Şuanda 348 konuk çevrimiçi
BugünBugün2090
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9814
Bu ayBu ay9814
ToplamToplam10478238
Cem Karaca ve öteki Acilciler PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Pazar, 23 Ocak 2011 10:42


Engin Erkiner, ‘’Acilciler’in öteki yüzü’’ diye yazıyor. Burada Acilciler’in olumlu özelliklerinin yanında, ciddi zaaflarını da yazıyor.  

Bunun yanında bir de ‘’öteki acilciler’’ ya da ‘’Muhabarat’ın Acilcileri” bulunuyor.

Öteki Acilciler (yada Muhabarat’ın Acilcileri) ile bizlerin hiçbir alakası olmadığı, son günlerde tamamen ortaya çıkmış durumdadır.

Bilindiği gibi, Salih Hoca olarak tanınan Kemal Bayram, bundan 12 sene önce Zihni ALAN (Yusuf) ın, Suriye’de, Mihrac Ural ve adamları tarafından öldürülmesi üzerine, Paris’te bir bildiri dağıtmış, ‘’ Zihni ALAN haksız bir suçlama ile katledilmiştir. Bundan böyle Acilciler örgütü ile bütün ilişkilerimi kesiyorum. Bu örgütle hiçbir ilişkim  yoktur’’ demişti. Bu açıklamadan yıllar sonra, geçenlerde, ‘’Demokrasi savaşçısı yoldaşım Mihrac Ural ile yıllardır ilişkimiz devam ediyor’’ diyerek, 12 sene önce yazdığı ‘’hiçbir ilişkim kalmamıştır’’ sözünün kocaman bir yalan olduğunu yine kendisi itiraf etti.

Kemal BAYRAM’ın söylemek istediği asıl şey, THKP-C (ACİLCİLER) ile olan sahte ilişkisinin bittiği ve Mihrac Ural çetesi ile ilişkisinin hep sürdüğüdür. THKP-C  (ACİLCİLER) Örgütünün Avrupa’daki likidatörü, yıllar sonra baklayı ağzından çıkartarak özüne dönmüştür.

Kemal BAYRAM, Avrupa’da yıllardır sefilleri oynayarak herkesle bir gözükmeye çalıştı, muhalefetle muhalefet, Suriye yanlısı çete ile çeteci oldu.

1988 tarihinde, ben Avrupa’ya geldiğimde benimle birlikte gözüktü. Suriye biriminin devrimci olmadığını kendisine söyledim ve bunları ihraç etme teklifinde bulundum. ‘’haklısın’’ dedi. Yaz, imzalayacağım’’dedi. Yazdım. Yazdığım bildiriyi, inceleyeyim(!) diye aldı Suriye’ye gönderdi. Bir süre sonra arkamdan, aleyhime bildiri dağıttı. İki sene sonra yine bana döndü. Geldi ağladı, ‘’biz bu hale neden düştük, neden ayrıldık’’dedi. Mihrac Ural’ın devrimci olmadığını söylüyordu. Benimle ortaklık kurdu. Bir sürü pis işe bulaştı. ‘’Yapma’’ dedim, ‘’sana yakışmaz’’ dedim. ‘’Ayıptır’’dedim. ‘’Aç kaldığını söylüyordu, çocuklarının süt parası olmadığından yakınıyordu. Yıllarca yardım ettim. Çocukları için Süt parası diye önüne gelen herkesten borç para aldı, aldıgı paraları at yarışlarına ve kazı kazan’lara verdi. Her gördüğüm yerde eleştirdim. ‘’ sıradan İnsanlar senin şahsında bu örgütü alaya alıyorlar, seni gösterip, işte bunlar devrimciydi, bak işte hepsi üç kağıtçı diye, seni örnek olarak gösterip  devrimcileri karalıyorlar’’ dedim. Dinletemedim.

Bundan üç sene önce Paris’ten 70 km uzakta bir lokantada aşçılık, bulaşıkçılık yapmaya başladı. Yanına gittim. Borç içinde yüzüyordu. Dayanamadım elinde tuttum, aldım Paris’e getirdim. Bir süre iş yerimde yattı kalktı, iş yerini kendisine teslim ettim.  al çalıştır, burası ikimize de yeter dedim. Kimseden borç para istememesini özellikle tembihledim. ‘’  oturum kartı alacağım ‘’diye kimseyi dolandırmaması için özellikle tembihledim, söz aldım. Sözünde durmadı. Sırtımı döndüğüm yerde insanları dolandırdı, herkesten borç para aldı, ödeyemediği için tehdit edildi. Evine kadar gelenler, ağır hakaretler etmeye başladılar. ‘’Hani söz vermiştin yapmayacaktın ‘’dediğim zaman boynunu büküyor sesini çıkartmıyordu. Bununla da kalmadı. Bir kaç gün iş yerine gelmediğimi fırsat bilerek, benden habersiz iş yerimi satmaya kalktı. Düşkün ve kişiliksizdi ve düştüğü bataklıktan kurtulması imkansızdı. İşine son vermek zorunda kaldım. Bana düşman oldu.

Önemsemedim. Daha fazla uğraşmanın anlamı yoktu.

Mihrac Ural adlı soytarıya her seferinde telefon edip para istediğini biliyordum. ‘’utanmıyor musun, bu pislikten hala para istemeye utanmıyor musun’’dedim. ‘’Neden utanacağım, babasının malı mı’’ diyordu. Yıllarca para istedi durdu, bir gün olsun yüz dolar alamadı ama, istemeye de devam etti. Çetleşmelerinde var, ‘’allahtan kork çocuklarım aç yatıyor, biraz borç para yolla’’diye yazıyor ve her seferinde de ‘’bende de yok’’ cevabı alıyordu.

Fransa’da tek dostu(!)nun ben olduğumu söylüyordu. ‘’senden başka kimim var, başım dara düştüğünde sana gelmeyip de kime gideyim’’diyordu. İnanmıyordum. Ama bu duruma düşmesini de içime sindiremediğim için, inanmış gibi davranıyordum.

Yıllardır Engin Erkiner’i görmemişti. Engin Erkiner ile 1982 yılında örgütten ayrıldığından beri karşılaşmamışlardı. Aradan 10 seneden fazla geçmişti. Bir gün, Engin Paris’e geldi. Kemal Bayram, bana rica etti,’’Engin’le bir kahve içelim, barışalım’’dedi. Engin’i zor ikna ettim. Bir araya geldik bir kahve içtik. Aradan on gün geçti. Engin Almanya’ya dönmüştü ve ben Engin’e telefon ediyordum. Arkamdan bana hissettirmeden Engin’i aradığım numarayı ezberliyor ve not ediyor. Benden ayrıldıktan hemen sonra Engin’i arıyor, borç para istiyor. Engin,’’param olsa bile sana vermem’’diyor. Israrla istemeye, rica etmeye devam ederken, ‘’Mihrac Ural, kimsenin bana para vermesini istemiyor, bari sen ver’’ diyor. Engin beni aradı. ‘’Bu üç kağıtçıya telefon numaramı sen mi verdin’’dedi. Hayır dedim. Salih Hoca adlı Kemal BAYRAM budur işte...

Bunları yazmak istemezdim. Yazmak zorunda kalıyorum. Bu adam, iki sene öncesine kadar ‘’ACİLCİLER TARİHİNİ’’ yazalım diye bana teklif eden adamdır. ‘’Engin, kuruluş dönemini, Sen, Türkiye cephesini, bende Avrupa cephesini yazalım’’ diyordu. Ciddiye almadım. Geçen sene aynı teklifi Haydar YILMAZ’a yapmıştı. Korsika’ya gidelim bir ay kalalım ve Acil tarihini yazalım demişti. Aradan bir yıl geçmedi. Mihrac URAL ile yoldaş(!) olduğunu yazıyor. Bize küfrediyor. Ne güzel.. İyi ki, bizleri yoldaş diye anıp da Mihrac’a küfretmiyor. Kendi adıma söylüyorum. Bana yoldaş deseydi, kendimden utanırdım...

Yıllardır ikili oynadı ve en sonunda Mehmet KOÇ yoldaş’ın CGT (Fransa işçi Sendikaları Federasyonu) Genel merkezinde yapılan anma toplantısına geldi, beş dakika kalamadı. Kimse yüzüne bakmadı ve sessizce oradan uzaklaşmak zorunda kaldı. İpliğinin iyice pazara çıktığını nihayet anlamıştı.  30 senedir Paris’te yaşar, 20 sene Acilciler adına sorumluluk yaptığını söyler. Tek bir tane eski yoldaşı ile selamlaşamaz, Salih hoca diye anılan, Kemal BAYRAM budur işte...

Salih Hoca, Acilciler’in Avrupa tarihini yazacakmış(!) Mihrac Ural öyle yazıyor. Avrupa’daki acilciler bekliyorlar. Yazsın bakalım.

Salih hoca (Kemal Bayram) Ne yazabilir?

THKP-C( ACİLCİER) örgütünü Avrupa’da nasıl tasfiye ettiğini yazarsa anlamlı olur. Öteki Acilciler’in tarihini yazacağını sanmıyorum. Öteki Acilciler (Muhabarat Acilcileri) tarihini yazmaya kalkarsa eğer, hem Mihrac’tan beş kuruş para alamaz, hem de Muhabarat’ın tepkisini çeker. Ödleğin tekidir. Buna asla cesaret edemez. O halde bu adam ne yazacak? Gerçekten merak ediyorum.

Bilindiği gibi, Kemal BAYRAM adlı şahıs, 12 Eylül öncesi Antakya TÖB-DER başkanlığı yaparken, eylül 1980 darbesinden sonra Suriye’ye çıktı ve Acilciler MK üyesi yapıldı. 12 Eylül öncesi dönemin Acilciler illegal yapısı ile uzak yakın hiçbir alakası olmadığı gibi, Antakya’nın legal örgütlenmesi dışında, illegal kadroların konumunu da bilmez. Böyle olması, Onun, silahlı bir örgüt militanı özelliği taşımadıgı anlamına geliyor. Buna rağmen, MK üyesi yapılmış ve bu sıfatla Avrupa’ya sorumlu olarak gönderilmiş ve 1981 yılından beri de Avrupa’dadır.

Tıpkı, Zafer GÜNDOĞDU gibi, Kemal BAYRAM’ın da MK üyesi olmasını hiçbir zaman kabullenmedim ve hep itiraz ettim. İtirazımın anlamsız olduğunu 30 sene sonra şimdi anlıyorum.

Adı geçen bu kişiler bizden değilmiş, bunlar ÖTEKİ ACİLCİLER’miş. Ve benim, ‘’bunlar MK üyesi olamazlar’’ diye itiraz ettiğim bu kişiler, zaten benim bildiğim ACİLCİLER’in değil, öteki Acilciler’in MK üyeleri imiş.  Bunlar ‘’bir dönem Acilciler içersinde gözüken öteki yüzler’’ imiş. Bunlar Acilci değil, ‘’öteki Acilciler’’dir.

Acilciler örgütü Avrupa Örgütlenmesine, başından sonuna kadar emek vermiş olan yoldaşlar bu kişinin yazmasını şimdiden beklemeye başladılar.  Umarım yıllarca bekletmez ve en kısa zamanda yazmaya başlar...

Kemal BAYRAM’ın Acilciler Avrupa örgütlenmesi içersinde tek bir kişiyi örgütlemediğini, Acilci sanıldığı için, Acil adına örgütlenerek kendisine devredilen  herkesi, uzun süre kullanarak, soyup soğana çevirdikten sonra, örgütten kopması için her yola başvurduğunu ve bu konuda Avrupa örgütlenmesinin nasıl dağıtılarak insanların Acilcilikten değil, daha da beteri, devrimcilikten soğutulduğu, bu örgütün gerçek sahipleri tarafından yazıldığı zaman görülecektir.

O halde, Kemal Bayram adlı öteki Acilci neyi yazacak? Yazması gerekenleri yazmayacağını biliyorum. Acilciler’den gizli olarak, öteki acilciler adına yaptıklarını yazamaz. Yazamaz çünkü, bunlar yüz kızartıcı şeylerdir. O halde neyi yazacak peki? Acilciler’in yaptıklarını, kendisi yapmış gibi yalan yazacak ve kendi yaptıklarına dokunmayacaktır bile. Bu durumda, yazacağı herşeyi suratına çarpacak olan insanlar var ve bekliyorlar.

Öteki acilci oldugu artık açığa çıkmış olan Kemal BAYRAM’a, Acilciler Avrupa örgütlenmesini değil de, Kendisinin de içersinde bulunduğu, öteki Acilciler’in Avrupa’da yaptıkları pislikleri yazmasını son kez salık veriyorum. Bunu yaptığı taktirde önemli bir iş yapmış olacağı muhakkaktır.

Bu konuda, neyi nasıl yazması gerektiğini kendisinin de çok iyi bildiğini sanmama rağmen, öncelikle, aşağıda kısaca hatırlatmaya çalışacağım konulara açıklık getirmesi yerinde olacaktır.

Birincisi;  Öteki Acilci Kemal Bayram, Suriye’de nasıl bilinir?  Suriye istihbarat örgütü Muhabarat ve Cemil ESAD tarafından Acilciler’in Genel sekreteri olarak biliniyor Neden? Türkiye tarafına ‘’genel sekreter benim’’ diye yazan Mihrac Ural’ın, Suriye’den bunu gizlemesinin bir nedeni olmalı.

İkincisi; Öteki Acilci Kemal BAYRAM, Suriye Muhabarat örgütü ile ilişkilerini ve bu ilişkiler bağlamında, Avrupa’daki Müslüman Kardeşler örgütü yöneticilerine karşı, Acilciler örgüt militanlarını nasıl kullanmaya çalıştı? Hasan Cabir’i Fransa’dan Suriye’ye götürüp, Şam’da, Muhabarat merkezinde ne konuştular? Suriye istihbarat örgütü Muhabarat’ın Avrupa’daki hedeflerini yok etmek için Hasan CABİR’den başka, hangi militanı, nasıl kullanmak istedi? Sonra ne oldu?

Üçüncüsü; Öteki Acilci Kemal BAYRAM. 1992 yılına karar Acilci olarak bilinir. Acilci olarak bilindiği bu dönem Avrupa’da nasıl yaşadı? Geçimini nasıl sağladı? Acilciler örgütü sorumlusu sıfatıyla, binlerce kişiye oturum kartı aldı. Faşistlere, dolandırıcılara, esrar eroin kaçakçılarına ve bu arada örgüt sempatizanları ve de başka örgütlerden insanlara bile kart aldı. Bunlardan ne kadar para kazandı? Bu işi kimlerle birlikte yaptı? Nasıl Yaptı?

Abdullah ÇATLI yakalandığı zaman ‘’ Fransa’ya Acilci olarak iltica ettim’’ dedi. Paris’teki devrimciler, Abdullah ÇATLI’ya ‘’ Acilci’’dir diye refarans veren kişinin Kemal BAYRAM olduğunu hep konuşmuşlardır. Bu işin aslını yazmalıdır. Bundan birkaç sene önce, İtalyan televizyonundan bir ekip, Paris’te, Ahmet KAYA Kültür Merkezi’’ne gelerek Acilci bir kişi aradılar.  Abdullah ÇATLI’nın Acilci olarak Fransa’ya iltica edip etmediğini, bu kişiye, Acilci’dir diye referans veren şahsın ismini öğrenmek istediler. Kemal Bayram bunu yazmalıdır.

Dördüncüsü; Öteki Acilci Kemal BAYRAM’ın Fransa’da, elinin uzandığı herkesi dolandırdığı, borç taktığı, kullandığı, kart alacağım diye parasını alıp vermediği en az 700-800 kişi var. Bu konudaki becerilerini(!) yazmalıdır. Mutlaka yazmalıdır. Yazmazsa eğer, bunlar isim isim yazılacaktır. Haberi olsun.

Beşincisi; Öteki Acilci Kemal BAYRAM, 1987 yılının son aylarında, kendisini, Acilciler’in genel sekreteri(!) sıfatıyla Suriye’ye çağıran Cemil ESAD ve Mihrac Ural’ın tüm ısrarlarına rağmen oraya neden çağırıldığını ve neden ğitmediğini anlatmalıdır.

Öteki acilci Kemal BAYRAM’ın, aynı tarihlerde, Paris’ten Hollanda’ya, trenle yolladığı iki yoldaş, arkalarından ihbar edildi ve Fransa-Hollanda arasında, tren yolda durduruldu ve sadece bu iki yoldaş arandılar, yoldaşların uyanık davranması ve taşıdıkları malzemeyi kaybetmeleri sonucu, ihbar’dan kıl payı kurtuldular.  Deniz ve beraberindeki  kişinin neden? ve kim tarafından ihbar edilerek yakalatılmak istendiğinin iç yüzünü, adam gibi anlatmalıdır.

Altıncısı; öteki acilci Kemal BAYRAM, PKK militanları tarafından evinde, eşi’nin gözü önünde  tokatlanarak dövüldü. Neden?

Öteki Acilci, Kemal Bayram, Özgür Politika gazetesi adına ‘’Küba’da, Fidel CASTRO ile röportaj yapacağım’’ diye 10.000 frank para aldı ve sahtekarlığı açığa çıkıp da, gazeteyi dolandırdığı anlaşıldıktan sonra, tüm ısrarlara rağmen aldığı parayı iade etmemek için direndi ve sonunda sille –tokat dövülerek bu parayı iade etti. ‘’demokrasi kahramanı’’(!) Mihrac Ural’ın yoldaşı Kemal BAYRAM’ın bu konuya açıklık getirmesi mutlaka gerekiyor

Altıncısı; Öteki Acilci Kemal BAYRAM, binlerce faili belli(!) SALİH HOCA kod adlı ile yaptığı ahlaksız ilişkilerini anlatmalıdır. NATAŞA ilişkilerini özellikle yazmalıdır. Bunları yazıp açıkladığı taktirde gerçek kimliği açığa çıkacak, Acilci değil, Öteki acilci (Muhabarat yada Mihrac Ural acilcisi) olduğu anlaşılacaktır.

Kemal Bayram adlı öteki acilci’yi, Fransa’da tanımayan kimse kalmamıştır. Hala tanımayanlar varsa eğer, Kemal BAYRAM’ın konuşmasını beklemelidirler. Şimdiden uyarıyorum. Kemal Bayram bunlara açıklık getirmeli ve bu pis ilişkilerinde, ortağı Mihrac URAL’ı deşifre etmelidir. Etmediği taktirde, bütün bunlar tek tek, isim isim teferruatına kadar yazılacaktır. Bir değil, yüzlerce tanık gösterilerek yazılacaktır.

Acilciler örgütü, Öteki acilciler tarafından bilinçli olarak tasfiye edilmiştir. Suriye’deki soytarı bunların başındadır.  Öteki acilciler’in Avrupa ayağındaki pisliğin adı, Kemal BAYRAM’dır. Bunların işlediği suçlar bilinmeden bu örgütün tasfiyesi tarihi anlatılmaz...

Bunlar, tek tek kişi ve kurumları dolandırmakla yetinmediler.  Bunlar, topyekün devrimci demokrat insanları da dolandırdılar.

Salih Hoca adlı Kemal BAYRAM’ı anlatmak için bir örnek vermeliyim. Örneğimiz CEM KARACA ‘dır...

CEM KARACA ..

12 eylül’le birlikte, ‘’yurda dön’’ çağrısı yapıldığı halde, yurda dönmeyen Cem KARACA, 6 ocak 1983 tarihinde vatandaşlıktan atıldı ve  Haziran 1987 tarihinde yurda dönünceye kadar Avrupa’da turneler düzenleyerek, konserler verdi.

Kemal BAYRAM, Cem Karaca olayını elbette ihmal etmez(!) o bu konularda gerçekten uzman bir kişi.

Cem KARACA’nın yurda dönmesine kısa bir zaman kala, Frankfurt’ta Cem KARACA’nın da yer aldığı bir konser tertip ettiler. Gece’de, Ozan Kerem olarak bilinen Zeki adlı bir örgüt taraftarının sunuculuk yapmak için çıktığı sahnede, yüzünü, filistin poşu’su ile sarması ve attığı sloganlar, Cem KARACA’nın tepkisi çekti ve ‘’ben bu şartlarda sahneye çıkmam’’ diyen Karaca, zar zor ikna edilerek sahneye çıkartıldı ve konser tamamlandı. Buraya kadar herşey yolunda, Salih Hoca ve Zafer GÜNDOGDU, konser işinde paranın kokusunu aldıklar ve Paris’te de, CEM KARACA konseri tertipleme işine giriştiler. Salon kiraladılar, afiş ve  propagandalar yaparak önemli miktarda bir bilet sattılar. Cem Karaca’nın bu konsere gelmeyeceği bilinmesine rağmen kimseye bir şey söylemediler ve son ana kadar, Cem KARACA’nın zamanında Paris’te olacağı YALAN’ını söylemeye devam ettiler.

Konser’in başlama saati gelip çatmış ve herkes Cem KARACA’yı beklerken, Salih hoca adlı öteki acilci Kemal BAYRAM sahneye çıkıp büyük bir pişkinlikle ‘’Arkadaşlar, gecemize hoş geldiniz, Sanatcı Cem KARACA işlerinin yoğunluğu ve bazı teknik nedenlerden dolayı konsere gelemiyor bilgilerinize sunar özür dilerim’’dedikten sonra, Konser için gelenlerin ödedikleri biletlerin paralarını iade etmemek için ikinci bombayı patlatıyordu.

‘’Arkadaşlar, konser için ödediğiniz paraları, Son günlerde büyük bir kararlılıkla devam etmekte olan İNGİLİZ MADEN İŞÇİLERİNİN ÇOCUKLARINA SÜT PARASI OLARAK,  SİZ DEVRİMCİ-DEMOKRATLARIN DAYANIŞMASI OLARAK GÖNDERİLECEKTİR’’ diyerek, bilet paralarının iadesi için gelecek taleplerin de önlemini almış oluyordu.

İngiliz Maden işçileri ile dayanışma amacıyla gönderileceği söylenen para gönderilmediği gibi bir süre sonra, Yurda dönen Cem KARACA için, Türkiye’deki gazetelere telefon edilerek Cem KARACA’nın ACİLCİ olduğu söylenmiştir.  Fransa’daki yoldaşlar tarafından ‘’bu bir ihbarcılıktır. Cem KARACA’nın Acilci olduğu yalanını gazetelere söylemek ayıptır’’diye eleştiri yağmuruna tuttukları Kemal BAYRAM, kendisini ‘’ihbarcılık’’la eleştiren yoldaşlara,‘’ bırakın tutuklasınlar puştu diyerek karşılık vermiştir.

Kemal BAYRAM adlı kişi budur işte... Gerisini, varın siz düşünün..

Hadi bakalım Kemal BAYRAM, Avrupa’daki tarihini yaz artık. Bekleniyorsun...