Şuanda 425 konuk çevrimiçi
BugünBugün3422
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11146
Bu ayBu ay11146
ToplamToplam10479570
sürgünde bir yıldız daha kaydı PDF Yazdır e-Posta
Kolektif tarafından yazıldı   
Salı, 10 Nisan 2012 23:07


İsmail Yaşarer yoldaşı sonsuzluğa uğurladık

 

http://acilciler.files.wordpress.com/2012/04/ismail-yasarer-26nisan1957-21mart2012.jpg

1993 yılından bu yana Fransa’nın Lyon kentinde politik mülteci olarak yaşayan THKP-C Acilciler militanlarından İsmail Yaşarer’i kaybettik. Sürgün yaşamına bir türlü alışamamıştı. Yüreği ile içinde bulunduğu yaşam uyuşmuyordu. Bir Newroz günü 21 Mart’ta yoldaşlarına elveda diyerek bu diyardan göç etti. Mensubu olduğu Alevi inancına göre Hakka yürüdü, doğadan geldi yine onun koynuna döndü, hepimizin birer birer bir gün döneceği gibi. Bizi üzen zamansız gidişidir. Bizi üzen bizlerle biraz küskün, biraz kırgın oluşudur. O yoldaşlarına ve davasına ikircimsiz bağlıolanlardandı. O işkenrcelerde ser verip sır vermeyenlerdendi. O yoldaşı için ölümü hiçe sayanlardandı. Son yolculuğuna çıkarken de, yine yüreğini yoldaşlarına bırakmıştı.

İsmail Yoldaş kimi entel bozuntularına hiç benzemezdi. Inandığı gibi yaşadı. Yaşamı ile inancı çeliştiğinde hemen telefona sarılır yoldaşlarını arardı. Sabahlara kadar konuşur, soru sorar cevap isterdi. Onun sorularından kaçmak olanaksızdı. Son yıllarda sürgünde yaşamın zorlukları ve devrimciler içindeki yozlaşma onu oldukça üzüyordu. Devrimci hareketin genel zayıflaması onu kızdırıyordu. En çok ta en sevdiği yoldaşlarına kızıyordu. Bunda haklıydı, çünkü insan en çok en sevdiklerinin kafamızda oluşan sorulara cevap olacağına inanır, bunun için artık sorularına yeterli cevap olamadığımız için yoldaşlarına kırgın olmuştu. Bu ruh hali zaman zaman bir çoğumuzda ortaya çıkıyor. Insani bir durumdur ve sürgün yaşamının zorluklarının sonucudur.

20 yıla yakındır sürgünde yaşayan İsmail yoldaş, Yozgat ili Çayiralan ilçesi evciler köyünde doğdu. Akranlari yoksul anadolu köy çocukları gibi ilkokulu köyünde bitirdikten sonra yönünü gurbete döner. On dört yaşlarında İstanbul'a, esenlerin esenler olmadığı o yıllarda, orada yaşayan teyzesinin yanına gelir. Bir lokantaya çırak olarak yerleştirilen İsmail kısa sürede aşçılığa olan ilgi ve becerisini ortaya koyar, aşçılığı hızla öğrenir. Değişik lokantalarda tecrübesini geliştiren İsmail, İstanbul'un ünlü çokuluslu sigorta şirketlerinin birinin restorantında bir anlamda, aşçılık mastırını yapacağı şefinin yanında usta aşçı olarak çalışmaya başlar. 74-75 yillarinda iyi bir aşçıdır artık.Yardımcı şef aşçı olarak çalışmaya başlar.

Aynı süreçte erken başladığı karate sporunda da başarılı bir kareteci olarak yetişir. Aynı yıllar devrimci hareketin özellikle üniversitelerde yeniden canlanmaya başladığı dönemlerdir. Alevi bir aileden gelen İsmail, 70'li yillarin devrimci ve sınıf hareketinin merkezi İstanbul'da yaşananlara ilgisiz değildir ama, ne olup bittiğini de anlayamamaktadır. Kendisi gibi , hemşehri ve memleketlisi İstanbul'a hayat alanı aramaya çıkan akranları arasında bir yeri vardır artık. çevresinde gelişen sosyal çalkalantılara ilgisi Alevi bir aileden gelmesi ve Alevi red kültürünün dürtü ve bilince çıkmamış geleneksel algılarıyla sınırlıdır. Kendi ayakları üzerinde Durmayı kendi emeği üzerinde kuran İsmail okumaya da ilgisiz değildir. Daha çok Alevi kültürü üzerine, Şah Hatay-i, Pir Sultan, İmam Cafer buyruğu, Farabi, vb. bir ikide tasavvuf üzerine edindiği kitaba, Fakir Baykurt, Orhan Kemal, Yaşar Kemal kitapları da bulunan 15 civarında kitap'tan oluşan bir kitaplığıda vardır.Ismail gerçeği aramaya başlamıştır ve Mutlaka bulacaktır. Azimlidir.

12 Mart sonrası Cezeevinden çıkan akrabası Haydar Yılmaz'in teşvikiyle okula yönlendirilir. Kadiköy akşam orta okuluna kaydını yaptıran ismail Başarılıdır. Burada karşılaştığı devrimci eğilimli öğrencilerle, Fasist-milliyetçi öğrencilere karşı mücadele eğilimi içinde yer alır. Faşistlere karşı girilen birçok çatışmada yoldaşlarının Hem kalkanı hem yumruğu olur. Kısa sürede anti-faşist gençlik mücadelesinde öne çıkar ve faşistlerin boy hedefi haline gelir. başlangıçta onun için büyük bir tutkuyla inandığı tek kurtarıcı da hala Hz.Ali'dir. Bu inancının devrimci inanca evrimleşmesi uzun sürmez. Orta okulu ara vermeden bitirir. 70’li yıllar Sosyal alanda, sanat alaninda toplumsal içerikli adımların da atıldığıyıllardır. Gorki’nin Ana adlı tiyatro oyununu seyretmesi onun dünya'ya bakışınında dönüm noktasıdır.

Eve geldiğinde Alevilik öğretisi içinde abisi konumunda olan Haydar Yılmaz'a sarılır. Babaları yol kardeşidir. Yani bildik adıyla Müsahiptir. Elini öper ve "dediklerin doğrudur, Ana’dan geliyorum ve artik devrimciyim." der. Pertevniyal lisesine başlar. Liseli dev genç örgütlenmesinde aktif çalışmaların içindedir artik. Aşçılık, spor ve okulu birarada omuzlayan ismail Karete sporunda 'DAN' sahibi bir antrönördür artık. Kavgalarda en öndedir. Ancak spor ahlakını faşistlere karsi kullanmanın dışında asla bozmaz. Lise süreci bilinçli bir devrimci oluşununda sürecidir. Acilciler Safında yerini alır.

Daha evvel Nebil yoldaşın ilk firarında ona 10 gün ev sahipliği yapan İsmail Yoldaş, Engin Erkiner’lerin Cezaevinden kaçtıkları dönemde de lojistik ciddi görevler üstlenir. örgüt içi lojistik alanda üstlendiği görevler sonrası dönemde sorumluluk düzeyi de gelişir. 80-82 yıllarında bölge düzeyinde görevler yerine getiren yoldaş; deşifre olmadan görevlerini sürdürür. 1982’de 82 kişilik yakalanmaların uzantısı olarak İstanbul’da yakalanır ve Hataya götürülür. Uzun sorgu sürecini işkencecileriyle yumruk yumruğa dövüşerek geçiren bir geleneğin ikircimsiz takipçisi olan İsmail, Arkadaşlarının anlatımlarına göre: sporculuğu nedeniyle üst düzey görevlerin, militanıolabileceği anlayışıyla işkenceye tabi tutulur. "Acilciyim, sadece gözlerimi değil, kollarımı da bağlayın istediğiniz kadar işkencenizi yapin. beni bağırtamayacaksınız"der. tahrik olan işkenceciler hırsla saldırır. Gözü ve elleri bağlı İsmail de karşı atağa gecer. Ortalık birbirine karışır. Ismail bayıltılıncaya kadar dövülmüş ve bağırtılamamıştır. Sorguda başarısız kalan işkenceciler elleri boş İsmaili İskenderun ve Akçay cezaevine yollamışlardıve oradada duruşunu sürdüren İsmail hiçbir delil olmadan tutuklanmasına karşı yazdığı itirazla serbest bırakılmış ve yeniden sivil yaşamına dönmüştür.

Kaldığı yerden mütevazi devrimci çalışmalarını cezaevlerindeki arkadaşlarıyla yakınlık içinde geçiren yoldaş, Kendi spor okulunu Ankara’da açarak İstanbul’dan Ankara’ya taşınmıştı. Ardını bırakmayan polis takibatı ve ekonomik koşullar nedeniyle; Avrupa’ya çıkan İsmail Yoldaş 1993’ten beri Fransa’nın Lyon Şehrinde yaşıyordu. İsmail yoldaş Avrupa’da da yoldaşlarıyla yakın temesta olmuştur. Gerek Fransa’da, gerekse de Avrupa’nın birçok şehrinde yaşayan eski yoldaşlarını arayıp bulan İsmail Yoldaş, bulunduğu şehirde gerçekleşen birçok sol etkinliğin içinde bulunmuş,birçok etkinliğin organizesinde de aktif görev almıştır.

Sürgünün ruhlarımızda ve bedenlerimizde açtığı yaralar, yarattığı tahribatlar yoldaşta da etkisini göstermiştir. Bu etkileşim sonucu aramızdan zamansız fiziken ayrılan yoldaşımız için üzüntümüz büyüktür. Bize düşen onun son nefesine kadar elinde düşürmediği, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik bayrağını devralmak ve insanlığının nihai kurtuluşuna kadar kuşaktan kuşağa devretmektir. Onu anmak ancak böylesi bir duruşla anlam kazanır. Baharın ve dolayısıyla yeniden yaşamın başlangıç günü 21 Mart Newroz günü aramızdan ayrılan İsmail yoldaşın mesajını doğru anlayarak ve mesajın bize yüklediği devrimci sorumluluğun bilincine vararak, ona karşı olan sorumluluklarımızı yerine getireceğimizi belirtir, anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliriz.

Not: 21 mart 2012 tarihinden aramızdan sadece fiziki olarak ayrılan yoldaşımızın Devrimci yaşamıyla ilgili yazılara bu sitede yer verilecek, yoldaşlarıyla paylaşılacaktır.

HAYDAR YILMAZ,

 NURAY BAYINDIR,

 ENGİN ERKİNER,

 İBRAHİM YALÇIN,

 İRFAN DAYIOĞLU,

CABİR HASAN,