Müslümanlar, iddiaya göre, Amerika kıtasını Kolomb’dan daha önce keşfetmiş…

Kolomb gerçek keşfi yapan değil aslında, oraya varmış ama Hindistan sanmış, yeni bir kıta olduğunu daha sonra Vespuci anlamış…

Önceki yazıda da belirttiğim gibi, bu tür iddiaları yalan ya da gündem saptırma çabası olarak görmemek gerekir. Bu niyette olanlar mutlaka vardır, yalan söyleyenler olduğu gibi… Ama Müslümanların Amerika’yı Kolomb’dan daha önce keşfettiğine inananların, en azından inanmak isteyenlerin de az olmadığını sanıyorum.

Buna inanmak istiyorlar çünkü kendilerince Müslümanlık en üstün din ama insanlığa doğru dürüst bir yararı olmamış. Becerebildiği oranda kafire karşı savaşmış ve bu arada da aynı dinden olan ama kafasına uymayanları öldürmekten de geri durmamış…

Müslümanlığın tarihi aynı zamanda Müslümanlar arasındaki savaşların da tarihidir.

Bu savaş halen ve üstelik şiddetlenerek sürüyor.

Müslümanlık barış diniymiş!

Geçin bunları…

Müslümanlık için en doğru tanımı zamanında Humeyni yapmıştı: “İslamiyet bir kan ve kılıç dinidir.”

Evet, aynen öyledir.

Türkçede yoktur, olması da beklenmez ama başka dillerde İslam Devleti’nin (diğer adıyla IŞİD) eylemleriyle Kuran arasındaki ilişkiyi açıklayan yazılar yayınlanıyor. Bütün büyük metinler gibi Kuran da yoruma fazlasıyla açıktır ve İD’nin eylemleri de kesinlikle Kuran dışı değildir.

İD’yi istediğiniz kadar lanetleyin; “bunlarla islamiyetin ilgisi yoktur” söylemine kimseyi inandıramazsınız.

“İD, İslam değilse; engizisyon da Hıristiyan değildir” demiş kafirin birisi…

Engizisyon 500-600 yıl önce nasıl Hıristiyansa, İD de bugün Müslümandır.

İslamcıların Batı (ki Hıristiyanlık anlamına da gelir) karşısında yaşadıkları derin aşağılık kompleksini yalanlar uydurmaktan başka kapatma araçları bulunmuyor.

Osmanlı’nın son döneminde yaygın olan söylemi bugün yeniden yaşıyoruz: En güçlü din İslam ama Hıristiyanlık karşısında neden bu kadar gerideyiz?

Tarihi dinler çatışması temelinde açıklamaya kalkanlar bu soruya doğal olarak cevap veremezler ve kurtuluş yolunu da Hıristiyanların yaptıklarının bazılarını kendilerine mal etmekte bulurlar.

Amerika’yı önce Müslümanlar buldu, hatta Küba’ya cami bile yaptılar, gibi…

Böyle bir iddiaya karşı farklı bir yol izlemek gerekmez mi?

İddiayı doğru kabul edeceksiniz ve daha fazla açıklama isteyeceksiniz.

Amerika’yı önce Müslümanlar keşfetti, tamam, ama konunun iyice anlaşılabilmesi için iki soruya cevap vermek gerekir:

Birincisi: Müslümanlar nereden Amerika’ya gittiler?

İkincisi: nasıl gittiler?

Amerika’yı keşfeden Müslümanlar –iddiaya göre- Küba’ya cami bile yaptıklarına göre, demek ki Atlantik Okyanusu üzerinden gitmişler…

Müslümanların Afrika’dan gitmiş olmaları mümkün görünmüyor.

O yıllarda Afrika’nın önemli bölümü keşfedilmemişti.

Dahası, Amerika’yı keşfedenler Küba’ya cami de yaptıklarına göre, inşaat işinde usta kişiler demektir. Cami yapmak gecekondu yapmaya benzemez, önemli inşaat bilgisi gerektirir. Bu nedenle Afrika’da –belki- var olan Müslümanların değil de, yıllardan beri yerleşik olan ve camileri bulunanların Amerika’yı keşfe gitmiş olmasını düşünmek daha akla yakındır.

Başka nereden gitmiş olabilirler?

İstanbul’dan da gidecek halleri bulunmuyor, çünkü çok uzak…

Akdeniz’i geçip Cebelitarık’tan Atlantik’e açılacaksınız…

Yol boyunca da Akdeniz’deki düşman donanmalarını, Cenevizliler başta olmak üzere, saf dışı bırakmanız gerekecek…

Bu durumda gidilebilecek tek yer kalıyor: okyanus kıyısındaki bir ülke…

1031 yılına kadar İspanya’da Emevi Endülüs Devleti vardı. Anlaşılan bu devlet yıkılmadan önce onlar gitmişler… Kolomb Amerika’ya 1492’de ayak basmış, Emeviler ise en az 360 yıl daha önce bu işi yapmışlar…

Gördünüz mü bak, neler çıkıyor?

Başka bir alternatif bulunmuyor.

Amerika’yı en az üç yüz altmış yıl daha önce keşfedenler, bu keşiflerini neden gizli tuttular, diye sorarsanız; orasını karıştırmayın artık…

ABD’yi hangi Müslümanlar nereden giderek buldular sorusuna, zorlama da olsa cevap bulunabiliyor: Endülüs Emevileri İspanya’dan hareket edip Atlantik okyanusunu geçerek Amerika’yı keşfettiler.

Ama sorun bitmiyor, nasıl gittiler?

Burada biraz açıklama yapayım:

Antik Çağ’dan beri dünyanın merkezi Akdeniz’di. Osmanlı İmparatorluğu da Akdeniz’de etkin olduğu için dünya çapında etkinliği olan bir devletti.

Okyanus yolunun bulunması ve bu yol aracılığıyla karadan İpek Yolu’na gerek kalmadan, Afrika’nın güneyinden dolaşarak Hindistan’a gidilebilmesi; ek olarak da Amerika’nın keşfedilmesi, yağma edilmesi ve sömürgeleştirilmesi sonucu Akdeniz dünyası söndü. Osmanlı’nın sönmesi de böyle başladı.

Osmanlı hemen teslim olmadı, tersine okyanus yollarında etkinlik kurmak için çaba gösterdi.

Arabistan’ın güneyinden Hindistan yolunu denizden tutmaya çabaladı, ama Portekizliler karşısında tutunamadı. Portekizlilerin yüksek bordalı okyanus gemileri, Osmanlı’nın alçak bordalı Akdeniz gemilerini kısa sürede saf dışı bıraktı.

Sonuçta geniş bir iç deniz olan, fırtınaları bulunan ama okyanusa göre yine de sakin sayılan Akdeniz’de kullanılan savaş gemileriyle, okyanusa açılamazsınız. Oraya yüksek bordalı başka türlü gemi gerekiyor.

Endülüs Emevi Devleti bu gemileri nasıl yapmıştı acaba?

O zaman bu teknik bilinmiyordu.

İddiaya göre Türkler yazıyı bulmuşlardı, ama okumayı bulamamışlardı!

Müslümanlar da Amerika’yı keşfetmişler ama bir türlü oraya gidememişler!

Nereden ve nasıl gittiler sorusunun cevabı bulunmuyor…

Bu kadar palavra artık yeter, diyeceğim ama, yetmez, çünkü ihtiyaç var…

Bugün olmadığı için şanlı tarihe inanmaya ihtiyaç varsa, palavra da kaçınılmaz olarak var olacaktır…