Şuanda 296 konuk çevrimiçi
BugünBugün1574
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15542
Bu ayBu ay15542
ToplamToplam10483966
Başka işiniz yok mu sizin? PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cumartesi, 17 Aralık 2016 23:31


Soruyu Halep’in İran ve Hizbullah ile Suriye ordusunun eline geçmesine sevinenler için soruyorum. O kadar seviniyorlar ki, sanırsınız Fidel Castro yeniden Havana’ya girmiş!

Solun, sosyalistlerin, bundan da vazgeçtik demokratların başarısı mı söz konusudur?

İlgisi yok!

Rusya Federasyonu’nun yapısı bellidir.

SSCB değil, bazıları hala bilinçaltlarından SSCB var sanıyorlar.

İran’ın ilericilikle herhangi bir ilişkisi bulunmuyor.

Hizbullah keza öyle!

Suriye tükenmiş bir ülke, yönetimin adı var kendisi bulunmuyor.

Suriye ordusu derseniz İran ordusu, Hizbullah’ın askerleri ve Rusya’nın hava desteği olmasa hiçbir şey yapamayacak durumdadır.

Suriye ordusu şu veya bu oranda varolsa bile Esad yönetiminin ilericilikle hiçbir ilgisi bulunmuyor.

Bu durumda neye seviniyorsunuz?

Bir gericilik ittifakı başka bir gericilik ittifakını Halep özelinde yenmişse, sosyalistler ve demokratlar burada neye sevinecektir?

Erdoğan’ın Ortadoğu politikası iflas etti, deyip, buna mı seviniyorsunuz?

O iflastan yararlanabilme durumunuz var mı, yok!

Bu durumda anlamsız sevinç gösterileri yerine işinize baksanız ve biraz daha örgütlenmeye çalışsanız daha iyi olmaz mı?

Halep’ten başka şey görmüyorsanız, Türk ordusunun Suriye’nin bir bölümüne girmiş olduğunu, Kürt kantonlarının birleşmesini engellediğini ve burada kalıcı olacağını da görmezsiniz.

İslam Devleti’nin Palmira’ya saldırdığını ve Rusya’nın hava bombardımanıyla saldırıyı durduramadığını da görmezsiniz.

Şam’da bir karakola yapılan çocuk canlı bomba saldırısını da görmezsiniz.

Sadece bu olaylardan bile çıkan sonuç, Suriye’deki savaşın daha yıllarca sürecek olmasıdır.

Ele geçirilen Halep’in fotoğraflarına baktığınızda yıkıntıdan başka şey göremiyorsunuz ve “Esad kaldı, Suriye gitti” belirlemesinin ne kadar doğru olduğunu bir kere daha anlıyorsunuz.

Politikada karşındakinin zaaflarından, başarısızlıklarından, yanlış hesaplarından ancak gücünüz varsa yararlanabilirsiniz. Gürültü yapmak ve sevinmek de güç yerine geçmiyor.

Bu durum fırsatlardan yararlanmaya benzer…

Fırsat eğer kullanılabiliyorsa fırsat olarak anlam taşır; kullanamıyorsanız gelir ve gider…

Kullanamıyorsanız fırsat ortaya çıktı diye sevinmenin anlamı da yoktur.

Erdoğan ve AKP sürekli çark mı ediyor?

Evet, böyle yapıyor!

Bir gün Avrupa Birliği’ne posta atar, ardından “Avrupa’nın ayrılmaz parçasıyız” der…

Bir gün Rusya Federasyonu’na karşı dikleşir, ardından iyi geçinmeye yönelir.

Suriye’nin bir bölümünün açık olarak işgal edilmesi, gerekçesi ne olursa olsun Rusya’nın onayı olmadan mümkün değildir.

Açık işgalden söz ediyorum, açık olmayan işgal zaten yıllardan beri bulunuyor. Türkiye’nin cihatçıları hariç tutsak bile Suriye içinde iyi bir örgütlenmesi vardır. İç savaş başlamadan önce de böyleydi.

Yılı tam hatırlamıyorum ama Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde Abdullah Öcalan’ın kaldığı evin yakınında bir ton dinamit yüklü bir kamyon infilak etmişti. Öcalan o sırada evde yokmuş.

Bir ton dinamiti kamyonla Suriye’de bir yere götürüp patlatacaksınız…

Bunu yapabilmek orada iyi bir örgütlenme bulunduğunu gösterir.

Gelecekte bir zaman Erdoğan ile Esad anlaşıp iyi ilişkiler kurmaya karar verebilirler.

Böyle bir anlaşma iki tarafın da işine gelir ve tabii en başta Kürtlere karşı gerçekleşir.

Bu durumda, “Nasıl politika değiştirmek zorunda kaldı, başarısız oldu” diye sevinmek ne anlam ifade eder?

Bunu kullanabilecek gücün yoksa ne anlam ifade eder?

Kocaman bir hiç!