Şuanda 102 konuk çevrimiçi
BugünBugün1951
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9675
Bu ayBu ay9675
ToplamToplam10478099
35 ve 60 PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Perşembe, 22 Temmuz 2010 18:55


2010 yılının Temmuz ayı benim için iki anlamlı yıldönümünün yuvarlak denilebilecek rakamlara ulaşmış halidir: Bugün 60 yaşını bitirdim. 35 yıl önce, 12 Temmuz’da da TDAS’ın yazımını bitirip, daktilosunu tamamlayıp, basılmak üzere bırakıp, 3,5 aylığına Balıkesir’e askere gitmiştim.

Üniversite mezunları için 4 aylık kısa süreli askerlik yeni çıkmıştı ve hemen başvuru yapmıştım. Hazırlıkları tamamlayamadıkları için askere gitmeyi iki hafta ertelediler. Ve ben de 14 Temmuz’da yola çıkıp, 15 Temmuz’da Balıkesir’de askerliğe başlamıştım.

Yanımda hayli kitap vardı. Diyeceksiniz ki, askerde de kitap mı okunur?

Hem de öyle bir okunuyor ki…

Tabii ki yanıma Marx, Lenin ya da o yıllarda tehlikeli sayılan Doğan Avcıoğlu alacak değildim. Osmanlı Tarihi üzerine Mustafa Akdağ’ın kitaplarının yanı sıra, Feroz Ahmed’in yeni yayınlanmış İttihat ve Terakki kitabı vardı.

TDAS-2’nin hazırlık okumalarının en azından bir bölümünü askerde yapmayı planlıyordum. Ve yanıma aldıklarımın hepsini okudum.

Sabah yürüyüş, sonra öğleye kadar alanda istirahat… Ağaçlık, gölgeler var, otur bir bölgeye kitabını oku… Hepsi tehlikesiz kitaplar, öyle de olmak zorunda…

İyi ki de böyle yapmışım, zira sonraki iki yılda, cezaevine girinceye kadar konuyla ilgili okuma olanağı bulamayacaktım.

TDAS-2’yi yazamadım zira konu ülkenin yakın tarihinin öğrenilmesi ve yorumlanmasıyla bitmiyordu. Örneğin ulusal sorun hakkında bilgim çok azdı. Lenin’in Ulusların Kaderini Tayin Hakkı’nı okumakla bu iş bitmiyordu. Ülkedeki özgül durumu irdelemek zorundaydınız ve ben bunu 1979 yılı yaz aylarında Selimiye Askeri Cezaevi’nde Emeğin Birliği dergisinin bütün sayılarını okuyuncaya kadar yapabilmiş olduğumu söyleyemem.

O yıllarda Ermeni sorunu ve yakın tarihimizde bu konuda olup bitenler bilinmiyordu. Hatay sorunu derseniz hiç yoktu ya da sadece devrimci harekete sızmış Mihrac Ural gibi Muhabarat ajanların kafasında bulunuyordu.

TDAS ile ilgili yeni gelişmeler var. Bu broşürü http://thkp-c-acilciler-tarih.blogspot.com adresine yerleştirmekle iyi bir iş yaptık. Ek olarak, bunun yanında TDAS’ın yazılma sürecini birkaç bölümlük yazıda anlatmam da iyi oldu. İsteyenlere burasını referans veriyorum.

TDAS bazı doktora çalışmalarında yer buluyor. 1975-80 dönemi Türkiye solunu incelemek isteyen her çalışma TDAS’a mutlaka uğruyor. Dönemin önemli bir broşürü…

O dönemde yüzlerce broşür yazıldı ve büyük çoğunluğu unutulup gitti. TDAS’ın kalmasının nedeni en başta kalitesinden kaynaklanıyor.

Keza döneme ait tarih yazılarında da TDAS’a atıfta bulunulması beni memnun ediyor.

Zamanında bu broşür nedeniyle övgülerin yanı sıra alaylara da maruz kalmıştım. Devrimci Yol tarafından yayınlanan “Türkiye Devriminin Acil Sorunları Broşürü Hakkında Birkaç Söz” yazısını hatırlar mısınız bilmem.

Eleştiriye diyeceğim olamaz ama bu kadar ipe sapa gelmez eleştiri de az bulunur doğrusu…

Sanırım bu eleştiriyi şimdi yazarı bile hatırlamıyordur.

Böyle yazmamın nedeni, yazarını biliyorum da ondan…

Çoktan köşesine çekilmiş durumda…

Eskiden de söylerdim, yeniden söyleyeyim:

Türkiye sosyalist hareketinin sayılamayacak kadar çok zaafı ve eksiği vardır. Ama bir şeyler yapmış insanlarının birbirlerini tutmaları, karşılıklı olarak yapılanlara takdir etmeleri, gerektiğinde birbirlerini savunmaları da vardır. Ben bunu birkaç örnekte yaşadım.

Sosyalist hareketimizin bir de bu yönü var. Akılda kalacak şeyler yapmışsanız, yazmışsanız, insanlar unutmuyorlar.

Bu da güzel bir şey…