Şuanda 307 konuk çevrimiçi
BugünBugün1582
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15550
Bu ayBu ay15550
ToplamToplam10483974
Gelenek bozulmadı! PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Çarşamba, 22 Şubat 2017 21:18


Akşam üstü Whatsapp üzerinden telefon geldi. Erasmus programı çerçevesinde bitirme tezini verip İspanya’ya giden kızım Ömür arıyordu. Sonuç belli olmuş, üniversiteyi bitirmiş. Bitirdiği de kazık bir bölüm, fizik.

Böylece gelenek devam etmiş oldu.

Annem 1923 doğumlu ve lise mezunu erkeğin zor bulunduğu ülkede üniversite mezunu. Teyzem de keza öyle… Büyükbabam aydın adammış, iki kızını da okutmuş.

Babam keza üniversite mezunu…

Kızkardeşim yüksek okul mezunu…

İlk kızım, herhangi bir bağım yok, ODTÜ Psikolojiyi bitirmiş… Bu da başka türlü bir gelenek sayılır çünkü babası, büyük dayısı (İlker Akman) ve küçük dayısı da aynı okuldan mezun.

Ömür’ün devam edip yüksek lisans yapması gerek çünkü yeni eğitim sistemiyle Almanya’da üniversite bitirenler Diplom değil Bachelor derecesi alıyorlar, yüksek lisans yapıldığında eskinin Diplom derecesi gibi oluyor.

Daha sonra devam etmeyi düşünmüyor, kendisi bilir.

Angela Merkel gibi doktora yapmış bir fizikçi olmak istemiyor.

Daha sonra benim gibi başka alanlara sapar mı bilinmez.

Planladığım gibi yürürse bir, olmazsa en fazla 1,5 yıl sonra benim de üçüncü üniversite bitiyor. (Felsefe-Etnoloji).

68 yaşında üniversite mi biter demeyin, ikinci üniversiteyi hem de Diplom derecesiyle 55 yaşında bitirmiştim (Politik Bilim-Sosyal Psikoloji).

Herkes benim gibi manyak olmak zorunda değil tabii ki!

Gerçi bu kız genetik olarak senden bir şeyler almış, deniyor ama ne yapacağını kendisi bilir.

Doğa bilimlerinde sadece ikimiz eğitim gördük. O fizik, ben kimya…

Almancada “Die Frau die Mathematik leisten kann” (Matematiği yapabilen kadın) diye bir söz vardır. Matematik ve fizik bölümlerinde kadın sayısı çok az. Kimya yarı yarıya, biyolojide kadınlar çoğunlukta… Neden böyledir bilmiyorum. Fizik bölümünü seçmesinde etkim olmuştu ama lisede iken fizik ve matematikte zaten oldukça iyiydi.

İspanya’da iken İspanyolcası ne kadar gelişir bilmem. Biraz biliyor ama fizik için başka dil çok da gerekli değildir, ingilizce yeterlidir.

Benim 1974 tarihli ODTÜ Teorik Kimya’da yapılmış ve İngilizce yazılmış yüksek lisans tezini gördüğünde büyük şaşkınlık yaşamıştı. Kendisiyle benim kullandığımız bilgisayar programları aynı, tabii arada 40 yıl fark var…

Şimdi bunun üzerine “zaman ne kadar hızlı geçiyor” mu demek gerekli!

Bence değil!

50 yıl önce, 1967 yılı Ekim ayında ODTÜ Kimya Bölümüne başlamıştım. Önce iyi İngilizce öğrenmek için Hazırlık Okulu’na gidilmesi gerekiyordu.

Bu 50 yıl hiç de öyle hızlı geçmedi. Tepeleme dolu, ne kadar çok şey var…

Bir ara yazarım…