İnternet vasıtasıyla elime ulaşan bir yazıyı yayınlıyorum. Yazan kişiyi tanımıyorum ama ilettiği bilgi, İlker’in yakalandıktan sonra öldürüldüğü bilgisi bizim bilgimizle örtüşüyor. Bazı harfler bozuk çıkmış ama okunabiliyor.

TARİHİN KARANLIK SAYFASINDA MALATYA

Türkiye’de karanlýklar aydýnlanmadýðý sürece vicdanlar rahat olmamakla birlikte insanlar arasýndaki güvensizlik durmadan týrmanmaya devam edecektir.

Türkiye’de birlikte yaþamanýn, paylaþýmýn koþullarý oluþturulmadýðý sürece ýrkçýlýk, kafatasçýlýk pirim yapmaya, yerini korumaya devam edecektir. Bununla birlikte masum insanlarýn caný yanmaya devam edecektir. Daha ötesine gidersek öfke, kin ile oluþan bilinçaltý her olayýn doðmasýna neden olacaktýr.

Her gün yataðýmýzdan kalktýðýmýz da, gazetemizi okuduðumuz da, radyo, televizyon haberlerine baktýðýmýz da ya da akþam haberlerini izlediðimiz de karþýmýza yýllar öncesinde yaþanmýþ insanlýk onuruyla baðdaþmayan, can alýcý noktayý yakalamýþ oluruz. Geçmiþteki insanlýk suçunu iþleyen, devletin çeþitli yerlerinde görev yapmýþ kiþi, kiþiler yaptýklarýyla gurur duyarcasýna, alay edercesine sahipleniyorlar. Ýnsanlýðýn, güvenin bitiði yer burasýdýr.

Bir devlet düþünün? Sýnýrlarý belli ve o sýnýrlar içerisin de insanlarýn mezheplerini, dillerini, kültürlerini, ten renklerini, ateistliklerini,  eþcinselliklerini, lezbiyenliklerini ile birçok yapýyý içinde barýndýrsýn ve bu yapý içerisin de devlet eþitçe, hakça paylaþým yapmak zorundadýr.

Malatya eski Valisi Refet Küçüktiryaki’nin Darbeleri Araþtýrma Komisyonu’na ifade veren ve Kenan Evren’in arþivinden çýkan mektubun da Malatya Milletvekili Veli Aðbaba  “Bu mektupta yazýlanlar Alevilere yapýlan baský, zulüm ve katliam bakýmýndan doðrudur” dedi. Aðbaba, Küçüktiryaki’nin Malatya Valiliði görevine baþladýðý tarihten 12 Eylül 1980 darbesine kadarki dönemde Malatya’da 102 kiþinin öldürüldüðünü belirterek, bu cinayetlerden Küçüktiryaki’yi sorumlu tuttu.

40 bin Alevi’ye kan kusturdum”, “En büyük Alevi kasabý benim” diyen Malatya eski Valisi Refet Küçüktiryaki’nin Kenan Evren’e gönderdiði mektup gündemdeki yerini korurken, insanlýk onurunun ayaklar altýna nasýl alýndýðýnýn da bir itirafýdýr.

Kenan Evren arþivinden çýkan mektubu ve Malatya Valiliði yaptýðý 1974 yýlýndan 1980 darbesine kadarki dönemde Malatya’da iþlenen faili meçhul cinayetlerin listesini açýklayan Aðbaba, þunlarý kaydetti: “Dediklerini gerçekten yaptý.” “Kendisini Yavuz Sultan Selim’den sonra en büyük Alevi-Kýzýlbaþ düþmaný olarak tanýtan, Malatya Ýl Merkezi’nde 40 bin Alevi’ye kan kusturmakla ve Alevi Kýzýlbaþ kasabý olmakla övünen, 12 Eylül döneminin Emniyet Genel Müdürü Refet Küçüktiryaki Malatya’da 23 Temmuz 1975 ile 07 Þubat 1978 tarihleri arasýnda Valilik yaptý. Bu mektupta yazýlanlar Alevilere yapýlan baský, zulüm ve katliam bakýmýndan doðrudur. Bu mektubun kanýtý Maraþ’týr, Sivas’týr, Malatya’dýr. Bu mektupta yazýldýðý gibi Alevilere kan kusturulmuþtur.”, “Malatya’daki cinayetlerin hamiliðini yaptý.”

Valilik makamýnýn kirli ellerde bulunup, açýktan Alevi olarak kendisini hisseden ve sosyalist düþünceyi taþýyanlara, devrimcilere gerçek anlam da kan kusturduðunun açýktan bir delilidir.

 “Üç solcu gence Beylerderesi’nde operasyon yapýlmýþ, sað yakalanmalarý mümkünken ikisi öldürülmüþ, Ýlker Akman isimli sol görüþlü genç ise sað yakalandýðý halde vurularak öldürülmüþtür. Bu valinin görev yaptýðý dönemde ve bu olaylarý takip eden zaman içerisinde onlarca insan öldürülmeye devam edilmiþtir. Malatya’nýn belki de hem ekonomik hem siyasi olarak geri gitmesine neden olan Malatya Belediye Baþkaný ve torunlarýnýn katledildiði Hamido olaylarý da 1978 yýlýnda yaþanmýþtýr. Hamit Fendoðlu, gelini ve iki torununun evlerine gönderilen paket içerisindeki bombayla paramparça olduðu bu olay sonrasýnda Malatya yakýlýp yýkýlmýþ, iþyerleri tahrip olmuþ, 8 kiþi ölmüþ, 20’si aðýr 100 kiþi yaralanmýþtýr. Bu olaylar sýrasýnda 3 Alevi lise öðrencisi kaçýrýlmýþ, iþkence edilmiþ, kafalarýna kurþun sýkýlmýþ ve Beylerderesi’nde raylara atýlarak paramparça edilmiþtir.”

Valilik makamý, kendisi gibi olmayanlarý, düþünmeyenleri yok etmeye çalýþtýðý ortadadýr. Kendisi bu olaylarý körüklerken elbette yalnýz baþýna deðildir. Malatya’daki devleti temsil eden kurumlarýn üst düzey de görev yapmýþ kiþilerde sorumludur. Ayný zaman da dönemin iktidar partisi de sorumludur. Olaylar bir zincir halkasýnýn devamýdýr.  

Kenan Evren’e neler yazmýþtý?

Malatya eski Valisi Refet Küçüktiryaki’nin Kenan Evren’e gönderdiði 12 Þubat 1980 tarihli mektup þöyle:

 “Beni Emniyet Genel Müdürü yapan Baþbakan Süleyman Demirel deðildir. Ben, beni keþfeden Amerikan Hükümeti’nin Ankara temsilcilerince tavsiye üzerine bu göreve atandým. Türkiye’de ilk defa resmi olarak Alevi-Kýzýlbaþ ‘Soykýrýmý’ný baþlatan (Devlet adýna) benim. 1976 yýlýnýn ocak ayýnda, Malatya Beylerderesi Olayý’ndan sonra, Malatya Ýl Merkezi’ndeki 40.000 Alevi-Kýzýlbaþ’a kan kusturdum. Yavuz Sultan Selim’den sonra, en büyük Alevi-Kýzýlbaþ düþmaný benim. Bunu ispat ettim ve ispat etmekte de devam edeceðim.

Ben Beylerderesi olaylarý sýrasýnda yanýmda Malatya Ýl Jandarma Komutaný Albay olduðu halde Malatya’daki tüm Alevi-Kýzýlbaþ köylerini ortadan kaldýrmalý dedim. Benim bu sözlerimi Mayýs 1976 tarihli “Halkýn Kurtuluþu” adlý dergi apaçýk yazdý. Þu anda Emniyet Genel Müdürüyüm. 1976 yýlýnda ben Malatya’da Vali iken, Malatya Emniyet Müdürü olan (ki en az o da benim kadar Alevi-Kýzýlbaþ kasabýdýr) Abdülkadir Aksu’yu benim yardýmcým yaptým.

Ankara’da Alevi-Kýzýlbaþlarýn oturduðu ‘Kurtarýlmýþ Bölge’ adlý semtlere kan kusturan Reþat Akkaya’yý Ankara Emniyet Müdürü yapan benim. Sýkýyönetim Komutanýnýn emriyle görevinden alýndý. Zannedilmesin ki pasifize oldu. Bölgede kalarak gerçek Ankara Emniyet Müdürü yine o olacaktýr. Beni hiçbir kuvvet yerimden söküp atamaz. Ne Baþbakan ne de Cumhurbaþkaný ne de bir baþkasý. 1981 yýlý seçimlerinde AP’den Malatya Milletvekili adayýyým. Beni silah kaçakçýlýðý ile suçlayanlara þunu söylemek isterim ki: Ben Bulgaristan üzerinden gelen Komünist silahlarla Alevi kasaplýðýný yürütmüþ adamým.”

Refet Küçüktiryaki’nin destek aldýðý yerlerin baþýn da o günkü iktidar da bulunan Amerikan Hükümeti vardýr. Ayný zaman da Türkiye’deki üst düzeydeki destekçileri vardýr. Mektup açýkça bir itiraf olmakla birlikte þu soruyu sormamýz gerekiyor? Öðrencilere, memurlara, gazetecilere, devrimcilere, Kürtlere ha bire davalar açýlýrken, bu ülkenin savcýlarý, hâkimleri canla, baþla çalýþýrken niçin, insanlýk suçlarýný iþleyenler için böyle çalýþmazlar? Sorunun yanýtýný hep birlikte arayalým ne dersiniz?

Hüseyin Habip Taþkýn

19.11.2012