İstanbul gibi önemli bir kentte başkanlık yapamaz. Kendisinin teşkilat içinde uzun bir geçmişinin bulunması gerekir. Bu uzun geçmiş içinde hangi olaylara karışmıştır, neler yapmıştır, bilmiyoruz ve muhtemelen hiçbir zaman da bilemeyeceğiz. Açık olan kendisinin MİT içinde uzun bir geçmişinin bulunmasıdır.

Polis ve gizli servis içindeki iyi insanlar konusunda başka örnekler de bulunuyor:

Uğur Gür bestecidir ve hatta bestelerini salonlarda icra edebilecek düzeyde bir bestecidir. Bu durum kendisinin işkenceciliğini ortadan kaldırmıyor.

Polisin Genelkurmay Başkanı olarak bilinen Mehmet Ağar’ın çevresinde kötü bir insan olarak tanındığını sanmıyorum. En azından inandığı değerlere bağlıdır. Kısa bir hapis cezası alınca, “ben yaptığım her şeyi devletin bilgisi dahilinde yaptım, ama devletimi uluslar arası mahkemeye şikayet etmem” diyerek susmuştur. Bu bir kişilik göstergesidir ama bu onun çok sayıda yargısız infaz emri vermesi gerçeğini ortadan kaldırmıyor.

İnsanların maddi çıkar için saf değiştirmeleri, sürekli olarak değişik yönlere savrulmaları o kadar yaygınlaştı ki, faşist bile olsalar değerlerine bağlı insanlar kıymet kazandı.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Özal dönemi öncesine kadar Kürt katliamlarından komünist tevkifatlarına kadar icraatları bulunan yöneticiler, 1980 sonrası örneklerde olduğu gibi nüfuzlarını kullanarak zengin olmamışlar, akrabalarını servet sahibi yapmamışlardır. Haklarında çok şey söylenebilir ama bunlar söylenemez. Devlet memuru maaşıyla geçinmişler ve mütevazi bir hayat sürmüşlerdir.

Burada mesele şudur: insanları hangi kıstasla değerlendireceğiz?

Bütün özellikleriyle kötü olan bir insan yoktur. Her insanın mutlaka iyi yönleri de vardır. Bu iyi sizin için ne derecede önemlidir, soru buradadır.

Bir işkencesi iyi bir aile babasıysa, rüşvet yememiş, yolsuzluk yapmamış ise, sizin için bu özellikleri mi, yoksa işkenceci olması mı belirleyicidir?

Neyin belirleyici olduğuna sahip olduğunuz değer yargılarıyla karar verirsiniz.

Tersi durumda kişinin şu veya bu iyi ya da kötü özelliğini genelleştirirsiniz, kendi değer yargılarınız zayıf olduğu için çelişkili örnekler karşısında nasıl bir yargıya varacağınızı şaşırırsınız ve oradan oraya savrulursunuz.

İnsan bir bütün olarak değerlendirilmelidir. İyi ve kötü özellikleriyle birlikte değerlendirilir. Burada belirleyici olan ortalamadır. Sonuçta iyi ya da kötü olma konusunda bu ortalamayla karar verilir. Bu ortalamada söz konusu kişinin bütün özellikleri eşit olarak değerlendirilemez. Önceliklerinizin bulunması gerekir.

Süleyman Seba evini çok sevdiği takımı Beşiktaş için ipotek yaptırmış, MİT’teki görevini takım sevgisi nedeniyle bırakmış (anlaşılan MİT’teki görevine yeterince zaman ayıramıyordu) bir kişi… Aynı zamanda yıllarca teşkilatta çalışmıştır.

Seba’nın yıllarca İstanbul MİT’inde çalışıp solculara karşı operasyonlara ve değişik MİT faaliyetlerine katılmamış olması mümkün değildir.

Değerlendirme buna göre yapılmalıdır.

Herkes kendi ölüsüne ağlasın!

 

 

Son Güncelleme: Pazar, 17 Ağustos 2014 08:37