Recep Tayyip Erdoğan’ın hapisteki gazetecilerle ilgili belirlemelerine katılmak mümkün değildir. Dışarıdaki gazetecilerin büyük bölümü için ise daha kötüsü söylenebilir. Bu insanların büyük bölümünün gazetecilikle ilişkisi bulunmuyor. Hele de haber-yorum yazanlarının…

Politik görüşlerinin ne olduğu önemli değildir. Gazeteci yazdığı konuda bilgi sahibi olmalı ve ona göre yorum yapmalıdır. Yoruma katılırsınız veya katılmazsınız ama bilgisizlik temelinde yapılan yorumlar için insan ne söyleyeceğini bilemiyor.

Bu tür yorumların son örneğini bugünkü (25.3.2017) Hürriyet gazetesinin internet sitesinde okumak mümkündür. Deniz Zeyrek, “Rusya Neden Dokunulmaz?” başlıklı bir haber-yorum yazmış. Yazıda Rusya’nın PYD/YPG’yi desteklediği, silah yardımı yaptığı, son olarak da Rus komutanların PYD militanlarıyla birlikte Nevrozu kutlaması anlatıldıktan sonra; Türkiye düşürülen Rusya uçağı ardından hem özür diledi hem tazminat ödedi ama Rusya bu nedenle uyguladığı yaptırımlarının tümünü kaldırmadığı gibi bu örgütü de destekliyor; Rusya neden dokunulmaz, diye soruluyor.

Birisi bu yazara en azından Türkiye’nin Rusya’ya neden dokunamayacağını anlatsa iyi olacak.

Siyasi üslup sahip olunan kültüre göre değişir. Emperyalist ülkelerin yöneticileri her söylemi yumuşak bir üslup içinde gerçekleştirirler. İngiltere, Almanya, Fransa böyledir; ABD’de bu üslup biraz değişebilir.

Rusya’da ise bambaşkadır. Rus yöneticiler doğrudan konuşurlar.

Rusya ile Gürcistan arasında Güney Osetya konusunda anlaşmazlık çıkmış ve zamanın Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili, zamanın ABD Devlet başkanı W. Bush ile görüşmesinden de destek alarak askeri operasyona girişmişti. Rusya’nın cevabı ağır olmuş ve askeri olarak Rusya’ya göre çok zayıf olan Gürcistan ordusunu fena yapmıştı. ABD de acele tarafından olayı protesto etmiş ama gerisine karışmamıştı. Saakaşvili’nin beklediği ABD müdahalesi gerçekleşmemişti.

Putin konuyla ilgili bir konuşmasında Saakaşvili için, “Onu yakalarsam daşaklarından tavana asacağım” demişti.

Batıdaki ülkeler de başkalarına saldırır, savaş çıkarır ama böyle ifade kullanmazlar. George W. Bush, Saddam’ın idamının “insan haklarına uygun olmasını” bile istemişti.

Rusya başka türlü konuşur.

Türkiye Rusya uçağını bilinçli olarak düşürdü ve NATO üyesi olmasına güvenerek böyle yaptı. Ne var ki, NATO konuya karışmayacağını ve tırmanan gerilimin Türkiye’nin sorumluluğunda olduğunu açıklayınca beklenen olmadı.

Rusya tarafından da “NATO üyesi olmasaydınız sizi taş devrine geri gönderirdik” gibisinden sözler edildi.

Sık rastlandığı üzere bir bölüm yiğit atlarına binip, “Emret atlarımızı Moskova’ya sürelim” diyebilir.

Olur böyle şeyler, gülmeye bile değmez.

Rusya’nın Türkiye ile karşılaştırılamayacak kadar büyük askeri gücünün yanı sıra dokunulmazlığını sağlayan başka faktörler de bulunuyor:

Türkiye, Rusya ile anlaşarak nükleer santral yapmak istiyor.

Doğal gaz konusunda Türkiye Rusya’ya bağımlı durumdadır. Rusya’nın kızıp Ukrayna’ya yaptığı gibi doğal gazı kesmesi durumunda Türkiye hiç iyi bir duruma düşmez.

Rusya’ya çok miktarda tarım ürünü ihraç edilmesi başka faktördür.

Rusya isterse Türkiye’ye turist gelmesini durdurabiliyor, bu durum uçak krizinden sonra yaşandı. Gerçi bu ülkeden gelen turistler batıdan gelenler kadar para bırakmıyor ama hiç yoktan iyidir çünkü 2017’de ülkeye en çok gelen Almanların sayısında yeniden büyük gerileme olacak ve bunu Fransa ile İngiltere izleyecek.

Güneş, deniz ve kum başka ülkelerde de bulunuyor. İspanya geçen yıl tarihinin en büyük turist akınına uğramış, bu sene daha da yükselecek turist sayısına yönelik önlemler alıyorlar.

Yunanistan’da durum benzer şekilde…

Sözün kısası, Türkiye Rusya’ya neden dokunamaz; anlaşılıyor mu, bilmiyorum.

Putin, Saakaşvili örneğindeki gibi ağzını bozarsa, cevap verebilecek misiniz?

İyisi mi işleri o noktaya getirmeyin…

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/deniz-zeyrek/rusya-neden-dokunulmaz-40406294