Şuanda 139 konuk çevrimiçi
BugünBugün2389
DünDün2340
Bu haftaBu hafta6711
Bu ayBu ay6711
ToplamToplam10475135
Enternasyonalizm var, işçi sınıfı yok! PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Perşembe, 08 Şubat 2024 10:23


Bildiğim son 40 yıldır ama gerçekte daha fazladır, Komünist Manifesto’nun 1848’de ya da 166 yıl önce yazıldığı Batı Avrupa ülkelerinde uluslar arası bir işçi hareketi, dayanışması bulunmuyor.

Avrupa Sendikalar Birliği, Avrupa Sol Partisi gibi örgütler bulunmasına rağmen bulunmuyor.

Son 40 yılda Avrupa çapında iki eylem gerçekleşti.

Birincisi, ATTAC’ın eylemleridir. Öncelikle Fransa, Almanya ve İtalya’da, bunların ardından diğer Avrupa ülkelerinde para transferlerinden elde edilen haksız kazançlara karşı, suyun özelleştirilmesine karşı zamandaş sayılabilecek eylemler yapıldı.

İkincisi, son günlerin çiftçi eylemleridir.

Bu eylemler temelde ulusal olarak gerçekleşiyor ama haberleşmenin hızlı olduğu günümüzde birbirlerinden etkileniyorlar.

Önce Almanya’da başladı. Çiftçiler hükümetin tasarruf gerekçesiyle traktörlerde kullanılan motorine uygulanan sübvansiyonu kaldırmasına karşı harekete geçtiler. Traktörleriyle kentlere indiler, caddeleri bloke ettiler.

Bu eylemlerin dikkat çekici yanı başkent Berlin ile sınırlı kalmaması, değişik kentlerde ve hatta nüfusu az yerleşim yerlerinde tekrarlanmasıydı.

Hükümet sübvansiyonu kaldırmaktan vazgeçerek ama azaltarak geri adım attı. Eylemler sürdü. Biraz daha geri adım atmak zorunda kaldı.

Hemen arkasından Fransa ve Belçika’da eylemler geldi. Paris ve Brüksel’de aynen Almanya’da yapıldığı gibi çiftçiler traktörleriyle başkente indiler, caddeleri bloke ettiler.

Son olarak İspanya’daki çiftçiler gelecekti.

Bütün çiftçilerin ulusal taleplerin ilerisinde Avrupa Birliği çapındaki ortak talebi, AB Komisyonu’nun aldığı tarımda pestizid kullanılmaması kararına karşı olmalarıydı. Üreticiler aleyhinde alınan kararların gerekçesi genellikle “ekolojiyi korumak” olur. Bu, yeşil kapitalizmin sık kullandığı bir gerekçedir. Bu kimyasal ilaç kullanımı tür çeşitliliğine karşı olduğu için yasaklanmalıymış…

Bu yasak kararı çiftçilerin gelirlerinin azalmasına neden olacaktı ama asıl önemli olan çevrecilikti, değil mi ama!

Bir jet uçağının çıkardığı karbon dioksit miktarı hiç az değildir ama kimin umurundadır?

AB Komisyonu çiftçi protestolarının yayılması üzerine ilgili yasayı geri çekti.

Yılların tecrübesine sahip akıllı adamlar ne de olsa; bozgunu engellemek istiyorsan, yenilgiyi gecikmeden kabul edeceksin…

İşçi sınıfı ne yapıyor derseniz, ulusal çapta kendi çıkarları doğrultusunda eylemler yapıyor ama o kadar…

Almanya’da son birkaç aydır ulaştırma sektöründeki grevlerin birisi bitiyor diğeri başlıyor.

Diğer ülkelerde de değişik sanayi ve hizmet dallarında grevler mutlaka vardır. Hepsini izlemek imkanım olmadı.

Almanya’dakiler büyük eylemlerdi, mesela metroların ve tramvayların ülke çapında durması gibi…

Trenlerin –yük trenleri dahil- ülke çapında beş gün çalışmaması gibi…

Başka ülkelerde etkisi olmadı.

Bu dayanışmasızlık yeni değildir. Yıllar önce Almanya’daki Opel fabrikalarında grev yapıldığı zaman, aynı fabrikanın İspanya ve Polonya’daki uzantılarında işçiler kıpırdamamıştı.

Bu gelişmeler yeniden ve yeniden işçi sınıfının Marx-Engels tarafından kendisine atfedilen rolden uzaklaştığını gösteriyor. Bu uzaklaşma yıllardan beri görünüyordu, sürekli yenileniyor.

İşçi sınıfının toplumsal değişmede özel bir rolü bulunmuyor, bunu gerçekleştirebilecek güçlerden birisidir, daha ilerisi değildir.

20. yüzyılda yaşanılan devrimlerde köylülerin rolünün işçilerden yüksek olduğunu gerek Geleceğe Dönüş kitabında gerekse de çeşitli videolarda açıklamıştım.

Çin, Vietnam, Laos, Arnavutluk’ta demokratik devrimi de sosyalist devrimi de yapan komünist partisi önderliğinde köylülerdi. Bu ülkelerde işçi sınıfı neredeyse yoktu.

Sovyet devriminde de köylülerin büyük rolü vardır.

Petograd ve Moskova’da işçiler ve asker elbisesi içindeki köylüler iktidarı ele geçirdiler. Dünyanın altıda birini kaplayan bu büyük ülkenin geri kalanında neredeyse işçi yoktu.

Devrim köylülerin aktif desteği olmadan yayılamazdı.

Türkiye’de durum çok mu farklıdır?

Değildir.

Köylülerin değişik nedenlere dayanan eylemleri işçi eylemlerinden daha fazla ve yaygındır.

Değişmeyen tek şey değişimdir der Marksistler haklı olarak ama arkasına “biz hariç” diye eklemeleri gerekir.

Değişmesinler…

Hayat onları aşarak ilerliyor…