Şuanda 235 konuk çevrimiçi
BugünBugün1548
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15516
Bu ayBu ay15516
ToplamToplam10483940
Kadın imamlı cami ve islamda reform PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Çarşamba, 22 Mart 2017 19:19


Berlin’de yaz aylarında erkeklerin yanı sıra kadın imamların da bulunduğu bir cami açılması düşünülüyor. Namaza ise kadınlar ve erkekler birlikte katılacaklar. Avukat Seyran Ateş’in bu konudaki kitabı da Haziran ayında yayınlanacak.

Seyran Ateş yıllardan beri islamda kadın konusunu işleyen kitaplar yayınlıyor ve konferanslar veriyor. Kendisine göre cami cemaatleri çok geride kalmış bir islamı savunuyorlar.

Almanya’da farklı İslam oluşturma çalışması yeni değildir. Hatta içişleri bakanlığının davetiyle liberal İslam düşüncesini savunanlarla birkaç toplantı bile yapıldı ama sonuç alınamadı. Toplanıp fikir söylemek kendi başına fazla anlam taşımıyor, fikrin pratiğe geçirilmesi gerekiyor ki bu da Atatürkçü kadınların yapacağı iş değildir.

Başlangıç olarak seçim son derece doğru; islamın en zayıf yanı kadındır, cinsler arasındaki büyük eşitsizliktir. İslamda Kadın, İslam ve Feminizm başlıklarıyla çok sayıda kitap yayınlandı. Konum olmadığı için alıp okumadım ama ne yapıldığını izliyorum diyebilirim.

İslam tamam ama başka bir İslam gerek ve bu nasıl olacak?

Dinde reformun çizgisi bellidir: kutsal metinler (Kuranı Kerim, peygamberin sözleri) değişmez ama farklı yorumlanabilir. Yeniden yapılan yorumda eskiden önde olan bazı bölümler geriye itilebilir, mesela kadınların öneminden söz eden bölümler de öne çıkarılabilir. Bu çabanın ne kadar etkili olacağı bilinmiyor ama konuyu sürekli gündemde tutmak, kitaplar yayınlamak, konferanslar vermek ve kadınların da bulunduğu cami açmak atılacak ilk adımlardır; bakalım sonra nasıl gelişir?

Fettullah Gülen Hareketi de islamda reform çerçevesinde değerlendirilebilir. Bu hareketin Almanya temsilcisi Ercan Karakoyun’un Die Gülen-Bewegung adıyla yayınlanan kitabında Hizmet Hareketi olarak da bilinen örgütlenmenin bir sivil toplum örgütü olduğu ve eğitimle toplumu değiştirmeyi amaçladığı belirtiliyor. Almanya’da çok sayıda okulları bulunuyor. Bunları yakından izleyen Almanya’nın istihbarat teşkilatı Gülencilerin ılımlı İslam (zararsız İslam anlamında) olduğunu açıkladı ve AKP’nin de tepkisini çekti.

Kitaba bir papaz önsöz yazmış ve eğitim faaliyetleri övüldükten sonra Gülen hareketinin kadın konusunda geri olduğu da ekleniyor ama Hıristiyanlığın da yıllar önce aynı durumda olduğu belirtiliyor.

ABD olsun Almanya olsun kendilerine uygun bir islamın oluşmasına destek oluyorlar. Bırakın Ortadoğu ülkelerini, en kalabalık Müslüman ülkesi olan Endonezya’yı ve değişik ülkelerde yaşayan çok sayıda Müslümanı; ABD, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan çok sayıda Müslüman bulunuyor.

İslamiyet çabuk iç geçişlere sahip bir dindir. Merkezi otorite bulunmadığı için çok sayıda gruptan herhangi birisi güçlenince kolaylıkla diğerlerini “dinden sapmış” olarak ilan edebilir ve etkili yöntemlerle başka grupların tabanını kendine çekebilir. Hakiki islamın kendisininki olduğunu savunabilir.

İslamcı örgütlerin aralarındaki fark az olduğunda bile bir arada yaşamaları zordur. El Kaide ile İslam Devleti arasında pek fark bulunmamakla birlikte bu ikisi rakip örgütlerdir. Suriye’de El Nusra ile diğer islamcı örgütlerin çatışma yaşadıklarını biliyorsunuz.

Hıristiyanlıkta Katolikle Katoliğin çatışma yaşaması görülmeyebilir ama islamda Vahabiler kendi aralarında ve islamın diğer mezhepleriyle pekala çatışabilir. Benzer bir durum islamın diğer kolları için de geçerlidir.

İslamın hangi kolunun hangi alanda ne kadar etkili olacağı, nasıl bir boşluğu doldurduğuyla ilgilidir. Hakim olunan alanda yaşayanların temel ihtiyaçları karşılanıyorsa, savaşçılara iyi ödeme yapılıyorsa, ileri bir propaganda tekniği kullanılıyorsa ve üstüne bir de devlet olunuyorsa en azından bu iddia varsa; İslam Devleti’nin El Kaide’nin merkezi Afganistan’da bile bulunmasına şaşırmamak gerekir.

İslam alemi birlik olsun gibi belirlemeler ajitasyon değeri bile taşımaz çünkü tarih ortadadır. Osmanlı padişahı halife iken onun çağrıları Araplarda karşılık bulmamıştır.

İslamda birbirinden çok farklı reformlar hayata geçebilir.

Fettullah Gülen Hareketi’nin bu reform yanını görmek gerekir ve bu yanıyla değişik ülkeler tarafından da desteklenmektedir.

Ortadoğu’da yaşananlara islamda iç savaş çerçevesinde de bakılabilir. Çarpışan tarafların tamamı Müslümandır. Bazıları bunu Avrupa’da 30 yıl süren din savaşlarına (Katoliklerle Protestanlar arasında) benzetiyor ama dönem farklıdır ve Müslümanlık da fazlasıyla parçalı bir dindir. Sürekli olarak yeni parçaların ortaya çıkması ve kendilerine benzeyenlerle savaşa girişmesi sürekli tekrarlanmakta ve sona erecek gibi de görünmemektedir.

Farklı bir İslam arayışı var ve bunun bir bölümü de ABD ve Almanya tarafından destekleniyor. Bunun dışında arayışlar da bulunuyor.

Her durumda İslamda reform konusunda kadının konumunun değişmesi önemli yer tutacaktır denilebilir.