Şuanda 130 konuk çevrimiçi
BugünBugün1496
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15464
Bu ayBu ay15464
ToplamToplam10483888
Bir hayat tarzı olarak CHE... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazar, 04 Eylül 2016 19:02


 

 

Dünyada Che ile karşılaşmadan görebileceğiniz ülke yoktur denilebilir. Che fotoğraflı tişört giyen genç ve orta yaşlı insanlar, Che desenli eşarplar, bardaklar, Che posterleri ve bazı ülkelerde Che büstleri…

Che ile ilgili müzikleri ve kitapları saymıyorum, çok fazladır.

Che’nin Bolivya’da öldürülmesinin üzerinden 49 yıl geçti. Yıllarca sonra bile sadece Che değil O’nunla ilişkisi olan herkes hatırlanmakta, anılarına kitaplar yayınlanmaktadır.

Yıllar sonra hatırlanan ve yaşam öyküsü yayınlanan Monica Ertl bu insanlardan bir tanesidir. Alman kökenlidir. Che öldürüldükten sonra elleri kesilir. Ertl bunu yapan ve daha sonra Bolivya’nın Hamburg konsolosu olan albayı konsoloslukta öldürür ve yakalanmadan Bolivya’’ya döner. ELN (Ulusal Kurtuluş Cephesi) saflarında çarpışırken hayatını kaybedecektir.

Bolivya’da Che’nin ardından Inti Peredo ve kardeşi gerilla savaşını sürdürür ancak başarılı olamazlar.

Che Guevara hakkında yazılmış en iyi biyografide John Lee Anderson kitabın girişinde önemli bir soru sorar: Che gibi birisini Bolivya dağlarına götüren nedir?

İyi bir eğitim görmüş, doktor olmuştur. Motorsikletiyle Latin Amerika ülkelerini dolaşır ve insanların yaşadığı büyük sefaleti görür. 1954’te Guatemala’da Arbenz hükümetinin CIA darbesiyle devrilmesine şahit olur. Geç sayılabilecek bir yaşta, 26 yaşında sosyalist olur. Meksika’da önce Raul sonra Fidel Castro ile karşılaşır. Küba’ya Granma ile gidenler arasında yer alır. İki yıl süren silahlı mücadelede sivrilir. Devrimden sonra Merkez Bankası Başkanlığı yapar, sanayi bakanı olur. SSCB de dahil çok sayıda ülkeyi dolaşır. Tanınmış bir konuşmacıdır. İlk eşi Şilili politik bir mülteciden bir, ikinci eşi gerilla ordusunda tanıştığı Aleida’dan dört çocuğu vardır.

1965’te 37 yaşındayken bunların hepsini geride bırakır ve bir grup Kübalı askerle birlikte gizlice Kongo’ya gider.

Eski Belçika sömürgesi olan Kongo bağımsızlığını yeni kazanmış, kısa süre sonra seçimle yönetime gelen Lumumba öldürülmüş ve ülkede iç çatışma başlamıştı.

Che bu ülkede emperyalizme karşı yeni bir cephe açılabileceğini düşünür ama kısa süre sonra yanıldığını anlayacaktır. Kongo’da görünürde devlet ve ülke vardır ama ulus yoktur. Birbiriyle çatışan, ortak bir amaçta birleşemeyen kabileler vardır.

Küba’dan ayrıldığı daha önce açıklanmış olduğu için gizlice kısa süre bu ülkeye gelir, ardından Bolivya’ya gidecektir.

Che hayatının sonuna kadar amaçlarının peşinde koştu. Amacı sadece emperyalizme karşı savaş değil, yeni bir insanın ortaya çıkmasıydı. SSCB’yi görmüş ve oradaki sosyalizmi beğenmemişti. Farklı düşünüyordu ama Küba gibi küçük ve ABD’nin yanındaki bir ülkede farklı bir sosyalizm deneyine girişmek mümkün değildi. Küba, SSCB’nin desteği olmadan yaşayabilecek durumda değildi ve bu nedenle de Che reel sosyalizm konusunda açık eleştirilerde bulunmadı.

Tek çıkış yolu vardı: ABD emperyalizmine karşı savaşın yaygınlaştırılması… Yeni Vietnamların ortaya çıkması…

İki üç daha fazla Vietnam, bu isteğin ifadesidir.

Vietnam’da 1968 başında savaşın gidişatını değiştirecek Tet saldırısı henüz gerçekleşmemişti. Tarihin ilk küresel isyanı sayılan 68 de henüz ortaya çıkmamıştı.

Ekim 1967’de Bolivya’da öldürülen Che, 68’in sembol ismi olacaktı.

20. yüzyıl tarihinde emperyalizme ve faşizme karşı savaşan başarılı komutanlar vardır.

Berlin’e giren Kızıl Ordu’nun komutanı General Zhukov ya da önce Fransız sömürge ordusunu Dien Bien Fu’da yenen ardından ABD ordusuna karşı başarılı bir savaş yürüten General Giap gibi…

Binbaşı Che Küba’daki gerilla ordusunun komutanlarından bir tanesidir ve büyük askeri başarısı yoktur. Daha sonra Kongo ve Bolivya’da da başarılı olamamıştır.

Che’nin ölümünden 49 yıl sonra bile bu kadar tanınmasının asıl nedeni, askeri kimliği değildir.

Che’nin az bilinen ya da askeri yönünün gölgesinde kalan politik görüşleri de vardır ve bunlar sadece anti emperyalizmden ibaret değildir.

1960’lı yıllarda yaşayan sosyalizmin böyle devam edemeyeceğini söyleyen değişik sosyalist ülkelerden insanlar vardı. Hepsi de Che gibi iyi eğitim görmüş kişilerdi.

Macaristan’da Kornai, Çekoslovakya’da Şik, Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nde Behrens sosyalizmin böyle devam etmesi halinde sonunun iyi olmadığı görüşündeydiler. Che de benzer görüşe sahipti.

Bu sistem böyle gitmez konusunda birleşiyorlardı ama alternatif konusunda farklı görüşlere sahiptiler.

Che sosyalist ülkelerde maddi teşvikin azaltılmasından, pazar ilişkisinin daha aza indirilmesinden; bunun yerine gönüllü çalışmanın getirilmesinden yanaydı. Küba’da sanayi bakanı olduğu sırada görüşlerini kısa süre uygulamak fırsatı bulmuş ama sonuç alamamıştı. Bir oranda alabilseydi bile Küba’nın farklı bir sosyalizmi temsil etme gücü sınırlıydı ve Che de bunu biliyordu.

Che 1960’lı yıllarda sosyalist ülkelerde gidişatı eleştiren ve farklı seçenekler getiren isimlerden bir tanesidir. Görüşleri önemlidir ama ölümünden 49 yıl sonra bile dünya çapında süren tanınmışlığının asıl nedeni bu da değildir.

Che’yi Che yapan hayat anlayışıdır, hayat tarzıdır.

Sosyalist bir doktor olarak da halkına hizmet edebilirdi; yapmadı.

Devrimin önderlerinden birisi ve sanayi bakanı olarak Küba’da yaşamayı ve ABD emperyalizmine karşı mücadeleyi sürdürebilirdi; yapmadı.

Küba’nın sosyalist bir ülke olarak ABD’nin yakınında yaşayabilmesi bile büyük bir başarıydı ama Che Küba vatandaşlığını, eşini, dört çocuğunu, devrimin önde gelen ismi olmanın ona kazandırdıklarını bırakarak amaçlarının peşinden koşmaya devam etmek için gitti. Dönemeyeceğini bilerek gitti.

Guevara’nın doktor olan kızlarından bir tanesi Frankfurt’ta katıldığı bir toplantıda; babasının o küçükken gittiğini ve evdeki son akşamlarından birinde annesine, “istersen sevdiğin bir erkeğe kahve ikram edebilirsin“ dediğini ve annesinin de buna tepki gösterdiğini açıkladı.

Che, arkada büyük bir geçmiş olsa bile hayata itiraz edebilmenin adıdır.

Che, sosyalizmin insandaki amacını kendisinde gerçekleştirmeye çalıştı. Doktordu, gerilla savaşçısıydı, askeri stratejistti, bankacıydı, bakandı, yazardı, teorisyendi, gönüllü çalışma kapsamında işçi de oldu, iyi bir konuşmacı ve beş çocuk babasıydı.

İnsanın sahip olduğu bütün özellikleri geliştirerek kendini gerçekleştirmesinin simgesiydi.

Varolana karşı çıkmanın, amaçlarının peşinde koşmanın gençlerle sınırlı olmadığını gösterdi. Hayatını kaybettiğinde 39 yaşındaydı. Brezilya’da şehir gerillasının kurucusu Carlos Marighella ise 51 yaşında hayatını kaybedecekti.

Çok sayıda insanın kendi Che’si vardır. Kimisi öldürüldükten sonraki yüz ifadesini İsa’ya benzetir, Beşiktaş taraftarları onun bir sözünü maç sloganı yapar, kimisi Che’yi görmeden duramaz; tişörtte, büstte, fotoğrafta, kullandığı eşyadaki resimde sürekli O’nu hatırlar.

Che hayata karşı cesareti temsil eder.

Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin… demişti.

Ama O ölmedi ki…

İnsanlığın kültür değerlerinden birisi oldu.

Che’nin hayat anlayışını, mücadelesini anlamak için sosyalist olmak gerekmez.

O bir hayat tarzını, hayata karşı cesareti temsil ettiği için sosyalist olmayan çok kişi tarafından da sevilir.

Che bazı tiplere birkaç numara büyük gelebilir…

Normal karşılamak gerekir!

Ölümünden 49 yıl sonra bile bir insan hakkında atıp tutmak ihtiyacını duyuyorsanız, O yapacağını yapmış demektir.

Emperyalizme ve kapitalizme karşı sosyalizm için mücadelesinde örnek olmaya devam edecektir…

 

Son Güncelleme: Pazar, 04 Eylül 2016 20:03