Şuanda 225 konuk çevrimiçi
BugünBugün505
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14473
Bu ayBu ay14473
ToplamToplam10482897
35 yıl önce... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Salı, 21 Nisan 2015 19:47


Bugün 21 Nisan… 35 yıl önce 21 Nisan Pazartesi günü saat 9’da 24 kişi (22 siyasi iki adli) hep birlikte İstanbul Sağmalcılar Cezaevi arabasından kaçmıştık.

Her yıldönümünde bu gün kutlama yaparım.

Aşağıda bu kaçışla ilgili isimler vereceğim. Hepsinin yüzde yüz doğru olduklarını iddia edemem, arada yanlış hatırladıklarım olabilir.

Kaçıştan kısa süre sonra Kurtuluş’tan Macit isimli bir arkadaş yakalandı. Sonra Edirne cezaevine sürüldüğünü duydum. Yıllar sonra örgüt arkadaşlarından epeyce yatıp tahliye olduğunu öğrenecektim.

Kaçışta önemli rolü bulunan aynı örgütten olduğumuz İbrahim Büyüker hastalık sonucu hayatını kaybetti. Kaçtıktan sekiz ay kadar sonra yeniden yakalanacak ve bu sefer uzunca bir süre hapishanede kalacaktı.

Birlikte kaçtığımız üç Partizancı arkadaştan iki tanesinin Zonguldak civarındaki bir kasabada yakalandıklarını gazeteden okumuştum. Adlarını şimdi hatırlamıyorum.

Birlikte kaçtıklarımızdan Devrimci Savaş’tan (bizden ayrılmış bir örgüttü) Cahit Atanturan daha sonra teslim olacak ve uzun süre hapiste kalacaktı.

Yine birlikte kaçtıklarımızdan THKP-C Üçüncü Yol ya da Sanayi Dev Genç olarak bilinen örgütten Ramazan adlı arkadaş daha sonra Adapazarı Akyazı’da kuyumcu soygunundan sonra yakalanacak ve yoldaşlarıyla birlikte idam edilecekti.

Bizimle birlikte kaçan iki adli tutukludan birisinin kısa süre sonra Kapalı Çarşı’da yakalandığını biliyorum, diğeri hakkında bilgim bulunmuyor.

Diğer arkadaşlardan bir bölümünü isim olarak hatırlıyorum. Bazıları bir süre sonra yakalandılar bazıları yakalanmadı.

Firarı daha önce birkaç kere anlatmıştım, yeniden anlatmıyorum.

Kaçtıktan üç yıl sonra yani 1983’te yargılandığım dava karara bağlanacak ve beklediğim gibi müebbet hapis cezası alacaktım ve kaçamasaydım ancak 1991 sonunda çıkan infaz yasasıyla tahliye olabilecektim. Yani 11,5 yıl daha hapiste kalmış olacaktım.

Bizimki ilginç bir davadır; üç kişi müebbet, geriye kalanların tümü beraat… Müebbetliklerden de ikisi kaçacaktı.

21 Nisan’ı ikinci doğum günüm olarak değerlendirmemi herhalde normal karşılarsınız.

İki doğum günümden birincisinde yeni bunda geçtiğimiz beş yılda neler yapabildiğimi değerlendirir ve kendime not veririm. Temmuz’daki ikinci doğum günümde ise gelecek planları yaparım.

Kaçışın 30. ve 35. yıldönümleri arasında neler oldu diye kendime sorduğumda ortaya çıkan tablo karşısında biraz şaşırdığımı söylemeliyim. 2010-2015 arasında ne kadar çok şey olmuş…

Bölümlere ayırıp incelemekte yarar var:

İlk bölüm: bilgi olarak önemli gelişme gösterdim. Sosyal psikolojiyi öğrendim, felsefe bilgim de hayli arttı. Üniversitenin felsefe bölümüne kaydolmuştum ve bu yarı dönemde zorunlu derslerin (9 tane) tamamı bitiyor. Altı yarıyılda dokuz ders (yan bölüm derslerini saymıyorum) hiç fena değil… Geriye sadece iki tane isteğe bağlı seçmeli ders kalıyor. Bunun ardından da bitirme tezi geliyor. Ne ki, yan bölüm derdi var. Tarihi yan bölüm almıştım ama burası olmuyor yani yan bölümü değiştirmem gerek ama öğrenci sayısının fazlalığı nedeniyle yan bölüm bile olsa değiştirmek zorlaşmış durumda… Neyse biraz bekleyerek de olsa değiştireceğim, tercihim etnografi… Toplam beş ders almam gerekiyor.

Bu arada yavaştan da olsa Fransızca öğrenmeyi sürdüreceğim. Önümüzdeki yıl sınavla Petite Diplome Française alabileceğimi sanıyorum.

İkinci bölüm: yayınlar. Değişik yerlerde ve farklı konularda o kadar çok yazı yazdım ki… Bu siteyi izleyenler zaten biliyordur. Kitap olarak iki tane yayınlandı: Belma’ya Mektuplar ve 40 Yıl Sonra TDAS. İlkini 27-28 yaşındayken hapishanede yazmıştım. O yıllarda yazdığım ve yıllar sonra bana fotokopileri iletilen mektupları önsözle birlikte yayınladım. Yayınlanmasını istediğim bir kitaptı, satışı hiç iyi gitmiyor ama önemli değil; beş yıla biter nasılsa…

İkincisi ise eski örgütün, Acilciler olarak bilinen örgütün bütün önemli yazılarını bir araya toplamasının yanı sıra, 40 Yıl Sonra TDAS ile buna uzun bir güncelleme de yazdım. Bu yılın sonuna doğru ikinci baskısı gerçekleşir sanıyorum.

Üçüncü bölüm: bu sitenin beklenmedik derecede büyük işlevidir. Bu site 2008 yılı Ağustos ayında kurulmuştu ve başlangıçta tek konusu vardı: solda ilk kez olarak bir örgütün geçmişiyle kamuoyuna açık olarak hesaplaşması ve bu çerçevede içimizdeki bir ajanın deşifre edilmesi… Örgütün adı bu kişi tarafından hala kullanılıyordu ama gerçekte örgüt yıllar önce sona ermişti. Üç amacımız vardı: solda bu kişinin teşhiri, Acilciler arasında teşhiri ve bu adı artık kullanamayacak duruma gelmesi…

Üç amaca da ulaştık. Soldaki teşhiri en çabuk olanıydı, sonra diğerleri geldi.

Burada soldan bize büyük destek verenlere yeniden teşekkür etmem gerekiyor. Yaptığımız öncelikle bizim işimiz olmakla birlikte sadece bize ait bir iş değildi. Muhabarat’ın devrimci hareket içinde var olması herkesin aleyhinedir ve bunun önünü kestik.

Siteyi bilmeyen kalmadı denilebilir. Parmakların bu kişiyi gösterdiği Reyhanlı katliamından sonra günlük okur sayısı bir ara 10-15 bin arasında dolaşıyordu.

İki yıl önce, 2013’te konu bitti ve siteden de görebileceğiniz gibi başka konulardaki yazılar ön plana çıktı. Malum kişi derdinden kendi kendini yermiş, benim için atıp tutmayı sürdürürmüş; olabilir, beni ilgilendirmiyor. Biz işimizi bitiririz ve yolumuza devam ederiz.

40 Yıl Sonra TDAS bu iş bitirildikten sonra yayınlanabilirdi ve öyle de yapıldı. Alan temizliği yapılmadan bir örgütün bütün önemli yazılarını güncellemeyle birlikte yayınlamak doğru olmazdı.

Dördüncü bölüm: ekonomik durum hiç iyi değil, bu konuda başarılı değilim.

Beşinci bölüm: kızım Ömür 2011’de az kalsın liseyi (Gymnasium) bitiremiyordu, tarihten kalmıştı, birlikte çalıştık ve geçti. Sonra bir yıl matematik öğretmeni olmak için üniversiteye devam etti, sonra vazgeçti, hoşuna gitmemişti. Şimdi üniversitede fizik okuyor ve iyi gidiyor. Bu işin sorumluluğu da bitmiş oldu böylece…

Altıncısı: sağlığım iyi… 65 yaşındayım ve kayda değer sağlık sorunum bulunmuyor.

Ufak tefek bir sürü şey daha var ama onlardan söz etmek gerekmez.

Gelecek planlarımı da Temmuzdaki doğum günümde yazarım artık…