Önümüzdeki Nisan ayında Paris’te İbrahim’in birinci ölüm yılı nedeniyle bir toplantı düzenlenecek. Bu toplantıya kadar bir kitap yayınlamayı planlıyoruz.

Öncelikle şunu belirtmek gerek: Japonya’da değil kitap okumayan insanların ülkesi Türkiye’de yayıncılık yapıyoruz. Bu nedenle mekana ve zamana dikkat ederek yayın yapmak gerekiyor. Yazılı yayında mümkün olduğu kadar bilinenleri tekrarlamamak gerekir. Ya bilinenleri başka bir sıralama içinde yeniden anlatacaksınız ya da yeni şeyler yazacaksınız. Aksi durumda okuyanın zaten hayli az olduğu ülkede yayınladığınız kitap hepten okunmaz olur.

Kitap 1000 baskı yapıyorsa bunun yaklaşık 700’ünün ilk yılın sonunda elden çıkmış olması gerekir.

Geçen yıl Frankfurt kitap Fuarı’na gelen yayıncılarla konuştuğumda, 500 basan çok sayıda kitabın yarıdan fazlasının depoda durduğundan söz etmişlerdi. 200-300 tane satmak için de kitap basmanın zahmetine girmemek gerekir.

25 yıl kadar önce yayıncılıkta bugünkünden daha ciddi bir denetleme mekanizması vardı. Yayıncı hoşuna gitmeyeni, iyi bulmadığını basmazdı. Bir süreden beri ise kimseden onay almak gerekmiyor, internette yayınlıyorsunuz. Burada da ilgi duyulanları okuyorlar, ilgi duyulmayanlar ise okunmuyor.

Sitelerimize ilgi konusunda bugüne kadar şikayetimiz olmadı. İnsanlar okunacak bir şey buluyorlar ki, okuyorlar.

İbrahim Yalçın ile ilgili kitap yaklaşık 150-160 sayfa civarında olacak.

İçeriği ise hayli zengin…

Tarihimizin ana noktalarıyla kısa bir özeti yer alacak; geçmişimizin gelecek için taşıdığı önem var mıdır, varsa nedir? Bunu belirtmeden tarih anlatmanın döneminin geçtiği düşüncesindeyim.

Ardından tarihsel gelişimimiz gelecek, tabii kısa ve anahatlarıyla…

Bunun ardından İbrahim’in çok istediği bölüm gelecek: Kod adı Sırtlan!

İbrahim bir ara sitede konuyla ilgili yayınlanan yaklaşık 1500 yazının basılmasını düşünüyordu. 300 sayfalık yaklaşık 8 kitap yapıyordu ve buna da gerek yoktu. Merak eden, orada duruyor, okuyabilirdi.

Daha sonra 2008-2013 arasında süren ve bir yapının kendi geçmişiyle hesaplaşmasını içeren bu sürecin sistematiğini, başlıca dönüm noktalarını ve buna yol açan yazıları belirtmenin yeterli olacağını düşünmüştük. Daha sonrasına İbrahim’in ömrü vefa etmedi ama bunu mutlaka yapmak istiyordu.

Yapacağız!

Yer durumu nasıl olacak tam bilemiyorum, duruma göre İbrahim’in Ey Hayat kitabından önemli ama kısa bir bölüm de kitapta yer alabilir.

Sonrasında sizlerden yazı bekliyoruz; İbrahim’i anlatan yazılar…

Bunun ilgili üç sınırlama bulunuyor:

Birincisi: Türkiye’den veya Avrupa’dan İbrahim’i tanımış olan herkes yazabilir ama lafı fazla uzatmayın… Elinizde Mülteciler-Göçmenler kitabı vardır, bu kitap sayfasıyla 3-5’i geçmesin… Diğer durumda kısaltmak zorunda kalabiliriz.

İkincisi: mümkün olduğunca doğrudan anılarınızı anlatın. Bilinmeyen yaşanmışlıklar olursa daha da iyi olur.

Üçüncüsü: En geç 1 Ocak 2017’de yazılar bana ulaşmalı… Tarih uzatılmayacak. Üç ay var, fazlasıyla yeterlidir.

İyi bir kitap olacak, anısını yazan herkes de iyi yazarsa kitap daha da iyi olur…

Yazıları gönderme adresi:

Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir