Şuanda 464 konuk çevrimiçi
BugünBugün2162
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9886
Bu ayBu ay9886
ToplamToplam10478310
türkleşmiş kürt, ibrahim tatlıses PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Salı, 22 Mart 2011 19:05


Türkiye Cunhuriyeti’nin bakan ve milletvekilleri  sıraya girmişler. Hastane’nin önü ana baba günü. İgne atsan yere düşmeyecek denli kalabalık. Bahçeye çadırlar kurulmuş, Ziyaretci akınına uğrayan Ankara’nın trafiği allak bulak..

Onbin kişinin öleceğine ant içen Urfa eşrafının delikanlıları kılıç(!) kuşanmışlar.

İbo’nun hanımları (bunlara, İBO’nun tabiriyle ’’avrat’’ da diyebilirsiniz)  her biri birbirinden uzak hastahane köşelerine kamp kurmuş dualar eşliğinde birbirlerine tehdit dolu mesajlar atıyorlar. Yetkililer, ‘’aman bir skandal patlak vermesin’’ telaşı içersinde kızgın hanımları sakinleştirmekle meşgul. Çok üzgün bir yüz ifadesi takınmaya özellikle önem vermiş sevğililerin, ‘’geçmiş olsun, allah hepimizinin yüzüne baktı’’ demek için sıraya girmiş  ziyaretçilerin, hangi sevğiliyle muhatap olacakları bile önceden planlanmış oldugundan aksamadan devam ediyor.  

Gazeteciler, olay saatinden itibaren nöbetleşe ‘’erkete’’ye yatmışlar, sanat ve siyeset dünyasının şöhretlerini zumlamakla iştiğal ediyorlar.

Başbakan, partisinin grup toplantısında binbir surat… İbo’nun,  bir gün önce kendisine yazdıgı ve’’ delikanlı başbakanım’’ dediği mesajı okuyor.

Daha dün, yoğun bakım ünitesinde uyutuldugu söylenen İbo’nun,

 ‘’ sarı-lacivert renklerinde tesbih istedi.
Fatih Bucak'ın karavanından getirilen tesbihle fotoğraf çektiren İbrahim Tatlıses fotoğrafı ise telefonundan Başbakan'a gönderdi. İbo'nun gönderdiği fotoğraflı mesajda "En büyük Fener..."
diye yazdığı iddia edildi.

Odasında yatağını yumrukladığı. Derya Tuna’nın burnunu sıkarak(!) ‘’makas aldıgı’’ bile fraş haber olarak kamuyouna aktarılıyor.

Bundan birkaç yıl önce, İbo tarafından, topuklarından kurşunlanan Asena bile, ‘’İbo’ya olan büyük aşkı’nın onu diriltecegini’’ beyantları ortalıkta ‘’bomba’’ etkisi yaratıyor.

’Sanat dünyası’’ şaşkın, siyaset dünyası allak-bullak, boyalı basın derseniz tam bir curcuna… Her saat başı yeni bir haber pompalanıyor. İbo’nun son sözleri, televizyon ana haber bültenlerinde ardı ardına, bıktırıncaya kadar tekrar tekrar yayınlanıyor.

Ne dedi..?

Ne demek istediği acaba…?

Bütün bunlar, değerli bilim(!) adamlarımız tarafından hararetle  tartışılıyor, sonuçlar çıkartılarak değerlendiriliyor.

Bakan’lar , birbiri ardısıra hastahane kapısında boy gösterip  gerdan kıvırıyorlar ve Türkiye halklarını bilgilendiriyorlar. ‘’ bana el salladı’’ diyeninden tutunuz da, ‘’çok şükür kurtuldu, büyük geçmiş olsun’’ diyeninin bini bir para..

Muhalefetin lider kadrosu da boş durmuyor. Programlarını yarıda keserek hastahane önünde boy gösteriyorlar.

Hikmet Çetin. ‘’İbo halk kahramaanıdır ‘’ derken, CHP genel başkanı, ‘’bir an önce aramıza katılmasını ve o güzel sesiyle şovlarına devam etmesi’’ dilegiyle, tanrıdan acil şifalar diliyor ve değerli ailesi’ne ‘’geçmiş olsun’’ dileklerini sunuyor.

Eski Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel hastahaneye ilk koşanlar arasındadır.

Ulusal ve yerel televizyonların ana haber bültenlerinde İbo’nun saglık durumu en ön sıradadır.

Saatlerce İbo belgeselleri yayınlanıyor. ‘’ ayağında kundura’’  türküsünün, tekrar tekrar kulaklarınızı tırmalamasına aldırmayınız. Yıllar yılı modern Türkiye slogan atmış ve atıyor olmalarına da aldanmayınız. On gündür gördügümüz manzara karşısında, tırnak içinde, ‘’ modern Türkiye’’ söylemlerinin altında yatan asıl gerçegin, sanata ve sanatcıya verielen  önemi yansıttıgı elbette söylenemez. İbo olayı, ‘’ayağı kunduralı Türkiye olduüumuzu değil,  ayağı çarıklı Türkiye’’ oldugumuz gerçeğini  yansıtıyor.

Türkiye’nin eğemenleri, Mafia çatışmasında başından yaralanan ve hastahenede ölüm- kalım savaşı veren İbo’nun şahsında,  politikacısından , anlı şanlı ‘’şöhret’’lerine,  sanat adamlarından,  entellektüel gazetecilerine varıncaya kadar, tekmili birden seviye yarışına giriyorlar. Görüntü ve canlı baglantılarda konuşulanları iyi okursanız eğer, bütün bu hokkabazlıkları yapanların ki yüzlü olduklarını kendi seslerinden anlamanız hiç de zor olmayacaktır.

İbo’nun ‘’halk kahranamı’’oldugunu söyleyen Hikmet Çetin’i duydunuz mu?  Bu olay birkaç ay sonra meydana gelseydi eğer, Muhtemelen AKP’den Şanlı Urfa milletvekili seçilecek olan İBO’nun,’’ büyük devlet adamı’’ olarak adlandırılacagı da kesindi.

 İbo’nun talihsizliği, bu talihsiz olayın bir kaç ay once olmasıdır. Hatırlarsanız, bundan önceki seçimlerde de,bir helikopter kazasında ölen, onlarca devrimcinin katili Muhsin YAZICIOĞLU bile,’büyük devlet adamı(!)’’ sıfatıyla anılarak defnedilmişti.

İbo, bir önceki seçimlerde Şimdilerde, dolandırıcılıktan aranan ve yurt dışına kaçan Cem UZAN’nın partisinden aday olmuş ve partisi barajı aşamadıgı için milletvekili seçilememişti.

İbo uyanık adamdır. ‘’Büyük devlet adamı’’ olmayı gözüne kestirmiş olmalı ki, bu sefer işi sıkı tutumuş ve AKP’yi tercih etmişti. Talihsizlik o ya, bu seferde bir başka kaza’ya kurban gitti.

Günlerdir Türkiye gündemini kilitleyen, ülkede ki seçim atmosterini dağıtan, orta-dogu ve kuzey Afrika’daki saldırı ve katliamları ikinci plana atarak, görsel ve yazlıl medya’nın manşetlerinde düşmeyen İbo olayının bu kadar pompalanarak gündemin ilk sıralarına oturtan asıl neden nedir?

Asıl nedenin, İbo’nun sanatsal yaşamı ve sanatcı kişiliği elbette değil. Sanat’cı kişiliğininden de öte, ticari kişiliği oldugu bilinen ibo’nun bu yönü özellikle göz ardı ediliyor.

Sosyal  çevresi,  kişisel yaşamı ve davranış biçimi  ile, kesinlikle bir sanat adamına yakışmayan hal ve hareketlerinin,  tüm kamuoyu tarafından bilinmesine karşın, bu yönlerine teğet geçilen İbo’nun, bugüne kadar adının onlarca yaralama ve cinayete karıştıgı ve azmettirici olarak göz altına alınıp yargılandıgı bilinmiyor mu?

Bilinmez olur mu? Elbette biliniyor.

Çiğ köfte ve lahmacundan tutunuz da,  inşaat, turizm, taşımacılık, reklamcılık,vb, aklınıza ne gelirse tüm dallarda oynadıgı ve bu sürecin tam orta yerinde iken, binbir  türlü alem’in içersinde kabadayı ve külhanbari tiplerle kavgaya tutuştıgu ve adım adım çeteleştiğini bilen, duyan ve bunları haber yapabilecek tek bir kişi yok mu?

Hayır, olmadığı anlaşılıyor.

İbo vuruldu. Kim vurmuş olabilir? Kim olacak Kürt’ler(!) vurmuştur. ‘’zaten, daha önce de tehdit ediyorlardı’’ diye, kamuoyunu aldatmaya çalışanların, ibo gerçeginin ardındaki bulutlar dağıldıktan sonra yüzleri kızarmayacak mı?

Ne gezer…

İbo’nun ,‘’Türkleşmiş bir Kürt’’ oldugu gerçeğinden hareketle, yaklaşan genel  seçimleri de fırsat bilerek, ne kadar Kürt’ü kandırabilirsek o kadar kar’dır diye demogoji yapan aklaksızların oldugu bir ülkede, örnek demokratik bir gelenekten bahsederek üç maymunları oynayan strejeji uzman(!)larıına ne diyecegız peki.

Bir kaç tane oy alabilirmiyiz kaygısıyla, Türkleşmiş Kürt ibo’dan medet umanların, çok geçmeden, yanıldıklarını kendi gözleriyle göreceklerine ben şahsen eminim.

RUHİ  SU’NUN KULAKLARI ÇINLASIN…

Bu ülkenin Başbakanı, kültür bakanı, Cumhurbaşkanı, meclis başkanları, siyasal parti liderleri ve her daldan sanat adamları, İbrahim Tatlıses’e gösterdikleri  ve gösterilen ilği ve alakaya bakarken akıllarından, Ruhi SU ismi geçiyor mu? Bilemem.

Ruhi SU, 73 yaşındaydı. Ağır ve tedavisi yurt içinde yapılamaz derecede hastaydı.. Yurt dışında tedavi edilmesinde sakınca (!) görüldüğü için çıkışına izin verilmedi ve ölüme terk edildi. 20 eylül 1985 tarihinde aramızda ayrılan, Mahsusmahal, Çanakkale Türküsü, Drama Köprüsü   vb yüzlerce türküye can vermiş olan bu koca yürekli dev’in, cenaze töreni bile yasaklandı. Törene katılan 163 kişi gözaltına alındı.

Ruhi Su’nun mezar taşına bile müsammaha gösterilmiyor ve her sene saldırıya ugrayarak kırlıp parçalanıyor.

İbo’nun, ‘’mağara’’dan gelip İmparator(!) olduğunu söyleyenler, öksüzler yurdunda okuyarak opera sanatının devleri arasında yer almış olan Ruhi SU’nun adını bile unutmuş olmalılar.

Bu ülkenin eğemenleri, Ruhi SU’ları, Nazım Hikmet’leri hapsederek, yasaklayarak unutturmaya çalışırken, İbrahim Tatlıses’leri yücelterek  ‘’sahte imparator’lar yaratmaya çalıştı. Çanakkale Türküsü’nü söyleyenleri değil, bir mumdur iki mumdur türküsünü söyleyenleri baş tacı etti.

Drama köprüsü’nü yasaklayarak, Kaytan bıyıklarımı bilmem nerelerine sürsem diyen türkülere yol verdi.

Asıl işi sanat olanları, halktan yana sanatcıları tu kaka diye dışlarken, beş yıldızlı otel odalarında çiğ köfte partisi düzenleyerek rakı sofraları kuranları, modern Türkiye’nin sanat adamları  olarak tanıttı. Sanat’ın ticarileştrileştirilmesi, sanatcının yozlaştırılması, capitalist sistemin ruhuna uygun olarak dizayn edilerek bugünlere gelindi.

Bugün artık, ‘’ocağına düştüm, kucağına düştüm el aman’’ türküleriyle coşturulan milyonlarca genç kuşagın ‘’ şıkıdım şıkıdım’’ diye  oynayıp, Saddam Hüseyin kim diye soruldugunda da, ‘’ Galiba Galatasaray’da oynuyor abi’’ diye cevap veren üniversite öğrencilerine kızmaya ne hakları olabilir ki…

Yozlaşma diz boyu. Yozlaştıranlar yönetenlerdir.

İbo’yu yazarken ilk aklıma gelenler bunlar oldu.

Rahat uyu Ruhi SU…

 

Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir

Unutulmasın diye

Kısa kısa İbo not’ları

gazetelerden;

- 1981' de İzmir fuarında polise hakaretten tutuklandı.

- 1990' da kokain operasyonu sanığı; 1994 ' te beraat.

- 1990' da şehmuz ilgin  ile kaset yüzünden anlaşmazlık yaşadı. etilerdeki villası kundaklandı.

- 1990' da maksim gazinosunda ayağından vurdular.

- 1991 ' de urfadan bağımsız aday oldu. seçim kampanyasına havaya 5 el ateş açarak başladı.

- 1995 ' te hasan heybetlinin sünnet düğününde "meskun mahalde ateş açmaktan" gözaltına alındı.

- 1996 ' da urfada ahmet toptanla tartıştı. yeğeni Fevzi Tatlı'ya öldürttü.

- 1998 ' de arabasını kurşunlayan hasan boranın adamı a. uçmak kurşunlanarak yaralandı.

- eski menajeri Hasan Boran’ın müzik şirketi oğlu Ahmet Tatlı ve adamları tarafından basıldı.

- 2000 ' de iki ruhsatsız tabanca için gözaltına alındı.

- 2000 ' de pilot nusret ertürkü tehditten savcılığa ifade verdi.

- 2002 ' de Derya Tuna bacağından vuruldu.

- 2003 ' te Asena bacağından vuruldu.

- 18 yıl hapis isteği ile sauna çetesi üyeliğinden yargılandı.

 

 

Son Güncelleme: Salı, 22 Mart 2011 19:07