Şuanda 246 konuk çevrimiçi
BugünBugün2643
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10367
Bu ayBu ay10367
ToplamToplam10478791
Bir HDK değerlendirmesi ve bir öneri PDF Yazdır e-Posta
İrfan Dayıoğlu tarafından yazıldı   
Çarşamba, 30 Ocak 2013 19:57


Halkların Demokratik Kongresi, kurulduğundan bu yana ülkemiz sol kesimlerinin ilgi odağı olmaya, faaliyetleri dikkatle izlenmeye devam ediliyor. Ülkemiz düzen muhalifi güçlerinin bir araya getirilerek gerçek bir halk muhalefeti yaratmayı esas alan HDK deneyimine bir çok çevre destek verirken, birçok birey ve çevre de hala ihtiyatla yaklaşmaktadır. Bu ihtiyatlı yaklaşımın gerekçesi, daha önce yaşanan bir çok solda birlik deneyiminin başarısızlıkla sonuçlanmasıdır.

Ancak hemen belirteyim ki, HDK tüzük ve programına baktığımızda, kongre yönetiminin yaşanan bu olumsuz birlik deyimlerinden dersler çıkardığını görmekteyiz. Kongre  bileşenleri olacak örgüt veya bireylerden kendilerini  inkar ederek katılım beklemiyor. Tam tersine bileşenlerinin kurumlarını koruyabileceğini baştan kabul ediyor. Bu da değişik çevre ve bireyin kongrede temsiline büyük olanak sağlıyor.

Nitekim bu süreçte HDK saflarına yüzlerce aydın, sanatçı ve bağımsız siyasetçinin yanında, onlarca kurum da (parti, STK) katılım sağladı, destek verdi. Bu eğilimleri göz önüne alan HDK yaptığı kongresiyle de, tüm tabanını temsil edecek bir yönetim seçti. Elbette HDK’ye katılım eş zamanlı değildir ve süreç içinde büyüyerek devam edecektir.  Umarım HDK yöneticileri bu kuruma ihtiyatlı yaklaşan, eski olumsuzluklardan dolayı « bu girişimden de bir şey çıkmaz » diyen, ama aynı zamanda ülkedeki devrimci mücadelede birliğe önem veren kurum ve kişileri de ikna edecek çabaların sahibi olur.

Çünkü bugün her ne kadar ülkemiz sol muhalif güçlerinin önemli bir kesimi HDK saflarına gelmişse de, hala önemli bir muhalefet kesimi dışardadır. Bu kesimlerin bir kısmı ulusalcı kesime akarken, toplumsal dışlanmışlığı yaşayan halk kesimleri öncülerini bekliyor. Özellikle Aleviler CHP eksenli, ulusalcı, ırkçı etkiden kurtarılmayı bekliyor. HDK’nin bir görevi mevcut muhalif güçleri birleştirmek ise, bir görevi de bileşenleri vasıtasıyla toplumu kucaklayacak girişimleri başlatmaktır. Bu kurumlaşma kağıt üzerinde kalmayacaksa, pratik yaşam içinde kendi adına bir eylemselliğin içinde olmalıdır.

Bugüne kadar yaşanan birlik deneyimlerini dağılmaya götüren başlıca sebeplerden biri, birliği oluşturan kesimlerin teorideki birliğinin mücadele alanlarına taşınmamasıdır. Pratik eylem kitleleri birbiri ile kaynaştıran bir tutkal görevi görür. Bugün HDK bileşenlerinin kendi bağımsız yapılarıyla eylemler düzenlemesi yetmez. Esas olan bu eylemlerin bileşen adına yani HDK adına yapılabilmesidir. Toplumda bir çekim merkezi ancak böyle yaratılabilir.

HDK’nin bu konuda iyi bir örnek verdiğini söyleyemeyiz. Eylemselliği daha çok, konferans, seminer gibi kapalı salon toplantılarından ibaretmiş gibi görünüyor. Bunun artık sokaklara taşırılması gerekmektedir. Yine örgütlülüğünün de artık tabana yayılması,  mahallelere kadar taşırılması gerekmektedir. Bu çabalar içindeki Kongre bileşeni yapı ve şahsiyetlerin de, grupsal veya bireysel çıkarlarını değil, bütünün çıkarlarını esas alan bir yaklaşım sergilemesi gerekmektedir.  Ancak böylesi bir pratik geçmiş olumsuz deneyimlerden dolayı solda birlik fikrine sıcak bakmayan kesimleri Kongre etrafında bir araya getirebilir.

Bugün ülkemizdeki siyasi haritaya baktığımızda Kürt hareketi dışında, kitlelerle kucaklaşmış bir siyasi yapılanma görmek çok zor. Elbette onlarca siyasi yapı var ve birşeyler de yapmaya çalışıyorlar. Ancak bu onları marjinal gruplar olmanın ötesine taşıyamıyor hala. HDK bu açıdan büyük bir şanstır ülkemiz devrimci hareketleri için. Böylesi bir yapı etrafında bir araya gelinerek gerçek anlamda solcu-devrimci bir çekim merkezi yaratılabilir. Bugünkü verilerle, tek başına hiç bir siyasi yapılanmanın veya çevrenin bunu başarma şansı bulunmuyor.

 HDK Tüzüğüne baktığımızda, ülkemiz solunun bütün bileşenlerini bir araya getirebilecek genel bir çerçevenin çizildiğini görüyoruz.

 

HDK Tüzüğü

« Madde 2: Kongrenin Tanımı

Kongre, tüm ezilenlerin ve sömürülenlerin; dışlanan ve yok sayılan bütün halkların ve inanç topluluklarının, kadınların, işçilerin, emekçilerin, köylülerin, gençlerin, işsizlerin, emeklilerin, engellilerin, LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans) bireylerin, göçmenlerin, yaşam alanları tahrip edilenlerin; aydın, yazar, sanatçı ve bilim insanları ile bütün bu kesimlerle mücadele yürüten güçlerin her türden baskı, sömürü ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve insan onuruna yaraşır bir yaşam kurmak üzere bir araya geldiği ortak bir dayanışma ve mücadele zeminidir.

Madde 3: Kongrenin Amaçları

Kongre, mevcut anti-demokratik siyasal sisteme karşı, halklardan, ezilenlerden, yok sayılanlardan, doğadan, emekten, özgürlükten, eşitlikten, barıştan ve adaletten yana olanların demokratik bir toplum ve insanca bir yaşam için ortak mücadeleyi örgütlemeleri gerektiğinin bilinciyle;

a) Türkiye’de yaşayan tüm halkların demokratik temelli siyasal hak taleplerinin tanınması; başta anadilinde eğitim hakkının sağlanması gelmek üzere kimlik ve kültürlerinin korunması ve geliştirilmesi yönünde gerekli mücadeleyi yürütmeyi;

b) Dışlanan ve ayrımcılığa maruz kalan tüm inanç topluluklarının ve inanmayanların düşünce, ifade, vicdan ve ibadet özgürlüklerinin eşit vatandaşlık hakları temelinde çözüme kavuşturulması için mücadele etmeyi;

c) Kapitalizme ve emek sömürüsüne karşı tüm işçilerin, emekçilerin, yoksul köylüler ile tüm çalışanların onurlu, adil, güvenceli, güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarına ve sosyal güvenliğe sahip olma hakkını savunmak; siyaset yapma, siyasal ve sendikal örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm yasal ve fiili engelleri kaldırmak için mücadele geliştirmeyi;

ç) Yoksulluğa itilen köylüler, emekliler, yaşlılar ve işsizler gibi toplumsal kesimlerin ortak mücadelesini geliştirmeyi;

d) Emperyalizmin dünya halkları üzerindeki egemenlik politikalarına; ekonomik, siyasi ve askeri anlaşmalarına, kurumlarına; sömürgeciliğe ve işgallere, askeri üslerine karşı mücadele etmeyi; bölge ve dünya halklarıyla enternasyonalist dayanışmayı geliştirmeyi;

e) Siyasal, ekonomik ve toplumsal yaşamın her alanında cinsiyetler arası eşitsizliğe karşı çıkarak, erkek egemen sistemin ve kadınlara yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için mücadele etmeyi;

f) Gençliği, tekçi, milliyetçi, ayrımcı, cinsiyetçi eğitim sistemine ve eşitsizliği derinleştiren sınav sistemine terk eden; işsizliğe ve ucuz işgücü sömürüsüne mahkûm kılan politikalara karşı, siyasete aktif katılımlarının ve temsiliyetlerinin önündeki tüm engellerin kaldırılması, herkese parasız, eşit, demokratik, bilimsel ve anadilde eğitimin sağlanması konusunda mücadele etmeyi;

g) Çocukları ilgilendiren bütün işlem ve faaliyetlerde, çocuğun hakları ve yararının temel alınması gerektiği yaklaşımıyla çocukların şiddet, ihmal, suistimal, her türlü istismar, kötü muamele ve ayrımcılıktan korunması, başta eğitim ve sağlık olmak üzere tüm kamu hizmetlerinden eşit ve parasız bir biçimde yararlanması için mücadele vermeyi;

h) Lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireylerin heteroseksizmden kaynaklanan kamusal ve toplumsal yaşamda mâruz kaldıkları şiddet, dışlanma, ayrımcılık, nefret suçu ve söylemlerine karşı mücadele geliştirmeyi;

ı) Engellilerin kamusal ve toplumsal yaşama eşit koşullarda katılım sağlayabilmeleri için, ayrımcı uygulamalara ve engellerinden kaynaklanan sorunlarına karşı çözüm üretilmesi yönünde mücadele geliştirmeyi;

i) Çözümsüzlüğe terk edilen Kürt sorununda kalıcı bir barışın sağlanması ve Kürt halkının tüm sorunlarının demokratik çözüme kavuşturulması için mücadele vermeyi;

j) Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı, özgür ve demokratik birlikteliği ilkesi çerçevesinde, demokratik özerklik de dahil olmak üzere halkların ihtiyaç duyduğu çeşitli yönetim biçimlerinin tartışılması ve hayata geçirilmesi için mücadele geliştirmeyi;

k) Militarizme ve siyasi iktidarların bu doğrultudaki politikalarına karşı, barış ve halkların kardeşliği temelinde politikalar savunmayı, zorunlu askerliğin kaldırılması ve vicdani ret hakkının tanınması için mücadele vermeyi;

l) Kapitalizmin doğayı, doğal varlıkları ve yaşamı metalaştırarak sömürmesine, yaşam alanlarını yok etmesine karşı, doğanın, insanın, hayvanların ve tüm canlıların yaşam haklarının güvence altına alınması için mücadele yürütmeyi amaçlar.

 

Madde 4: Kongrenin İlkeleri

a) Kongre, tüm demokratik muhalefet güçlerinin özgül mücadele alanlarını ortak mücadele alanı olarak kabul eder;

b) Devletten, sermayeden, hükümetlerden ve onların kurumlarından bağımsızdır;

c) Halkların kendi gelecekleri ile ilgili her konuda demokratik temelli hak taleplerini ve kararlarını esas alır;

ç) Demokratik muhalefet güçlerinin irade ve inisiyatifinden hareketle bileşenlerin, ifade, düşünce ve inanç özgürlüğünü tanır; demokratik, katılımcı ve şeffaf bir işleyişi benimser;

d) Kongre bileşenleri, kongreye kurumsal ve bireysel kimliklerini koruyarak katılabilir;

e) Delegelerin insanlığa, halka, doğaya ve mensubu olduğu tüm kongre kurullarına karşı sorumluluğunu esas alır;

f) Tüm karar alma süreçlerinde azınlık görüşlerin ifade haklarını korur;

g) Tüm karar alma mekanizmalarında cinsiyet eşitliğini esas alır ve uygular;

h) Tüm karar alma mekanizmalarında gençlerin temsiliyetini esas alır ve uygular.

ı) Tüm karar alma mekanizmalarında bireylerin temsiliyetini güvence altına alır ve uygular.

i) Aday olduğu takdirde engellilerin karar alma mekanizmalarında temsiliyetini güvence altına alır. »

Yukardaki ilkelere karşı çıkacak bir devrimci-solcu olabilir mi ? bilemiyorum. Bu genel çerçeve etrafında, ülkemizin demokratikleştirilmesini isteyen, bu baskıcı, totaliter rejimden kurtulmayı isteyen her kurum ve bireyin karşı çıkacağına ben inanmıyorum. Ancak sorun bu özlü sözlerin yaşamdaki karşılığı olan, mücadele etme noktasındaki iradededir. Biz devrimcilere düşen bu ortak mücadele iradesini oluşturmaktır. Gerisi gelir.

Unutulmamalıdır ki, örgütler ortak bir amaca ulaşmak için araçtırlar. Amaç insandır. Özgür insandır. Bağımsız bireydir. Insanlığın kurtuluşu gibi büyük bir amaçla yola çıktığını söyleyen devrimciler araç ile amacın yerlerini karıştırmamak zorundadır. Geçmişte bunun bir çok örneğini yaşadık örgütler, örgüt liderleri fetişleştirildi. Amaç olan insan basit bir araç gibi görüldü. Sadece küçük bir zümrenin kafasındaki gizli amaç( !) için, geride kalanların hepsi araca çevrildi ve yenilgi de kaçınılmaz oldu.

Bir toplumu dönüştürme idealiyle yola çıkan devrimciler, dönüşüme önce kendinden başlamak gerektiğini unuttular. Teoride düzen kişiliğini aştığını söyleyen bireylerin pratikte bu yaşamdan kopmadığını net olarak gördük.

HDK tüzüğünde yer alan maddeleri okuduğumuzda, bütün bunlardan önemli dersler çıkarıldığının ipuçlarını görmekteyiz. Yeterki, bunları pratikleştirebilelim. Bugün HDK’nin önünde kendisini oluşturan bileşenleri vasıtasıyla toplumda bir umut olmayı sağlama görevi bulunmaktadır. elbette bunun somut ifadesi HDK’yi oluşturan birey ve kurumlardır. Görev bu kurumları ve bireyleri temsilen yönetim olmuş arkadaşlardadır.

Pratik olarak HDK kendini daha güçlü ifade edebilir, tüm ezilen toplum kesimlerinin sorunlarını dile getirip çözüm yolu gösterebilirse, beklenilen devrimci-demokratik öncülüğü hak edecek ve toplumsal bir kabul görecektir. Tüm bu söylediklerimizden sonra hala çeşitli nedenlerden dolayı bu yapılanmanın kenarında duran, bekle gör politikası güden bizlerin de içinde olduğu devrimci kesimlere önemli görevler düşmektedir. Özellikle  arkadaşlarımızın bu konuda üstlerine düşeni yerine getirmede daha aktif tutum belirlemeleri gerekmektedir.

HDK bugün tüm yukarda saydığımız bazı çekincelerimize karşın, ülkemizde oluşabilmiş en iyi birlik platformu, en iyi muhalefet blokudur. Bizler ve bizler gibi eskiden aynı siyasi yapılanmalarda yer almış birçok çevre ve birey de bunun bilinciyle hareket ederek bu muhalefet bloku için yer almalıyız diye düşünüyorum. Elbette bu benim şahsi görüşümdür. Her arkadışımızın da elbette bu konuda söyleyecek bir sözü vardır.

Ben bu kısa değerlendirme ile bir çevre  olarak bizlerin, HDK konusundaki düşüncelerinin ortaklaşabilmesi için, bir tartışma başlatmayı amaçlıyorum. Umarım tüm arkadaşlar bu konuda duyarlı davranır ve bizler böyle bir tartışma sonucunda ortak bir tutum belirleyebiliriz.

 

Son Güncelleme: Çarşamba, 30 Ocak 2013 20:42