Şuanda 431 konuk çevrimiçi
BugünBugün2146
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9870
Bu ayBu ay9870
ToplamToplam10478294
suriye ajanı mihrac ural'dan bir utanç belgesi PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Pazartesi, 28 Mart 2011 06:53


Son bir haftadır Suriye’de neler olup bitiyor? Saklısı gizlisi yok. Milyonlarca insanın dikkatle dinlediği, seyrettiği radyo ve televizyon kanallarında, bölgede yaşanan olayları bilmeyen mi kaldı?

Şam’ın güneyinde bulunan Dera kentinde  başlayan olaylar ülke geneline yayıldı. Lazkiye, Hama, Şam başta olmak üzere kasaba ve köylere kadar yayılan protesto gösterilerine onbinlerce insan katılıyor.

Dünya’nın tüm görsel ve yazılı basın-yayın organları gelişmeleri anında tüm dünyaya aktarıyor.

İnsan hakları savunucuları, olayların başladıgı günden bugüne, Suriye’de yüzden fazla kişinin güvenlik güçlerinin açtıgı ateş sonucu öldüğünü duyuruyor. Öldürülenlerin yerlerde sürüklenerek kaldırıldığını  seyrediyoruz.

Ayaklanan halk ‘’özgürlük özgürlük’’ sloganları atarak, Hafız ESAD ve oğlu Beşar ESAD’ın heykellerini kırıyor, posterlerini yakıyor.

Halk hareketinin güçlenerek daha da yayılmasını engellemek için yönetimin taviz üstüne taviz vermesine karşın protestoların önü alınamıyor.

Dera kenti valisi  Beşar ESAD’ın yakın akrabası) görevden alınıyor ama öbür taraftan Beşar ESAD’ın kardeşinin komutasındaki askeri birlikler Hama kentini kuşatma altında tutmaya devam ediyorlar.

Gazeteler yazıyor.

’Dera kentinin etrafında bulunan köylerde eylemciler, adliye binasını ve Beşar Esat ailesinin tekelinde olan ve Esad’ın yeğeni Rami Mahluf’a ait cep telefon şirketi Suriye Cell binalarını ateşe verdiler.’’ Diyor.
Cuma günü Suriye’nin birçok kentinde, yolsuzluğa karşı ve daha fazla özgürlük talebiyle eylemler yapıldı. Eylemciler, ülkede 48 yıldır devam eden olağanüstü halin de kaldırılmasını talep ediyor. Olaylarda bazı resmi binalar tahrip edildi. Güvenlik güçlerinin sert müdahalesi sonucunda 4 kişi öldü ve yüzden fazla kişi yaralandı. Görgü tanıkları tarafından “ El İmari camii resmen meydan hastanesine dönüştürüldü. Yüzden fazla yaralıyla cami dolup taştı” deniliyor.
Yerel İdareler Bakanı Tamer Migdat ve Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın da içinde bulunduğu üst düzey bir heyetin hükümet adına eylemlerde öldürülenlerin cenaze evlerini ziyaret edilmesine ragmen, Ziyaret’in, öldürülen insanların aileleri tarafında hoş karşılanmadığı, cenaze törenine katılan onbinler ”Halkını vuran haindir“ diye sloganlar atarak gösterilerine devam ediyor.’’

El Cezire televizyonu, Hama’da, binlerce kişinin Şam yönetimi karşıtı gösteri düzenlediğini duyururken, göstericilerin Esad ailesinin bir an önce yönetimi bırakması yönünde sloganlar attıklarını dünyaya aktarıyor.

Facebook üzerinden örgütlenen “Suriye Devrimi 2011″ grubu,  ülkenin birçok bölgesindeki camilerde gösteri çağrısı yapıyor. Çok sayıda askerin konuşlandırıldığı bir çok şehre  gazetecilerin girişleri bile yasaklanıyor.

Devam eden gösteri ve protestolar karşısında geri adım atmak zorunda kalan yönetim, Devlet Başkanı Beşar Esad’ın basın danışmanı aracılığıyla, hükümetin 48 yıllık olağanüstü hal uygulamasını kaldırmak üzere çalışmalara başlayacağını ve demokratikleşme yönünde reforma gidileceğini açıklayarak halkı sakinleştirmeye çalışıyor.

Ne garip, halkın direnişi karşısında geri adım atmak zorunda kalan yönetimin verdiği bu tavizler, direnişlerinin ilk kazanımları olarak sokağa dökülerek kutlayan halkın sevinç gösterileri, bizim(!) soytarımız, Suriye ajanı Mihrac Ural tarafından  ‘’SURİYE’DE BAYRAM HAVASI’’ diye duyurularak, sözüm ona, halkın Başer ESAD’a sevgi(!) gösterisi yaptığı yalanıyla duyuruluyor.

SURİYE AJANI MİHRAC URAL BİR KEZ DAHA KENDİNİ ELE VERİYOR.

Biz bu adam müsveddesine yıllardır, SURİYE AJANI’dır der dururken, ilk dönem, bazı kişiler bu söylemimizi abartılı bulmuşlardı.  Bu kişilerin bir çogu, neyi niçin ve hangi gerekçelere dayandırarak söylediğimizi, kısacası, olayların iç yüzünü pek bilmedikleri için, acaba? diye zaman zaman kuşkuya düşüyorlardı.

 Bugün artık ‘’takke düşmüş kel görülmüştür’’

Mihrac Ural adlı hain ajan’ın, kendi adıyla blog’unda yayınlanan  ‘’SURİYE’DE BAYRAM HAVASI’’ adlı yazısını okudukları zaman ne demek istediğimizi artık anlamış olacaklardır.

Suriye’nin devlet yetkililerinin bile söylemekte zorlandıkları bir kepazeliği, bu soytarı pervasızca ve herkesin gözünün içine baka baka rahatlıkla söyleyebiliyor.

Az aşağıda bu yazıyı okuyacaksınız. Olduğu gibi koydum. Noktasına virgülüne dokunmadan yayınladım. Kendi blogu’nun okuyucu sayısı  bizimkine oranla çok daha az olduğu için herkes tarafından duyulmasını öğrenilmesini istedim..

Bütün dünyanın gözleri önünde cereyan eden olayları nasıl çarpıtıyor ve bu olayları yaratanları, 5-10 kişiyi geçmeyen İsrail tarafından yönlendirilen sürüler olarak görüyor.

Mihrac Ural için Suriye ajanı’dır derken abarttığımızı düşünen kişilerin adı geçen bu yazıyı dikkatle okumalarını salık veririm.’’ Beşar Esad  önderliğinde devrim niteliğinde kararlar alındı....  halk sevinç içinde sokaklara dökülerek yönetimi destekledi’’ diyebilen bir iblis’i,, bu saatten sonra, Suriye parlamentosu içersinde bile mumla arasanız bulamazsınız.

Uşaklığın sınırı yoktur.Uşaklık yapmaya bir kez başlamışsanız nerede duracağınızı kestiremezsiniz. Bunun en güzel örneği Mihrac Ural uşaklığıdır.

Mihrac Ural,Suriye uşaklığına devam ediyor hala....

Baksanıza ne yazıyor(!)

‘’..Bu satırların yazıldığı 25 Mart 2011 saat 02:00 dolaylarında Suriye halkı, sevinçle meydanlarda Beşşar Esad lehine gösterilerine devam ediyordu. Sevinç gösterilerinin Deraa kentinde çok daha coşkulu olarak kendini göstermesi, son bir haftadır bu kentte olan protestoların ne ölçüde halktan kopuk, dar bir çevrenin işi olduğuna önemli bir gönderme gibiydi... ‘’ diyor. Güler misin ağlar mısın. O satırlarının yazıldığı saatlerde halkın sokaklarda Hafız ve oğul ESAD’ların heykellerini parçalayarak posterlerini yırttığı ve ‘ özgürlük özgürlük’’ diye yönetim karşıtı sloganlar atarak, halkı ayaklanmaya çağırdığını duymayan mı var?

Gösteriler halktan kopuk(!)muş, ‘’dar’’ bir çevrenin işiymiş.. Sevsinler seni....

Bu soytarı hokkabazı yazmakla bitiremem, en iyisi, siz kendiniz okuyun ve kararı kendiniz verin.

Dikkatinizi çekerim. Bu bir BELGEDİR.

‘’SURİYE’DE BAYRAM HAVASI

Mihrac Ural

25 Mart 2011 Saat: 02:15

Suriye yönetimi, Beşşar Esad önderliğinde devrim kararları gibi reform ilanı yaptı. Halkın en temel siyasi, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarıyla ilgili alınan kararlar, ülke üzerinde dolaşan karabulutları uzaklaştırdı. Yönetimin, halkıyla en doğru ve en kısa yoldan kenetlenmesini sağlayacak derinlikte olan kararlar ciddi bir siyasal reform niteliğindedir.

Sıkıyönetim kanunu ilgası, yeni partiler yasası, yeni ve özgür bir basın yayın yasası, Anayasal değişikliklere gidilerek özgürlük alanlarının genişletilmesi, iş olanaklarının açılacağı, emekçilerin ve memurların aylıklarının yaşam ihtiyaçlarına cevap verecek ölçekte yükseltilmesi, keyfi tutuklamalara son verilerek adli süreçlere intikal etmeden hiçbir tutuklamanın yapılamayacağı kararları, zamanında ve yerinde bir karar olarak ilan edilmiştir.

Ülkenin, İsrail’le savaş halinden kaynaklanan sert rejimi ve yasalarına son verildiği ilan edilerek halkının temel tüm taleplerini karşılamaya yönelik atılan bu adımlar, Ülkeyi farklılıklarıyla bir bütün olarak algılayan içerikte olduğu gözlemlendi. Kürt halkının haklarından ve bunların yerine getireceğine ilişkin kararların da alındığı belirtildi. Newroz bayramı kutlamalarının özgürce yapıldığı, sorunsuz geçilmesinin arkasında bu kararların bir sinyali olarak ifade edildi.

Buna, Deraa olaylarında tutuklanan tüm gençlerin serbest bırakıldığının ilanı da ayrı bir öneme sahipti.

Açıklamayı yapan İktidar sözcüsü Büseyna Şaban, “bu ülkede farklılıklarımızla bir bütünüz, bu bütünlüğü provoke edecek tüm güçlere halkın istemlerine cevap olan bu kararlarla geçit verilmeyeceğini göstermiş olduk” dedi.

Şaban açıklamasını, “Bu ülkenin iktidarı halkı için vardır onun taleplerini yerine getirme görevi vardır bu kararlar bunun ifadesidir” diyerek noktaladı.Bu açıklamanın yapıldığı basın toplantısının bittiği an, inanılmaz bir heyecanla Suriye’nin her şehrinde gerçek bir patlama gibi, sihirli değnekle dokunulmuş gibi yüz binlerin sokaklara inerek coşkun tezahürat yapması, Beşşar Esbad liderliğindeki yönetimle halkın kaynaşmasını pekiştiren bir tezahür oluşturdu.

Bu satırların yazıldığı 25 Mart 2011 saat 02:00 dolaylarında Suriye halkı, sevinçle meydanlarda Beşşar Esad lehine gösterilerine devam ediyordu. Sevinç gösterilerinin Deraa kentinde çok daha coşkulu olarak kendini göstermesi, son bir haftadır bu kentte olan protestoların ne ölçüde halktan kopuk, dar bir çevrenin işi olduğuna önemli bir gönderme gibiydi.

Suriye, reform kararlarının alındığı 24 Mart 2011 tarihi itibariyle bir coşku seliyle kaplandı.

Tarafsız gözlemciler, alınan bu kararları “emsali görülmemiş önemde siyasal değişim kararları” olduğunu dile getirirken, “Suriye için bir yeniden doğuş sürecinin başladığını” ifade ettiler.

İki gün önce kaleme aldığım, 22 Mart 2011 tarihli makalemin Suriye’yle ilgili bölümü sonunda şunları dile getirmiştim;

Bölge gelişmelerinden, iç düzenlemelerini sakince yapabilecek ülkelerinin kazançlı çıkacağının bilincinde olan Suriye halkı, yıkıma karşı, barışçıl ve uygar davranışlarla sürecin sorunlarını aşma çabasındadır. İktidarın bundan yararlanması gerek. Bu veriler, uzun süre böyle devam etmeyeceği açıktır.

“Bir komşu ülke, geçmiş tarihi içinde bölge devrimcilerine en 12 Eylül rejimi gibi karanlık bir kesitte Türkiyeli devrimcilere, 80’li yıllardan itibaren Saddam diktatörlüğü yıkılana kadar, Iraklı Kürt ve Arap tüm devrimcilere ev sahipliği yapmış bir ülke olarak, barışçıl dönüşümlerle halkın tüm taleplerini yerine getirmesini bekliyoruz. ( Mihrac Ural, 22 Mart 2011 tarihli, SURİYE, MISIR, YEMEN, LİBYA” Başlıklı makale. http://mirural.blogspotb.com/ )

Kehanet değil, olayları izleme ve sorumluca yorumlamanın öngörüleri olan bu yaklaşım, alınan kararlarla doğrulanması, Suriye halkının çıkarlarını temsil ettiği oranda bizleri de mutlu eden bir gelişmedir. Önemle işaret ettiğim Suriye’nin acil reform ihtiyaçları, bu kararlarla halkın taleplerine kulak verilerek ilan edilmesi ardından ortaya çıkan bu sevinç dalgası, bölgede gelişen özgürlük ve demokrasi hareketlerinin yol açtığı, halk devrimleri rüzgarlarından Suriye’nin en çok kazanan ülke olacağını gösteriyor.

Komşu ülkemiz Suriye, uzun yıllar emperyalistlerin baskısı altında halkı için, Filistin davası için, bölge halklarının çıkarı için yaptığı etkin katkılar, bu kararlarla daha da olumlu bir çizgiye geleceği kesindir.

Bu ülkeye, bin bir saik altında düşmanlık edenlerin, Filistin davasında aldığı direnişçi tutumu mahkum etmek isteyenlerin hesapsız söylemlerinin bir kez daha yenilgiye uğramış oldu.

Alınan bu kararları Suriye yönetiminin geri adım atması olarak da değerlendirmek yanlıştır. Beşşar Esad yönetime geldiği andan itibaren geç kalınsa da halkın yararı için alınan önemli kararların olduğu bilinmektedir. Bölge ve ülkedeki gelişmelerin bunu süratlendirdiğinden söz etmek ise yanlış değildir.

Deraa’da Ömeri camiinde toplanan, sayıları onları geçmeyen protestoculara yapılan baskında ortaya çıkan silah, patlayıcı ve aşırı miktardaki paralar, siyasi olmanın çok ötesinde işaretler taşıdığını gösterdi. Muhalefetini siyasi kulvardan, silahlı kulvara taşımak istemenin çok boyutlu anlamıyla bu çevrenin protestolarına, ülkenin ilerici, sosyalist ya da Marksist muhalefetinin itibar göstermediği de bilinmektedir.

Deraa’nın İsrail ve Ürdün sınırında bir kent olmasının oluşturduğu stratejik hassasiyetleri, SMS mesajlarının İsrail kaynaklı servis edilmesi, bu ülkeyi kardeş kavgasına sürüklemek isteyen güçlere de bir işaret oluşturuyordu.

Bu verilerde alınan kararları, iktidarın halkla bütünleşmesinin bir unsuru olarak değerlendirmek daha doğrudur.

Komşu ülkede gelişen bu olumlu adımların, ülkemizde de etkilerini bulması dileğiyle tüm iktidarları halkın haklı taleplerine kulak vermesi gerektiğine dikkat çekerim.

Suriye olumlu yönde ilk adımını attı. Ancak yapacak çok görevleri olduğu açık. Alınan kararların ısrarla ve kararlılıkla yerine getirilmesi,

bu süreci bölgemiz halkları açısından çok önemli bir mesaj haline getirecektir. ‘’

Evet.. Fazla söze ne gerek, Suriye dalkavukluğunun geldiği yer burası demeyeceğim. İçimizdeki hain, başından beri buydu. Bizim hatamız, bu çirkin suratı geç farketmek oldu.

Yukardaki belgeyi okuduktan sonra dönün ve aşağıdaki linki tıklayın.

Mihrac Ural’ın bundan yıllar önce ‘’SURİYE’DE PARLAMENTO SEÇİMLERİ’’ başlıklı yazıyı da okuyun.

http://thkp-c-acilciler.blogspot.com

Halkın parlamento seçimlerine neden ilği göstermediğini yazıyor ve ilgiye ne gerek var ki diye de cevaplıyor. Nasıl olsa, parlamento’nun %51’ini işçi-köylü temsilcileri( !) oluşturuyormuş. Nasıl olsa, Suriye’de gerçek bir halk demokrasisi zaten varmış. Parlamento seçimlerine halkın ilgi göstermesi anlamsızmış( !)

Söylenecek ne kaldı ? Söylenecek daha çok şey var ama terbiyem müsade etmiyor.

Ben eminim, Mihrac Ural, söz konusu bu iki yazısını Arapça’ya çevirip yayınlamamıştır. Ne olur ne olmaz, Yarın Suriye’de bir yönetim değişikliği olur da muhalifler iktidar erkini ellerine geçirirlerse, allah göstermesin(!) ilk olarak ayaklarından asılacak kişinin kendisi olacağını bilmese de tahmin ediyordur sanırım. Bu nedenle yayınlamaz.

Dünya alemin gözleri önünde cerayan eden olayları bu kadar çarpıtarak ters-yüz ederek yazabilen bir soytarının kim oldugunu varın siz düşünün.