Şuanda 399 konuk çevrimiçi
BugünBugün3406
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11130
Bu ayBu ay11130
ToplamToplam10479554
Mihrac Ural derin devletin kardan adamıdır! PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Salı, 04 Eylül 2012 17:10


 

Suriye’de yaşanan iç savaşın etkileri, ülkemizdeki siyasal gündemi doğrudan ve derinden etkilemeye devam ediyor.

Buna karşın, taraflar arasındaki it dalaşının tozu dumanı içerisinde ortaya çıkan saflaşma, bilinçli ve aklı selim olmaktan uzak, günü birlik sokak söylentileri üzerine yapılan yaygaralara göre belirleniyor, en azından öyle gösterilmek isteniyor.

Başer Esad yönetimine karşı ayaklanan muhalif güçleri, ‘’alevi düşmanı’’ Müslüman Kardeşler yada El Kaide’ci kökten dinciler olarak görüp topyekün reddedenlerle, Başer Esad’ın diktatörlüğünden hareketle, Suriye’yi, sözüm ona ‘’demokratikleştirme’’ iddiasında olan güçlerin  kullandıkları argümanlar arasındaki farkın her ne kadar birbiriyle taban tabana karşıt gibi gösterilmesine  karşın,  yöntem olarak çok büyük benzerlikleri bulunuyor.

Her iki taraf da, Suriye’de yaşanan iç savaşın sınıfsal (yada kürtler açısından ulusal) yönünü göz ardı ederek  bunu bir, din ve mezhep çatışmasıymış gibi gösterme gayreti içerisindeler.  

Başer Esad yönetiminin devrilmesiyle birlikte, Suriye’de bir Alevi (Nasturi) katliamının yaşanacağı kaygısı taşıyanların, mevcut yönetimin en kilit noktaları da Sünni kökenlilerin bulunduğunu görmüyorlar. Aynı durum Yönetim karşıtı muhalefet güçleri destekleyenler için de söz konusudur. Bunlar da, doğrudan söylemeseler bile, Başer Esad’ın şahsında mevcut yönetimin, Sünni Müslüman halka karşı katliam yapmakla suçlayabiliyor ve sözünü ettikleri katliamların sorumlusu  Sünni  kökenli şahsiyetlerin olduğu gerçeğinden bahsetmiyorlar.

Başta Hatay olmak üzere Adana, Mersin, K.Maraş gibi illerde tarafların bu temelde saf tutmaları yününde el altında büyük çabalar harcanıyor.

Son bir kaç gündür, özellikle ‘’Yeni Şafak’’ ardında da ‘Sabah’’adlı günlük gazetelerde çıkan uyduruk ve hedef şaşırtıcı haberlerin, derin devlet’in karanlık kozmik odalarında üretilerek yandaş basına servis edilmesiyle, bu büyük çabanın gizli kodlaarını anlamak mümkündür.

Hatay’da bir kısım parti ve demokratik kitle örgütleri tarafında tertiplenen ‘’barış mitingi’’nden hemen sonra, Yandaş basın ‘’Yeni Şafak’’ gazetesinde çıkan haber ve mitingin amacına yönelik yapılan değerlendirmeler son derece ilginç ve bir o kadar da düşündürücüdür.

Yeni Şafak adlı gazete, Miting tertipçilerini  Başer Esad’ın adamları, ‘’El Muhabarat’ın yönlendirmesiyle harekete geçen kuklalar olarak lanse ediyor, Suriye  ajanı Mihrac URAL’ı da bu mitingi organize eden ‘’adam’’ olarak gösteriyor.

İki gün üst üste kamuoyuna servis edilen bu haberler bir süre sonra,’’Yeni Şafak’’la aynı çizgide yayın yapan bir başka yandaş gazete ‘’Sabah’’la devam ediyor.

Haberlerin ortak bir özelliği var. Dikkatle takip edildiğinde hemen göze çarpıyor. Haberi servis edenler, Mihrac Ural adlı Muhabarat ajanının kim olduğunu kime ve neye hizmet ettiğini, Türkiye solu açısından her yönüyle deşifre olmuş, sol’la ilgili herkes tarafından bir devrimci katili olarak bilindiğini çok iyi biliyorlar.

Mihrac Ural’ın Suriye Muhabaratı adına çalışan bir işbirlikçi olması yanında, derin devletle olan ilişkisini de çok iyi biliyorlar.

Kamuoyuna servis ettikleri haberlerde Mihrac Ural’ın bir devrimci katili, Acilciler örgütünün devrimci değerlerine  el koyan bir hırsız, Acilciler tarafından terk edilmiş ve tek başına bırakılmış bir sefil oldugunu söylemiyorlar.

Mihrac Ural’ın  30 yıl önce, PKK Genel Başkanı Abdulah Öcalan’la çekilmiş ve Mihrac Ural’ın bizzat kendisi tarafından özellikle gazetelere servis edilen fotografını yayınlayarak ‘’APO’’ dostu(!) olduğunu yazıyorlar.

Bu haberleri yapan karanlık güçlerin bu site’yi özellikle takip ettikleri de anlaşılıyor. Hasan Cabir’in bu site’de yayınlanan bir yazısından hareketle, H.Cabir’in, Suriye gizli servisi adına Fransa’da eylem yapmak için görevlendirdiğini yazmalarına karşın, aynı site’de üst üste yazılan ‘’Mihrac URAL’ın Abdullah ÖCALAN’a yönelik suikast’’ girişiminden söz etmemeleri, onu, özellikle Abdullah Öcalan dostu olarak göstermek istemelerine ne demeli?

Bu site’de delileriyle defalarca ortaya konan gerçeklerden söz etmek işlerine gelmiyor elbette,

Derin devletin karanlık kozmik odalarında hazırlanarak yandaş basın tarafından kamuoyuna servis edilen hedef şaşırtıcı haberlerin hiç mi hiç ciddiyeti bulunmuyor.

Bu haberler, yaz sıcağında kardan adam yapmaya çalışanların beyhude çabalarına benziyor. Tutmaz.

Mihrac Ural’dan ‘’adam’’ yapmaya çalışanlar aldanıyorlar. Onu besleyip bu günler için hazırlayanların gözleri aydın olsun.

Biz bu oyunu, son dört senedir açık ettik, deşifre ettik ve bu adamı derin devletin kullanamayacağı kadar örseleyip un-ufak ettik.

Mihrac Ural’ı Türkiye’deki  Arap Alevi’lerinin sözcüsü(!)ymüş gibi usul usul piyasaya sürmek istemeleri ve bu konuda  ısrar etmeleri, bugüne kadar bu işbirlikçi üzerine yaptıkları yatırımların bir sonucu olarak ‘’ya tutarsa’’ diye ısrar etmelerine karşın tutmadığı tutmayacağı çok açık. Yaz sıcağında yapılmak istenen’’kardan adam’’ların ömrü bir gün değil bir kaç saat bile sürmeyecektir. Nitekim öyle de oldu. Yeni Şafak ve Sabah adlı yandaş basının manşetten verdiği haberlerden rahatsız duyan, Hatay mitingine  konuşmacı olarak katılanlardan,  BDP İzmir Milletvekili Levent TÜZEL’in ‘’ Mitingin sözü edilen şahısla ilgisinin olmadığı’’ na ilişkin yaptığı açıklama da zaten bu oyunların tutmayacağına ilişkin güzel bir örnektir.

Fırat Haber Ajansı’nda yayınlanan ve adı geçen gazetelere yönelik tekzip açıklamasının ilgili bölümü şöyle:

1 Eylül Dünya Barış günü nedeniyle yapılan eylemin 2 aydır faaliyet yürüten “Suriye’de Emperyalist Müdahaleye Hayır” platformu tarafından organize edildiğini ifade eden Tüzel, “Bu platformun ve oluşturan grupların, haberde adı geçen “acilciler” isimli grupla alakası yoktur. Eski genel başkanlığını yaptığım Emek Partisi ve ÖDP, Halkevleri gibi siyasal parti ve yapılar, sendikalar, meslek örgütleri ve kent halkının oluşturduğu platformun barış günü vesilesiyle yaptığı yürüyüş ve açıklamada, Baas rejimine destek olmaktan öte Suriye’ye müdahale eden ve içişlerine karışan emperyalist güçlere ve AKP Hükümetine karşı uyarı mesajları ve çağrılar ifade edilmiştir. Adı geçen Mihraç Ural isimli kişiyle bütün bu örgüt ve çevrelerin çalışmasını örtüştürmek, Antakya’nın emek, demokrasi ve barış güçlerine haksızlık ve çarpıtılmadır” dedi.

 

Özellikle Hataylı devrimci demokratlar arasında her yönüyle deşifre olmuş bir devrimci katilini, Alevilerin koruyucusu,onların haklarını savunan bir Alevi dostu gibi gösterme çabası derin devlet açısından bir çaresizliktir.

Derin devlet ve onun oyun kurucularına tavsiyemiz, başka adam bulmalarıdır. Mihrac Ural’dan artık bir bok olmaz.

Tekrar ediyorum. Gözleri aydın ola, Mihrac Ural, Acilciler tarafından tüm ülke sathında deşifre edilerek kullanılamaz hale getirilmiştir.

Kim ne derse desin, Suriye’deki iç savaşın taraftarları arasındaki kutuplaşmanın seyrini değiştirerek, onun bir alevi-sünni çatışması gibi gösterilmek istenmesi, Tayyip Erdoğan yönetiminin değirmenine su taşımaktır. Suriye’deki iç savaşın sonlanması durumunda, bölgede ortaya çıkan Kürt insiyatifinin oynayacağı rol,  Türkiye’deki Kürt özgürlük hareketinin geleceği açısından da hayati önemdedir.

Türkiye’nin mazlum halkları, Türkiye’nin tüm emekçileri, Türkiye’nin tüm devrimci demokratik güçlerinin bütün çabaları, Suriye’deki iç savaşta ortaya çıkan Kürt insiyatifini diri tutmak, serpilip yeşermesine yardım etmek, onu koruyup kollamak gerektiğinin bilinciyle hareket etmelidirler.

Sorunu alevi-sunni çatışması ekseninde ele alan her iki yaklaşım yanlış olup ciddiye alınmamalı, asıl sorun gözlerden saklanmaya çalışılırken suni gündemlerin peşinde koşulmamalıdır.

 

Son Güncelleme: Salı, 04 Eylül 2012 17:14