Şuanda 159 konuk çevrimiçi
BugünBugün2593
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10317
Bu ayBu ay10317
ToplamToplam10478741
hasan balcı; o benim "minik kuşum" PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Çarşamba, 28 Eylül 2011 15:53


Engin yazdı, benim yazmama gerek kalmadıysa da kısa bir hatırlatma yapmak zorundayım.

‘’Minik kuş’’, çöl ayısı Emin ÇÖLAŞAN’ın, Hürriyet gazetesi köşe yazarlığı döneminde kendisine, gizli bilgi ve belge taşıyan kişinin kod adıdır. Emin Çölaşan’a ihanet ettiğine tanık olmadık. İhanet etmiş olsaydı eğer, eminim ismi açıklanır, deşifre edilirdi.

Hasan Balcı’nın, Adana 6. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesindeki ‘’savunması’’nı okuduğum zaman aklıma Emin Çölaşan’ın minik kuşu geldi.

Hasan Balcı, ‘’Savunma’’sını okuduğunuz adam. Sosyalist olduğunu iddia ediyor. Devrimci değerleri savunur gözüküyor. İhbarcılara, muhbirlere, yoldaş katillerine, sol’un kendi içindeki cinayetlerini protesto ediyor. Bizleri suçluyor. İtirafçılar, mit ajanları diyor. Aklı sıra kendisi söylemiyormuş(!) gibi davranarak, karşılıklı yazılardan aldığı alıntılarla, ‘’ben demiyorum, onlar birbirlerini öyle itham ediyorlar’’ demeye getiriyor.

Elbette kendisi söylüyor. Söylenenlere katıldığını anlatıyor ve eklemeler de yapıyor. Bursa’lı bayan gazeteciden bahsediyor, Ankara’dan bahsediyor. İsim vermiyor ama E.U’nun neden yargılanmadığını ‘’sorguluyor’’

Bütün bunlardan daha da vahim olanı, 60 tane yazısı yayınlanan bu site’nin kapatılması için ‘’suç duyurusu’’nda bulunuyor.

Hasan Balcı’nın ‘’savunması’’nı dikkatle okuyunuz. Nebil Rahuma blog’unda her gün kısa bir bölümü yayınlanan Mehmet AĞAR’ın yoldaşı Mehmet YAVUZ’un savunmasıyla karşılaştırınız. Her iki ‘’savunma’’arasında özü itibarıyla hiçbir fark görmeyeceksiniz.

Tertemiz(!) masum çocuklar olduklarını iddia ediyorlar. Mehmet Yavuz DYP’li, Hasan BALCI, 1986 tarihinden bugüne örgütlü yaşamdan uzak duran, ‘’TERÖR’’ dedikleri şiddet’e kesinlikle karşı olduklarını anlatmaya çalışıyorlar.

Hasan BALCI savunmasının satır aralarında itirafçılıktan, ihbarcılığa, ihbarcılıktan suç duyurusuna kadar ne ararsanız var.

Önemli bir şey daha var. Bizden bahsediyor ve ‘’ben bunları kullandım hakim bey’’ diyor. ‘’Bilgi aldım, bilgi çaldım, kullandım’’ diyor.

Bizden aldığı, çaldığını sandığı bilgilerle Nebil yoldaşımızı bulmuş. İyi de etmiş, iyi ki çalmış.

Hasan Balcı, keşke bu sözleri, masumluğunun ispatı için ‘’delil’’ olarak ‘’yüce’’mahkemeye sunmasaydı. Dik dursa, ahlaklı davransaydı.

Engin yazdı. Hasan BALCI’nın bu site’de 60 tane yazısı olduğunu yazdı. İlk yazdığı yazısını da tekrar yayınladı.

’Devrimciler vefalıdır’’ adlı yazısını bir kez daha okuyun. Savunmasıyla bu yazısını karşılaştırarak okuyun, tatmin olmadınızsa bu sitedeki diğer 59 tane yazısı daha var onları da okuyun. Hasan Balcı’yı tanırsınız. Omurgasız bir sürüngenden farklı olmadığını kendi gözlerinizle göreceksiniz.

Türkiye solunda Mihrac URAL’lar, Mehmet YAVUZ’lar ve Hasan BALCI’lar öyle çok ki...

Hasan BALCI’dan bana yollanan ve halen bende kayıtlı, 100’ün üzerinde E-post var. ‘’Abicim’’diye başlıyor ve ‘’başarılar’’diye bitiyor. Saatlerce telefon konuşmamız var. Gerek özel yazışmalarımızda gerekse de telefon konuşmalarımızda saygıda kusur etmeyen, çok konuşan, deli-dolu, heyecanlı bir yeni yetme devrimci sempatizanı imajıyla ‘’emrinize amadeyim’’ diyen bu  bıçkın delikanlı’nın bu mahalle kabadayısı’nın bu duruma düşmüş olması bizleri şaşırtmadı aslında.

Ben Hasan’a değil, daha çok Engin’e kızıyordum(!) Birkaç kez uyardım, başkaları da uyardı. ‘’Bu adama yazı yazdırmayın, yazdığı yazıları site’ye koymayın ‘’dediler. Engin bildiğini okudu, kabul etmedi, ‘’bekle biraz, daha bitmedi’’dedi. Galiba haklı(!) çıktı. İyi ki beklemişiz.

Hasan BALCI, bizi kullandığını söylüyor. Bizden Bilgi çalmış ve çaldığı bilgilerle NEBİL’i bulmuş.

Hasan BALCI yanılıyor. Biz o bilgiler çalınsın istiyorduk. Haberimiz olmadan çaldırmadık, biz kendimiz bilerek çaldırdık.

Engin güzel yazdı. Hasan BALCI’nın, birkaç sandalyeye birden oturmaya kalktıgını ve kıç üstü yere düştüğünü yazdı. Düşer elbette, sadece düşmekle kalsa yine iyi, ayak altında kalır ve un ufak olur.

‘’Kedi’’ olmadan ‘’fare’’ yakalamaya kalkarsa olacağı bu olur. Kapasitesini aşan işlere burnunu sokmaya çalıştı. Pinokyo misali burnu uzadıkça uzadı. Defalarca uyarıldı, anlamadı. Tekrar uyarıldı, küstü, ‘’Bir daha bu site’ye yazmayacağım’’dedi. Ohhh dedik. Kurtulduk dedik. Kurtulamadık. Tekrar tekrar yazdı. ‘’ bana polis diyorlar, lütfen beni savunan bir açıklama yapın’’diye rica’da bulundu. Kıyamadık, Engin yazdı. ‘’Hasan iyi bir arkadaştır’’dedi.

Hasan Balcı, benim bu site’ye yazdığım hemen tüm yazıları, elinde bulunduğunu söylediği en az 5.000 adrese düzenli postaladığını söyledi. Kendi sitesinden de istisnasız hepsini yayınladı. Hiç bir talepte bulunmadığım halde  ‘’hizmette kusur etmedi’’.

Bitmedi. Hasan BALCI’nın  bizlere sunduğu hizmetler tahminimizden de fazla oldu.

Hasan BALCI, bizden bilgi, belge çaldığını söylüyor. Varsın söylesin. Önemi yoktur. Hasan’nın hiçbir sözünün kıymet-i harbiyesi yoktur.

O, bizden bilgi belge çaldığını zannederken, biz Hasan’dan devrimci hareketin çıkarları açısından FAYDA sağladık. Çalmadık, görev verdik ve görevini yaptığına da tanık olduk.

Hasan BALCI’nın bize sunduğu hizmetler karşılığında burada kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum ve bu hizmetlerinin bir kaç tanesini aşağıda bu site okuyucularının bilgisine sunuyorum.

HASAN BALCI’NIN BİZLERE SUNDUGU HİZMETLERDEN BİRKAÇI,,

1__ Daha önce bazı bölümlerini bu site’de yayınladığım MİHRAC URAL’ın ÇETLEŞMELERİ’nin 1.Bölümü, yani 300 sayfası HASAN BALCI tarafından e-post adresime bizzat gönderilmiştir.

Mihrac Ural’ın çetleşmelerini ilk kez Hasan Balcı’dan öğrendim ve kendisinden aldım.

Ben bu belgeleri yayınlamaya başladığım zaman, hiç kimsenin aklına bu belgelerin Hasan tarafından bana ulaştırıldığı gelmedi. Herkes, hatta Mihrac bile başkasından şüphelendi.

Bu çetleşme belgelerini bana ulaştıran Hasan, bunların devamının da olduğunu söyleyerek ikinci bölümü hatta, Mihrac URAL’a aıt kamera görüntülerinin de bulunduğu CD’leri de yollayacağını söyledi. Birinci bölümü elimize geçen Mihrac URAL çetleşmelerini yayınlamaya başladık ve ikinci bölüm çetleşmeleri elde etmek için Hasan’ı atlayarak doğrudan birinci şahısla ilişkiye girerek onları da elde ettik. Hasan BALCI, ikinci bölüm çetleşmelerin kendisinden habersiz elimize geçmesine bozulduysa da aldırmadık. O şimdi bu belgelerin tamamının elimize geçmesine yardımcı olan ‘’GÜZEL İNSAN’a çamur atmaya kalkıyor. Bursa’lı gazeteci diye ihbar edip çamur atmaya yeltendiği güzel insan, Hasan gibi yüz tane sözüm ona sosyalistten daha sosyalist, daha demokrat aydın bir kişidir. Hasan’ın bu kişiye karşı zaaflarını ve yeltenmeye cüret ettiği ahlaksızlığı burada yazmayacağım.

2. ZEKİ BAYTERİN’in kimliğinin tespiti ve deşifre edilmesi  görevini de Hasan BALCI’ya verdik ve aldığı görevi başarıyla ifşa ettiğine tanık olduk.

Nasıl mı? Anlatayım.

Zeki Bayterin denilen bir ayyaş adam, bir gün bana sahte bir isim’le e-post yolladı. Mihrac URAL’a küfrediyor, yaptığımız deşifrasyonu göklere çıkartıyor ve Ali Çakmaklı yoldaşın akrabası olduğunu söylüyordu. Aynı kişi satır aralarında bizden maddi katkı beklediğini bu taktirde bu siteye yazı yazacağından falan bahsediyordu. Güvenilmez bir tip olduğuna karar verdik ve bu kişinin gerçek kimliğinin tespiti için HASAN BALCI’yı görevlendirdik.

Hasan Balcı,  kendi tabiriyle, ‘’zehir hafiye’’ oldu ve üç gün içersinde ZEKİ BAYTERİN’i tespit ederek bize bildirdi.

Nasıl mı tespit etti? Onu da yazayım. Kadın kılığında yeni bir msn adresi aldı ve Zeki BAYTERİN’le msn’de çetleşti. Zeki’ye’’ kur’’(!) yaptı ve buluşmak için anlaştılar. Tam bu sırada Hasan, kadın değil erkek(!) olduğunu açıkladı ve ZEKİ’yi korkutarak kim olduğunu ve ‘’ne maksatla İbrahim YALÇIN’a e-post attın’’ diyerek sorguladı ve hemen arkasından da beni arayarak, ‘’ibrahim abi görev tamamlanmıştır, o puştu yakaladım’’ diyerek telefon etti.

3. Gerek Engin Erkiner’e gerekse de bana değişik e-postlar geliyor ve ya tehdit ediliyoruz yada ‘’bu tartışmalar karşılıklı durdurulsun, her iki taraf da yazdıklarını geri çeksin, Mihrac URAL bu öneriyi kabul etti siz de edin, örgüt ismini yıpratmayın’’ deniliyordu.

Hasan BALCI’yı bir kez daha görevlendirdik. Bize gelen e-post ‘ların ip numaralarından bu e-postları yollayan kişi yada kişilerin kim olduğuna bakmasını istedik. Hasan bunu da başardı ve bize gelen e-postların hemen tamamının MİHRAC URAL’ın PC’sinden değişik sahte isimler kullanılarak yazıldığını tespit etti. Biz bu durumu o zaman bu sitede yazdık.

4- Hasan BALCI bugüne kadar ne istediysek hepsini yerine getirdi ve getirmek için ciddi çaba harcadı. Yazdığımız bir olayın tarih ve de fotoğrafı mı lazım, Hasan’a bildirdik iki gün içinde elimizde oldu. Her ne kadar MİLLİYET ARŞİV’den aldığı fotoğrafların üzerine ‘’Hasan Balcı arşivinden alınmıştır’’ diye yazmamızı rica ettiyse bile, ‘’bıyık altından gülerek’’ kırmadık, bazen bunu da yaptık.

Şimdi soruyorum. Hasan Balcı bizleri kullanmış mı oluyor?

HASAN BALCI, ‘’sayın mahkeme heyeti ben bu adamları kullandım bilgi ve belgelerini çaldım’’diyor.  Aklı sırasuç’’suzluğunu kanıtlamaya çalışıyor. Her ne kadar bizleri ‘’geçmişte devlete önemli hizmetler sunmuş’’kişiler diye anlatma gibi bir ahlaksızlığa teveccüh etmiş olsa bile, bilinç altında, bize küfrederse ceza almayacağını umut ediyor. İtirafçılık budur işte...

İtirafçılık, cezadan kurtulmak için her kılığa girmektir.

Hasan Balcı, savunma’sıyla itirafçı olduğunu gösteriyor.

HASAN BALCI HEP İKİLİ OYNUYORDU..

Eski yoldaşlarımız hep sordular, ‘’bu adam da nereden çıktı?’’ Dediler. Mihrac URAL’ın kucağından kalktı sizi nasıl buldu? Diye merak ettiler.

Aynı soruyu bizde kendimize sorduk ama kuşkularımızdan da kimseye söz etmedik.

Hatırlayınız. Hasan BALCI, Nebil yoldaşımızın temsili mezarının açılışına Mihrac URAL’ın ‘’özel davetlisi’’olarak katıldı. ANTAKYA’ya gitti. Gitmeden önce bize danıştı, Engin ERKİNER’e sordu ‘’ne dersin gideyim mi’’dedi.  Engin, ‘’sen bilirsin gitmek istiyorsan git’’dedi. Antakya’ya gitmek için bizden onay isteyen adam, ANTAKYA’da bizim aleyhimizde konuştu ve bir arkadaş tarafından uyarıldı ve sen ‘’yoldaşlarımız hakkında böyle konuşamazsın, sen kim oluyorsun’’denildi. Biliyorduk, sesimizi çıkartmadık. Bekledik.

Antakya’dan döndüğü gün Engin’e e-post yolladı. ‘’buradakilerin hepsi puşt, hepsi ayyaş, hiçbirisi devrimci değil’’dedi. Aldırmadık.

Bir şey daha söyledi ve hep tekrar etti.’’ Antakya’da Mehmet GOZEL tarafından kendisine bir takım örgütsel döküman verildiğini ve hemen arkasından’da yolda polis tarafından çevrilip gözaltına alınıp sorgulandığını’’ söyledi.

Bugün, kendilerinin bizler tarafından ihbar edildiğini söyleyecek kadar çirkinleşenlerin cephesinden bize saldırma cesareti gösteren bu zat, dönüp arkasına bakma gereği bile duymuyor.

Kaldı ki, Antakya’da göz altına alındığı konusu bile kuşkuludur.

Hasan BALCI’nın, Antakya’dan tek başına İstanbul’a gelmediğini biliyoruz. Üç kişiyle birlikte geldi ve İstanbul’da bu kişiler otobüsten ininceye kadar hiç bir yakalanma olmadı. O halde Hasan nerde gözaltına alındı?

Hep ikili oynadığını bildiğimiz Hasan’ın üçlü oynayabileceğine inanmıyor, inanmak bile istemiyorum.

Hasan Balcı, yazmakla bitmeyecek kadar ‘’derya deniz’’ bir bıçkın delikanlıdır. Bugün, Bursa’lı gazeteci diye şimdi çamur atmaya yeltendiği arkadaşımızı bizimle tanıştıran kişi de kendisidir.

Ve bu HASAN, benim bu gazeteci arkadaş’ın Paris’e gelmesi için ikna etmekle görevlendirdiğim Hasan’dır. O zaman bana,‘’abicim merak etme ben bu arkadaşı ikna ederim’’ demesine rağmen, dönüp bu arkadaşımıza ‘’sakın gitme, orada ne işin var, tanımadığın kişilerin yanına sakın gitme’’ diyen Hasan’dır.

Hasan BALCI,  Haydar YILMAZ tarafından, Nebil’in mezarının bulunması için bir avukat ile tanıştırıldı. Avukat ile Haydar YILMAZ’ı karşı karşıya getirmeye kalktı.Haydar YILAMZ yoldaşı provoke etmek istedi, başarılı olamadı.

Hasan BALCI, sosyalist olduğunu sanan, sosyalist insan davranışını bilmeyen bıçkın delikanlı.

Bir taraftan bu site’de yazı yazarken, aynı anda da Mihrac URAL’ ile telefonlaşan adam.

Hem bu site’de yazı yazıyor, ama öbür taraftan, eski acilci olarak ne kadar insan varsa arayıp bulmaya çalışıyor ve onlarla FACEBBOK arkadaşlığı kuruyor ve ‘’Engin’in sitesinde yazmayın ayrı bir site kurun siz kendiniz yazın’’ diyor.

Hasan BALCI, bizim ölülerimizi bize anlatmaya kalkıyor. Boyundan büyük işlerle uğraşıyor ve YÜKSEL ERİŞ yoldaşımızı, Günay KARACA yoldaşımızın adlarını kullanarak, zaten son derece sınırlı yeteneğini zorlayarak aşmaya çalışırken kıç üstü yere düşüyor.

Hasan BALCI, bir garip tipoloji demeyeceğim. Bir bıçkın delikanlı olarak bile haddini aşan, yer yer terbiye sınırlarını zorlayan ve Acilciler’e laf edebilecek kadar edepsizleşebilen kuş beyinli bir cahil adam.

’Abicim, sizde bir tane Mihrac URAL var, ya bizde.. bizde kaç tane Mihrac URAL namussuzu var bil bilseniz’’ diye, bizim bilmediğimizi sanan bu ‘’Ebu CEHİL’’in, ACİLCİLER sözünü ağzına aldığı an, diline biber sürecek ACİLCİLER’i tanımaması kendi kabahatidir.

Bilmediği, hayatında tanıma şerefine nail olamadığı gerçek acil militanlarını, Mihrac Ural gibi Muhabarat soytarısına benzetmeye kalkan Hasan Balcı’nın diline sürdüğüm  bir parmak acı biberin onun ömür boyu kaşınmasına yeter diyorum ve bu adamı kendi haline bırakıyorum...

Hasan’ı daha fazla yazmaya değmez. O bizim çiftlikte barınamaz, onu kendi ahır’ına bağlayalı 7-8 ay oluyor.

Buna rağmen dayanamadım yazdım. Yazdım çünkü, Engin ERKİNER Hasan BALCI’yı elimden almaya çalışıyor(!) yok öyle yağma... Ben kendi ‘’Minik kuş’’u mu, Engin’e yedirtmem...

 

 

Son Güncelleme: Çarşamba, 28 Eylül 2011 20:34