Beklenen oldu!

Beklenen diyoruz, çünkü Başbakan’ın 12 Haziran seçiminden sonra dozu gittikçe artan saldırganlığı kaçınılmaz olarak bazı sonuçlar verecekti.

Bir yandan uzlaşmadan, kimseyi dışlamayan bir Anayasa hazırlanmasından söz edilirken, öte yandan Başbakan ve AKP’nin hırçın ve saldırgan üslubu politikaya egemen oldu.

Başbakan tahkir edici üslubunu sadece BDP’ye değil, CHP’ye karşı da kullanıyor.

Muhalefete karşı savaş ilen edildiği, BDP’ye “burnunuzu sürteceğiz” mesajının verildiği bir ortamda, uzlaşma temeline dayanan anayasa yapılamaz.

Bu duruma askeri operasyonların ve tutuklamaların sürmesi de eklendiğinde ortaya patlayıcı bir ortam çıkar.

13 askerin ve sayısı tam olarak bilinmeyen gerillanın hayatını kaybetmesinin ardından ortam iyice gerginleşti.

Bazı BDP binaları saldırıya uğradı, bazı yerleşim birimlerinde Kürtlere sataşıldı, oturdukları mahallelere karşı harekete geçildi.

Sözde Kürtçe serbestti, ama bu durum İstanbul Caz Festivali’nde Kürtçe söyleyen Aynur Doğan’ın ıslıklanmasını engellemedi.

Diyarbakır kırsalında 13 asker hayatını kaybetti.

Son üç ayda 43 gerilla da hayatını kaybetmişti.

Gelişmeler olayların daha da tırmanacağını gösteriyor.

Seçimde yüzde 50 oy alan bir parti, tırmanan olayların da en büyük sorumlusu olmak durumundadır.

Kürt halkının taleplerinin yeniden sıralanmasının anlamı yok…

Bunların konuşulabileceği, çözüm yollarının aranabileceği ortam yoktur.

Öncelikle ortamın yumuşatılması gerekir…

Bunun için Başbakan’ın saldırı ve tahkir politikasından vazgeçmesi, tutuklu milletvekillerinin salıverilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin hızla yapılması, Hatip Dicle için çözüm bulunması, yeni operasyonların ve tutuklamaların yapılmaması gerekir.

Devlet kurumlarını, hükümeti, partileri ve toplumsal kuruluşları akan kanın durması ve yumuşamanın sağlanması için gerekli adımları hızla hayata geçirmeye çağırıyoruz.

AVRUPA BARIŞ MECLİSİ