Şuanda 365 konuk çevrimiçi
BugünBugün1609
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15577
Bu ayBu ay15577
ToplamToplam10484001
İki lider örneğinde sosyalist sistem ve sonrası PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cuma, 02 Aralık 2016 21:21


 

 

İki liderden kastedilen Türkmenistan’ın 2006’da kalp krizinden ölen eski lideri Türkmenbaşı ile Kazakistan’ın lideri Nazarbayev’tir. Bu iki devlet başkanının tarihinde iki sosyalist ülkenin ve yaklaşık olarak bütün sosyalist ülkelerin tarihini görebilirsiniz.

Sosyalist ülkelerin tarihini incelerken son döneme ve sosyalizm sonrası kapitalizme özellikle dikkat edilmesi gerekir. Her sonraki toplum içinden çıktığı önceki toplumun izlerini taşır denir, denir ama reel sosyalizm sonrası kapitalizm buna dahil edilmez. Sosyalizm sonrası kapitalizmde ortaya çıkan ırkçı partiler, inanılmaz yolsuzluklar, kişi putlaştırmaları sanki önceki toplumun içinden çıkmamıştır da gökten inmiştir!

Bunlar şimdi fazlalaşmış olabilir ama birdenbire de ortaya çıkmamışlardır.

Her reel sosyalist ülke için benzer örnekler verilebilir.

Burada Türkmenistan ve Kazakistan üzerinde durulacaktır.

Türkmenbaşı 1990 yılında devlet başkanı olur. Kendisi zaten KP birinci sekreteridir.

1991’de SSCB’nin dağılmasının ardından KP kendisini fesheder ve Demokrat Parti’ye dönüşür.

Beş milyon nüfuslu küçük bir ülke olan Türkmenistan büyük doğal gaz kaynaklarına sahiptir. Halk vergi vermediği gibi çok sayıda hizmet de parasızdır.

Böyle bir lider el üstünde tutulmaz mı!

Kişi putlaştırması konusunda Türkmenbaşı bütün rekorları kırar.

1999’da ömür boyu devlet başkanı olmasına karar verilir.

Ülke kentlerinden birisi onun adını taşır.

Adı ulusal marşta geçer.

Doğum günü, tatil günüdür.

Türkmenistan tarihi üzerine yazdığı “Ruhun Kitabı” okullarda zorunlu olarak okutulur.

Çok sayıda heykelinin yanı sıra 118 metre yüksekliğinde dev bir heykeli de bulunmaktadır.

Bu ülkeye turist olarak gidemezsiniz. Türkmenistan dış dünyaya kapalıdır. Sadece yatırım yapabilecek iş insanları gidebilmektedir.

Türkmenbaşı’yı bu tutumu nedeniyle çok da eleştirmemek gerekir.

Kendisi geleneği abartarak da olsa sürdürmüştür.

Leningrad ve Stalingrad adında kentler olabiliyorsa, Türkmenbaşı adlı kent neden olmasın?

Türkmenbaşı Lenin ya da Stalin değildir ama halkı için büyük işler yaptığına inanmaktadır. Kendisi Türkmenistan tarihinin önde gelen kişisidir.

Ömür boyu devlet başkanı olmasına gelince; kaç tane sosyalist ülkede parti birinci sekreteri ya da ülkenin en yetkili kişisi ölmeden önce görevi bırakmıştır?

SSCB’de Kruşçev’den başka örnek yoktur, politikbüro tarafından görevden alınmıştır.

Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nde Ulbricht, “sosyalist toplumun kendi yasallıkları vardır” deyip, sosyalist toplumu komünist toplumdan ayırıp marksizme ters düşünce yine görevden alınıp pasif bir konuma atanır.

1956’da Macaristan’da ve 1968’de Çekoslovakya’da parti birinci sekreterleri ülke SSCB’nin politikasına ters düştüğü için azledileceklerdir.

Bunun dışında –darbeyle devrilen Çavuşeşku hariç tutulursa- ölmeden görevden ayrılan kimse yoktur.

Bu durumda Türkmenbaşı’nın yıllardır bilinen geleneği abartarak da olsa sürdürdüğü söylenebilir.

Daha önce kimse ömür boyu seçilmezdi ama ömrünün sonuna kadar yapılan her seçimde mutlaka aynı konuma yeniden seçilirdi.

Türkmenbaşı –adından da belli Türkmenlerin başı- daha doğrudan bir yol seçmiş…

Yazdığı kitabın mecburi ders kitabı olması da sosyalist ülkeler tarihinden gelir.

Gerçek bir olayı anlatayım:

Mayıs 1972’de Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamından birkaç gün önce Ankara-İstanbul seferini yapan THY uçağı Sofya’ya kaçırılır. Eylemi yapanlar Deniz ve arkadaşlarının idamını engellemeyi amaçlamaktadır ama başarılı olamazlar.

Bu eylemi yapanlardan bir tanesiyle yıllar sonra Almanya’da karşılaştım. Bulgaristan vatandaşı olmuş, üniversiteye girip okumuş ve doktora yapmıştı. Jüri doktora tezini beğenmiş ama önemli bir eksik bulmuş: Bulgaristan Komünist Partisi’nin yıllardan beri genel sekreteri olan Todor Jivkov’dan hiç alıntı yapmamış!

Ama olmaz ki!

Başka reel sosyalist ülkelerde de durumun farklı olduğunu sanmıyorum.

Türkmenbaşı’nın yaptıkları komik gelebilir ama geleneği abartarak da olsa sürdürmüş…

Kazakistan’da bu kadar “ileri” uygulamalar yok ama yapılan bazı işler bize çok benziyor.

Nazarbayev 1989’da KP birinci sekreteri imiş, 1991’de parti feshedilmiş ve kendisi de devlet başkanı olmuş.

Ailesinin bütün fertleri devletin sorumlu mevkilerinde bulunuyor.

Ülkede kendi adına bir üniversite bulunuyor.

Kazakistan’da 5000 kişilik bölgenin en büyük camisi yapılmış (Astana Camisi). Her biri 63 metre uzunluğunda dört minaresi ve altından kubbesi bulunuyor.

Suudi Arabistan, Kuveyt ve Türkiye bu ülkeye “gerçek İslam”ı anlatmak için sürekli din adamları gönderiyorlar.

Nazarbayev ülkedeki tarihçilere bir de görev vermiş: Kazakistan tarihi yaklaşık 1500’lü yıllara kadar gidiyor ama kendisi bunu uygun bulmuyormuş. Ülke tarihinin milattan önce 1000 yıllarında başladığını düşünüyormuş.

Tarihçilerin mutlaka buna uygun teori geliştireceklerine kuşku bulunmuyor demeli…

Kazakistan’ın nüfusu 16 milyon ve dünyanın üçüncü büyük ülkesi durumunda. Ülkenin büyük bölümü çöl olduğu için oturulmuyor ama petrol yönünden zengin…

1993 yılında o zamanki başkent Alma Ata’yı birkaç günlüğüne görmüştüm ve “böyle bir kent olamaz” diye düşünmüştüm. Yukarda dalları birleşen uzun ağaçlar nedeniyle ana caddelerde güneşli havada bile loş bir karanlık vardı. Bol miktarda hafif alkollü kımız içip, arkadaki Tanrı Dağı’na bakmıştım.

İki ülke liderinin reel sosyalizm sonrasındaki kapitalizm dönemindeki tarihine şöyle bir baktıktan sonra, sosyalist ülkelerde kişiler neden bu kadar önemlidir, sorusunu sormak gerekir.

Türkmenbaşı yaptıklarıyla abartarak da olsa reel sosyalizmdeki kişiyi aşırı önemseme ve yüceltme geleneğini sürdürmüştür.

Sorunun cevabını bir sonraki yazıda vermeye çalışacağım…

 

Son Güncelleme: Cumartesi, 03 Aralık 2016 10:16