Şuanda 270 konuk çevrimiçi
BugünBugün3336
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11060
Bu ayBu ay11060
ToplamToplam10479484
dünde takılma, ileriye bak PDF Yazdır e-Posta
İrfan Dayıoğlu tarafından yazıldı   
Pazar, 05 Ağustos 2012 15:35


Çokça söylenir geçmişi olmayanın geleceği de yoktur, bizi geçmişimizden koparmak için 12 Eylül sonrası kurulan sistem çok ince ve detaylı çalıştı. Büyük çoğunluğumuzu rehabilite ederek geçmişimizden kopardı. Yani bizi geleceksiz bıraktı.  Cezaevlerinde özel rehabilitasyon programları uygulandı, eğitim sistemi kökten değiştirildi, yeni kuşaklar geçmişten koparılarak edilgen bırakıldı.  Köşe dönmeci, bireyci kişiliksiz tipler yaratıldı ve bu tür kişilik sahibi olmak erdemmiş gibi topluma empoze edildi. İnsanın insana saygısı, güveni, dayanışmacı duyguları enayilik olarak  lanse edildi. Yani kısacası yönetici sınıfın istediği gibi yönlendirebileceği, kimliğinden, kişiliğinden arındırılmış, adeta canlı bir makineye dönüştürülmüş kişilikler çıktı ortaya.

 Elbette bu sistemin yaratmak istediği kimliksiz, kişiliksiz insan tipi olmamak için büyük çaba gösterenler de oldu.  İşte bu büyük çabanın sahipleridir ki, bugün hala inatla geçmişimize sahip çıkıyorlar ve bu devrimci geçmişi bugüne bağlayarak insanca bir gelecek için mücadele ediyorlar.  Ben kendimi de bu direnenlerin içinde sayıyorum. Ve görüşlerimiz bire bir uyuşmasa da tüm direnenlerin bugünün otoriter zalim diktatörlüğüne karşı bir araya gelebileceğine inanıyorum. 

Türkiye’de bu çabayı gösteren binlerce insan bulunuyor, yine yurt dışında yüzlerce  insan hala umutla geleceğe bakıyor ve Türkiye’deki birlik çabalarına destek olmaya çalışıyor.  Ancak şunu bilmeliyiz ki, dün yüzbinler olan biz direnenler, bugün ancak binler hatta yüzleriz artık, yani İbrahim Yalçın’ın dediği gibi biz artık az kişiyiz. Ondan dolayıdır ki, bu azların çoğalması ancak birbirimize sarılarak sağlanabilir.

Yıllardır sürdürülen iç hesaplaşma tartışmalarımız  artık sonlanmalıdır. Bu tartışmamız elbette gerekli idi. Bu tartışmanın tüm öteki sol yapılanmalarda da yürütülmesi gerekmektedir. Ancak biz Acilciler için alınması gereken dersler çıkarılmış ve sonuç alınmıştır. Artık bizim işimiz devrimci mücadelenin dışına düşmüş eski yoldaşlarla uğraşmak değil, hala yan yana durabileceğimize inandığımız eskimemiş solcularla, yoldaşlarla bir araya gelmek olmalıdır.  Artık eskiden aynı örgütten olmak bir araya gelmemizin kriteri olmaktan çıkmıştır. Kriterimiz kişinin bugünkü duruşuna göre belirlenmelidir. Dün kahraman olanların uğraşı,  bugün düzenin çirkeflikleri içinde bireysel yaşam uğraşına dönüşmüşse bizim o kişi ile işimiz olamaz.

Yine bugünkü AKP iktidarına karşı çıkıyor gibi yaparak, dün yıkmak istediğimiz kemalist diktaya heveslenenlerle de işimiz olmamalıdır. Bazı eski yoldaşlarımız  kendilerine zulüm yapanların  saflarına geçtiklerinin farkında bile değiller.  Çok rahat Kürt düşmanlığı yapıyorlar, çok rahat kemalizm savunuculuğu yapıyorlar. Bir örnek vereyim geçenlerde Dersim katliamı ile ilgili facebook ta bir paylaşım yaptım. Eski yoldaşım İbrahim Büyüker şöyle bir yorum yapmış, “ölüyü suçlamak kolaydır (M. Kemali kastederek) Dersim kalkışması nasıl ve kimlerin kışkırtmasıyla olmuştur bir de onu araştırın”. Şimdi böyle düşünen biri ile bir araya gelmenin anlamı var mıdır?  Adam kemalist olmuş, Kürtlerin açıktan katledildiği Dersim katliamına kalkışma diyor ve birilerinin kışkırtmasından bahsediyor. Vah zavallı, dün uğruna hapis yattığın ideallerini ne tez yitirmişsin.  

İşte  geçmişinin üstüne sünger çekerek  kendisine yeni bir gelecek kurduğunu düşünen zavallılar bilmelidir ki, onlar için gelecek yoktur. Kendi  geçmişine ihanet edenler başkalarından saygı bekleyemezler. Biz dün ne yaptıysak doğru olduğuna, insanlığın çıkarı için olduğuna inanarak yaptık. Elbette hatalarımızı, eksikliklerimizi araştırırız, biz nerede hata yaptık da başarılı olamadık diye düşünürüz. Ama asla geçmişimizi silip atamayız. Bu kendimizi silmek olur. Bunu  yapmak ülkemiz egemenlerinin yaptığı bellek siliciliği ile aynı şeydir. Bunu yapanlar devşirme olabilirler ancak.  Devşirmeler de ağasına hizmetkar olmanın ötesine geçemezler.

Evet biz az kişiyiz, ama istersek çoğalabiliriz, yeter ki niyet olsun. Çünkü bu sisteme karşı duranlar hep azdır ama özdürler. Bizi bir araya getirecek kriterler çok değildir. Aslında tek kriter var , egemenlerin sistemine karşı dik duruştur kriter. Ötesi laftır. Bugünün sistemine karşı dik duranlar, toplumsal olarak dışlanmış tüm kesimlerin haklarını savunurlar. Kürdün hakkını, Alevini hakkını, İşçilerin, emekçilerin, tüm öteki azınlıkların, kısacası bireyin hak ve özgürlüklerini savunurlar. Bizim tek kriterimiz budur. Bunu savunanların sosyalist olduğu aşikardır.

Biz Acilciler hep ilklerin örgütü olduk. Şimdi de bir ilki başarabiliriz. Tüm dik durmaya devam eden  yoldaşlarımızla,yani Acilcilerle,  HDÖ’cülerle, Devrim Savaşçılarıyla, Eylem Birlikçileri ile vb. ortak bir platformda dayanışma amaçlı bir araya gelebiliriz. Ülkemizin ve bölgemizin gidişatı ile ilgili fikir üreten bir kolektif oluşturabiliriz. Medya yolu ile görüşlerimizi kitlelere aktarabiliriz. Bunun için bir örgüt olmaya ihtiyaç yok. Bunun için her konuda aynı düşünmeye ihtiyaç yok. Yeter ki istem olsun, inanç olsun, işe oluşturulacak  ortak bir sitede yazarak başlanabilir. Bunun yanında gelecekte ihtiyaç sahibi devrimciler ve aileleri ile dayanışmayı hedef  alan  bir ekonomik fon ile devam edilir. Bu fona özellikle yurt dışında bulunanlar başta olmak üzere herkes gücü oranında katkı yapar.  Böylelikle dayanışma sözde kalmamış olur. Somut olur.

Benim azları çoğaltma formülüm bu, biliyorum ki, birçok yoldaşımın da düşüncesi böyle. Yukarda saydığım kriterin yanında  bir diğer kriter de şudur. Sol içi  ve örgüt içi çatışmalarda eli yoldaş kanına, devrimci kanına bulaşmış olanlarla ilişkimiz olamaz, bu tiplerle ilişki yürüten yoldaşlarda kendilerini gözden geçirmelidir.  Başkaca bir kritere ihtiyaç da yoktur.  Engin yoldaşın deyimi ile kişi Kürt sorununa şaşı bakmıyorsa ve hala solcuyum diyorsa  bir araya gelebilmek için yeterlidir.

Buradan tüm yoldaşlarıma sesleniyorum, gelin  dün nasıl birlikte hiç bir şahsi çıkar gözetmeden birlikte, birbirimiz için ölümü göze alarak yola çıktıysak, bugünde yolumuza devam edelim, en azından ortak platformlarda buluşalım ve yarınlarımız çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğinin karartılmaması için omuz omuza verelim. Dünde takılıp kalmayalım, yönümüzü ileriye çevirelim. Hepimizin yaşı 60’a dayandı, evlatlarımıza yaşanılır bir ülke, bir dünya bırakmak için gücümüzü birleştirelim. Ortak yapabileceklerimiz için gücümüzü birleştirelim. Umuyor ve inanıyorum ki, bu sese olumlu cevap verecek yoldaşlarım vardır.

 

Son Güncelleme: Pazar, 05 Ağustos 2012 15:37