Şuanda 236 konuk çevrimiçi
BugünBugün5850
DünDün3402
Bu haftaBu hafta13574
Bu ayBu ay13574
ToplamToplam10481998
Akıllı sağcılar HDP'yi seçer PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Çarşamba, 18 Şubat 2015 19:55


Akıllı sağcı derken MHP’li ve islamcı olmayan sağcılardan söz ediyorum. MHP’linin kendi partisi var. AKP bu partinin de altını oymak için çalışıyor, kendileri engel olsunlar artık…

İslamcılar ise biliniyor AKP’liler ve müttefikleri… Büyük müttefikleri Kürtler arasındadır. Değişik isimleri bulunuyor. Eskiden Kürt Hizbullah’ı deniliyordu…

Alp Erenlerin de en azından bir bölümünün AKP’yi seçmesi bekleniyor.

Geriye başkanlık sistemi istemeyen, AKP’nin gücünü frenlemek isteyen sağcılar kalıyor ve bunların da sayısı hiç az değil…

Geçenlerde Nazlı Ilıcak akıllı bir sağcının söyleyebileceği bir söz etti ve HDP’ye oy vereceğini söyledi.

Böyle bir açıklamanın ardından “Nazlı Ilıcak solcu mu oldu?” gibisinden soru sorup tartışma yürütenlere kestirmeden “aptal” demekten başka çare bulunmuyor.

Bunun solculukla ne ilgisi var?

Nazlı Ilıcak, 1968’liler iyi hatırlar, eşi ile birlikte sağın büyük gazetesi Tercüman’da yazar ve yöneticiydi. Gazetenin diğer yazarları olan Rauf Tamer ve Ahmet Kabaklı ile birlikte sürekli olarak sola saldırırdı.

Önce sol deyince CHP anlardı, sonra bunun yerini önce TİP ardından da Dev-Genç ve ondan doğan gruplar aldı.

Denizlerin idamını desteklediler ve bu üç devrimciyi halkın gözünden düşürmek için ellerinden geleni yaptılar; beceremediler.

İdamlardan bir gün sonraki, 7 Mayıs 1972 tarihli Tercüman’ın manşetini hatırlarım: “dini telkin istemediler!” yazılmıştı.

Üç devrimci ölümden önce dini telkin istemeyeceklerdi. Tercüman da bunu kullanarak “bunlar dinsizdir” diyordu, ama nafile, halk onları böyle kabul etti ve bu idamları hiçbir zaman onaylamadı.

Nazlı Ilıcak AKP’ye karşı ve bu nedenle de HDP’yi seçeceğini açıkladı.

Hesap basit: HDP barajı geçip TBMM’ne girerse, bu aynı zamanda AKP’nin en az 30 milletvekilinin azalması demektir. Bu durumda AKP bırakın 400 milletvekili bulmayı, bugünkü durumunu bile koruyamayacaktır. AKP’nin yüzde on barajı nedeniyle seçime bağımsız adaylarla katılan HDP’den otuz kadar milletvekili aldığı hesaplanıyor. HDP Meclis’e girerse hakkı olan bu en az 30 milletvekilini geri alacaktır. AKP de Anayasayı değiştirip başkanlık sistemi getirebilecek çoğunluğa ulaşamayacaktır.

CHP ne yaparsa yapsın 30 tane daha fazla milletvekili çıkaramaz.

AKP’yi frenlemenin, başkanlık sistemini engellemenin en iyi yolu bu nedenle HDP’yi seçmektir.

Akıllı bir sağcı böyle düşünür!

Soldan fazla beklentim bulunmuyor. HDP’yi seçeceğini açıklamış olanlar belli, diğerleriyle de ittifak yapılarak sayının pek fazla artacağını sanmıyorum.

Burada unutulmaması gereken önemli bir konu bulunuyor:

Bir partinin HDP’yi destekleyeceğini ilan etmesi, o partinin üye ve taraftarlarının HDP’yi seçecekleri anlamına gelmez.

Bu örneği ÖDP için veriyorum. ÖDP böyle bir açıklama yapmadı ama yapsa bile buradan ÖDP’liler HDP’yi seçecek sonucu çıkmaz. Küçük olmayan bir bölümü CHP’yi seçecektir. Yıllardır yürütülen HDP ve Kürtler karşıtı propagandanın etkisinin anlaşma yapıldı diye ortadan kalkması beklenemez.

Gerçekçi olarak bakarsanız durum böyledir.

CHP’lilerin bir bölümünün Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesinden hoşlanmadıkları için cumhurbaşkanlığı seçiminde Selahattin Demirtaş’a oy verdikleri veya oy kullanmadıkları biliniyor.

Bunların sayısı bilinmiyor ama en az yüzde 20 dersek pek yanlış olmaz…

HDP, CHP’lilerden bile oy isteyebilir…

CHP nasıl olsa Meclis’e girer, iki milletvekili az ya da çok fark etmez.

Ama HDP için fark eder…

HDP Meclis’e girdikten sonra yine bu partiye karşı olabilirsiniz hatta Kürtlerden hiç hoşlanmadığınızı da gösterebilirsiniz.

Yıllar önce Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağın adayı Chirac ile ırkçı Ulusal Parti’nin adayı Le Pen ikinci tura kalmışlardı.

Sosyalist Parti, Komünist Parti ve akla gelebilecek başkaları da hep birlikte Chirac’a oy verdiler.

Seçimden sonra Chirac’a karşı muhalefetlerini yine yürüttüler…

Kimse de onlara, ne yapıyorsunuz, diye sormadı.

Le Pen’i kimse istemiyordu ve bu nedenle de herkes kendisine karşı birleşti.

Bunu anlamak bu kadar zor mudur?

 

 

Son Güncelleme: Çarşamba, 18 Şubat 2015 21:59