Şuanda 48 konuk çevrimiçi
BugünBugün1910
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9634
Bu ayBu ay9634
ToplamToplam10478058
gündem futbol, amaç halkı uyutmak mı? PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Cuma, 15 Temmuz 2011 17:45


GÜNDEM FUTBOL, AMAÇ, ‘’HALKI YÜZBİNLİK BEŞİKLERDE

UYUTMAK’’ MI...?

Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke halklarının ortak yazgısıdır. Egemen güç odakları ve ortakları uluslararası işbirlikçiler tarafından baskı altında tutulmak, her türlü manipülasyona açık hale getirilip bin bir türlü sahte  propaganda ile yormak, bunaltmak ve sonuçta da, tamamen çaresizlik girdabına sürüklendirildikten sonra onursuzlaştırılarak yönetilmektir.

At izi ile ile it izi’nin birbirine karıştırılarak, toplumun her kesimini bilgi kirliliği içersinde bunaltıp,’’ne olacak bu memleketin hali’’ dedirtme noktasına getirdikten sonra da sahte çıkış yolları sunarak, ‘’her koyun’nun kendi bacağından asılacağı’nı söyleyip, ‘’gemisini kurtaranın kaptan’’ olacağı yalanları ile birey olmanın önüne dikenli teller örerken, bireyciliğin önüne de ‘kırmızı halılar serip özendirerek durumu kotarmak, bugünkü dünya düzeninde ‘’bölerek yönetmenin’’ ana felesefesidir.

’Bir elin nesi var,iki eli sesi var’’ diyenler yoğun bir baskı altındadır. Yazılı ve görsel medya tarafından bölücü, çağ dışı ve modası geçmiş bir ideolojinin peşinde koşan bir avuç ekstremist olarak ilan ediliyor.

Dönenlerden aydın, dönmeyerek inat edenlerden dinozor diye söz ediliyor.

Amerikan icazetli siyasetçilere, ‘yeni’ politikacılar, Amerikan icazetli politikalardan umudunu kesenlere ise ‘’ yeni dünya konseptine ayak uyduramayan, ‘’soğuk savaş’’ döneminin eski politikacıları olarak yüz verilmiyor, verilmemesi öğütleniyor.

Daha düne kadar, Pentagon’un sözünden bir adım dışarı çıkmayan genel kurmay apoletli paşaların bir kısmı, bugün, en hızlı anti- amerikancı söylemlerle meydanlara çıkıyor ve halktan oy istiyor. Öte yandan, Dünün en hızlı batı ve Amerikan karşıtı(‘) ümmetci bir ekip, 8 senedir oturduğu iktidar koltuğunda en hızlı batı’cı, en sadık Amerikancı olmaktan hiç bir sakınca görmüyor.

Önümüzdeki ilk elli yılda, Türkiye’nin de içersinde bulunduğu Orta-Doğu’nun yeniden dizayn edilmesi için hazırlıkları şimdiden başlayan ‘’büyük Orta-Doğu projesi ‘’(BOP) için ne düşünüyorsunuz? Diye önüne mikrofon uzatılan halk’ın çok büyük bir bölümü, Amerikan projesidir diye karşı çıktığı projenin hayata geçirilmesi için ‘’eş başkan’lık görevi verilen kişiye, yüzde elli oranında oy vererek iktidar koltuğuna oturtmakta hiçbir sakınca görmüyor.

Onuru zedelenmiş, çıkış yolları tıkanmış ve tam bir aşağılık kompleksi içerisine sürüklenmiş bulunan bir toplumsal yapıda, dışa vuran bireysel tepkiyi en yalın ifade eden davranış biçimi bu olsa gerek.

’Baş ol da neyin başı olursan ol’’... düşürülmüş ve kimliksizleştirilmiş bireyin son arzusudur. Bir yandan, büyük bir şiddetle tepki duyup karşı olduğunu söylediğin bir proje, öte taraftan ise, karşı çıktığın bu projeyi uygulamak için görevlendirilmiş bir kişiye onay vererek iktidar koltuğuna oturtacaksın...Birbirine taban tabana aykırı olan her iki davranış biçimi arasındaki çelişki, ‘baş’ olmaya susamış, ‘baş’ olarak aşağılık duygusunu yenebileceğine inandırılmış kimlik bunalımlı  toplumun davranış bozukluğudur.

Onurları zedelenmiş bireylerin, ‘’onur’larını okşayarak coşkularını arttıracak bir başarıya ihtiyac duydukları anlaşılıyor. Neyin başı olduğun değil, her hangi bir şeyin başı olmak onlar için yeterli görülüyor.

Bunalmıştır, aşağılık kompleksi içersindedir ve bağırarak boşalmaya ve rahatlamaya ihtiyaç duymaktadır.

Futbol, tam da bu noktada devreye sokulmaktadır.

FUTBOL, BAĞIRTMAK BOŞALTMAK İÇİN Mİ?

Türkiye siyaseti son günlerde bir kez daha toz duman içersindedir. Balyoz, Ergenekon ve 12 eylül generallerinden hesap(!) sorma gibi sahte söylemlerin gölgesinde yapılan genel seçimde istediği sonucu elde eden AKP hükümeti, ‘’durmak yok yola devam’’ sloganıyla mutlu sona(!) doğru hızla ilerliyor.

Mutlu son(!) Anayasanın kendi istediği biçimde ve kendi inisiyatifi doğrultusunda kabulü ile noktalanacaktır.

Genel seçimlerin hemen ardında başlaması artık kaçınılmaz sanılan anayasa tartışmalarının hemen öncesinde, siyasal gündemin yeniden toz duman içersinde bırakılması, yeni bir karartmanın da habercisi oldu.

Futbol’da şike iddiaları ile başlayan göz altıların zamanlaması bu açıdan son derece çarpıcı olsa gerek.

Yazılı ve görsel basın bir anda tüm projektörlerini futbola çevirdi ve futbol bir kez daha ve tüm ağırlığı ile siyaset gündeminin önüne geçti.

Biliniyor. İspanya diktatörü Franko’nun,’’onları yüzbinlik beşiklerde uyutuyorum’’dediği futbol’la uyuma ve uyutma seansları, ülkemiz gündemine, Franko’nun en iyi öğrencisi Kenan Evren tarafından sokulmuştu.

Baskıcı rejimler için en ‘’güvenilir’’ oyalama yönteminin Futbol olduğunu ilk keşfedenlerden birisi olarak Franco için futbol; “kitleleri oyalayan, toplumu siyasi konularda tepkisizliğe iten, ülke gündemini saptıran bir afyon”du!.

Ülkemizde ise, bu afyon’un kitlelere enjekte edilmesinde rol alanlara, yazılı ve görsel basında, program yapımcısı ve yorumcu sıfatı karşılığında milyonlarca dolar aylık ödendi.

Yargısız infazlara karşı duyarsızlık, jitem ve susurluk skandallarına karşı suskunluk, Kürt halkına karşı yıllarca uygulanan insafsız  politikalar karşısında tepkisizlik ve nihayetinde de, özgürlük ve demokrasi çığlıkları karşısında ‘aman sende’ci yaklaşımlarla duyarsız kalınmasında, önemli oranda futbol ‘keyfi’ de kullanılarak ‘’kaktı’’sağlanmış olundu.

Türkiye toplumu tam bir karartma altındadır.

AKP hükümeti, iktidarını sağlamlaştırmak için yolun sonuna gelmiştir. Evet, Yeni anayasa bu yolun son durağı olacaktır.

Skandallar, yeni göz altı dalgaları, şike ve yolsuzluk iddialarının ardarda ve şok şok spotlarıyla, yeni ve sanki hiç bilinmiyormuş gibi duyurulması, zamanlama açısından bakıldığında, gerçek gündemin (anayasa tartışmaları) gözlerden uzak ve kapalı kapılar ardında oluşturularak halka karşı kurulan yeni bir tuzağın argümanları olduğu kuşkusuna neden oluyor.

AKP hükümetinin, bu kadar operasyonu bir arada, tek başına ve kendi insiyatifi ile yapamayacagı son derece açıktır.

Amerika ve genel Kurmay ile tam bir uyum içersinde yapılan balyoz ve Ergenekon operasyonları ile yeni dönemin askeri strateji hemen hemen belirlenmiştir.

Siyasetin yeniden dizaynı için de, ilk olarak düğmeye, Deniz Baykal’ın tasfiyesi ve Kılıçtaroğlu’nun CHP koltuğuna oturtulması ile basılmış ve MHP’deki kaset skandallarıyla hız verilmiş olup, BDP’nin de, sözüm ona hizaya getirilmesi ile devam etmektedir.

Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi bu çerçevede ele alınmalıdır. Tutuklu milletvekillerinin halen hapiste tutulması, Hatip Dicle operasyonunun karartılması içindir. Tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılması, Hatip Dicle operasyonunun tamamlanmasından sonraya bırakılmıştır.

Balyoz ve Ergenekon davaları bahane edilerek göz altına alınan ve aylarca içerde tutulan bazı kişilerin neden tutuklandıkları konusundaki soru işaretlerine verilmesi gereken en ciddi cevap, bu kişilerin göz dağı ile susturulmasına yönelik olduğudur.

AKP ve ortakları (genel kurmay ve ABD)  yolsuzluk ve darbe söylentileri ile kesinlikle ilgili değildir. Onların asıl ilgi alanı, Yeni Anayasının  kendi insiyatiflerinde ve kendilerinin belirleyecegi çerçeve ile sınırlı olmasıdır.

Yeni dünya düzenine uyumlu bir anayasa’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte, bütün bu davaların da sonuçlanmadan, bir af kapsamı içersinde düşürülmesi kuvvetle muhtemeldir

Amaç, bu davaların sanıklarına ceza vermek ve yıllarca hapishanede tutmak değildir. Aslına bakılırsa, bu davaların açılmasındaki amaç hasıl olmuş,  Veli küçük vb kimi deşifre olmuş kişiler, kullanım değerleri kalmadığı için tecrit edilerek bir köşeye fırlatılıp atılmışlardır. Bundan sonrası bu dava sanıklarının artık serbest bırakılmasıdır. Adı geçen davaların, geniş bir zaman dilimine yayılarak, dört bilinmeyenli bir denkleme dönüştürülmesi bilinçli bir projenin bilinçli bir şekilde sürdürülmesinden başka bir şey olmasa gerek.

Futbol’da şimdi ortaya çıkartılan ŞİKE soruşturmasının altında yatan asıl amacı da budur.

AKP ve ortaklarının kilitlendikleri ‘’anayasal’’hedefin hazırlık çalışmalarını gözlerden kaçırtmaktır.

Yeni ANAYASA hazırlıkları ve bu hazırlıklar   üzerinde yapılacak olan  tartışmalar, milletvekilliklerinin düşürülmesi, ve de “futbol tartışmalarının gölgesinde karartılmıştır.
toplumun bir kaz daha  “futbol”la yatıp, futbolla kalkmaya başladı!..
İspanya diktatörü Franko’nun “halkı yüz binlik beşiklerde uyutmak” dediği, tam da bu olsa gerek...