Şuanda 95 konuk çevrimiçi
BugünBugün2369
DünDün6244
Bu haftaBu hafta16337
Bu ayBu ay16337
ToplamToplam10484761
Erdoğan ekonomi eğitimi mi görmüş!? PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Çarşamba, 30 Mayıs 2018 22:04


Kendi açıklamasına göre ekonomiden iyi anlıyor çünkü ekonomi –ya da iktisat- eğitimi görmüş…

Kendi açıklaması dışında herhangi bir kanıt bulunmuyor. Böyle bir iddiası olan, hele de gerçekten üniversite bitirdi mi?, tartışmasının yapıldığı bir ortamda koyar diplomasını ortaya, mesele kapanır.

Selahattin Demirtaş ve Muharrem İnce diplomalarının kopyasını yayınladılar; verilen mesaj açık; varsa sen de yayınla mesajı, ama Erdoğan tarafında sadece “ekonomi okudum” iddiası var…

Böyle olduğunu kabul edelim…

Ekonomi okumuş olmak, ekonomiden anlamak değildir.

Hele devlet ekonomisinden, Merkez Bankası politikasından, kur dalgalanmalarından anlamak hiç değildir.

Bunlardan anlayabilmek için iktisat fakültesini ya da herhangi bir üniversitenin ekonomi bölümünü bitirmeniz yetmez; önce yüksek lisans, ardından ihtisas yani doktora yapmış olmanız gerekir. İhtisasınız da merkez bankası politikası, kur politikası gibi konularda olmak zorundadır.

Frankfurt’taki Goethe Üniversitesi’nde politik bilim bölümünü okurken üç tane yan bölüm seçmemiz gerekiyordu. Birisi büyük ikisi küçük yan bölüm olacaktı. Ben büyük yan bölüm olarak önce ekonomiyi almıştım. İlk üç ders mikro ekonomi, makro ekonomi ve ekonomik-sosyal politika dersleriydi. Dersler hiç hoşuma gitmedi ama ne yapalım aldık bir kere…

Sonra bir üst bölüme geçtim, oradan da dört ders alınması gerekiyordu. Mikro ve makro iktisadın ikinci bölümleriyle, finans politikası ve şimdi hatırlamadığım bir ders daha vardı. Makronun ikinci bölümü sürekli ezberdi, canım da sıkıldı ve yapamadım da… Yan bölümü değiştirip sosyal psikolojiyi seçtim. Ekonomide beş dersten geçmiştim, onlar da boşa gitmiş oldu.

Ekonomiyi yan değil de esas bölüm olarak okuyanları ise ikinci aşamadan sonra ihtisaslaşma dersleri bekliyordu. Bunları da verince tez yazıp mezun oluyorlardı. Bu kadar okumak pek işe yaramadığı için de yüksek lisans ve hatta doktora yapmaları gerekiyordu.

Frankfurt dünyanın önemli finans merkezlerinden birisidir ve Goethe Üniversitesi’nin ilgili bölümü de bu finans merkezlerine eleman yetiştirir. Kent ve civarında beş tane ekonomi alanında yüksek okul da bulunuyor.

Dünyaca tanınan bir finans kentindeki üniversitede ekonomi eğitimi böyle ise, Türkiye’deki iktisat fakültelerinin durumunu daha iyi tahmin edebilirsiniz. Eğitim kalitesi kesin daha düşüktür. Almanya’da hangi bölüm olursa olsun üniversitede okuyabilmek için iyi İngilizce bilmek gerekiyor. Daha sonra yasa değişti, birisi İngilizce olmak üzere iki yabancı dil istiyorlar.

Üniversiteyi bitirdiniz diyelim; yetmiyor, en azından yüksek lisans yapmanız gerekiyor. Bu yüksek lisansın bir bölümünde Londra gibi başka finans merkezlerine gidip orada staj yapıyorsunuz.

Erdoğan üniversitede ekonomi bölümünü okumuş ise, okuduğunu kabul etsek bile, buradan “ekonomiden anlarım” sonucu çıkmaz.

Burada ekonomiden kastedilen de devlet ekonomisi ya da makro ekonominin önemli bir bölümü… Ayrıca uluslararası ekonomi de bilmeniz gerekiyor tabii…

Ekonomiden anlayan devlet başkanının bu konuda yazdığı kitap ya da hiç olmazsa makale var mı diye sorarsanız, sormayın daha iyi derim.

45-50 yıl önce iyi bir üniversite eğitimi yapmanın değeri anlaşılmış değildi ama böyle bile olsa yazılana bakıp yazan kişinin eğitim düzeyini anlayabiliyordunuz.

1970’li yılların başlarında Türkiye’nin yarı feodal yarı sömürge değil, bağımlı kapitalist ülke olduğunu TİP ve THKP-C dışında savunan bulunmuyordu. Bir ülkenin sosyo-ekonomik yapısı yanlış belirlendiğinde, bu yanlış başka konulardaki çok sayıdaki doğruyu götürecek durumdadır.

Mahir Çayan Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuydu, daha sonra doktorasını yazmış olayların da hızlanmasıyla fazla da uğraşamamıştı. Önemli bir yabancı dili (Fransızca) biliyordu. Bunlar olmadan da Kesintisiz Devrim I-II-III yazılamazdı. İçindeki her görüşe katılmak şart değildir ama ciddi bir kalite olduğu açıktır. O eğitimin kazandırdığı kafa yapısı olmadan bunu yazamazsınız.

Yakın çevrenin de önemli olduğunu belirtmek gerekiyor. O çevrenin bir bölümünü tanıyorum. Hepsi üniversite öğrencisi, okuyan, tartışan ve araştıran insanlardı.

Bu kafa yapısına sahipseniz, genel ekonomik analiz yapabilmeniz için ekonomi eğitimi görmüş olmanız şart değildir.

1970’li yılların başlarında Ankara’da Türkiye İktisatçılar Birliği (TİB) kurulmuştu. TİB broşürlerinin hepsini okumuştum. Tanıdığım bazı arkadaşlarla kapitalist tekeller arasındaki bütünleşme, doların altın paritesinin bozulması ve böylece de ABD’nin dünya genelindeki borçlarından kurtulması gibi konuları konuşurduk. Sweezy, Baran, Magdoff’un kitaplarının pek azı Türkçede vardı, İngilizceden okur tartışırdık. Bunun için ekonomi eğitimi görmüş olmak gerekmiyordu. TİB’deki arkadaşlar ülke ithalatıyla ihracatının yapısını karşılaştırıp, buradan izlenmesi gereken makro politika hakkında belirlemeler de yapıyorlardı; bu konularda konuşabilecek bilgiye sahip değildim. Bunun için iktisat eğitimi görmüş olmak gerekiyordu.

Genel emperyalizm analizi için genellikle İngilizcede çok okumuş olmak gereklidir ama iktisat tahsili şart değildir. Mesela Lenin hukukçudur, iktisat eğitimi görmemiştir ama Emperyalizm kitabı vardır. Konuyla ilgili olarak döneminde yazılan her şeyi okumuştur. Tekelci kapitalizmle ilgili ekonomik analizleri Hobson ve Hilferding’den alır ve bunlardan politik sonuçlar çıkarır.

Rusya’da Kapitalizmin Gelişmesi kitabı da bu çerçevede değerlendirilebilir. Bilgileri Çarlık’ın istatistik kurumunun yayınlarından almış, politik sonuçları kendisi çıkarmıştır. (Köylülüğün sınıflara ayrışma derecesi gibi…)

Çarlık bütçesinin durumu, paranın konvertibilitesi gibi konulara girmemiştir. Bunlar için iktisat eğitimi gerekirdi.

Erdoğan ekonomi eğitimini hangi üniversitede gördüğünü açıklasa da insanlar öğrense iyi olmaz mı?