Şuanda 67 konuk çevrimiçi
BugünBugün3456
DünDün6244
Bu haftaBu hafta17424
Bu ayBu ay17424
ToplamToplam10485848
Geçmişi düşünmemek PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Çarşamba, 26 Ağustos 2020 17:03


Benden on yaş kadar küçük olanlar bile anılarını anlatıyorlar, her olay onlara bir anıyı hatırlatıyor. Ben ise bugünle doğrudan bağlantısı olmadığı zaman geçmişi düşünmüyorum. Kafam bazen kaymıyor değil ama düşünmemeye çalışıyorum.

TDAS’ın Tarihi’ni okuyanlar bilirler, örgüt tarihi anlattım ve bununla ilgili olduğu oranda biyografim de işin içine girdi. Yoksa sözünü etmedim. Değişik yıllarda örgüt tarihiyle biyografi arasında bire bir olmasa bile önemli oranda çakışma vardı, başka yıllarda ise çakışma zayıftı.

Geçmişi mecbur kalmadıkça düşünmek istemememin nedeni, üzerimde ağırlık yaptığı içindir. Ne kadar çok iş yapılmış! Burada sözünü ettiğim iş, kalıcı olanlardır. Herkes değişik eylemlere katılır, toplantılara gider, panellere katılır vb. Bunlar devrimci olmanın gerekleridir ve herkes tarafından yapılır. Kalıcı olan işler ise aradan yıllar geçse bile hatırlanacak olanlardır ve benim için esas iş bunlardır. Diğerlerini de doğal olarak yaptım tabii.

Düşündüğüm zaman düşünerek değil ama içgüdüsel olarak bazı önemli konularda doğru davrandığımızı görüyorum. 1970’li yılların ilk yarısında Ankara’da olanlar bilir ki, benim ısrarım olmasaydı bu örgüt kurulmazdı. Nereden biliyorlar, çünkü açıktaydık, 1975 sonlarına kadar hepimiz legaldik, ortadaydık. Bu nedenle kim ne yapmıştır, o dönemin değişik örgütlerinden Ankara kadrosu bilir. Baştan beri gizlilikte değildik, olabildiğince legalde kaldık.

TDAS’ı tam zamanında yazmışım. İki yıl sonra yazsaydım, bu etkiyi yaratamazdı. Politikada ne yaptığınız kadar ne zaman yaptığınız da önemlidir. Bugün bir şey yaparsınız, önemlidir; bir müddet sonra önemi kaybolabilir. Zamanında iş yapmak politik havayı koklamakla ilgilidir, kitaplardan öğrenilmez. Ankara politik bir merkezdi, İstanbul gibi dağınık da değildi, bu nedenle ne oluyor ve neye gerek var, daha kolay görebilirdiniz. İstanbul ya da İzmir’de yaşıyor olsaydım, bunu yapamazdım. En başta ODTÜ kütüphanesindeki İngilizce kaynakları bulamazdım.

Rastlantı var, burası açık ama rastlantıyı kullanabilmek de var.

Ardından 1976’da Beylerderesi’nden sonra örgütün yeniden kuruluşu var. 1977’nin ilk yarısı ise geçmişin basıncını fazlasıyla hissettiğim bir dönemdi çünkü birlikte yola çıktığımız arkadaşlar kısa sürede ya ölmüş ya da yakalanmıştı (genellikle ölmüştü). Bu kendi başınalık rezalet bir duygudur.

Üç yıla yakın hapiste kaldım (bugün bunun anlamının olmadığını biliyorum, hapiste 20 yılı geride bırakan insanların sayısı sürekli artıyor, bazıları 30 yılı geride bırakmış, bu durumda üç yıl nedir ki). Kaçtım, bir süre sonra dışarıya çıktım, kuruluşunda bulunduğum örgüt artık bambaşka bir yapı olduğu için ayrıldım ve başka örgütte büyük başarı gösterdim. Bir silahlı mücadele örgütünün tanınmış bir kişisi olup başka bir örgütte üstelik de ülke dışında bu başarıyı göstermek pek rastlanan bir şey değildir. Günün birinde 1981-2000 yılları arasında Avrupa’daki Türkiye devrimci hareketinin tarihini yazılacaktır ve o tarihte başlıca isimlerden birisi olacağımı da biliyorum.

Yazın Dergisi’ni 27 yıl çıkarabilmek başlı başına bir olaydır zaten…

Sonra devrimci harekette ilk kez tarihimizle kamuoyuna açık bir hesaplaşma yaptık ve büyük ilgi gördü. Ardından ismi kirlenmiş eski örgütün tarihi temizlendi ve en azından isim olarak yeniden bilinir duruma getirildi.

Bunları tek başıma yapmadım tabii ama önemli rolüm oldu.

Son altı yılda 40 Yıl Sonra TDAS dahil altı kitap yazdım ve bunlardan Geleceğe Dönüş özellikle önemli oldu. Hayrettir, değerinin anlaşılması için TDAS (1975) gibi 30 yıl beklemek gerekmedi.

Bu arada çok sayıda dergide ve kitapta kimisi uzun kimisi kısa çok sayıda yazım yayınlandı. Sayıyı ben de bilmiyorum. V.İ. Lenin bunlardan birisidir mesela. Yaklaşık 100 sayfalık kitap uzunluğundaki bu metin www.tdas1.blogspot.com adresinde bulunabilir. Bunun gibi iki tane daha var ve onları da internette yayınlayacağım.

Bunları düşünmeye, hatırlamaya kalkarsanız bugüne ve geleceğe yönelik iş yapamazsınız ya da bu yöndeki kapasiteniz önemli oranda azalır. O zaman en fazla arada bir hatırlamak ve bunun dışında düşünmemek gerekir. Yapılan o kadar çok şey var ki insanın üzerinde ağırlık yapıyor ve buradan “artık bir şey yapmasam da olur” duygusuna kolaylıkla kapılabiliyorsunuz. Bunu da kesinlikle istemiyorum.

Geçmişe fazla bağlı olanın geleceği olmaz, özellikle de bu dönemde…