Engin Erkiner
![]() |
|
Ulusal semboller ve hayvanlar | |
Diğer Yazıları |
En yeni yazılar
![]() | Bugün | 1298 |
![]() | Dün | 3716 |
![]() | Bu hafta | 18982 |
![]() | Bu ay | 18982 |
![]() | Toplam | 10487405 |
Konuk Yazılar
![]() |
|
Sürgünde mücadeleci kadın olmak | |
Bütün Yazılar |
Tek kitabı olan yazar olmamak |
![]() |
![]() |
![]() |
Engin Erkiner tarafından yazıldı |
Perşembe, 10 Şubat 2022 19:17 |
İnsan tek ve iyi kitap da yazabilir, bu da olabilir ama çok sayıda kitap yazıp da sadece birinin anılması pek hoş bir şey değildir. Mesela Robert Michels… 20. yüzyılın başlarında parti sosyolojisi konusunda ilk kitabı yazmış ve SPD örneğinden hareketle partilerde oligarşileşme sürecini incelemiştir. Aslında bu süreç sonraki yıllarda bütün partilere uygulanabilecek özelliklere sahiptir. Aradan yüz yıldan fazla zaman geçtikten sonra adamın kitabı üniversitelerde ders kitabı olurken, başka kitaplarını dikkate alan olmamıştır. Bu onların kötü oldukları anlamına gelmez, örnek verilen kitabın yanında önemsiz kaldıklarını gösterir. Yazar çok kitap yazmıştır ama tek kitabı kalıcı olmuştur. Yazılmasının üzerinden 47 yıl geçtikten sonra hala anılan bir kitabım var: Türkiye Devriminin Acil Sorunları (1975) ama sadece bu kitapla anılmak doğrusu canımı sıkar. Aradan yarım yüzyıla yakın zaman geçmiş, dünyanın altı üstüne gelmiş ve yazar başka dikkate alınacak kitap yazamamış ise, bu hoş bir durum değildir. 26 kitabım var ve TDAS’tan sonrakilerden ikisiyle özellikle gurur duyarım: 1989 Berlin Duvarı (2005) ve Geleceğe Dönüş (2016). İlki yayınlandıktan kısa süre sonra SBF’de yardımcı ders kitabı olarak kabul edilmişti. Her iki kitap hakkında da sadece olumlu değerlendirmeler duydum, bunlar önemlidir ama kalıcılığı sağlamazlar. Bugün Ankara ve İstanbul’daki –herhalde başka kentlerde de- büyük kitapçı vitrinlerinde çoktan tükenmiş olan 1989 Berlin Duvarı’nın yeni baskısının yer aldığını öğrendim. Demokratik Almanya Cumhuriyeti tarihini –arka planda SSCB tarihiyle birlikte- anlatan bu kitap, reel sosyalizmin tarihi konusunda yazdığım ilk kitaptır. Bir kitabın yazımı tamamlandıktan sonra bir daha bakmam, başka kitabı düşünürüm. Bu nedenle evde bir köşede duran 1989 Berlin Duvarı’nı bulup baktım. Ne yazdığımı içerik olarak biliyordum da nasıl yazdığımı unutmuş gibiydim. İlk 24 sayfayı okudum, hoşuma gitti. Umarım bu kitabın yeniden basılması insanlarımızın reel sosyalizmin tarihiyle daha fazla ilgilenmesini teşvik eder.
|