Şuanda 120 konuk çevrimiçi
BugünBugün3252
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10976
Bu ayBu ay10976
ToplamToplam10479400
AKP etiketli sivil dikta iktidarı iniştedir PDF Yazdır e-Posta
İrfan Dayıoğlu tarafından yazıldı   
Pazar, 18 Mart 2012 18:27


Bir ülke düşünün;  başbakanı insanlığa karşı katliam yapmış katillerin zamanaşımından cezadan kutuluşu sonrası “devletimize ve milletimize hayırlı olsun” diyebiliyor. Bir hükümet düşünün; ülkesinin insanları  Newroz Bayramını bir Pazar günü kutlamak istiyor; hükümet “hayır bayram 21 Mart günü kutlanabilir, 18 Mart Pazar günü kutlamaları yapamazsınız” diyerek Pazar günü kutlamalarını yapmakta ısrar eden halkın üzerine panzerleriyle, gözyaşartıcı bombalarıyla, polis ve asker copuyla gitmekte sakınca görmüyor.  Amaç Pazar günü olacak kutlamalardaki kitlesel katılımı önlemek ve kutlamaları hafta arasına getirerek katılımı azaltarak,  imaj zedelemektir. Bakın işte Kürtler artık kutlamalara çok az katıldılar, artık bölücü hareket zayıflamıştır diyebilmektir. Ancak bu tutumda ısrar iktidara kaybettirmiştir. Kürt halkı  yüzbinlerle kutlama alanlarına akın ederek, engelleme girişimlerini boşa çıkararak Erdoğan iktidarının imajını ÇİZMİŞTİR.

Sivas’ta yaşanan katliamın sanıkları için zamanaşımı uygulanması tüm ilerici ve demokratik güçleri, Alevi halkımızı ayağa kaldırdı,  Alevilerin ve devrimci demokratik güçlerin bu kararlı tutumu hükümete bu tepkiler karşısında geri adım attırmıştır. Artık kolay kolay katilleri himaye edemeyecektir gerici AKP iktidarı. Aleviler artık  maruz kaldıkları ve kalabilecekleri haksızlıklar karşısında susmayacaklarını tavırlarıyla dosta düşmana gösterdiler.  Önce Adıyaman’da Alevilere ait evlere tıpkı Maraş katliamı öncesi olduğu gibi işaret kondu, son olarak izmirde Alevilerin ve Kürtlerin çoğunlukta ikamet ettiği bir mahallede evlerin üzerine, insanları islam dinine davet eden kışkırtıcı sloganlar yazıldı.  Sanki görünmez bir el ortamı bilerek geriyor, toplumu etnik kimliğine, dini inancına, ideolojik farklılığına göre bölerek birbirine düşürülmek isteniyor.

Ancak bilinmelidir ki,  bu  gelişmelere çanak tutan AKP iktidarının pervasız  ötekileştirici, toplumu bölücü tutumu, liderlerinin düşüncesizce söyledikleri akılalmaz söylemleridir.  Bir tarafta Arap baharı adı altında bölgede ortaya çıkan gelişmelerde,  sözde haksızlığa uğrayanların safında olacaksın, sıra kendi ülkene geldi mi, diktatör kesileceksin. İnsan yakan katillerin adaletten kurtulmasına seyirci kalacaksın, bayramını kutlayan Kürt halkının ve  onlarla dayanışma içindeki Türkiyeli halkların üzerine bombalarla, panzerlerle  saldırarak kutlamaları engellemeye çalışacaksın.

Bu tutum artık ipleri elinden kaçırmış, olayların önünde değil arkasında koşan bir ruh halini yansıtıyor. Erdoğan artık yükseldiği kadar yükseldiği iktidar tepesinden, hızlı bir inişe geçmiştir.  Asabiliği, bir mahalle kabadayı edalı söylemleri bu kaybetme korkusundandır.

Otoritesini pekiştirmek amacıyla Kürt halkına karşı uyguladığı pervasızca saldırı ve tutuklama furyasına rağmen,  amacına ulaşamamış kullandığı silah geri tepmiş ve kendisini vurmuştur. Kürt halkı meşru öncülerinin etrafında daha da kenetlenmiş,  tüm tutuklamalara, önderlerinin tecridine ve orantısız güç kullanımına karşın sokaklara çıkarak hükümetin sindirme politikasının iflasını sağlamış ve iktidarı Kürdistan’dan silip  çıkarma adımını başarıyla atmıştır.  Artık iktidar Kürdistan’da meşru değildir, ancak işgal  kuvvetlerinin  arkasına saklanarak var olabilir.

Din kardeşliği silahı da tutmamıştır, Fetullahın okulları da amacına ulaşamayacaktır. Kürt halkı özgürlük hareketinin saflarında Alevisi, Müslümanı, Yezidisi, Hiristiyanı ve ateistiyle bütünleşmiş olarak zalimler iktidarına karşı direnmeye devam edeceğinin büyük bir örneğini de Kürdün diriliş ve doğuş günü  olan Newroz kutlamalarında göstermiştir. Artık teslim olmak yok, direneceğiz ve kazanacağız şiarıyla öncülerimizin etrafında kenetlenmenin zamanıdır diyor ülkemizin tüm devrimcileri, demokratları ve ilericileri. 

Ve yine bu toprakların demokrasiden, eşitlikten ve gerçek kardeşlikten yana güçleri, mevcut AKP gerici iktidarına karşı çıkarken, ondan daha da gerici ve tutucu olan dünkü cumhuriyeti savunma gafletine düşmeyeceklerdir.  Bugüne karşı çıkmanın bugünden daha ilerici, daha demokratik ve daha devrimci değişimleri savunmaktan geçtiğinin bilincindedirler.  Artık AKP devletine karşı çıkma adı altında dünün diktacı, darbeci, entrikacı, katliamcı Cumhuriyetini  sol adına savunanların ipliği pazara çıkmıştır. Onlar dünkü devrimci katilleri ülkücülerle kol kolalar.  Erdoğana karşıtlıkları onun oluşturmak istediği  İslamo-Faşist diktatörlüğe karşıtlık değil, tam tersine amacına ulaşmada bir araç olarak kullanmak istediği sözde demokratik değişim ve dönüşüm  söylemlerine karşıtlıktır. Onlar Erdoğan’ın Kürtlere özerlik vereceğini zan ederek, ülkeyi sözde böleceği korkusuyla karşı çıkıyorlar.  Kürt hareketini askeri zor ile ezemediği için ona kızgınlar, demokrasi söylemi ile halklarımızın ve emekçilerin kulağına kar suyu kaçırıldığı için kızgınlar.

 Bizim bu tür muhaliflerle işimiz olamaz, olmamalıdır.  Bu güçlerin hepsi,  AKP ile birlikte mevcut egemenlik sisteminin bekası  için çalışan emekçi düşmanı, halk düşmanı güçlerdir.

 Emekçinin, mazlumun, ötekileştirilmiş tüm kesimlerin temsilcilerinin muhalefeti tek meşru ve devrimci-demokratik muhalefettir. Oynanan demokrasicilik oyununu deşifre edecek olan  gerçek bir baharın müjdecisi işte, Alevilerin zulme karşı onurlu duruşudur, Kürdün iktidarı gerileten kitlesel direnişidir, emekçinin hak mücadelesidir, devrimcinin ortak bir halk hareketi yaratma azmidir.  Bu karalı duruşlar tek bir muhalefet  örgütü içinde bütünleştirilebilirse,  sahte muhalefet hareketi de geriletilecek ve halklarımızın demokratik tek iktidar seçeneği olunabilecektir.  Artık müzmin muhalefet psikolojisinden kurtulmuş, iktidara oynayan bir harekete ihtiyaç var, bu hareket tüm ötekileştirilmiş toplumsal kesimleri etrafında toplama becerisi gösterebilecek ortak akıl öncülüğündeki yeni bir örgütlenme ile olanaklıdır. Böylesi bir hareket tüm var olanları içine alan ama onlardan oluşmuş  koalisyon özelliğini aşmış, yeni bir  örgüt olabilirse başarılı olabilir ve bugün inişe geçen  sivil dikta rejimini yıkabilir.