Şuanda 411 konuk çevrimiçi
BugünBugün1639
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15607
Bu ayBu ay15607
ToplamToplam10484031
Nükleer enerji gerekli değildir PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Perşembe, 15 Haziran 2017 23:15


 

 

Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santrale 49 yıllığına işletme izni verilmiş. Bir başka santralin de Sinop civarında yapılması planlanıyor.

Nükleer santral yapılmasına karşı çok sayıda protesto eylemi yapıldı ve kamuoyu bilgilendirildi. Yine de savunan savunuyor. Savunanların bir bölümü bilgisizlikten, ne kadar anlatılsa da öğrenmeye yatkın olmamaktan; bir başka bölümü ise rant için savunuyor.

Nükleer santralin kabaca iki büyük tehlikesi bulunuyor: küçük bile olsa herhangi bir kaza durumda geniş bir çevreye zarar vermesi ve radyasyondan korunmanın yolunun da bulunmaması…

Kaza olmasa bile sorun bitmiyor. Nükleer santral nükleer çöp üretir ve bunların da depolanması büyük sorundur. Çevreye ve insanlara zarar vermemesi için bu çöpün yerin epeyce altında depolanması gerekiyor ve çöpün radyasyon etkisi de yıllarca sürüyor. Ege’de uranyum madeninin açıkta bırakılıp çevrede yaşayan insanların kansere yakalandıkları bir ülkede, nükleer çöpün de benzer sorunlar yaratacağını düşünmek için yeterince neden bulunuyor.

Bunlar başka ülkelerde de yaşanılan bilinen sorunlar…

Bu yazıda bilinmeyen bir durum üzerinde duracağım…

Nükleer santral yapımına gerekçe olarak ülkenin büyük enerji ihtiyacı ve bunun sağlanmasında dışarıya bağımlı olunması gösteriliyor. İddiaya göre nükleer santraller bol ve ucuz enerji sağlayarak ülkenin dışa bağımlılığını azaltacaktır.

Ülke içinde daha fazla enerji üretilmesine kimsenin itirazı bulunmuyor ve bunun için de nükleer santral hem tek hem de mutlaka tercih edilmesi gereken yol değildir.

Bu konuda Almanya örneği dikkatle incelenmelidir.

Almanya nükleer enerjiden çıkma kararı aldı. Almanya’da yeni nükleer santral yapılmayacak, varolanlar da aşamalı olarak kapatılacaktır. Benzer bir karar İsviçre’de de halkoylaması sonucunda alındı. Varolanlar güvenli oldukları sürece çalışmaya devam edecek ama yenileri yapılmayacak.

Nükleer enerjinin yerini başka yollardan enerji üretimiyle doldurmak gerekiyor, çıkış ancak bu şekilde mümkündür. Aksi durumda enerji açığı ortaya çıkar, enerji ithal edilmek zorunda kalınır.

Almanya yıllardan beri enerji ihraç eden ülke durumundadır. Özellikle de ülkenin enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 70’ini nükleer santrallerden sağlayan Fransa’ya ihracat yapmaktadır. İsviçre’ye de enerji ihraç ediyordu.

Nükleer enerjiden uzaklaşma kararını alan Almanya bunu nasıl başarıyor?

Ülkenin nükleer enerji üretiminden aşamalı olarak tümüyle vazgeçmesinin yılların plan ve gelişmesine bağlı olduğunu belirtmek gerekir. Bu gelişmenin altyapısını sağlayan ülkedeki 68 hareketi ve bundan çıkan –Yeşiller bu örgütlerden bir tanesidir ama tek değildirler, çok sayıda küçük grup da ortaya çıkmıştı- örgütlerdir.

Nükleer çöpün depolanması Almanya’da sürekli bir sorundu ve neredeyse her yıl nükleer enerji karşıtlarının polisle çatışmasına neden oluyordu.

Almanya nükleer enerjiden çıkmaya karar verdiğinde üretilen toplam enerjinin yüzde 30’u böyle sağlanıyordu. Enerji ihtiyacının geriye kalanı taş kömürüyle çalışan termik santrallerle güneş, su ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklardan elde ediliyordu.

Almanya’yı boydan boya trenle geçerseniz çok sayıda rüzgar türbünü görürsünüz.

Güneş enerjisinin ısıya ve genel olarak enerjiye çevrilmesinde Almanya dünya çapında teknolojik önder durumundadır. Yıllardan beri üretiyorlar ve dolayısıyla da gelişiyorlar. Güneş panelleri iyice gelişti ve yoğun olmayan güneş ışığıyla bile iyi çalışıyorlar.

Fransa’da ise özellikle soğuk kış aylarında nükleer santrallerin ürettiği enerji tüketimi karşılamıyor ve Almanya’dan daha fazla elektrik ithal etmek zorunda kalıyor.

Fransa’da nükleer enerjinin her şeye yeterli olacağı varsayımından hareketle ısınma büyük oranda elektriğe bağlanmış. Soğuk geçen kışlarda ise üretilen elektrik yeterli olmuyor ve ithal edilmek zorunda kalınıyor.

Almanya’da yıllardan beri daha az enerji tüketilmesi için çalışılıyor. Evlerin daha az enerjiyle ısınması için farklı uygulamalar, elektrikli ev aletlerinin az harcayan çeşitlerinin yapılması gibi… Enerji tasarruf önlemlerinin yanı sıra yenilenebilir kaynaklardan enerji sağlanması birlikte yürütülüyor.

Sonuçta nükleer santrallerle enerji üretiminin giderek azaldığı Almanya, ihtiyacı olan enerjinin yaklaşık üçte ikisini bu yolla sağlayan Fransa’ya artan oranda elektrik ihraç ediyor.

Türkiye’nin özellikle güneş enerjisiyle yüksek miktarda ısı ve elektrik üretebilmesi mümkün ama yapmıyorlar. Almanya gibi güneşli gün sayısının Türkiye’ye göre daha az olduğu ülkelerde bile güneş pillerinin gelişmesi sonucu bu yoldan artan oranda enerji üretilebiliyor.

Burada halkın çevreci bilince sahip olması da önemlidir. Almanya’da halkın üçte ikisinin yenilenebilir kaynaklardan sağlanan enerji için daha fazla ödeme yapmaya hazır olduğu ortaya çıktı.

Ülkenin enerji ihtiyacının sağlanmasında dışa bağımlılığı azaltmak için nükleer santral yapımına yönelmek savunulamayacak bir girişimdir. Rüzgar ve güneş ağırlıklı enerji üretimiyle diyelim beş yıl içinde önemli bir üretim rakamına ulaşılabilirdi.

 

Almanya örneği ortadadır…

Son Güncelleme: Perşembe, 15 Haziran 2017 23:19