Şuanda 99 konuk çevrimiçi
BugünBugün3241
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10965
Bu ayBu ay10965
ToplamToplam10479389
THKP-C (Acilciler), Hatay ve Suriye PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Pazar, 12 Ağustos 2012 06:58


12 Eylül 1980 öncesi dönemi bilmeyeler için söylüyorum. Adı geçen dönemde, Acilciler denildiği zaman akla  ilk önce Hatay ilimiz gelirdi.

TİKKO denildiğinde Dersim, DY’den bahsedilirken  Fatsa, Kurtuluş örgütünden konu açıldığında Samsun nasıl anımsanırsa, Hatay’da söz edildiğinde de, önce Acilciler örgütümüz akla gelirdi.

Hatay, Nebil Rahuma, Müntecep Kesici   başta olmak üzere pek çok militanımız ve  yaygın kitle ilişkilerimizin bulunduğu bir ilimizdi. Uzun bir dönemde öyle kaldı.

12 eylül darbesini takip eden yıllarda, Başta Hatay’da olmak üzere ülkenin her yerinde, bölgelerinde barınma olanağı kalmayan yoldaşlarımızın büyük bölümü Suriye’ye geçti.

Amaç; bir süre dışarda kalmak, toparlanmak ve gelişmelere bağlı olarak yeniden ülkeye dönerek mücadeleye kalınan yerden devam etmekti.

Acilciler ismi bu tarihten itibaren 1987 yılı sonlarına  kadar da Suriye ile birlikte anılmaya başlandı.

Toplam, 500-600 civarında militan ve taraftarımız Suriye ve Lübnan’da bulunuyordu.

Son dört senedir anlatmaya çalıştığımız gibi, Ülkeden Suriye ve Lübnan’a gelen ve  bir süre sonra tekrar  ülkeye dönmesi gereken yoldaşlarımızın, geri dönüş umutları  sanıldığının aksine gerçekleşmedi.

Gerçekleşmedi çünkü;  militanlarımız, Suriye’de akıl almaz yöntemlerle, bilinçli bir şekilde devrimci mücadeleden soğutuldu.  Birer ikişer, ama sistematik bir şekilde   örgütten uzaklaştırılarak tasfiye edildiler..

Tasfiyeci çetenin amaç ve hedefleri  önceden belirlenmişti. Onlar, Ülkede bulunan örgütlü militanları Suriye’ye getirip örgütsüzleştirmek suretiyle yaratacakları ‘’dikensiz gül bahçesi’’nde, devrimci değerlerimize el koyup semirmek niyetindeydiler.

Sayıları bir elin beş parmağını geçmeyen tasfiyeci çete amacını gerçekleştirmek için her yola başvurdu

’devrimci(!) bir örgütüz, devrim ve demokrasi mücadelesi vermeye devam edeceğiz’’ derken   yalan söylüyorlardı. Yalan söylediklerini yazdık. Yoğun uğraşılarımızdan sonra asıl niyetlerini deşifre ettik, Kendi aralarında yaptıkları çetleşmelerini yayınlayarak ‘’ kapsama alanlarının Hatay ile sınırlı olduğunu ‘’ kendi kalemlerinden yayınlayarak  gizli emellerini açığa çıkarttık.

Bizler, adı geçen ve  birkaç kişiden oluşan bu ihanet çetesinin  her konuda yalan söylediğini bildiğimiz için, Hatay ve kapsama alanı sözlerinin de yalan ve sahtekarca bir taktik olduğunun farkındaydık. 

Bu çetenin nihai amacı, örgütsel değerlerimize el koyarak ‘’örgüt’’maskesi adı altında değerlerimiz üzerinden zıkkımlanmaktı.

Birlikte mücadele ettiği yoldaşlarına pusu kuran, onları polise muhbirleyerek yakalatan, işkence ederek öldüren, öldürten, esrar- eroin ticareti gibi pis işlere bulaşan ve bu ilişkiler içerisinde aracılık yaparak para kazanmaya çalışanların, devrim ve demokrasi gibi bir sorunlarının olmadığı gibi ülkedeki Arap azınlığın sorunları ile de bir ilgilerinin olması elbette mümkün değildi.

Yalanlarına kimseyi inandıramadılar ve tek başlarına sersefil ortada kaldılar.

 

YALANCININ MUMU YATSIYA KADAR DA YANMADI

’Takke düştü kel göründü’’ diye bir atasözümüz var. Aynen öyle oldu. Takke düştü ve kel görüldü. Daha düne kadar Hatay halkının temsilcisi(!) olmak gibi sahte söylemlerle gerçek niyetlerini gizlemeye çalışanların kim oldukları ne oldukları bugün açığa çıkmıştır.

Suriye’de yaşanan iç savaş ve akabinde Hatay’da yaşanan olaylar bunun en açık göstergesidir.

Son gün itibarıyla Suriye’den Türkiye’ye geçerek  Hatay ve çevresi il’lere yerleştirilen Suriyeli mülteci yada rejim muhalifi militan sayısı 50 bine ulaştı. Bu insanlar  içerisinde, günü birlik Suriye’ye giden orada savaşan ve tekrar dönenler var. Bunlar Hatay sokaklarında insanları rahatsız edecek şekilde bağıra çağıra dolaşıyorlar. Hatay’da evler ve çadır kentler bunlarla dolup taşıyor. Hatay halkı bu insanlardan son derece rahatsız olmasına karşın tepkisini dile getiremiyor. Getiremiyor çünkü örgütsüzdür.

THKP-C(ACİLCİLER) örgütümüzün Hatay örgütlenmesi, başta sözünü ettiğim çete tarafından yıllar önce dağıtıldı. Müntecep Kesici ördürülerek dağıtıldı.

Hatay örgütlenmesinin asıl militanları karalanarak, tu kaka edilerek yıpratılmak suretiyle dağıtıldı.

M.B gibi, Acilciler’in  Hatay örgütlenmesinin temel taşlarından olan yoldaşlar adı geçen çete tarafından, sırf kendilerinin pis amaçlarına alet olmayacağı bilindiği için hakkında her türlü iğrenç yalanlar uydurularak yıpratılmak istendi.

Ali Sönmez, yıllarca bu çete ile birlikte içli dışı yaşadı. Çete’nin asıl niyetini fark ettiğinde iş işten geçmişti. Kendisine,’’ boş ver devrim ve demokrasi mücadelesini, aklını kullan, ömrümüzün sonuna kadar gül gibi yaşayacağımız paramız var, inat etme bizimle çalış’’ teklifini kabul etmediği için ‘’ihbarcı’’ olarak tasfiye edildi.

Nebil Rahuma, bu çetenin gerçek niyetini hepimizden önce fark etmişti. Örgütten ayrıldı. Ayrı bir örgütte çalışmasına karşın peşini bırakmadılar. ‘’bakmayın ayrı olduğuna, bizim yoldaşımızdır’’diyerek yalan söylediler, Nebil Rahuma’yı, kendi örgütü karşısında ‘’şaibeli’’ durumuna düşürerek imha  edilmesine de aracılık yapmış oldular.

‘’Acilcileri ehlileştirdim’’ diye yazanlar sadece Acilcileri değil  Hatay’da bulunan örgütsel yapıyı da parça parça ederek, ilişkiler üzerinden rant edindiler. Hataylı yoldaşlarımızın devrimci potansiyellerini un ufak ettiler, direniş ruhları ve güven duygularını zedelediler.  Güvensizlik ve umutsuzluk aşıladılar.

Yaptıkları her şey biraz daha para kazanmak, birikimlerine birikim katmaktı. Bunun farkına varan herkes kendi köşesine çekildi elini eteğini her şeyden çekti ve bireyselleşti.

Bugün, Hatay sokaklarında cırt atan bu gerici güçlere TAŞ ATABİLECEK  bir el bulunamıyorsa eğer,  bunun sorumlusu kimdir dersiniz?

Hatırlayınız. Utanmaz adam, çetleşmelerinde ne yazıyordu?  ‘’Hatay’ın tüm sokaklarını, ev ev, oda oda, milim milim örgütledim’’ demiyor muydu?

Bu sahte söylemlere inanan kimileri ne yapıyordu peki?

Biz bu çetenin yalan söylediğini anlatmaya çalışıp gerçekleri yazarken ne yapıyorlardı?

‘’Şanlı tarihimizi karalıyorlar, değerlerimize sahip çıkıyoruz’’ diyerek bizlere saldırmaya yeltenmiyorlar mıydı?

 ‘’Tarihimizi karalıyorlar’’ diye,  sözünü ettiğim tasfiyeci çete’nin değirmenine bilerek yada bilmeyerek su taşıyanların, karalanmış bir tarihin değerlerini açığa çıkartmaya çalışanlara bir özür borçları yok mu?

Bugün, Hatay sokakları, Hatay evleri, Hatay’ın civar köyleri gerici güçler tarafından kuşatılmış durumdadır. Bunların demokrasi diye hiçbir sorunları yoktur. Demokrasi karşıtı gericilerdir.

Ne biri ne diğeri, al birini vur öbürüne..

Bugün Suriye’de gözle görülen ve kayırsız şartsız desteklenmesi gereken tek bir demokrasi gücü vardır. Bu gücün adı Kürt muhalefeti’dir.

Önemli not:

9 ağustos tarihli, bu site’de yayınladığım’’devrimci tutsaklarımız’’ adlı yazıda isim ve adreslerini verdiğim kimi tutsak devrimcilerin bir kısmının başka cezaevlerine nakledildikleri haberini aldım. Bana gelen bilgiye göre adresleri değişen tutsak yoldaşların yeni adresleri aşağıdadır. Konuya ilgi duyan ve bu bilgiyi bana ulaştıran arkadaşa teşekkür ediyorum.

İSMET AYAZ

DİYARBAKIR D TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

İZZET TURAN

MARDİN E TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

AYNUR EPLİ

SİİRT E TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

ABDURRAHMAN YILDIRIM İ

İZMİR-ALİAĞA-YENİ ŞAKRAN 3 NO'LU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

Ağa Sağlık Tahliye oldu.

Arslan KARSLI

İzmir-Buca Kırıklar 2 nolu F tipi kapalı cezaevi infaz kurumu

Halil GÜNEŞ

Gaziantep H tipi kapalı cezaevi infaz kurumu

 

Son Güncelleme: Pazar, 12 Ağustos 2012 07:07