Şuanda 204 konuk çevrimiçi
BugünBugün2621
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10345
Bu ayBu ay10345
ToplamToplam10478769
çözümsüzlüğün içinde çözüm aramak PDF Yazdır e-Posta
Hasan Cabir tarafından yazıldı   
Cumartesi, 05 Ocak 2013 19:48


Çözümsüzlüğün içinde çözüm aramak başlığıyla bu yazıma başlamamın
nedeni kuşkusuz Türkiye'de Son günlerde gündemi meşgul eden, Kürt
sorununun çözümüne yönelik çıkan haberler ve buna bağlı gelişmeler ve
karşılıklı yapılan açıklamalardır.
Evet Türkiye halklarının yılardan beri özlemini çektiği bu barış
koşullarının yaratılması için birden çok girişimi oldu. Oslo
görüşmelerinin bir daha hayata geçirilmesi sürecinin başlatılması ve
pozitif bir sonucun alınması elbetteki, demokrasiden yana tüm güçleri
sevindirdiği ve özellikle Kürt halkı nezdinde bir heyecan yaratmış
olduğu kesin
Zira bu barış masası birden çok kurulmasına karşın, her defasında AKP
diktası tarafından devrilmiştir. AKP nin bu konuda ne kadar hesapçı
olduğunu anlamak için fazla geçmişe gitmeye gerek yok. AKP iktidarı
bır taraftan BARIŞ söylemlerini dile getirirken, diğer taraftan da
oparasyon ve tutuklamaların ardı arkası kesilmiyor. Başta Kürt halkına
ve genelde demokrasi güçlerine karşı yürütüğü bu baskılar onun bu
kanuda samimi olup olmadığının göstergesidir.
AKP neyin peşinde, önce bunun bir tesbitini yapalım. Bir kere AKP
gündeme bu gün bu konuyu tesadüfen mi getirdi? Hayır, ikincisi bu
mantık birden bire ortaya çıkmamıştır. AKP iktidarı başta elinden
geldiğince KUK hareketini bölmeye çalışması sonuç vermedi. Zira kandil
ve imralı ile bağları birbirinden koparmaya çalıştı. Kürt halkı ise
hem kandile hemde Abdullah Öcalan'a sahip çıkarak AKP'nin oyununu boşa
çıkardı. Sonuç itibarıyla da son yapılan açlık grevi ile Kürtler çözüm
yolunun hem İmralıdan, hem de kandilden geçeceği mesajını verdiler.
Bugün Ne Kandilsiz, ne de Öcalansız bir çözümün olmayacağı açığa
çıkmış bulunmaktadır. Bu durum bir bütündür ve bütünlüklü bir yaklaşım
gerekmektedir.
Devletin silahları bırakma talebi, önceden adımlar atılmazsa, teslim
alma politikasıdır. Bu metod önceleri de denenmiştir. Bir taraftan
silahları bırakın, eylem yapmayın diyen iktidar, bir taraftan da
operasyonları sürdürmektedir. Bu çözümde samimi olunmadığının
göstergesidir. Bu kadar çözümsüz olan bir iktidar, bu güne kadar bunu
yapmayan ve gündeme bugün bu görüşmeleri koyarak aslında gündemi
değiştirerek, halkların dikatini başka yönlere çekerek patriyotların
yerleştirilmesi için oluşabilecek muhalefeti bertaraf etmektedir.
Diğer taraftan yaklaşan seçimler dolayısıyla, kaybettiği kanı
durdurmanın yolu olarak bu yönteme başvurmaktadır. Oysa bu taktik ucuz
bir taktiktir. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Hareketini parçalamak, bölmek
ve zayıf düşürmek için bin bir provakasyonlar yaratmıştır ve yaratmaya
da devam edecektir. Yakın zamanda Antepte yaptırdığı bombalama ve bunu
KUK Hareketine yükleme çabası, Çukurca katliamı ve benzeri tutumları
olan BARIŞ konusunda ne kadar samimi olabileceği sorgulanmalıdır.
Evet ENGİN ERKİNER YOLDAŞIN dediği gibi Öcalan 14 yıldır tutsaktır.
Hükümet ve devlet kendisiyle defalarca görüşmüştür. Hükümetin
gerçekten çözüm amacı olsaydı, şimdiye kadar bu amaca çoktan ulaşılmış
olması gerekirdi. Geçmişe bakıldığında ihtiyatlı olmak için fazlasıyla
neden bulunuyor.
Dolayısıyla yoldaşın dediği gibi ihtiyatlı olmak gerekiyor. Zira
aslında bütün bu çözüm çabalarının başarısızlığının altında demokrasi
yokluğu, bir taraftan da iktidarın demokratlığı biçimde kabul etmesi,
özde ise büyük dikta hevesi taşıması yatıyor. Ancak gerek bölge ve
gerekse ülke koşulları, yaklaşan seçim süreçleri AKP'yi bir kez daha
Türkiye'nin en büyük sorunu olan Kürt sorunu konusunda adım atmaya
zorlamaktadır. Bu sefer herkes artık geçmiş deneylerden ders çıkarmış
bulunmaktadır. Bir şey vermeden bir şey almanın, sonuca gitmenin
olanakları bulunmamaktadır. Eğer samimi olarak yaklaşılmaz ve bir kez
daha olaya bir seçim yatırımı olarak laklaşılırsa sonuç Türkiye için
bir felakete dönüşebilir. Kürtler artık insan olmaktan doğan tüm
haklarını anayasal güvenceye kavuşturmadan, çözüm adı altında
teslimiyet içerikli formüllere asla yanaşmazlar. Tek çözüm sorunu
adını koyarak çözmek ve Kürt halkının siyasi temsilcilerini serbest
bırakmaktır.

Son Güncelleme: Cumartesi, 05 Ocak 2013 19:49