Şuanda 52 konuk çevrimiçi
BugünBugün3213
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10937
Bu ayBu ay10937
ToplamToplam10479361
alın size belge: muhbir vatandaş hasan balcı'dır PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Cuma, 16 Mart 2012 20:20


Site okuyucularından, bu yazıyı dikkatle okumalarını özellikle istiyorum. 

Bu yazıda, cevabını çok öncesinden bildiğimiz ve fakat ifşa etmek için bir süre daha, bilerek beklediğimiz bir Muhbir’i, (Hasan BALCI)  kendi kaleminden anlatacağız. 

Bugüne kadar hep öyle yaptık. 

Mihrac Ural’ı kendi kaleminden anlattık. Çetleşmelerini yayınladık, gerçek yüzünü ortaya çıkardık. 

Mehmet Yavuz, bizim için ‘’kapalı kutu’’ idi. Tanımıyorduk. Bizlere saldırmaya başladığı zaman, önce bir anlam veremedik, bekledik ve kim olduğunu ‘’kendi kaleminden’’ göz altına alındığı zaman poliste verdiği ifadesini ele geçirip yayınlayarak kendi kaleminden deşifre ettik. 

DYP üyesi ve Mehmet AĞAR’ın adamı oldugunu itiraf eden ifadesini yayınlayarak susturduk. 

Şimdi sıra Hasan Balcı’dadır. 

Hasan Balcı, bizim açımızdan epeydir bilinen bir tip’ti. Bize yanaştıgı ilk günden beri, yazdığı yazıların içeriğinden, telefon konuşmalarımız sırasında aldığımız kimi mesajlardan, yolladığı e-post’ların satır aralarında olsun, bizde uyandırdığı kanı, ‘’ güvenilmez’’ bir tip olduğu yönünde olmasına karşın bekledik.  

Zaman zaman sabrımızı taşıracak kadar ileri gitmesine rağmen sabrettik.  

Bu tip unsurların yazdıkça açık vereceklerini, konuştukca kendilerini ele vereceklerini biliyorduk. Nihayetinde de öyle oldu.  

Tıpkı Mihrac Ural, tıpkı Mehmet Yavuz gibi Hasan Balcı da yakayı ele vermiştir. 

Bilindiği gibi, bir yıldan biraz fazla süre önce, Hatay merkezli, Mihrac Ural-Mehmet Yavuz çetesine yönelik bir operasyon yapılmış, içlerinde Hasan Balcı’nın da bulundugu 25 kadar kişi göz altına alınmışlardı. Adı geçen bu çete elemanları serbest bırakılmış olsalar da, Adana 6. Özel yetkili mahkeme tarafından yargılanmalarına devam ediliyor.. 

Gözaltılarla birlikte, adı geçen çete elemanları tarafından, hakkımızda  yeni bir yalan kampanyası bile  başlatılmıştı. Bu kampanyanın baş aktörlerinden bir tanesi de, bu yazının konusu Hasan BALCI idi. 

Site okuyucuları, Hasan Balcı’nın kim oldugunu az çok biliyordur. Uzun uzun anlatmayacagım. 

TKP(B) taraftarı Hasan BALCI’nın, Mihrac Ural tarafından bir süre kullanıldıktan sonra, bizleri bulduğunu, bu sitede yazdıgı 60 dolayında  yazı ile bizim yanımızda, Mihrac Ural’a karşı ‘’savaş’’ açarak, onu, devrimcilerin katili ilan ettiğini söylemeye gerek yok. Yazdığı yazıların tamamı bu sitede hala duruyor. 

Hasan BALCI, sadece Mihrac URAL’a değil, Mihrac’la birlikte, Mehmet YAVUZ’a da cephe almış ve en ağır ithamlarda bulunmuştu. 

Bundan bir yıl öncesine kadar bu üçlü, birbirlerine karşı söylenmesi gereken en ağır ithamlarla saldırdılar.  

Hafızaların tazelenmesi için, bunlar arasında, birbirlerine karşı sarfettikleri sözlerden birkaç örnek vermek istiyorum. Bu örnekler arasında son derece ilginç ve bir o kadar da düşündürücü bazı gerçekler olduğunu göreceksiniz. 

Hani hep söylenir ya, ‘’şeytan ayrıntıda gizlidir’’ diye…Vereceğim bu örnekler içerisinde ayrıntı falan yok, herşey düpedüz yazılmış… 

Uzatmadan, Söze, Hasan Balcı’dan başlıyorum… 

Hasan BALCI : Mehmet Yavuz’a diyor ki,

  

‘’…Mihrac ural isimli devrimci katilinin yanında rütben büyük, itibarın büyük olabilir. Amma Mehmet Yavuz sen alçağın tekisin…’’

  

Hasan bu sözü niçin söylüyor biliyor musunuz ? 

Şu nedenle.. Hasan, Mihrac Ural’ın daveti üzerine Hatay’a gittiği zaman, misafir kaldığı evde bir şeyler(!) olmuş (ne olduğunu tam ayrıntılarıyla ben bilmiyorum ama, Mehmet Yavuz’un, bu evde neler olduğunu bildiği belli) Mehmet Yavuz bu nedenle Hasan’ı tacizcilikle suçluyor. Hasan bu suçlamaya cevap veriyor diyor ki..

  

Gittiğimiz, konuk olduğumuz her ev ve içindekileri her zaman kendi evim ve kendi ailem olarak görürüm. Mehmet Yavuz isimli sapığın yazdığı yazının içeriğinde kendi düşsel fantezileri ile süslediği ve konuk olduğumuz evin sahibine de hakaret içerdiğinden bu puştun yazısına onun istediği türden o evin sahibesine olan saygımdan ötürü yanıt vermeyeceğim.

  

Şimdi anlaşılıyor(!) Mehmet Yavuz’un iddiası, Hasan’ın bu evde misafir kaldığı bir iki gün içinde, ev sahibesi bayan’a karşı ahlaksız bir tavır takındığını söylediği anlaşılıyor. 

Hasan Balcı bu iddiyı reddediyor ve ‘’cevap vermeyeceğim’’ onlar senin ‘’düşsel fantazilerin’’ demekle yetiyor. Antakya’da misafir(!) kaldıgı ev sahibesi içinde ‘’..o bizim ‘’bacımız’’ diyor. 

Hatırlayınız, Hasan Balcı daha önce de başka bayanlar için ‘’bacı,  bacı’’ derken bacı diye yere göğe sığdıramadığı bir bayan arkadaşa, daha sonra cinsel saldırıda bulunduğu, cinsel içerikli aşağılık mesajlar attıgı bu sitede yayınlandı ve bu nedenle hakkında savcılığa yapılmış suç duyurusu bulunuyor. 

  

Çok iyi bilinen bir gerçek var, o da şudur: Bir insan, hiç gereği yokken ve sırası değilken, her söze girişte, ‘’ ben şöyleyim, ben böyleyim’’diye palavra atıyorsa eğer, emin olun o kişinin o konuda mutlaka bir açmazı vardır. 

Biliyorsunuz, Hasan Balcı da, her aklına estiğinde ve hiç sırası değilken, hep namuslu(!) bir devrimci olduğunu söylerdi ya, dikkat ediniz, bu, hakkındaki ikinci ‘’tacizci’’iddiasıdır. Kaldı ki ikincisi iddia değil şu an soruşturma aşamasındadır. Deliller çok açıktır. 

Hasan BALCI, ‘’Mehmet Yavuz tarafından tacizci olmakla suçlanıyor ve bu suçlamaya karşı verdiği cevap şudur. Hasan diyor ki,’’

 

 Bu bacımız Antakya’da gördüğüm en şerefli devrimci insanlarımızdan biridir. O insana edilmiş sözü kendime edilmiş sayarım. Bu yüzden bu tür yazı yazan arkadaşları özellikle de dikkatli özenli olmasını rica ediyorum. Birileri devrimci katili Mihrac uralı bilerek yada bilmeden savunabilirler. Bizim görevimiz bu işin doğrusunu anlatmaktır. O insanlara hakaret etmek değil.’’

  

Dikkat.. !! Hasan Balcı  daha sonra taciz ettiği ortaya çıkan bir başka bir bayan arkadaş içinde aynı şeyleri söylemişti. Söylenenler kelimesi kelimesine aynı..

Hasan Balcı’yı, bu yazıdan sonra bütün çıplaklığıyla tanıyacağınızı umuyorum. Fazladan bir şey yapmıyorum, görüyorsunuz, kendi kaleminden kendisini anlatıyorum. 

Devam ediyorum, Hasan Balcı  diyor ki, ‘’Mehmet Yavuz artık camiinin duvarına işemeye başlamıştır. Önce Mustafa Burgaz'ın ismini, şimdi ise bu bacımızı ortaya koymaktadır. Sırada kim var Mehmet Yavuz. ?  

Sırada kim var ? diye soruyor ve hızını alamadığı anlaşılıyor devam ediyor.

 

‘’Bu Mehmet yavuz isimli ahlaksıza anladığı dilden cevap vermek lazım. Ancak buraları kirletmemek lazım. Ona internet sayfalarında kullanacağı malzemeyi de vermeyeceğim.  

Bu zibidilerin yapmak istedikleri şey şudur. Kafa karıştırmak, tarihsel hesaplaşmayı karıştırmak. Bütün mesele budur. Çünkü tarih önünde işledikleri suçlardan ötürü yakalanmışlardır. Suçüstü yakalanan bu zibidi takımı şimdi bağırmaya başlamıştır. Olan budur. 

Hasan Balcı , Mehmet Yavuz ve Mihrac Ural için ’bunlar zibidi, tarihsel hesaplaşmayı karıştırmak kafaları karıştırmak istiyorlar, bunlar suçüstü yakalandılar, bu zibidi takımı şimdi bağırmaya başlamıştır olan budur’’ diyor 

Hasan Balcı, bunları bu sitede 7 aralık 2009 tarihinde saat 21.30 da yazdı ve yayınladık…

Bir yıl sonra, aynı Hasan Balcı, Mehmet Yavuz ve Mihrac Ural adlı ‘’zibidiler’’den özür diledi. Ve’daha önce birbirimize ettiğimiz sözler aramızı bozmamalıdır’dedi.

Küçük bir parantez açarak bir hatırlatma yapmalıyım. Bu siteyi, aşaıı yukarı Türkiyeli Türk ve Kürt devrimcilerinin önemli bir kesimi dikkatle takip ediyor ve ilgiyle izliyorlar.

Bugüne kadar kimin ne dediğini, ne demek istediğini, sarfettiği sözler arasındaki tutarlılığı yada tutarsızlığı çok iyi ayırt edebiliyorlar. Hal böyle olunca, bu site okurlarına Hasan Balcı gibi bir dengesizin, Mehmet Yavuz’un iddia ettiği gibi bir ‘’ORTALIK OĞLANI’’ olup olmadığını sormayacağım.

Sormayacağım ama, Mehmet YAVUZ adlı Mehmet AĞAR döllemesinin, Hasan hakkında neden böyle bir iddia ortaya attığını da elbette sorgulayacağım.

Mehmet YAVUZ diyor ki ;

 

’Bizim oralarda; üzerine vazife olmadan her ıslıkta ortalığa çıkıp gerdan kıran, göt kıvıranlara ORTALIK OĞLANI derler…  

Kerhaneci diye nitelediğin kişilerin misafiri oldun da gazozuna ilaç koyup ırzına mı tasallut ettiler? Bilmediğimiz bir tecrüben varsa anlat ki bilelim..’’ 

İlginç ve ciddi bir iddia(!)  Mehmet YAVUZ’a göre, Hasan’ın misafir olduğu Mihrac URAL çetesinin bir evinde, ‘’gazozuna ilaç konulmuş ve ırzına tasallut edilmiş’’ Bu sözün gerçek olup olmadığını elbette bilemem, ‘’tasallut’’olayının geçtiği ev, yer ve bu sapık ilişkinin failleri, iddia sahibi Mehmet Yavuz ve Hasan Balcı arasında gizlidir, ayrıntılar ikisindedir. Fazladan bir şey söylemek durumunda değilim. Bildiğim tek şey, Mehmet YAVUZ’un bu iddiasına karşılık Hasan BALCI’nın cevabıdır.

Söz sırası Hasan Balcı da, şöyle diyor.

 

’Aferin Mehmet yavuz sana başka bir şey yazmaya gerek yok. Devam et  

Senin gibilere bizim burada ne söylendiğini herkes tahmin etti. Yazmayacağım.  

Senin yakında burada Mehmet Ağar’ın, Tansu Çiller’in eroinlerini kamyonlara nasıl attığını yüklediğini yazarlar ve belgelerini de ortaya koyarlarsa şaşırmayacağım, sana sahip çıkmayacağım. Devrimcileri karışı yapılan susurluk ekibinin 1000 operasyonunda senin ismin çıkarsa da hiç şaşırmayacağım…..Tarih önünde beş para etmez adamın biri olduğunu ortaya çıkardık. Nebil rahuma çalışmasındaki ahlaksızlıklarını da ortaya çıkardık….. Sen iki yüzlüsün , yalancısın ve namussuzsun, bu yüzden bizim yanımızda değil mihracın yanındasın,’’

  

DİKKAT ETTİNİZ Mİ ?  

MUHBİR BU PARAGRAFTA GİZLİ İDİ..  

Tekrarlamama gerek yok, ana avrat küfretmediği kalmış. Mihrac Ural ve Mehmet Yavuz için aklına gelen bütün küfürleri sıralamış.

Sözünü ettiği bu küfürler arasında son derece ciddi bir söz de söylemiş.

Benim bu yazıyı kaleme almamın asıl nedeni de, zaten bu söz üzerinedir…

 Hasan’ın Mehmet Yavuz için söylediği sözleri bir kere daha okuyun. Aynen şunları söylüyor.

 

‘’…Senin yakında burada Mehmet Ağar’ın, Tansu Çiller’in eroinlerini kamyonlara nasıl attığını yüklediğini yazarlar ve belgelerini de ortaya koyarlarsa şaşırmayacağım, sana sahip çıkmayacağım. Devrimcileri karışı yapılan susurluk ekibinin 1000 operasyonunda senin ismin çıkarsa da hiç şaşırmayacağım.

  

Dikkatinizi çekiyorum, Hasan Balcı’nın Mehmet YAVUZ için bu iddiayı ortaya attığı tarih 07.aralık 2009 saat 21.31 dir. Bu tarihte hiç kimse Mehmet YAVUZ’un, Mehmet AĞAR’ın Genel Başkan olduğu, 2006 tarihinde, Doğru Yol Partisi Mersin İl Başkan yardımcısı ve aynı partiden millet vekili aday adayı oldugunu bilmiyordu. Mehmet Yavuz’un en yakın arkadaşları bile bilmiyordu. Eğer doğruysa, Mihrac Ural bile bilmediğini söyledi.

Öyleyse, bu durumu Hasan Balcı nerden ve nasıl biliyordu ? 

Hasan’ın derhal bu soruya cevap vermesi gerek. 

  

Mehmet Yavuz’un, Mehmet AĞAR  ve Tansu CİLLER özel ekip’inden oldugunu Kamyonları ile AĞAR ve ÇİLLER’in eroin’lerini taşıdıgını, devrimciler karşı 1000 operasyon yapan Mehmet AĞAR’ın adamı olduğunu nereden biliyordu ?

Ne garip bir çelişki değil mi ? Mehmet Yavuz’a karşı bu iddiayı ortaya atan Hasan BALCI, bununla birlikte şunu da söylüyor.’’… yazarlar ve belgelerini de ortaya koyarlarsa şaşırmayacağım, sana sahip çıkmayacağım.’’ Hasan’ın dediği oldu(!) Hasan’ın bu iddiasından bir yıl sonra, Mehmet Yavuz’un, Mehmet AĞAR’ın adamı olduğunu, Mehmet AĞAR’ın genel başkan oldugu dönemde DYP Mersin il başkanı yardımcılığı yaptığını, daha sonra da bu adamla ilişkilerinin devam ettiğini, Mehmet AĞAR’dan aldığı pusula ile emniyet genel müdürlüğü gizli arşivine kadar girerek araştırma yaptığını, burada yaptıgı araştırmaları Mihrac URAL’a aktardığını, her yaptıgı işi önceden devlet yetkililerine haber verdiğini kendi kaleminden kamuoyuna açıkladık.

Mehmet Yavuz’un altında imzası bulunan BELGELER yayınladık.

Birden bire ortalık karıştı. Mehmet YAVUZ kendini savunmak için ‘’ben bunları mesleğimin çıkarları için yaptım ‘’dedi. Mihrac Ural,’’ Mehmet YAVUZ’u sizlere yedirmem o benim 40 yıllık kadim dostum, Kürt halkının çıkarları için yapmıştır ‘’dedi. Lenin’i kullandılar( !) Lenin’in ‘’en gerici partilerde bile çalışılabilecegi’’ sözünü kullanmaya kalktılar. Bütün bunları anlamak mümkünken,

 Hasan BALCI ne yaptı dersiniz ? Bakın ne yazdı.

‘’ n’olmuş yani ‘’dedi. Mehmet YAVUZ, ‘’bir ilişki bulmuş ve onu kullanmış, sizler ihbarcısınız, namussuzsunuz’’ diye bize saldırdı.

Bir yıl önce, ‘’bunlar belgeleriyle ortaya çıkar burada yayınlanırsa seni savunmayacagım’’ diye yazdıgı Mehmet YAVUZ’u savundu…

Garip şeyler oluyor. Biz bu pislikleri kaşıdıkca daha önce aklımızın ucundan bile geçmeyen kimi pislikler ve aklaksızlıklarla karşılaşıyoruz. Derin ilişkiler çıkıyor karşımıza. Bunlar tesadüfi şeyler olamaz.

Olması mümkün değil.

Mehmet Yavuz, Mihrac Ural ve Hasan Balcı üçlüsünün ilişkileri ve çelişkileri derli toplu ve bir akademisyen titizliği ile irdelendiği zaman gerçekten şaşırıp kalmamak elde değil.

Çok iyi biliyorum. Bu yazdıgım şeylerin hiçbirisine itiraz edemeyecekler, yalan yazıyor, kurgu yapıyor  diyemeyecekler, Hangi yüzle diyebilirler ki ? Ne yazıyorsam kendi kalemlerinden yazıyorum. Şunu yapacaklar. Bağırıp çağıracaklar, küfredecekler ama ‘’yalan’’dır diyemeyecekler.

Merak ediyorum. Hasan Balcı’nın kulagına bir yıl önce Mehmet Yavuz ile ilgili ortaya attıgı’’ iddia’’yı kim üfledi ?. Neden üfledi ? Hangi amaçla üfledi ?

Soruların cevabı Hasan BALCI’da dır. Namuslu(!) olduğunu iddia ediyor ya. Bu sorulara ikna edici cevap vermediği taktirde ‘’namussuz’’dur.

Devam ediyorum. Bir başka konuya geçmeden önce, Bundan bir yıl önce Mihrac Ural ve Mehmet Yavuz çetesine yönelik olarak gerçekleştirilen Hatay operasyonunun İHBARCISI, MUHBİR VATANDAŞ’ın HASAN BALCI olduğunu söylüyorum.

Bu ihbar’ın kanıtı, Hasan’ın yukarda aktardığım el yazısı iddiasıdır.

Hasan Balcı’nın, bu iddiayı ortaya atması üzerine, polis’in bu çete üzerinde yoğunlaşarak, telefon konuşmaları ve ınternet üzerinden yazışmalarını takibe almış olması kuvvetle muhtemeldir. Ayrıca, Hasan Balcı’nın da bu davada yargılanıyor olmasına aldırış etmeyiniz. Bu yargılama bir göz boyama ve muhbir vatandaşın karartılmasına yönelik, klasik bir senaryodur.

Düşünebiliyor musunuz, Hasan Balcı, herkesten önce ve daha Mehmet Yavuz’un, eski bir devrimci olduğunun sanıldığı bir sırada, onun, Mehmet AĞAR’cı olduğunu söyleyen tek adamdır. Aynı adam, bu iddiasından bir yıl sonra, gerçektende, Mehmet Yavuz’un, Mehmet AĞAR’cı oldu belgelerle ortaya çıktıktan hemen sonra panikleyerek Mehmet YAVUZ’un en sadık savunucusu oldu. İddia ettiği gerçegi ortaya çıkartan bizlere saldırmaya başladı ve ‘’ n’olmuş yani, adam bir ilişki bulmuş bu ilişki ile Emniyet’genel müdürlüğü arşivine girmiş’’ demeye başladı.

Hasan Balcı’nın yaptığı sadece bununla da kalmadı.

Bu üç’lü çete’nin Nebil RAHUMA yoldaşımızı kullanmak için yaptıkları ahlaksızlıklara ve aralarındaki söz düellosuna geçiyorum.

Ne dediler? Şimdi ne diyorlar? Ona bakalım.

Hasan BALCI, Mehmet YAVUZ!a diyor ki:

 

’…Halkın devrimci öncüleri ile / acil siyasi örgütleri ayrı ayrı seksiyonlar değil mi? Ve üstelik biri birinden ayrılırlarken bir sürü arıza oluşmamış mı?

Be zibidi senin acilcilerin içinde ne işin var? Ne işin olduğunu biliyoruz.

Sen HDÖ’den yana tavır almadın mı?

Nebil Rahuma'yı boğazladığında senin yoldaşların ne tür bir tavır sergiledin? Bu soruların hiçbirine yanıt veremedin. Sen sana sorulan sorulara cevap ver. Patronuna soruyoruz cevap veremiyor. Patronuna senin acil, hareket diye göklere çıkardığı çetenin programını, tüzüğünü bir gönder okuyalım bakalım diyoruz. O duymuyor. Mademki böyle bir yapı var. Sen her türlü belgeyi buradan yayımlıyorsun. Arşive girip çıkıyorsun. Oradan bize acil hareketinin programını gönder bizde utanalım. Yerin dibine girelim. yanlız ka-lu bela zamanından kalma Engin Erkiner'in yazdığı programı yanlışlıkla bize gönderme. Program yerine sakın deklarasyon gönderme. Sen bunların ayırımını bile bilmezsin. Önce bilene sor öğren sonra postala.

Mehmet Yavuz’un korkusunu iyi anlamak lazım. Keza bu işin içine tam olarak girdiği gibi boka battığının da farkında. Siyasal olarak acil tarihi ile ilgili olarak Z.Alper, Hasan buraya müdahil oldular ya başkaları da müdahil olursa korkusudur. Şunu Mehmet Yavuz denilen züppe bilmiyor. Türkiye sosyalist hareketinin bütün ciddi ve diri unsurları bu konu ile ilgili bilgilendirilmiştir. Hatta cezaevleri bile. Biz devrimciler bunu bir dayanışma gereği sayarız. Otuz küsur sene önce devrimciliğini sokakta bırakmış bir tüccar beyinli zibidi bunu anlayamaz….’’

Hızına alamamış olmalı ki, devam ediyor

’Mihrac Ural isimli devrimci katillinin yanın da rütben büyük itibarın büyük olabilir. Amma Mehmet yavuz sen alçağın tekisin. Üç kuruş indirene indirişin.’’

 

Mehmet YAVUZ boş durumu Hasan’a cevap veriyor .

Tarihimizin hiçbir evresinde yer almamış bu zart-ı muhterem, nedense bazı konularda öne çıkmaya bu tarihin geçmişinde yer alanlardan daha bir hevesli……Senin kendi kaleminden bir otobiyografini yayınlamış ve nasıl bir yalancı deyyus olduğunu daha önce ortaya koymuştum. Ama sen ısrarla otobiyografinin eksik kalan kısımlarını da tamamlamaya çalışıyorsun…

Hasan Balcı cevap veriyor,

Sevgili dostlar, işte bu alçaklar böyle yalan söylüyor böyle meseleyi çarpıtıyorlar. Ayrıca devrimcilerin katili Mihrac Ural'ın elinde bulundurduğu araziyi kerhane, kumarhane yapacağına dair kendi yazdığı belgeyi de İbrahim Yalçın yayımlamıştı.

Mehmet Yavuz ortalıkta isimi anılan devrimci katilinin kullandığı acilciler isimi ve cisiminin sanal olduğunu benden daha iyi biliyor. Engin Erkiner arkadaşımıza Frankurtta fahişeleri taşıyorsun deyip kerhane emekçilerini aşağılayanlar bunlardır. …. Tarih önünde beş para etmez adamın biri olduğunu ortaya çıkardık. Nebil rahuma çalışmasındaki ahlaksızlıklarını da ortaya çıkardık….. Ulan ahlaksız mademki tarih babanızın tarihi idi. Nebil rahuma çalışmasını istanbulda sana göre bu tarihin bir parçası olmayan benim üzerime yıktın. Benden belge aldın, bilgi aldın sanki kendin bulmuş gibi yayımladın.

Herkes size gülüyor…’’

 

Hasan Balcı doğru söylüyor(!) ama eksik söylüyor. Kendisi de dahil olmak üzere, herkes bunlara gülmekle kalmıyor, yüzlerine de tükürüyor.

Devam ediyorum. Hasan Balcı, Mehmet Yavuz ve Mihrac Ural çetesi’nin kendi kalemlerinden birbirlerine karşı, hangi konuda  neler söylediklerini yazmaya devam ediyorum.

Hasan BALCI, her konuda oldugu gibi, Ali ÇAKMAKLI yoldaş konusunda da, Mehmet Yavuz ve özellikle’de Mihrac URAL’ı itham ederek, Mihrac’ın, Ali ÇAKMAKLI’nın katili oldugunu söylüyor.

Bakın ne diyor.

Zeki Bayterin arkadaş ile ilgili birçok şey yazılıp çizildi. Kendisini tanımıyorum. Başkalarını anlattığı bilgiye sahibim….

Göreceksiniz oradan çekilip gidecektir zeki bayterin. Az buçuk ta olsa derin de olsa gerçek bir devrimcinin o çete içerisinden onların ağzı ile seslenmesi mümkün değildir…..

Hiçbir kimse ben dahil ali çakmaklıyı kitap yapalım demiyor. Boş tartışmalar ile zaman geçireceğine ali çakmaklı dosyasını kitap haline getir gel birlikte yapalım bunu, Ali Çakmaklı’nın katillerinin yanından seslenmen benim kanıma canıma dokunuyor; Sadece benim değil. ….Kendine yeni bir yol yap zeki….. Ali Çakmaklı’nın katili, adanalı ve Ali Çakmaklıyı çok iyi bilen bu tarihin önemli bir tanığı arkadaşın deyimi ile anlatıyorum: Mihrac Ural isimli PİÇ tir.

Mehmet Yavuz gibi bir tüccar, Engin Erkiner'in son yazdığı yazıya bakılırsa basit bir bakkal tüccar değil işi ve iş ahlakı ekmek kazanma ahlakı mezhebi oldukça geniş bir tüccar iddiası var ortada”

Mihrac Ural isimli devrimci katillinin yanın da rütben büyük itibarın büyük olabilir. Amma Mehmet yavuz sen alçağın tekisin. Üç kuruş indirene indirişin…… Varmı lan diyeceğin. Çünkü ben somut şeyler söylüyorum. Devrimci perdeden vuruyorum. El koyun diyorum insanları göreve çağırıyorum. El koyarken sana da el koyacaklarını da biliyorsun…..

devrimcilerin katili Mihraç Ural ile birlikte yeyin için, sıçın. Boğazınızda kalsın. Asıl sen kimsin ulan soytarı. Devrimcilerin tarihini sahipsiz mi zannediyorsun……

Mihrac Ural kerhanesi ve kumarhanesi doğru bir deyimdir.

Ayrıca ben kerhaneyi bilirim üstelik bana hiç de yabancı değildir. 1978 de Dolapdere kerhanelerini İstanbulda yaşayan bütün devrimciler bilirler….. İnsan olarak şuna inanırım kerhanede çalışan bir kadın Mehmet Yavuz denilen adamdan on gömlek kalitelidir……Sevgili dostlar, işte bu alçaklar böyle yalan söylüyor böyle meseleyi çarpıtıyorlar. Ayrıca devrimcilerin katili Mihrac Ural'ın elinde bulundurduğu araziyi kerhane, kumarhane yapacağına dair kendi yazdığı belgeyi de İbrahim Yalçın yayımlamıştı.

Mehmet Yavuz ortalıkta isimi anılan devrimci katilinin kullandığı acilciler isimi ve cisiminin sanal olduğunu benden daha iyi biliyor.

Engin Erkiner arkadaşımıza Frankurtta fahişeleri taşıyorsun deyip kerhane emekçilerini aşağılayanlar bunlardır….

Nebil rahuma ile ilgili belge bilgi verenlere teşekkür ediyordum Senin patronun bana yalvarıyordu. Ne olur bana da teşekkür et diye. Siz ve çapınız bu kadar küçüktür.

Gönderdiğim yazıları bile yayımlayın ısrarında bulunmadım. Bu tarih senin anlayamayacağın bir tarihtir ve devrimcilerin ortak mülküdür. Burada herkes konuşur. Sen bunları anlayamazsın çünkü burası komundür sen komün ile kamyonu birbirinden ayıramayacak kadar zavallısın.

 

Hasan Balcı budur işte…

Fazla söze ne gerek. Değer mi ? Gerçekten değer mi ?

Dikkat ettiyseniz kendimden hiç bir şey yazmadım. Birbirleri için ne demişlerse onu yazdım.

Soru şu..

Kim getirdi bu adamları bir araya ? Birbirlerine bunca ağır hakaretlerde bulunan, küfreden katil, piç fahişeden daha da fahişe, ortalık oglanı, tacizci, Mehmet AĞAR ve ÇİLLER’in eroinlerini taşıyan, Susurluk çetesi elemanı  olmakla itham eden  bu  adam müsveddelerini  biraraya kim getirdi?

Mihrac Ural ve Mehmet Yavuz’a sormuyorum. Onlar biliniyorlar. Onlar, daha önce anadan üryan edildi, kıçlarına varıncaya kadar soyuldu ve ortalıga salındı.

Hasan Balcı’ya da,  ben sormayacagım. Bizim açımızdan, bu site’nin yazarları ve okuyucuları açısından, sorunun cevabı çok açık.

Benim sorum, Hasan Balcı’nın, ‘’benim yoldaşlarım ‘’ dediği eski TKP-B çevresinde bulunan Hasan Balcı ile selamlaşabilen arkadaşlarınadır.

Onlara sesleniyorum.

Hasan BALCI’yı bir kenara çekin ve sorgulayın.

Soru sorun, ‘’Gel bakalım hasan Balcı’’ deyin. Bir sene once Mihrac Ural ve Mehmet Yavuz için neler yazıyordun, şimdi ne oldu ? Anlat bakalım, deyin.

Hasan’ın kulaklarına…

Hasan’ın kulaklarından tutun ve bir köşe’de sorgulayın. Bizim, Mihrac Ural çetesine karşı uyguladıgımız taktiği uygulayın. Eminim, çok şeyi ögrenecek ve Hasan’ın kıçına tekmeyi vurup ‘’hastir lan’’ diyeceksiniz.

Yapın bunu…’’benim 30 senedir devletle hiçbir proplemim olmadı hakim bey’’ diyen Hasan’nın son 30 senesini araştırın, Kimlerle ilişkisi oldugunu öğrenmeye çalışın.

Hasan Balcı, sapık bir tacizci midir?

Hasan Balcı, herkes tarafından kullanılabilen  sefil bir MUHBİR midir?

Hasan Balcı,sahte belge üreten bir provakatörmüdür?

Hasan Balcı, para ile çalışan, üfleyene gore ses çıkartan bir zurna mıdır?

Yalancı, aşağılık kompkleksli bir paranoyamı’dır.

Araştırın. Göreceksiniz. Bu söylediklerimin hepsinden  bir parça bulacak ve Hasan Balcı’yı sille tokat içinizden söküp atacaksınız. Tıpkı bizim Mihrac Ural’a yaptıgımız gibi….

Camlı köşkte oturup da, komşusunun evini taşlamaya yeltenen bu akılsız adamın kulaklarından tutun ve sorgulayın…Sorgulayın ki, bize kalmasın, Bu sizin göreviniz. kendi işinizi kendiniz yapın. Yeteri kadar bilgi önünüzde duruyor. Yetmedi derseniz, istediğiniz tüm bilgiler bizdedir. Isteyin verelim.

Hasan Balcı’nın bu site’de yazdıgı yazılara bakın, dönün bir de şimdi kendi blogunda yazdıklarına bakın.

Tutun kulagından, bir köşeye çekin ve sorun. Kimsin sen deyin. Göreceksiniz. Karşınızda tir tir titreyen çırılçıplak bir sefil görecek ve çok şaşıracaksız…

 

Not: Uzun bir yazı oldu biliyorum.aslına bkarsanız daha da uzatabilirdim. Bunu yapmadım. Hasan Balcı yazılarından sadece bir tanesi üzerinden hareketle bu yazıyı yazdım. Adı geçen Hasan BALCI’yazısının tamamı, bu site’de, 7 aralık 2009 yılında saat 21.31’de yayınlandı. İsteyen arkadaşlar bu sitenin konuk yazarlar bölümünde, 446 sayılı yazıya bakarak bunu görebilirler. Adı geçen yazı şu ana kadar 1168 kişi tarafından okunmuştur. Ben bu yazının tamamını, oldugu gibi aşagıya ekliyorum. Isteyen tekrar okuyabilir

 

mehmet yavuz caminin duvarına pisliyor

 

 

 

Hasan Balcı tarafından yazıldı

Pazartesi, 07 Aralık 2009 21:31

Mihrac ural isimli devrimci katilinin yanında rütben büyük, itibarın büyük olabilir. Amma Mehmet Yavuz sen alçağın tekisin.

Gittiğimiz, konuk olduğumuz her ev ve içindekileri her zaman kendi evim ve kendi ailem olarak görürüm. Mehmet Yavuz isimli sapığın yazdığı yazının içeriğinde kendi düşsel fantezileri ile süslediği ve konuk olduğumuz evin sahibine de hakaret içerdiğinden bu puştun yazısına onun istediği türden o evin sahibesine olan saygımdan ötürü yanıt vermeyeceğim. Antakya’da konuk olduğumuz evin sahibesi “bacımız” bizi son derece iyi ağırlamıştır. O evde İbrahim Çenet, ben ve İbrahim Çenet'in gazeteci bir arkadaşı ile birlikte bir gün kaldık. Mehmet Yavuz isimli ahlaksızın bu bacımızı burada rencide etmesinden ötürü ben bu bacımızdan özür diliyorum.

Ben insanlara toptancı saldıralım mantığı gütmem. Bu bacımız Antakya’da gördüğüm en şerefli devrimci insanlarımızdan biridir. O insana edilmiş sözü kendime edilmiş sayarım. Bu yüzden bu tür yazı yazan arkadaşları özellikle de dikkatli özenli olmasını rica ediyorum. Birileri devrimci katili Mihrac uralı bilerek yada bilmeden savunabilirler. Bizim görevimiz bu işin doğrusunu anlatmaktır. O insanlara hakaret etmek değil.

Mehmet Yavuz isimli soytarı birinci olarak o evde bizi ağırlayan bacımıza hakaret etmektedir. Bu ahlaksız bu konuda uyarılmalıdır. Bu bacımızdan özür dilemelidir. Üstelik bu bacımız Antakya’da gördüğüm tanıdığım en duyarlı, bilgili bir insandır. Mehmet Yavuz artık camiinin duvarına işemeye başlamıştır. Önce Mustafa Burgaz'ın ismini, şimdi ise bu bacımızı ortaya koymaktadır. Sırada kim var Mehmet Yavuz. ?

Bu Mehmet yavuz isimli ahlaksıza anladığı dilden cevap vermek lazım. Ancak buraları kirletmemek lazım. Ona internet sayfalarında kullanacağı malzemeyi de vermeyeceğim.

Bu zibidilerin yapmak istedikleri şey şudur. Kafa karıştırmak, tarihsel hesaplaşmayı karıştırmak. Bütün mesele budur. Çünkü tarih önünde işledikleri suçlardan ötürü yakalanmışlardır. Suçüstü yakalanan bu zibidi takımı şimdi bağırmaya başlamıştır. Olan budur.

Halkın devrimci öncüleri ile / acil siyasi örgütleri ayrı ayrı seksiyonlar değil mi? Ve üstelik biri birinden ayrılırlarken bir sürü arıza oluşmamış mı?

Be zibidi senin acilcilerin içinde ne işin var? Ne işin olduğunu biliyoruz.

Sen HDÖ’den yana tavır almadın mı?

Nebil Rahuma'yı boğazladığında senin yoldaşların ne tür bir tavır sergiledin? Bu soruların hiçbirine yanıt veremedin. Sen sana sorulan sorulara cevap ver. Patronuna soruyoruz cevap veremiyor. Patronuna senin acil, hareket diye göklere çıkardığı çetenin programını, tüzüğünü bir gönder okuyalım bakalım diyoruz. O duymuyor. Mademki böyle bir yapı var. Sen her türlü belgeyi buradan yayımlıyorsun. Arşive girip çıkıyorsun. Oradan bize acil hareketinin programını gönder bizde utanalım. Yerin dibine girelim. yanlız ka-lu bela zamanından kalma Engin Erkiner'in yazdığı programı yanlışlıkla bize gönderme. Program yerine sakın deklarasyon gönderme. Sen bunların ayırımını bile bilmezsin. Önce bilene sor öğren sonra postala.

Mehmet Yavuz’un korkusunu iyi anlamak lazım. Keza bu işin içine tam olarak girdiği gibi boka battığının da farkında. Siyasal olarak acil tarihi ile ilgili olarak Z.Alper, Hasan buraya müdahil oldular ya başkaları da müdahil olursa korkusudur. Şunu Mehmet Yavuz denilen züppe bilmiyor. Türkiye sosyalist hareketinin bütün ciddi ve diri unsurları bu konu ile ilgili bilgilendirilmiştir. Hatta cezaevleri bile. Biz devrimciler bunu bir dayanışma gereği sayarız. Otuz küsur sene önce devrimciliğini sokakta bırakmış bir tüccar beyinli zibidi bunu anlayamaz.

Zeki Bayterin arkadaş ile ilgili birçok şey yazılıp çizildi. Kendisini tanımıyorum. Başkalarını anlattığı bilgiye sahibim, Ancak gördüğüm kadarı ile aklı başında şeyler yazmaya başladı. Kendisini tebrik ederim. Göreceksiniz oradan çekilip gidecektir zeki bayterin. Az buçuk ta olsa derin de olsa gerçek bir devrimcinin o çete içerisinden onların ağzı ile seslenmesi mümkün değildir. Kendisine orayı terk etme çağırısı yapıyorum. Orayı terk et buraya gel demiyorum. Haklı eleştirilerini kendi mecraından yap.

Hiçbir kimse ben dahil ali çakmaklıyı kitap yapalım demiyor. Boş tartışmalar ile zaman geçireceğine ali çakmaklı dosyasını kitap haline getir gel birlikte yapalım bunu, Ali Çakmaklı’nın katillerinin yanından seslenmen benim kanıma canıma dokunuyor; Sadece benim değil.

Kendine yeni bir yol yap zeki. Her yeni yol yeniden demektir ve biz yeniden yeniden her yenilgiden her yere düşmeden sonra yeniden sarılırız hayata. Sende bu devrimci sağduyuyu buradan görüyorum. İstersen bu yazdığım yazıya hakaretler ile cevap ver. Yine de sana karşı olan duygularım değişmeyecek çünkü sen Ali Çakmaklı’dan bize hatırasın.

Çünkü Ali Çakmaklı’nın katili adanalı ve Ali Çakmaklıyı çok iyi bilen bu tarihin önemli bir tanığı arkadaşın deyimi ile anlatıyorum: Mihrac Ural isimli PİÇ tir.

Mehmet Yavuz gibi bir tüccar, Engin Erkiner'in son yazdığı yazıya bakılırsa basit bir bakkal tüccar değil işi ve iş ahlakı ekmek kazanma ahlakı mezhebi oldukça geniş bir tüccar iddiası var ortada”

Mihrac Ural isimli devrimci katillinin yanın da rütben büyük itibarın büyük olabilir. Amma Mehmet yavuz sen alçağın tekisin. Üç kuruş indirene indirişin.

Şu zibidi neler yazmış bir bakalım.

Tarihimizin hiçbir evresinde yer almamış bu zart-ı muhterem, nedense bazı konularda öne çıkmaya bu tarihin geçmişinde yer alanlardan daha bir hevesli… Diyor Mehmet yavuz; evet sizin gibi soytarıların tarihsel olarak konuşmaya yazmaya……. tleri tutmadığı için ben yazıyorum öne çıkıyorum. Varmı lan diyeceğin. Çünkü ben somut şeyler söylüyorum. Devrimci perdeden vuruyorum. El koyun diyorum insanları göreve çağırıyorum. El koyarken sana da el koyacaklarını da biliyorsun.

Sen kimsin be adam..? yazdım ya kim olduğumu sıradan hiçbir iddiası olmayan bir devrimci. THKP-C senin babanın malı yada senin kamyonlarına attığın yüklerinden biri öyle ya bu tarih sizin mülkünüz. Bizde kim oluyoruz. Doğru söylüyorsun. Tarihsel mülkü de devrimcilerin katili Mihraç Ural ile birlikte yeyin için, sıçın. Boğazınızda kalsın. Asıl sen kimsin ulan soytarı. Devrimcilerin tarihini sahipsiz mi zannediyorsun.

Senin kendi kaleminden bir otobiyografini yayınlamış ve nasıl bir yalancı deyyus olduğunu daha önce ortaya koymuştum. Ama sen ısrarla otobiyografinin eksik kalan kısımlarını da tamamlamaya çalışıyorsun. Diyor Mehmet yavuz.

Sana bir tek kelime yazacağım. Sen benim biyografimin yanından bile geçemezsin. Ha……tir ulan.

Bu soytarı yalan söylüyor. Diyor ki Şimdi de tutmuş içinde hiç yer almadığın, kimseyi tanımadığın, hiç gidip gelmediğin bir yapıyı KERHANE olarak niteliyorsun

Böyle bir niteleme, bu yapının içinde hasbelkader yer almış biri olarak benim kanıma dokunur. Çünkü bu yapı içinde tanıdığım hiç kimsenin yapısında KERHANECİLİK yoktur… Bizi bilen herkes, KERHANE kavramına ne kadar yabancı olduğumuza tanıktır… Kaldı ki bizler, KERHANENİN ne menem bir yer olduğunu da bilmeyiz.

Aksine tam tersini yazmıştım.

Acilciler üzerinden yazı yazarken acilcilerin tarihine ve isimize saygızlık etmemek lazım. Mihrac Ural isimli devrimcilerin katiline söyleyeceklerinizi onun isimi üzerinden söyleyin. Örneğin bir arkadaşımız acilciler kumarhanesi diye yazmıştı. Bu yanlıştır. Mihrac Ural kerhanesi ve kumarhanesi doğru bir deyimdir.

Ayrıca ben kerhaneyi bilirim üstelik bana hiç de yabancı değildir. 1978 de Dolapdere kerhanelerini İstanbulda yaşayan bütün devrimciler bilirler özellikle Kurtuluşçu olanlar, çünkü o bölge kurtuluşçuların örgütlü olduğu bir yerdi. Kerhanelerden çok insan “kadın” örgütlendi kurtarıldı. İnsan olarak şuna inanırım kerhanede çalışan bir kadın Mehmet Yavuz denilen adamdan on gömlek kalitelidir. Çünkü emeği bedenidir. Kerhanede çalışmak başkadır, zavaklık, pezevenklik başkadır.

 

Son Güncelleme: Cuma, 16 Mart 2012 22:42