Şuanda 374 konuk çevrimiçi
BugünBugün1614
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15582
Bu ayBu ay15582
ToplamToplam10484006
Nisan Tezleri'nin 100. Yılı PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Salı, 18 Nisan 2017 16:17


“Şimdi sırası mı bunun, referandumun iptali için herkes başvuru yapıyor, bunu yazsana” denilebilir. İyi de bu konuda ne yazayım? CHP yapmasaydı HDP iptal başvurusu yapacaktı. Partiler ve YSK üzerindeki basıncı azaltmamak gerek… Hükümet bu konuda taraf değilmiş, öyle açıkladı. Doğrudur, muhatap YSK ama ben Reis’in karışmadan durabileceğini sanmıyorum. Ülke dışından da çok sayıda kişi itiraz formunu doldurup gönderdi, gönderiyor. Referandumdaki uygunsuzluk o kadar açık ki, YSK Başkanının sürekli ayağına dolaşan açıklamaları gülünç bile olmuyor.

Bu arada Şener Şen’in bir filmindeki sorusu da uygunsuzluğa gerekçe olarak gösterilirse şaşırmamak gerek: “Evet yaptım, ama sor bakalım neden yaptım?”

Başlıktaki konuya gelirsek…

Lenin 16 Nisan 1917’de saat 21.30’da Petograd’daki Finlandiya Garı’na gelir. (Tarihler o zaman Rusya’da kullanılan takvime göre değil, bugünkü takvime göredir).

Nasıl gelir? Sürgün yıllarını geçirdiği Zürih’ten Almanya üzerinden trenle gelir. O yıllarda yolcu uçağı henüz bulunmadığı için başka yol da yoktur.

Bu konuda daha önce de yazmıştım, iki bilgi eksiğini tamamlamam gerek:

Lenin tek başına değil partisinden 19 kişiyle birlikte geliyor. Bunlara eşi Nadya Krupskaya ve Inesse Armand da dahildir.

Bolşevik olmayan Rusya devrimcilerinden Alexander Parvus, Çarlık rusyasının savaş halinde olduğu Almanya yönetimine Bolşeviklerin ülkelerine dönmesi için yardımcı olmaları talebiyle başvurur. Almanya yönetimi başvuruyu akılcı bulur. Bolşevikler savaşa karşıdırlar. Rusya’da Şubat devrimi gerçekleşmiştir ama savaş sürmektedir. Doğu cephesinde savaşın sona ermesi Almanya’nın fazlasıyla işine gelirdi, buradaki askerlerini çekip Batıya, Fransa’ya karşı konuşlandırabilirdi.

Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı muharebesi sanıldığı gibi Çanakkale’de değil Verdün’dedir.

Nisan 1917 içinde Almanya sürgünde bulunan yaklaşık 400 Rusun ülkelerine dönmelerine yardımcı olur. Bunlardan ne kadarı Bolşeviklerdendi, okuduğum kaynakta bilgi bulunmuyor. Bir bölümü herhalde böyledir.

Burada önemli olan Lenin’in yalnız başına değil küçük ama iyi bir kadroyla Rusya’ya dönmüş olmasıdır.

17 Nisan’da Lenin Petograd sovyetinde Nisan Tezleri olarak da bilinen “İşçi Sınıfının Devrimimizdeki Görevleri” başlıklı konuşmayı yapar. Lenin Geçici hükümet’in devrilmesi ve iktidarın Sovyetlere geçmesi çağrısı yapacaktır. Bu çağrı bırakın Menşevikleri, Bolşeviklerin büyük bölümü tarafından bile garip karşılanır. Bu insanlar yıllarca demokratik devrimin sonuçlanması ve ardından sosyalist devrim görüşüyle yetişmişlerdir. Lenin de 1905 yılında İki Taktik’te bunu savunmuştur ama dönem değişmiştir, farklı bir durum vardır.

Plehanov Lenin’in konuşmasıyla ilgili olarak “Kafayı yemiş” olarak çevrilecek bir belirleme yapar.

Nisan tezleri kısadır ve bence Lenin’in en önemli eseridir. Sanki daha önce yazdığı her şey bu tezlere hazırlık içindir. Bu tezler olmasaydı Ekim devrimi de gerçekleşmezdi.

Hem İki Taktik’i hem de Nisan Tezleri’ni okuyan ama aralarında pek fark göremeyen kişilerin bunları yeniden okumasında yarar vardır.

1973 yılında Rus Devriminden Çıkan Dersler broşürünü yazdığımda konuya kenarından değinmiştim ve dahası Ekim devrimini demokratik devrim olarak nitelendirmiştim. Bu belirleme önemli bir gerçeğe dikkat çekmekle birlikte ayrıntısına girilmediği için –o zamanki bilinç düzeyim yeterli değilmiş- doğru değildi.

Ekim 1917’de Petograd ve Moskova’da burjuvazinin iktidarı işçiler ve asker elbisesi içindeki köylüler tarafından devrilmişti.

Burjuvazinin iktidarının devrilmesi bakımından bu bir sosyalist devrimdi.

Devrimi yapan sınıf güçleri açısından bakarsanız, sosyalist devrim değildi. Burjuva iktidarı kent ve kır işçileriyle yoksul köylülük devirmemiş; kent işçileri ve bütün köylülük devirmişti.

Rusya birkaç sanayi merkezi dışında yarı feodal bir ülkeydi. Köylülüğün sınıfsal ayrışması vardı ama ordunun tarım işçileri ve yoksul köylülerden oluşmasını sağlayacak kadar gelişmemişti. Asker elbisesi içinde olanlar büyük toprak sahipleri dışındaki sınıflara az ayrışmış bütün köylülüktü.

Demek ki köylüler ya da küçük üreticilik de sosyalist devrimin esas güçleri arasında yer alabiliyormuş.

Bunun daha ileri örneğini 30-40 yıl sonra Çin’de görmek mümkündür.

Ekim sosyalist devrimi denildiğinde burjuvazinin iktidarının devrilmesi anlaşılır ama bunu yapan sosyalist devrimin tipik sınıf güçleri, şehirlerdeki işçi sınıfı+tarım işçileri+yoksul köylülük değil; fabrika işçileri ve asker elbisesi içindeki köylülerdir.

Lenin Türkçede “İşçi ve Köylü İttifakı” başlığıyla yayınlanan makaleler toplamı kitabında, “Biz kırlarda iktidarı bütün köylülükle birlikte aldık” der. Sınıf güçlerinin mevzilenmesi açısından bu bir demokratik devrimdir, kendisi de bunu belirtir.

İki kentte ise kırlarda bulunmayan bir güç, işçi sınıfı vardır ama iktidarı alan tek güç olmayacaktır.