Şuanda 172 konuk çevrimiçi
BugünBugün3542
DünDün6244
Bu haftaBu hafta17510
Bu ayBu ay17510
ToplamToplam10485934
Fransa ile aramız nasıl düzelir? PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazartesi, 31 Ağustos 2020 17:31


Bugün barış hakkında yazacaktım ama Yunanistan ile Fransa arasında savaş uçağı alım-satım anlaşmasını okuduktan sonra barış konusunu yarına bıraktım. Habere göre Yunanistan Fransa’dan 18 adet modern savaş uçağı alacaktır. Anlaşmanın tüm detaylarını bilmediğimiz için savaş uçaklarının yanı sıra başka alımlar da olabilir.

Durum anlaşıldı değil mi?

Fransa gibi silah sanayisi ve ordusu güçlü bir ülke olarak Türkiye karşısında Yunanistan’a destek olursunuz, ardından da satış anlaşmasını yapıverirsiniz. Zaten Yunanistan hava kuvvetlerinde de Fransızların eski tip savaş uçaklarından (Mirage) bulunuyordu, bunlar modern uçaklarla değiştirilecektir.

Türkiye, Fransa ile arasını nasıl düzeltir? Yüksek miktarlı bir satın alma anlaşması yapar ve bunun askeri konuda olması da şart değildir, önemli olan miktardır ve ardından Fransa’nın tutumu yumuşar. Doğu Akdeniz’de gerilimi artırıcı politikalardan kaçınılması gerektiğini açıklar, üstüne üstelik Fransa da bunun için çalışmaktadır diye ekler.

Olup olacağı budur!

Burada sorun tekelci kapitalizm dönemindeki emperyalizmi sermaye ihracına indirgemekten kaynaklanıyor. Askeri güç, doğrudan savaş olarak ya da güç gösterisi olarak, genellikle mal ve sermaye ihracıyla birliktedir, onun yolunu açar. Bir ülkeye mal ve sermaye ihraç etmenin en iyi yolu orasını ya işgal etmek ya da civarında askeri güç bulundurmaktır.

Fransa’nın yaptığı da bunun bir çeşididir.

Türkiye’nin Libya’daki savaşta taraf olmasına da bu çerçevede bakmak gerekir.

Kaddafi zamanında Libya’da Türkiye’nin büyük inşaat yatırımları vardı ve yaklaşık 25.000 işçi, mühendis, mimar çalışıyordu. İç savaş başlayınca firmalar alanı terk ettiler ve yüksek miktarda alacak da kaldı. Türkiye Libya’da istediği tarafın iktidar olmasını sağlayabilirse, alacağını daha kolay tahsil etmesinin yanı sıra, yıkılmış ülkede yeni inşaat yatırımlarından da önemli pay alır.

Türkiye’nin Libya seferi rasyonel bir hesaba dayanıyor. Alacak tahsil edilecek ve ülkenin yeniden imarından önemli pay alınacaksa, alanda bulunmak gerekiyor. Libya seferi bu nedenle ne macera aramaktır ve ne de Erdoğan’ın iktidarını uzatmak için manevradır. Bunlar da olabilir ama esas olan rasyonel hesaptır. Bir ülkede askeri olarak varolmazsanız, oradan pay alamazsınız, alacağınızı da unutmak zorunda kalırsınız.

Irak petrollerine ABD ve İngiliz şirketleri kondu. Neden, çünkü ülkeyi işgal eden askerlerin büyük bölümü bunlara aitti. İşgal, mal ve sermaye ihracının yolunu açtı.

Rusya hava sahasını açmasaydı Türkiye İdlib’i alamazdı. Rusya’nın bu tutumunda Türkiye’yi ABD’den uzaklaştırma çabası kadar S-400 alımının, Akkuyu nükleer santralının, Türkakım projesinin de payı vardır.

Bunların hepsini birlikte düşünmek gerekir.

 

Fransa konusunda da durum budur. Bakarsınız bir süre sonra Türkiye ile Fransa arasında yüksek hacimli bir anlaşma yapılır, iki ülkenin arası da düzeliverir!