Şuanda 289 konuk çevrimiçi
BugünBugün527
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8251
Bu ayBu ay8251
ToplamToplam10476675
Otobiyografi yazmak için hazırlık gerekiyor PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Perşembe, 14 Aralık 2023 08:50


Kendi biyografimi yazacağım ama bunun için teorik bilginin yanı sıra hangi çerçevede yazılacağına karar verilmesi gerekiyor.

Biyografi ve otobiyografinin teorisi vardır, bunların öğrenilmesi gerekiyor. Kaynaklar elimde var, okur öğrenirim.

Her konunun teorisi vardır. Teorisiz olmaz. Pratiğe geçerken teoride değişiklik yapabilirsiniz ama bu öğrenmek gereğini dışlamaz.

İkinci olarak, otobiyografi hayatını anlatmaktan ibaret değildir. Bütün hayatlarda ıvır zıvır denilebilecek olaylar vardır ve bunları anlatmak gerekmez. Hayatınızdaki belirleyici yerleri ve bunların sonraki yıllardaki etkilerini saptamanız gerekir.

Neysi ki bu konuda epeyce birikimim bulunuyor. Hayatını analiz etmek sürekli yaptığım bir konudur.

Otuzlu yaşlara kadar annem ve babamla geçinemedim. Sürekli çelişki yaşadık.

Çocukluk hayatın en önemli evresidir. Çocukluğun şöyle ya da böyle olması sonraki yılları derinden etkiler.

Neden geçinemedim? 19 yaşındayken uzunca düşünerek cevabı buldum. Annem ve babam ikisi de çalıştığı için yaklaşık beş yaşına kadar anneannem ve teyzemin yanında büyümüşüm. Başka bir deyişle ilk sosyalizasyon orada yaşanmış, sonraki yıllarda ailenin yanındaki sosyalizasyona bir türlü uyamadım. Aramızda bazen şiddetli çelişkiler yaşandı. Bu çift sosyalizasyon deneyimi sonraki yılları etkilemiştir.

Belma’ya Mektuplar’ı dikkatli okursanız, 27 yaşında çocukluğun etkilerini görebilirsiniz.

Hayata böyle bir başlangıç geleceği olumsuz etkiler ama sonraki yıllarda bunu tersine çevirebildim. O yıllar bana aleyhindeki durumu lehine çevirebilmek becerisini öğretti.

Açıkça belirtilmesi gerekir: değişik konularda yetenekli bir insan olmasam, bunu yapamazdım. Yalnızlığa, kendi başına karar vermeye, gerektiğinde kimseyi dinlememeye alıştım. Anne-babasını dinlemeyen bacak kadar çocuk sonraki yıllarda başkalarını neden dinlesin?

Sürekli okumak ve öğrenmek çocukluğumdan beri sürdürdüğüm faaliyet oldu. Zaten sosyal psikoloji hakkında hiç bilginiz olmadan birbirine ters çift sosyalizasyon konusunu çözemezsiniz.

Ankara’da Sergi Kitabevi’ne sürekli uğrar ve yeni çıkan kitapları alırdım. ODTÜ’ye yeni girmiştim. 19 yaşında hayatımın kitabını okudum ve neredeyse bir hafta kendime gelemedim: Nietzsche’nin Zerdüşt Böyle Dedi kitabı. Bu kitap sanki benim için yazılmıştı. İnsan, hayvanla üst insan arasında aşılması gereken bir köprüdür. İnsan onu aşmalı ve kendini yeniden yaratmalıdır. Bu yeniden yaratma için kendini reddetmeyi de göze alabilmelidir.

Bu süreç bende 32 yaşında sona erdi ya da başka bir deyişle o raya tam olarak girdim.

Çok sayıda insanın 60’ından sonra yaptığı kendisiyle ilgili değerlendirmeleri ben 30’lu yaşların başlarında bitirmiştim.

Yazarak düşünen biriyim ve Belma’ya Mektuplar kitabının esasını bu değerlendirmeler oluşturur.

Otobiyografinin kişisel tarafı böyledir.

Politik tarafında ise 1970-1972’nin anlatılması gerekir. Ankara kadrosuydum, İstanbul’u bilmem ve 12 Mart’tan birkaç ay sonrasına kadar Ankara çok önemli bir kentti. Burada barınmak gittikçe zorlaştığı için şiddetle aranan isimler İstanbul’a gideceklerdi.

Otobiyografide entelektüel gelişimin yazılması gereklidir. İkisi yüksek lisans düzeyinde üç üniversite bitirmek, İngilizce ve Almanca gibi iki önemli dili öğrenmek ve esas olarak bu dillerde sürekli okumak, şimdilik 44 kitap yazmış olmak; bütün bunların da gelişme evreleri vardır.

Dört kere evlenip ayrıldım, ikisi uzun ikisi kısa sürdü. İlkiyle ilişkimin bulunmadığı iki kızım var. Yaşadığım hayat bana önemli konularda bazı insanları siyebilmeyi ve yerlerine başkalarını koyabilmeyi öğretti.

Hangi konuda olursa olsun silmek ancak yerini başka konuyla doldurabildiğinizde gerçekten etkilidir ve kalıcıdır.

Hayat felsefemi kısaca şöyle anlatabilirim: her insanın hayatına bir kova çöp dökülebilir. Özellikle de politik mücadele içinde sık karşılaşılan bir durumdur.

Ne yapacaksınız?

Önce durumu değerlendireceksiniz ve ardından çöple uğraşmak yerine hayatı büyüterek onun varlığını küçülteceksiniz.

Diyelim bir o çöp bir insanın hayatını ciddi olarak etkiliyor, etki diyelim yüzde 25’tir.

Çöpü küçültmeye çalışmak yerine hayatı büyütün. Yeni alanlara girin ve başarılı olun.

Çöpün etkisi diyelim 15’e ve giderek daha aza inecektir.

O çöp içinde yer aldığı hayat büyüdüğü için küçülmüştür. Bir süre sonra etkisi yok denilecek kadar azalır.

19 yaşındayken düşüncelerimi bir deftere yazardım. Şuna karar vermiştim: hayatın amacı insanın kendini gerçekleştirmesidir. Bu ise sahip olunan yeteneklerin sonuna kadar geliştirilmesi demektir.

Sonraki yıllarda yetenekte sınırı bulmanın zor olduğunu çünkü yeteneklerin geliştirilebileceğini öğrenecektim.

Gerçek sınırın neresi olduğunu ancak onu aşmaya kalkıp da yapamadığınızda anlarsınız.

Durumu değerlendirip tekrar denersiniz. Belki bu kez aşabilirsiniz belki yine aşamazsınız. Bu durumda ilgili alanda son burasıdır.

Sürekli olarak kendinizi zorlayacaksınız, gidebildiğiniz yere kadar gidebilmelisiniz.

Bazı alanlarda son vardır, bazılarında yoktur.

Son yoksa neden duracaksınız ki?

 

Bunların anlatımının planlanması ve teorinin öğrenilmesi biraz zaman alacaktır.