Şuanda 332 konuk çevrimiçi
BugünBugün2083
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9807
Bu ayBu ay9807
ToplamToplam10478231
irfan dayıoğlu'nun çağrısına cevap PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Pazartesi, 10 Ocak 2011 18:45


3 Ocak 2011’de bu sitede yayınlanan İrfan Dayıoğlu’nun, ‘’eski yoldaşlara çağrı’’ adlı yazısı üzerine ve değiştirerek bir başka biçimde önerdiği ‘’komisyon’’teklifine dair düşüncelerimi yazma gereği duydum.

Biliniyor. Daha önce, ‘’devrimci siyasetler arası bir komisyon önerimiz’’ olmuştu. Defalarca tekrar ettik. Israrla yazdık ve ’buyur gel’ dedik. Mihrac Ural’dan tıs yok... Öneriler karşısında sesi çıkmıyor. Çağrıları duymuyor. İnternet başında ahkam kesmeye devam ediyor.

Tam bir ajan taktiği. Sen ne söylersen söyle, O bildiğini okuyor. Akla hayale gelmeyecek yalanlarıyla her gün rezil olmasına rağmen, ‘’ ipten kazıktan kurtulmuş’’ eşşek sıpaları misali kuyruk sallamaya devam ediyor. Çetleşmelerinden yayınlamıştık. Orada, ‘’ne derlerse desinler, inkar edecek ve sen başka iddialarda bulunacaksın’’ diyor ve ardından da ‘’inkar, inkar, inkar’’ diye bas bas bağırıyordu. Bunları yakaladık ve yayınladık.

İrfan Dayıoğlu, eski yoldaşlara çağrı yapıyor. ‘’kendi aramızda bir komisyon kuralım ve bu konuya sonlandıralım’’ diyor. Çok güzel.. Sözü uzatmadan dosdoğru söylüyorum. BEN BU ÖNERİYE KATILIYORUM.

Katılmakla kalmıyor, Mihrac Ural’ın elini rahatlatmak için İrfan’ın önerisine ilişkin, biçim açısından bir teklifte de bulunuyorum.

 Teklifim şöyle : Evet, eskide bu örgüt içersinde bulunmuş olan yoldaşlardan  oluşan bir  komisyon kuralım ve   bu sorunu halledelim. Komisyon için, Örgütümüzün, eskide örgütlü olduğu illerden ikişer kişi seçelim ve bu kişilerin kendi aralarında  görevlendirdiği  üç kişi, taraflarla doğrudan görüşsün, tarafların gösterdikleri belgeleri toplasın, iddiaların tanıklarıyla,  yüz yüze görüşmeler yapsın ve bir rapor tutsun. Bu rapor her  şehirde seçilmiş kişiler tarafından incelensin ve bir KARAR alınsın. Alınan karar BAĞLAYICI olsun ve Kimin hakkında ne tür bir karar verilmişse, o kişi bu kararın gereğini yapsın.

Önerri ve teklifin çok net olmasına karşın, Mihrac Ural’ın bunu da kabul etmeyeceğini düşünerek, önerime bir  ek daha yapıyorum.

Eskiden örgütlü olduğumuz il’lerden seçilecek kişileri de Mihrac Ural önersin. Ben buna da razıyım.

Örnek veriyorum. İstanbul’dan iki kişi önersin. Ankara’dan, Mersin’den Adana’dan, Antakya’dan, Kayseri’den, Ege’den, Karsa’ta n ve  yurt dışında her ülkede ( Fransa, Almanya,  İsviçre,  Hollanda,, İsveç’de…) daha nerde isterse ikişer kişi önersin ve bunlar kendi aralarında üç kişilik bir  üst komisyon kursunlar  taraflarla konuşsunlar, delilleri alsınlar, Gösterilen tanıkları dinlesinler ve karar versinler. Alınan karara kayıtsız şartsız uymayı taahüt edelim.

 Mihrac Ural sekreter ya, örgütü kontrol ediyor ya, Hani ondan habersiz bu örgütte yaprak kımıldamazmış ya, İyi işte, Bu öneriyi Kabul etsin. Verilecek karara önceden uyacağını ilan etsin ve adam olduğunu göstersin.

 Ağlıyor. ‘’ Anneleri, bacıları, aileleri karıştırıyorlar’’ diye insanların duygularına oynuyor. Bunu söyleyen puşt!a bakın siz..

 Kim, nasıl karıştırıyor aileleri? Söyle bakalım.

 Çetleşmelerinde neler yazdıgın elimde duruyor. 

 ‘’benim  karım Suriye güzellik kıralıçesi’’ diye yazan sen değilmisin?

 ‘’ evlendiğimiz gece, karımın başı ağrıyordu, Migreni tutmuştu, hiçbir şey yapamadık, bacı kardeş yattık’’ diye yazan sen değil misin? 

 Utanmaz, aşağılık adam, ‘’ Cafer yoldaş’ın hanımını anlatan sen değil misin?

 Malak FADAL’ın seni yakaladığı için evden ayrıldıgını anlatan sen değil misin?

 “Bütün bayan yoldaşlar bana aşıktı’’ diye yazan sen değil misin?

 ‘’Annem-babam her 6 ayda bir yanıma gelirler, evde ne var ne yok arabalarını tıka basa doldurur gönderirim’’ diye yazan sen değil misin?

 

’Size lazım olmayanları fakir-fukara’ya dağıtın’’ diye yazan sen değil misin?

 Ulan ahlaksız, sen ağa mısın?

  sen kimim malını kime gönderiyorsun?

 Devrimci ahlak, namus ve dürüstlük bunun neresinde var söyler misin?

 Demek biz bacıları karıştırıyoruz öyle mi?

 Bütün Acilciler’e soruyorum. MİHRİBAN URAL,, ‘’BİZ ACİLCİLER’’ diye yaptıkları açıklamaya İMZA ATMADI  MI ? Attı

 Peki, bu kızcagızın, bugüne kadar ,bu örgüttün neresinde , hangi biriminde görev aldıgını bilen, duyan yada gören bir allahın kulu var mı?

Biz bu soytarılıklara seyirci mi kalalım?

 Bir  oyun  oynanıyor ve bu oyunda figüran olarak Anne’ler, baba’lar ve bacılar’a yer veriliyor ve ‘siz buna ses çıkartmayın’ deniliyor. Böyle şey olur  mu?

Tekrar ediyorum. Mihrac Ural kendisi yazıyor. Çetleşmeleri elimizde, oradan ve annesi’nin ağzından aktarıyorum. Mihrac Ural’ın banka’daki parası, onun tahmininin de üzerindeymiş. Bunu, Mihrac’a söyleyen annesi.  Mihrac Ural’da bunu, internet’de çetleştiği ve hiç tanımadıgı kişiye anlatıyor.

 Bu para’nın kaynağını sormayacak mıyız peki?  

Nerden geldi bu paralar?

 Yıllardır bu örgütten para alan ve bir kuruşunu hiçbir yere aktarmayan bu adam’a hırsız demeyecek miyiz.

 Milyonlarca dolarlık servetten bahsediyor. Monte-Karlo gibi eğlence merkezi kurmaktan bahsediyor.

 Gazinolar, turistik tesisler, zeytinlikler’den söz ediyor. ‘

 ’Köy satın alacağım  hayalimi gerçekleştirecegim’’ diyor..

 Önüne gelen herkese iş teklifi yapıyor ve insanları ‘’imkan’’yaratacağım’’ diye dolandırmaya devam  ediyor. 

 Annesi, babası ve özellikle de kız kardeeşi’ni  ve eşi’ni bu işlerin içersine sokan kendisi değil mi?

 Biz bundan bahsetmeyelim mi?

 1976 tarihinde Hatay’da yoldaşlar tarafından taş ocagından el konulan dinamitleri, İstanbul örgütüne satan ve aldığı para ile kız kardeşinin düğününü yapan, onları Amerika’ya balayına gönderen bu hırsız serseri, Bacı’ları baba’ları karıştırıyorlar diye sızlanıyorsa, bunları yapmadan once düşünmesi gerekmez miydi?

 Sözü uzatmayacagım.

 İrfan Dayıoğlu’nun önerisine ek olarak yaptıgım tekliflerin arkasındayım. Top Mihrac’ta., Hodri meydan. Bu seferde sessizliğini korur, saklanmaya çalışırsa vay haline…

 KISA BİR AÇIKLAMA…

 Yazıyı bitirdikten sonra’’ Salih Hoca’’ imzalı Kemal Bayram’ın Mihrac Blog’unda çıkan yazısını okudum. Ne güzel… Üç senedir zorluyorduk nihayet safını belirledi. Haydar Yılmaz kısaca yazdı. ‘’Dikkat üzerine basmayın ayağınızı kirletir’’dedi. Yanlış. Bu adam ayak bile kirletemez.

 Okuyucu beni iyi dinlesin. Fransanın kod numarasını veriyorum. Türkiye’den aranırken, 00 33 ‘den sonra 9 tane numara daha cevirin , Paris’i düşürürseniz ve bir Türk’e rastlarsanız sorun. SALİH HOCA’yı tanır mısınız deyin. Tanırlar. Nasıl  bir adalm oldugunu sorun.Ve sabrınız varsa dinleyin. Fazlasını yazmaya gerek var mı bilmiyorum. Gerek yok. Değmez.

Bütün örgütlere sorun. 30 senedir Paris’te ne yaptıgını sorun.

Son, 15 senedir . ben besledim. Acıdığım için besledim. Daha fazla pisliıe bulaşmasın diye besledim. Daha geçen seneye kadar yanımda çalışıyordu. Ağlıyordu. Devrimciliğe küfrediyordu. Evinde bulunan kitaplarını bana verdi. Ben okumuyorum al sen oku bari dedi. Yanıma aldım. Bir sene zor dayandım. Yazıktır sana yakışmaz dedim. İnsanları dolandırma dedim. Yemin etti. Vallahi son dedi. Sözünde durmadı. En son, benim iş yerimi kendisine verdim. Çalış dedim burası ikimize de yeter, sen eskide şu veya bu şekilde bir örgütü temsil ediyordun insanlar senin şahsında devrimcilere küfrediyorlar dedim. Dinletemedimmmmm.

Bayan arkadaşını iş yerine getirdi. Kızdım, yok bişey dedi. Bir süre sonra , bayan arkadaşının arkadaşını da getirmeye başladı. Ve… ve.. iş yerinden herkesten borç para aldıgını ögrendim. Bir gece, bayan arkadaşı, bayan arkadaşının arkadaşı ve bir erkekle iş yerine geldiler, fitil gibi sarhoşlardı. Uygunsuz tavırları karşısında çıldırdım. Dışarı çıktım ve kendisine telefon ettim. Çabuk o yanındakilerle burayı 5 dakika içinde terket, yoksa gelirim ve seni ve senin yanındakilerle birlikte döverek dışarı atarım dedim. Apar topar terketti. İşine son verdim.

Daha fazla yazmama ne gerek. Çevrenizde Fransa’nın Paris’inden gelen arkadaşınız varsa Salih hocayı sorun. Dinleyin. Kim olduğunu öğrenirsiniz.  Haydar Yılmaz bulaşır diyor. İnanmayın( !) bulaşmaz.

Mehmet Koç yoldaş için ne yazmış gördünüz mü ?  M. Koç Yoldaş’ı anma toplantısına çağrılı değildi. Kapıda dolaşırken Şahin acımış, ve almış yanına salona getirdi. İki dakika duramadı. Kimse yüzüne bakmadı. Kimseye görünmeden hırsız gibi kaçtı gözden kayboldu. M.Koç yoldaş’ın konuşma bantları elimizde kitabı yazılacak ve görülecek.   Yusuf ( Zihni ALAN) öldürüldüğü zaman Paris’de bildiri dagıttı, ‘’ Acilciler örgütüyle hiçbir ilişkim yoktur’’ dedi. Şimdi MK üyesi diye imza atmış. Allah aşkına söyleyin. Böyle bir adam kimin ayağına bulaşabilirki ? Sevgili yoldaşım Haydar YILMAZ’a inanmayın( !) bu adam ayaga bile bu la şa mazzzzzzzzz

Son söz iddia ediyorum. Bu adama kuru fasulye pilav ısmarlayın sizin eliniz ayağınız olur. Amaa güvenmeyin. Yarın bir başkası etli kuru fasulye pilav ısmarlarsa, onun yanına gider  ve onun eli ayağı olur size küfreder..Mesele bundan ibarettir.

Çok güzel bir iş yaptık. Acilciler örgütnün her iki yüzü de aydınlandı. Suriye’ye bakan  Kirli yüzü ve Türkiye’ye dönük aydınlık yüzü.. Kavga başarılmıştır. Yola devam ediyoruz…