Şuanda 377 konuk çevrimiçi
BugünBugün1616
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15584
Bu ayBu ay15584
ToplamToplam10484008
Devrimin karakteri nasıl tanımlanır? PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazartesi, 15 Ağustos 2016 20:40


Lenin’in Nisan Tezleri’ndeki tanımına göre, bir devrimin başlıca göstergesi politik iktidarın sınıf yapısının değişmesidir. İktidardan bir sınıf veya sınıflar ittifakı gider, yerine başka bir sınıf ya da sınıflar ittifakı gelirse; bu devrim demektir.

Yazının başlığındaki soru sadece bunu içermiyor.

Bir devrimin karakteri nasıl tanımlanır?

Başlıca üç devrim karakterinden söz edilebilir:

Feodalizme karşı demokratik devrim ya da milli demokratik devrim, kapitalizme karşı demokratik devrim ve sosyalist devrim.

Feodalizme karşı demokratik devrim iktidardaki büyük toprak sahiplerini ve sömürge ülkelerde onlarla ittifak içindeki komprador burjuvaziyi indirir; yerine işçi sınıfı, bütün köylülük ve bazı durumlarda milli burjuvazinin bir bölümü gelir.

Kapitalizme karşı demokratik devrimde ise, ülke feodal bir yapıya sahip olmadığı için anti feodal devrim söz konusu değildir. Faşizme ve despotik rejimlere karşı bu tür devrimlerde iktidardaki burjuvazi ya da onun bir bölümü indirilir; yerine işçiler (tarım işçileri dahil), yoksul köylülük, küçük üreticilik ve muhtemelen orta ve büyük burjuvazinin bir bölümü gelir.

Her iki demokratik devrimde de bu devrimin sosyalist devrime dönüşmesi sorunu vardır. Bu bazen olur bazen olmaz.

Mesela 1974’te Portekiz’de Salazar faşizmine son veren Karanfil Devrimi, özellikle Almanya’nın değişik müdahaleleri sonucu sosyalist devrime dönüşemeden kalmıştır.

Sosyalist devrim ise işçilerin ve yoksul köylülerin iktidara gelmesi ve burjuvazinin iktidardan uzaklaştırılması demektir.

Klasik söylem böyledir ama hayatın bu klasik söyleme uymadığını görebiliriz.

1917 Ekim Devrimi sosyalist bir devrimdir ama işçiler ve asker elbisesi içindeki köylüler tarafından Petograd ve Moskova’da gerçekleştirilmiştir. Ülkenin geri kalan kısmında köylülük yeterince ayrışmadığı için tarım burjuvazisi belirginleşmemiştir ve dolayısıyla hedef alınması bu aşamada mümkün değildir.

İşçilerle birlikte burjuvaziyi iki kentte deviren asker giysisi içindeki köylülüktür, yoksul köylülük değildir. Çarlık Rusyası kırlarında yarı feodal ilişkiler hakim olduğu için köylülük yeterince ayrışmamıştır, bu nedenle de ordunun yoksul köylülerden oluşması mümkün değildir. Ordu büyük toprak sahipleri dışındaki bütün köylülükten oluşmuştur.

Devrimin karakterini eğer iktidarı alan sınıflar bloğuyla değil de, devrilen sınıfla tanımlarsanız, bu devrim sosyalisttir.

İktidarı alan sınıflar bloğuyla tanımlarsanız, bu blok işçiler ve yoksul köylülükten daha geniş bir bileşime sahip olduğu için devrim demokratik karakter taşır.

Bence ilk tanım daha doğrudur: devrimin karakterini yıkılan sınıfla tanımlamak…

Burjuvazi iktidardan uzaklaştırıldıysa, bunu yapan işçi sınıfıyla yoksul köylülükten daha geniş bir iktidar bloğu bile olsa, devrimin karakteri sosyalisttir.

Eğer devrimin karakterini yeni iktidar bloğuyla tanımlarsanız, devrim, kapitalizme karşı demokratik devrimdir ve burjuvazi iktidardan uzaklaştırıldığı için sosyalist devrime gerek yoktur, çünkü bu devrimin yapacağı bir şey kalmamıştır.

Bunu neden yazdım diye sorarsanız, yazmayı planladığım kitabı daha önce duyurmuştum ve bugüne kadar beni şaşırtan bir hızla yazdım. Kitap sayfasıyla “Mülteciler Göçmenler” kitabı gibi düşünecek olunursa yaklaşık 70 sayfa yazdım.

Anlaşıldığı kadarıyla kitap 160 sayfa değil, 100 sayfa civarında olacak.

Dört konu kaldı: kapitalizm-sosyalizm ve ekoloji, sosyalizm ve özgürlük, sosyalizmin geleceği, sonuç.

Ülkemiz büyük bir ekolojik felaket yaşadığı için sosyalizmle ekoloji ilişkisine ayrı bir bölüm ayırmak gerekliydi.

Sosyalizm esas olarak üretimin eşit bölüşülmesi değildir. Bu ekonomik uygulama insan özgürlüğünün artması, yabancılaşmanın giderek ortadan kaldırılması için gereklidir ama reel sosyalizmin bunu başarmaktan uzak kaldığını belirtmek gerekir.

Bu konuda biraz daha okumam gerekiyor. Konu çok sayıda yazarın ilgisini çekmiş ve önemli yapıtlar üretmişler. Ayrıntılara girmek gerekmiyor ama neden başarısız kalındı konusuna ana hatlarıyla cevap vermek gerekiyor.

Sosyalizmin geleceği bölümünü belki çıkarırım çünkü daha önceki bölümlerde sosyalizmin neden kendi yasallıkları olan toplumsal ekonomik bir sistem olarak ele alınması gerektiğini açıklamıştım.

20. yüzyılda gerçekleşmiş Sovyet, Çin ve Küba devrimlerini yeniden inceleyince, devrimin karakteri tanımının daha iyi belirlenmesi gerektiği sonucuna vardım.

Bu karakterin belirlenmesinde iktidardan hangi sınıfın indirildiği esastır. Aksi durumda Çin devriminde de köylülüğün nasıl sosyalist devrim yaptığını açıklayamayız. Bu devrimde işçilerin rolü çok azdır, zaten sayıları da çok azdır.

Benzeri durum Vietnam için geçerlidir.

 

Zamanında Sovyet devrimini iyi öğrenmiş olmak ne kadar işime yaradı, bilemezsiniz.