Şuanda 507 konuk çevrimiçi
BugünBugün1510
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9234
Bu ayBu ay9234
ToplamToplam10477658
umarım kazanmam... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Çarşamba, 26 Mayıs 2010 06:06


Dün gece Sol Parti’nin Frankfurt’taki bir grubunun toplantısına davetliydim. Parti’de bir süredir işlerin iyi gitmediğini biliyordum ama yaklaşık iki yıldır aktif faaliyet içinde değildim. Başka bir sürü iş vardı… En başta Almanca ve Türkçe yazılacak yazılar ile Avrupa Barış Meclisi beni yeterince meşgul ediyordu. Bir de iki haftada bir ROJ TV’deki programa katılıyordum.

Frankfurt’taki sorun partinin fazla büyümesi –üye sayısı 650 kişi- ama politik olarak zayıflamasıydı. Politik çalışma zayıflamıştı… Bunun nedeni de en başta yönetimde politik tartışma yürütebilecek kişilerin sayısının az olmasıydı.

Bu nedenle tekrar Frankfurt İl yönetimi’ne girmem istendi. Tamam, iki yıldır eskisi kadar aktif değildim ama üyeler için yabancı bir sima da değildim. (İki hafta sonra Genel Kurul var). Bir de yönetimde yeniden genel geçer saptamalar yapan ve bununla idare eden bir çizginin yeniden çoğunlukta bulunmaması için böyle bir adaylık gerekliydi. Benim dışımda iki arkadaş daha, belediye yönetiminde görevli olmalarına ve fazlasıyla işleri olmasına rağmen aday olacaklardı.

Biraz zor karar verdim ama kabul ettim. Umarım seçimi kazanmam ama böyle bile olsa bu alandaki aktivitenin yeniden yükselmesi söz konusu…

Karşımızdaki en büyük mesele, Frankfurt’taki parti politikasının Avrupalılaştırılması…

İzlemişsinizdir, Almanya’daki Hıristiyan Demokrat-Liberal Parti koalisyon yönetimi Avrupa Birliği’ndeki ekonomik krizin çözümü için yaklaşık 11 Milyar Avroluk bir kredinin Güney ülkelerine (Yunanistan, İspanya, Portekiz ve gerekirse İtalya) verilmesine karar verdi. Buradan hareketle de Almanya’da sıkı bir tasarruf politikasına giriliyor. Bu politikadan en fazla etkilenecek olanlar ise belli, orta ve düşük gelir düzeyine sahip olan insanlar…

Zaten artmış olan hayat pahalılığı daha da artacak ve değişik sosyal hakların daha fazla kısıtlanmasına yönelinecek…

Çeşitli sağ gazeteler bu krediye karşı kampanya açmış durumda…

Gerçekte ise bu kredi –iddia edildiği gibi- o ülkeler halkına verilmiyor. O ülkelerde büyük yatırımları olan Alman bankalarının batmaması için veriliyor. Örneğin Alman bankalarının büyük yatırımları olan İspanya’da batmaları demek, bu krizin daha yoğun olarak Almanya’ya da taşınması anlamına geliyor…

“Sizin krizinizin faturasını biz ödemeyeceğiz” kampanyası yeni değil… Gerek Sol Parti gerekse de ATTAC tarafından yürütülüyor ama daha somut bilgiler temelinde ve kampanya açılarak yürütülmesi gerekli…

Umarım partinin yeni il yönetimine seçilmem ama her durumda bu kampanyada aktif olarak yer alacağım.

Not: http://thkp-c-acilciler.blogspot.com

da yeni okurmektupları yer almaktadır. Bilginize...