Aynı 2005 yılında olduğu gibi Arap göçmen kökenli Fransızlar vandallık olarak tanımlanabilecek eylemlere giriyorlar, Türkler ve Kürtler ortalıkta görünmüyor.

Okulların yakılması, sokaklarda park etmiş binlerce aracın tahribi, marketlerin ve küçük büfelerin yağmalanması; kısacası görülen her şeye saldırmak ancak vandallık olarak nitelendirilebilir. Bu eylemler protestodan çok büyük saldırganlık duygusunun, her şeye yönelik hıncın dışa vurumudur.

Temel sorun Müslümanlık ise, diğer Müslümanlar nerededir?

Temel sorun yoksulluk ise, diğer göçmenler ve Fransız toplumunun öteki kesimleri içinde geniş bir yoksul tabaka yok mudur?

Konuya “nerede hareket, orada bereket” temelinde yaklaşamayacağımıza göre biraz tarih bilgisiyle olayların gerisindeki nedenleri daha iyi anlayabiliriz.

Temel sorun, bir göçmenin deyimiyle “yanlış ten rengine” sahip olmaktır.

Fransız toplumundaki yaygın ırkçılığı görmeden sadece polisteki ırkçılıktan söz etmek eksiktir.

Front National (Ulusal Cephe) aşırı sağ bir kuruluştur ve seçimde en yüksek ya da ikinci yüksek oyu almaktadır. Fransa’da iki turlu seçim sistemi sayesinde –dar bölge çoğunluk sistemi- aldığı oya uygun temsil edilmesi engellenmektedir.

Dikkat çekmesi gereken asıl konu ise şudur: Marx’ın lümpen proletarya olarak adlandırdığı kesimin kapitalist ülkelerde sayısal olarak büyümesidir. Düzenli işi olmayan, eğitim düzeyi kötü, kenar mahallelerde oturan, küçük hırsızlık ve uyuşturucu işleriyle uğraşan ve sayıca sürekli artan bir kesim…

Bu insanlarla ne yapacaksınız?

150 yıl önce bu kesim Marx’a göre karşı devrimci iken, Bakunin’e göre devrim güçleri arasında dikkate alınmalıydı.

Lümpen yanı ağır basan bu kesim artık bütün toplumlarda dikkate alınması gereken sayıda bulunuyor.

Fransa’da diğer göçmenlerin içinde de bu kesim sayıca az değildir ama onlar genellikle beyaz tenlidirler.

Özellikle de Cezayirli değildirler!

İlgili son videoya bakınız.