Şuanda 291 konuk çevrimiçi
BugünBugün1033
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15001
Bu ayBu ay15001
ToplamToplam10483425
Bugüne kalan belirlemeler PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazartesi, 13 Haziran 2016 17:33


19. yüzyılın sonu 20. yüzyılın ilk yılları… Ecdadımız Osmanlı can çekişiyor. Siz bakmayın şimdiki zevatın ecdadımız diye atıp tuttuğuna… “Hasta adam” denilmiş kendisine ve ölmesi sorun değil, zaten bir sıkımlık canı kalmış, asıl sorun mirasın nasıl paylaşılacağı… Osmanlı topraklarında kim nereyi alacak? Çarlık Rusyası 1878 savaşının sonunda Yeşilköy’e kadar gelmiş, İngiltere’nin müdahalesi ve Bulgaristan’ın bağımsızlığı dahil toprak ödünleri sonucu geri çekilmiş. Çekilmese İstanbul’u ve Sultan hazretlerini ele geçirmesi işten değil…

Osmanlı ordusu bozgun üzerine bozgun yaşıyor. İç isyanları vahşice bastırıyor, küçük yerlere iyi saldırıyor ama karşısına güçlü bir ordu çıktı mı bozgun yaşıyor.

Batılılaşalım mı, yoksa sadece tekniklerini mi alalım? tartışması başlamıştı. İslam dini en üstün dindi ama kültürün önemli bölümünü oluşturan din, her nedense bozgun üstüne bozgun yaşanmasını engelleyemiyordu. Batı’nın tekniği açık olarak üstündü ve bu tekniğin alınması gerekirdi ama bunun nasıl yapılabileceği bilinmiyordu.

O dönemki yazarların deyimiyle – Hüseyin rahmi Gürpınar örneklerden birisidir- alafrangalık başlamıştı. Batı taklit edilerek Batılı olunacağı sanılıyordu. Atatürk zamanındaki kıyafet devrimi gibi… Fes yerine şapka, şalvar yerine pantolon giydiniz mi, batılı oluyordunuz!

Bu alafrangalık ve iki kültür arasında sıkışmışlık insanların karakterini iyice bozacaktı.

Ziya Paşa bu dönemde bugüne kadar kalan ünlü belirlemelerini yapar. Aşağıdaki sözlerden üçü de kendisine mi aittir, tam bilmiyorum, ama en azından ikisi böyledir.

Ne utanmaz köpekleriz

Kimi görsek etekleriz

Bugün o kadar çok örnek var ki, saymak gerekmiyor.

Cahilliğin bu kadarı eğitimle mümkündür.

Büyük akideler yumurtlayan profesörleri görüyorsunuz. Bunların çoğu da ilahiyatçıdır. Aziz Nesin zamanında, “Bu ülkede bir profesör, bir de pürüfüsür vardır” demişti.

Pürüfüsürün bu kadar çok olduğunu daha önce şahsen ben bilmiyordum.

İlahiyatçıları tanımamışım demek ki…

Benim bildiklerim başka alanlardaydı.

Kalkın ey ehli vatan dedik

Döndük baktık yerimize başkaları oturmuş

Bu gerçekten büyük bir belirleme… İnsan karakterinin nereye kadar düştüğünü güzel gösteriyor.

Arada yüz yıldan fazla zaman bulunuyor ama kültürel devamlılık açık olarak görülüyor.

Bu sürekliliği sağlayan islamdır, kültürün önemli parçası olan İslam…

Yıllar önce katıldığım bir toplantıda Sevim Belli, “Bu ülkede İslam ne zaman ön plana çıkmışsa, kadın hakları kısıtlanmıştır” demişti.

Yasal olarak kısıtlama yok ama günlük hayatta durum bambaşkadır.

Günümüzün önemli işlerinden bir tanesi, hakim ideolojiye karşı mücadelenin önemli yanlarından bir tanesi, Osmanlı tarihi hakkındaki gerçekleri açıklamaktır.

Mehter Takımı, yeniçeriler ve bunların hep belirli bir dönemi anlatılır, sonrası değil…

Bir padişaha, Genç Osman’a tecavüz edip öldüren Yeniçeriler değil midir?

1826’da İkinci Mahmut’un Yeniçeri Ocağı’nı büyük katliam yaparak ortadan kaldırması tarihte “hayırlı vaka” diye anılır. Bazı Alevi tarihçiler de buna “vakayi şerriye” derler. Yeniçeriler Bektaşiydi ya, ondan dolayı…

İkinci Mahmut’un bu büyük adımı, Osmanlı’da reform hareketinin başlangıcıdır.

Genç Osmanlılar, İttihat ve Terakki ve Kemalistler bu tarihsel temel üzerinden gelişmiştir.

Bunlar gizli değil, defalarca yazılmış konular…

Bir kere ve bir kere daha yayınlamak gerek…

 

Osmanlı sadece bunların anlattığı gibi değildi, aynı zamanda da böyleydi!