Şuanda 429 konuk çevrimiçi
BugünBugün2144
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9868
Bu ayBu ay9868
ToplamToplam10478292
Buluşma Noktası PDF Yazdır e-Posta
Cahit Çelik tarafından yazıldı   
Salı, 19 Nisan 2011 22:02


Söyle bakalım Cahit Çelik, insan böyle büyük yanlış yapar mı? Ufacık minicik çocuklara resim yapmayı öğretmek isteyen, yaş tahtaya basar mı? Öğretmen kendi özel görüşlerini öğrencinin gözüne gözüne sokar mı? Herkesi yaralayıcı söz söylemek sana yakışır mı? 

 

Önce bir haber vereyim. Türkiye’de internet bloglarına erişim iki aydır engelleniyor. Parası bilgisi olanlar erişim engelini kolayca aşıyor. Olmayanlar, benim gibi ortada kalıyor. Yüksel Eriş blogu da erişim yasağı engeline takılıyor. Engelleme duvarını aşmak için, Yüksel Eriş blogundaki yazıların bir kopyasını  http://yukseleris.wordpress.com   adresine taşıdım. Yüksel Eriş blogu yazılarına  doğrudan erişim olanağı sağladım.

 

Devam edelim. Ben duygusal bir tipim. Dalgacı dümenci yalancı dolancı palavracı olanı sevmedim. Eğitim programlarının içeriği ve uygulanışı ile yakından ilgilendim. Irkçı ayırımcı dinci yobaz bağnaz hokkabaz hırsız arsız yüzsüz zalim zorba takımıyla vuruşa vuruşa yirmi beş yıl öğretmenlik yaptım. Defalarca sürgün edildim, akıllanmadım. Birgün emekli olmayı başardım. 

 

Öğretmenliğimin son yıllarında, kırk yıllık deneylerimi değerlendirmek için bir dosya hazırladım. Mithat Paşa’nın torunu ressam Seniye Fenmen ile görüştüm. “Renklerin sıcaklığını termometre ile ölçebiliriz!..” dedi.  Hazırladığım dosya 1996'da Renk Bilgisi Boyama Kitabı adıyla yayınlandı. Basımıyla satımıyla ilgilenmedim. Bir kuruş telif ücreti almadım. 

 

2000 yılının Haziran veya Temmuz ayında, Öner Yağcı ve iki öğretmen arkadaşımla birlikte İstanbul'dan Tokat'a gezmeye gittik. Yolda giderken Öner beni kışkırttı. Ben de kabak çiçeği gibi açtım. Yol boyunca anlattım da anlattım. Hattiler Hurriler Luwiler ve daha neler neler. Amasya'da beni sarhoş ettiler. Boyama Kitabı ile matematik kitabını birleştiren bir kitap için, "Resim çizim yaparım!.." dedirttiler. Dönüşte, iki ay uğraştım, dört yüz çizim yaptım. Arkadaşım bu çizimlerden bir "Boyamalı Matematik" kitabı yaptı ve iyi para kazandı. Ben yine telif ücreti almadım. 

 

On yıllık emekli olduğumda, birgün ilköğretim programından resim dersinin çıkarıldığını öğrendim. Bunun bir anlamı olmalı diye düşündüm. Bana da bir iş düştüğünü gördüm. Bir dizi Resim yapmayı öğreten Boyama Kitabı hazırladım. Yerli ve yabancı gericiliğin yobazlığın bağnazlığın karşısına, Türk çocuklarının bilgisini becerisini çıkarttım. Doğaldır ki, bu çalışmayı yaparken yalnızca çocukla ilgilenmedim. Büyük kardeşler için de üç beş satır yazdım. İşte onu yazmaz olaymışım. Bu yazılar kimsenin hoşuna gitmedi. Herkes bıçağın ucunu gördü, başkasını görmedi. Daha ilginç olanı, bin yıllık düşman kardeşler bana karşı birleşti. Yaptığım çalışmayı yayıncılar basmadı, tanıtımcılar tanıtmadı, dağıtımcılar dağıtmadı, satıcılar satmadı. Herkes kendine göre bahane yarattı.

 

Ekrem Akurgal, Türkiye bütünüyle hiç işgal edilmedi, diyor. Bütünüyle kelimesinin arkasına sığındığı için, eleştiriden kurtuluyor. Ben bunun böyle olmadığını yazdığım kanıtladığım için, yanlış oluyorum. İlber Ortaylı televizyonda, "Türk adı pek öyle matah birşey değil. Türkler Oğuz'dan, Oğuz da öküzden gelir!.." dedi. Benden başka kimsenin sesi soluğu çıkmıyor. Türk adının anlamını toplumsal ayrışma çatışma ile birlikte açıkladığım için, yanlış olmakla suçlanıyorum.  Türkler Kürtler Ermeniler bu toprağın çocuğudur dediğim için, Anadolucu “kemalist faşist köpek” oluyorum.

 

Dört bin yıl önce Anadolu'da çok sayıda kral ve kralcık vardı. Hattiler Hurriler Luwiler en büyük üç krallıktı. Üçü de ordan burdan dışarıdan gelmedi. Toplumsal ayrışma çatışma sürecinde Türk Kürt Ermeni kavramı oluştu. Türkler Kürtler Ermeniler etle tırnak gibidir. Kavim kabile soy boy ırk değildir. Türkler adını inandığı tanrıdan almıştır. Kürtler adını yaşadığı yerden dağdan doruktan almıştır. Biri zalim zorba köleci demektir. Diğeri, dağ adamı anlamına gelmektedir.

 

1071'de dışardan gelmişsen, 2071'e kalmadan geldiğin yere gidersin. Kürtler ve Ermeniler dışarıdan gelmişse, o yörenin yerli halkı Hattiler Hurriler ne oldu diye sorulursa cevap veremezsin. Yani buradan benim ırkçı ayırımcı olduğum çıkmaz. Tam tersine, Kürt Türk ve Ermeni kardeşliğinin dört bin yıllık geçmişini gördüğüm için, birleştirici olduğum ortaya çıkar. Tarih bilinci olmayan güncel gerçeği göremez. Gerçeği göremeyenler, zarar ziyan vermekten başka bir işe yaramaz, telef olur gider.

 

İlber Ortaylı'ya bir takım Boyama Kitabı götürdüm. Arka kapaktaki yazıyı gösterdim. "Bu bölüm sizi de ilgilendiriyor!.." dedim. Aldı okudu gülümsedi. "Bre cahil zındık, sen kim oluyorsun da bana cevap veriyorsun!.." demedi. Kendi yazdığı kitaplardan birini imzalayıp hediye etti. Ama bizim aslan kaplan takımı beni perişan etti. 

 

Muazzez İlmiye Çığ, kavim kabile soy boy ırk ayırımı yapanların gönlü hoş olsun diye yalan atmıyor. Gittim görüştüm. "Samuel Kramer, Tarih Sümer'de Başlar, demiş. Bu doğru değildir. Tarih, Diyarbakır’da Çayönü'de başlar. İlk buğday tanesini toprağa ekenler, Anadolu’da insanlığı yeşertti. Beş bin yıl önce çömlekçi çarkı yapmayı başardı. Dört bin yıl önce demirci körüğü yaptı. Toplumsal ayrışma çatışma yeni boyutlara ulaştı. Elinde baltası bıçağı kaması olanlar krallar kralcıklar köleciler kan akıttı. Köle olmayı kabul etmeyenler ateşe sarıldı. Anadolu baştan başa cayır cayır yandı. Köleciler dağlara uzaklara kaçtı. Baba kanrı Atta’ya inandıkları için, köleci zalim zorba takımına Türk denildi." dedim. "Hiç böyle düşünmemiştim!.." dedi. Kendi yazdığı kitaplardan birini, teşekkür yazısı yazarak imzalayıp bana verdi.

 

Bilge Umar, benim bildiğim en az on bin sayfa yazı yazmış. Yazdıklarının hepsi tarih coğrafya ve dil üzerine. Dünyanın geçmişini güncelini ve söylediği sözün anlamını biliyor. Yaptığım çalışma için, yeni bir kitap türü icat etmişsin, diyor.

 

Turhan Selçuk ve Mengü Ertel, benim okuttuğum öğrencileri İstanbul'un birincisi seçti. Yarışmada hile olmayınca, bütün özel ve güzel okullar bizim kenar mahalle çocuklarının tozuna yetişemedi. Ürettiğimiz şeyleri İsa Çelik beğendi ve belgeledi. Ötesi boş laf. 

 

Akurgal’ın Ortaylı’nın Çığ’ın ve Umar’ın yazdıklarını okurken gördüğüm yanlış bilgiler beni bu bilge kişilerden uzaklaştırmadı. Onların değeri saygınlığı benim gözümde arttı. Onlar öğrendiklerini bildiklerini açıkça yazmışlar. Aldıkları eğitim gereği önyargılı olmaktan özenme kaçınmışlar. Tarafsız olmaya uğraşmışlar. İşte asıl yanlışı bu tarafsızlık yüzünden yapmışlar. Konuyu toplumsal ayrışmanın çatışmanın dışında ele almışlar. Belirleyici olguyu çizgiyi biçimi rengi gerçeği gözden kaçırmışlar. Ben bu dört bilge kişinin yazdığı şeyleri toplumsal ayrışma çatışma gerçeğine dikkat ederek okudum. Okurken, aykırı şeyler yazdım. 

 

Aykırı yazılar yazmakla iyi yapmışım. Ama o yazıları, arka dış kapağa koymakla yanlış yapmışım. Sadece resim yapmak için gerekli bilgiler ve örnek çizimler yeterli olacakmış. Kendi türünün ilk örneği olan her şey gibi, ilk adımda ölçüyü kaçırmışım. Daha doğrusu, satışı engellemek için ne gerekliyse hepsini yapmışım. Kaş yapmak isterken göz çıkarmışım.

 

Şimdi yine bir belediye ilçedeki anaokulu öğrencilerine boyama kitabı dağıtacakmış. Yani ufacık çocukları üç beş yabancı şirketin ve yedi sekiz beyinsizin merhametine bırakacakmış. Boyama Kitabı pazarını elinde tutanlar paradan başka değer kabul etmiyor. Parasını aldığı çocuğun eğitimine olumlu katkı yapacak şeyler onları ilgilendirmiyor. Uyduruk kaydırık oyalayıcı uyutucu uyuşturucu boyama kitapları ile çocuklar üzerinden yeni sarsak insan tipi üretmek amaçlanıyor. İlköğretim Programı’ndan resim dersinin niçin çıkarıldığını anlamayanlar, bilgisizliğe beceriksizliğe zevksizliğe sömürüye soyguna yalana talana düşmana yardım ediyor. 

 

Resim Yapmayı Öğreten Boyama Kitabı 1-2-3-4, takım halinde, 26.- lira, iki takım birlikte 50.- lira. Yurtdışı isteklerde, takım halinde 20.- avro veya 30.- usd. İki takım birlikte alana, üçüncü takım bedava. 

 

Bir çocuğum var, iki takım kitabı ne yapayım, demeyin. Çocuğunuz ikinci üçüncü takımı arkadaşına veya arkadaş olmak istediği çocuğa versin, yararını göreceksiniz. Daha ötesi, çocuğum yok, boyama kitabı işime yaramaz, demeyin. Sümüklü bir çocuğun eğitimine katkı yapmayı deneyin. Belki o insancığın dünyasını değiştireceksiniz. 

 

Çocuğu sevenler, ırkçı ayırımcı dinci takımının ürettiği zehirli şeyleri almasın. Boyama Kitabı alacaksa, çizimleri yapan kişinin kişiliğine kimliğine ve konu ile ilgisine bilgisine çalışmasına baksın. Paraya kıysın, çocuğa kıymasın. Önce istek yapsın, istediği kitapları göndereyim. Gönderdiğim kitaplar beğenilirse, parası gönderilsin. Beğenilmezse gönderilmesin. Hiç kimseden gönderdiğim kitapların parasını istemeyeceğim. Pahalıymış diyenler, uygun gördüğü miktarda ödeme yapsın. Azdır diye itiraz etmeyeceğim. Sipariş için bana gönderilen adres bilgilerini hiç kimseye vermeyeceğim.

 

Resim Yapmayı Öğreten Boyama Kitai 1-2-3-4 ile ilgili ayrıntılı bilgi,  http://deftercikler.blogspot.com  ve  http://enginerkiner.wordpress.com  ( Buluşma Noktası ) adresinde var. Kitapçıkların oluşum öyküsünü,  http://tazecikler.blogspot.com  adresinde okuyabilirsiniz. İstek için, Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir   üzerinden bana, kitap gönderilecek kişinin adını ve adresini bildiren bir ileti göndermek yeterlidir. 

 

Yağsız hoşaf olur, Miro’suz yazı olmaz. Miro Masalı’nın bir bölümü Mihrac Ural’a dokunmuş. O bölümü almış kesmiş çıkarmış eklemiş ve “Miro denilen şapşal şarlatan” dediğim kişinin Mihrac Ural olduğunu yazmış. Bilmiyorduk, öğrendik. Mihrac Ural da öğrensin, Miro Masalı kaldığı yerden devam edecek. Yeni bölümler için,  http://mirocan.wordpress.com   adresine bekleriz. 

 

Son olarak, üç yıl önce gördüğüm tehlike çığ gibi geliyor. Mehmet Aksoy’u kuşbaşı yapacaklar. Bedri Baykam’ı kabak oyar gibi oydular. Fazıl Say’ı sessizce şişeye koydular. İdil Biret’i korkuttular. Yalçın Küçük’ü deliğe tıktılar. Yazar çizer düşünür sanatçı sepetçi şerbetçi tetikçi kim varsa aynı çuvala doldurdular. Bana da kaynanamı sordular. Kaynanam olsaydı, “Üç yıl önce sen bu günü görmüşsün, iyi kötü bir çalışma yapmışsın, vurgun soygun yapmak isterken, borç batağına batmışsın, iki gözün avcuma gele!..” derdi. 

 

Beni kaynanamın dilinden kurtarmak için, benden bir takım Boyama Kitabı alın. Almazsanız, kendi başınızın çaresine bakın. Belki ben birgün “Glu glu guk!..” derim. Beni unutun, şunu unutmayın. Farklı aykırı aydınlık görüşleri olmayan kitap, araziye uymuş insan gibidir, işe yaramaz. Telefon Numaram,  +90 542 216 1357  herkese açıktır. Merhaba demekten korkmayın. Ben sır saklamam, benimle saklı gizli şeyler konuşmayın.

 

 

 

 

Son Güncelleme: Çarşamba, 20 Nisan 2011 11:22