Şuanda 90 konuk çevrimiçi
BugünBugün1939
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9663
Bu ayBu ay9663
ToplamToplam10478087
"duyduğunuz çakalların ulumasıdır" PDF Yazdır e-Posta
İrfan Dayıoğlu tarafından yazıldı   
Pazartesi, 22 Ağustos 2011 06:20


Nazım'ın dizeleri ne de iyi açıklıyor günümüzü, İmam Tayyip ve İmam Fetullahın çakalları uluyor, medyasıyla, askeriyle, polisiyle, siyasetçisiyle bir bütün olarak Kürt halkının haklı ve meşru direnişini ezmek için topyekün bir taarruza geçtiler.  Çakma ana ve yavru muhalefeti de arkalarından sürükleyen Erdoğan ekibi, DTP’nin seçilmiş yöneticilerini de yok edilmesi gereken ana hedef göstererek atası Asena postuna bürünmekte tereddüt etmiyor.

Bilinmesi gerekenler var, bütün bu saldırgan çakallar grubu içinde etnisite olarak Türk olanı bulmak çok kolay değil, bu çakallar sürüsünün ezici çoğunluğu devşirmedir. Tıpkı Fetullah ve Erdoğan gibi. Bunlar aslını inkar eden haramzadelerdir. Çünkü bunların dini, imanı, inancı yani bilcümle ideolojileri sadece çıkardır. Yaşamları uluslararası tekelci sermayenin çıkarlarına endeksli zalimler cephesinin tüm argümanları yalan ve inkara dayalıdır.

Bunların Müslümanlık çizgileri de ABD’de belirleniyor. Bu sahtekar çıkar grubunun oluşumunun temelleri 12 Eylül askeri faşist darbesidöneminde atılmıştır. ABD’nin « bizim çocuklar »ı  yükselen devrimci dalganın ezilmesiyle oluşan muhalefet boşluğunun yeniden solca doldurulmasına engel olmak için, aslında  islamo-faşist bir oluşum olmasına karşın,  insan hakları savunmacılığı ve benzeri argümanlarla sahneye sürüldü.

Üçüncü seçim dönemi ile birlikte « ustalık » dönemini ilan eden Tayyip, hocasından bu diplomayı aldığını da ilan etmiş oluyordu. Çünkü biliniyor ki, her ustanın bir de öğretmeni, hocası olur. Işte Tayyip’e ustalık diplomasını verenin Fetullah Hocası olduğu  da artık ilan edilebilmiştir. Kürdistan’a sefer düzenlenmesi gerektiğini hep söyleyegelenin ABD’de üstlenmiş, yani Müslümanların deyişiyle Şeytan ülkesinde üstlenmiş Fetullah iblisi olduğunu bilmeyen yoktur. Işte bunların islamcılığı da bu kadar açıktadır. Sahtedir, Batı kapitalizminin çıkarlarına endekslidir. Anti-emperyalist islamcı karşı çıkışları pasifize etmenin aracıdır. Bunun için bu çizginin adı ılımlı İslam olarak konmuştur. Bu faşist çizgi, batılı egemenlerin kabul edebileceği kadar İslam olma çizgisidir. Tıpkı batılı egemenlerin kabul edebileceği kadar solcu olmasına müsaade edilen CHP solculuğu gibi.

Seçimlerde gerçek devrimci çizgi ile, Kürt özgürlük çizgisinin birleşerek zaferle çıkması yüzde 50 oy almasına rağmen Tayyip’i ve yandaşlarını korkuttuğu için hemen harekete geçilmiştir. Çünkü bu devrimci demokrat blokun yarattığı rüzgarın CHP tabanını da etkileyeceği ve geleceğin iktidar adaylarından birisi olabileceği görüldüğü için  topyekün saldırı başlatılmıştır.  Bu saldırı sadece Kürt halkına değildir. Bu saldırı Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Lazıyla, Çerkeziyle, tüm ötekileştirilenlere, Alevisiyle, Müslümanıyla, Hristiyanıyla tüm inananlara,  işçisiyle, memuruyla, emeklisi, işsiziyle tüm sömürülenlere karşı başlatılmış top yekün bir kırım hareketidir, top yekün bir susturma hareketidir.

Bu çakal sürülerinin bu toplu saldırısını püskürtmenin ve giderek onları layık oldukları tarihin çöp sepetine atmanın yolu, topyekün direniştir. Hayatın her alanında, ortak vatanımızın her yerleşim biriminde ayağa kalkmanın zamanı gelmiştir. Yarın çok geç olabilir. Bugünden bu çakalların seslerini susturamazsak yarınlarımızı emanet edeceğimiz evlatlarımızı kaybedebiliriz. İmanın ordusunun toplu saldırısına karşı toplu direniş. Yol budur başkaca da seçenek bırakılmamıştır. Evlatlarımızın ölümünü seyretme hakkımız yoktur. Biz yaşamımızı zindanlarda, dağlarda, sürgünlerde geçirdik. Simdi de aynı şey evlatlarımıza yaşatılmak isteniyor. Bizim buna tahammülümüz olamaz, geçmişimizi kararttılar, geleceğimizi de karartmalarına müsaade etmemeliyiz. Etmeyeceğiz de.

İsrail saldırganlarına « One minut » diyerek İslam aleminin sempatisini kazanan Erdoğan, Ramazan ayında Kürt halkının en seçkin evlatlarını katlederek ne kadar müslüman olduğunu gösterdi. İsrailin kendisinin gönderdiği yardım gemilerine saldırmasına ve insan öldürmesine karşın eli kolu bağlı seyreden Erdoğan, sıra Kürtlere gelince aslan kesiliyor. İsrail saldırganlığını laf ile bile kınamakta tereddüt gösteren Erdoğan, düne kadar komşularla sıfır sorun derken, şimdi Suriye yönetimine sert uyarılarda bulunarak  diş gösteriyor. Çünkü ağababaları başını siyonizmin çektiği batılı sömürgeciler karar verdiler, ortadoğu yeniden dizayn edilecek. Erdoğan ekibi de burada taşeron rolü alacak.

Suriye’ye bakışını da ABD belirliyor. Dün kardeş görün denildi, bugün saldır deniliyor. Yoksa kimse inanabilir mi ?  Tayyip’in insan haklarını savunduğunu. Suriye’de insanlar öldüğü için tepki gösterdiğine inanılabilir mi ?  buna ancak Tayyip’in uşakları ve siyasetten bihaber zavallılar inanır. Tayyip hayatının hiç bir döneminde insan hakkı savunmamıştır. O bugün geldiği iktidar koltuğuna kul hakkı yiyerek, mazlumların inancını sömürerek gelmiştir.  Tpkı ona ustalık diploması veren hocası Fetullah gibi. ABD’de yaşayarak Şeytan ABD’ye karşı ezilen, horlanan, hakkı yenilen mazlum müslümanın hakkı savunulabilir mi ? bu ekibin iktidarı yalan ve dalavere üzerine kurulmuştur.

Bugün en güçlü göründükleri an, aynı zaman da onların en zayıf anıdır.  Bugün biz devrimcilerin görevi Kürt halkı nezdinde saldırıya uğrayan mazlumların safında bu çakal sürülerine karşı onurlu bir duruş sergileyerek, yarınımızın karartılmasına izin vermemektir. Tayyip hatırlıyor mu  acaba ? kendi öncülü iktidarlar ne zaman Kürt halkına karşı top yekün saldırıya geçmişlerse ilk seçimde silinip gitmişlerdir. Kendisini çok güçlü görüyorsa yanılıyor, her zirveye çıkışın bir de inişi var, doğru adım atamazsan o zirvenin tepesinden yuvarlanıp düşersin.