Şuanda 509 konuk çevrimiçi
BugünBugün2792
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10516
Bu ayBu ay10516
ToplamToplam10478940
chp'de güzel şeyler oluyor... PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Çarşamba, 06 Şubat 2013 18:40


Son günlerde CHP’de patlak veren siyasal çalkantının yarattığı deprem, kamuoyunun gündemini işgal etmeye devam ediyor. 

 

Parti içinde yaşanan tartışmalara,eski genel başkan Deniz BAYKAL da katıldı ve Birgül hanımın ırkçı söylemlerine katıldığını belirterek, ”ben de olsam aynı şeyi, hatta daha da fazlasını söyler ama daha farklı bir siyaset dili kullanırdım”  dedi.

 

Sadece Deniz Baykal mı? Yalçın Küçük bile, Silivri’den ses verdi: ”Kürtler devlet kurmak istemiyorlarsa demek ki millet değil milliyettir. Öyleyse Türk milleti ile eşit olamazlar" deyiverdi.

 

Kürt özgürlük hareketinin kar topu misali büyüyerek bir kez daha göz ardı edilemeyecek bir biçimde kendini dayatması, hemen her siyasi partiden daha fazla CHP içerisinde yankı buluyor.

 

 Bunlar beklenmeyen şeyler değildi. Bekleniyordu.... 

 

CHP, çoktandır hemen her kafadan ayrı bir sesin çıktığı, kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir görünüm sergiliyor.. 

 

Temeli yıllar öncesine dayanan parti içi hizipler arasındaki dalaşmanın bugün itibarıyla “hodri meydan” aşamasına gelmiş olması bu anlamıyla son derece önemlidir..  

 

MHP?nin Kürt sorununa ilişkin inkarcı tutumu biliniyor.  Soruna yaklaşım tüm katılığı ile d?n olduğu gibi bugün de aynen devam ediyor.

 

İktidar partisi AKP’nin, sorunu; müslüman din kardeşliği temelinde çözme çabası başından itibaren ölü doğmuştu ve tutmadı. Son günlerde sıkça sözünü ettiği “Barış” söylemi, eğer samimi ise yeni bir stratejidir.

 

CHP, bu sürecin dört bilinmeyenli denklemidir.. Ne dediğini anlamak, hangi söylemini ciddiye almak gerekiyor anlayana aşk olsun.

 

Sosyal demokrat olduğunu söylese de, Demokratikleşme ve Kürt sorununa bakış açısı tam bir muamma. Akşam söylediğini sabah düzeltmeye çalışan, partili milletvekillerinin bile birbirlerini  Cumhuriyet düşmanı ve bölücüler?” olarak itham ederek suçlayabildiği evlere şenlik bir konumda..

 

Hizipler arası çatışmada, kim kimle hareket ediyor, kime karşı ve ne adına hareket ediyor? Kim neyi savunuyor? Bütün bunlar netleşme aşamasında ve herkes eteğindeki taşları daha yeni dökmeye başlıyor.

 

Yenilikçiler ve ulusalcılar olarak adlandırılan  guruplar arasındaki saflaşma, kim bilir belki de bu sürecin en hayırlı sonuçlarından olarak,  birinin erken doğum yapmasına vesile olacaktır.

 

Parti Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, parti içi saflaşma karşısındaki çaresizliği, geçtiğimiz Salı günkü grup toplantısında yaptığı konuşmanın satır aralarında açık seçik belli oldu. .

 

İzmir milletvekili, siyaset bilimi profesörü Birgül Ayman GÜLER’in  Türk  ulusuyla Kürt milliyetini eşit, değerde göremezsiniz”  ırkçı  söylemi karşısında ne diyeceği merakla beklenen Kılıçdaroğlu’nun, topu taca atarak gazetecileri suçlamaya kalkması, yaşanan siyasal krizin partide yarattığı depremin  sarsıcı etkisini göstermek adına son derece önemlidir.

 

CHP, bu saatten sonra kendi içerisindeki bu çalkantıyı, ”ne şiş yansın ne kebap” mantığı ile sümen altı ederek kolay kolay unutturamayacaktır.

 

Türkleri “kemale ermiş olan etnik grup” ,Kürtleri ise ilkel görerek aşağılayan bir ırkçı söylemin, parti grubunun çoğunluğu tarafından ayakta alkışlanması, CHP içerisindeki saflaşmalarda milat olmuştur.

 

Parti içerisindeki ulusalcı milliyetçiler   açık bir saldırıya geçmiştir.

 

Bu yeni sürecin medyatik “kahramanı”, sadece Birgül Ayman GÜLER değil, “Kürtleri Aydın’dan atacağım” diyen Aydın belediye başkanından tutun da, Suham BATUR’lar, ?İsa GÖK’ler ve Muharrem İNCE’lere kadar sayabiliriz.

 

Seyit Rıza?ya iade-i itibar isteyen Dersim milletvekili Hüseyin AYGÜN ve Sezgin TANRIKULU gibi isimlere parti içerisinde duyulan tepki, Cumhuriyet düşmanları olarak itham edilip  partiden ihraçlarının talep edilmesi, parti tabanının yarıya yakın bir bölümünün parti bütünlüıüne duyduğu güven bunalımını pekiştirirken, ortaya çıkan yeni durum, CHP’ni  demokrasi güçleri karşısında daha da soyutlayacağa benziyor..

 

Yenilikçiler ve ulusalcılar olarak, kılıçların karşılıklı kınından çıkartıldığı bir aşamadan sonra, sorunun sorunsuz çözümüne ilişkin hiçbir umut ışığı gözükmüyor.

 

CHP’deki krizin artarak devam edeceği anlaşılıyor.

 

Hal böyle olunca, CHP’nin bugünkü konumuyla bir arpa boyu yol alamayacağını görmek için kahin olmaya gerek yok sanırım.

 

Sosyalliği ve demokratlığı yanında ulusalcılığı ve devletçili ile bir bütün olarak sorgulanmakta olan böyle bir partinin, istediği kadar birlik ve bütünlük mesajları vermeye çalışmasının inandırıcılığı kalmamıştır.

 

CHP bölünerek parçalanma sürecine doğru hızla ilerlemektedir.

 

CHP’de ortaya çıkan ve bir kez daha üstü örtülüp unutturulamayacak denli antagonizm kazanan bu çelişki karşısında takınılacak en hayırlı tavrın, CHP’nin bir an önce parçalanarak saflaşmasına yardımcı olmaktır.

 

Türkiye demokrasisinin içindeki en büyük engellerden bir tanesi de hiç kuşkusuz CHP’nin bizzat kendisidir.

 

CHP, demokratik hak ve özgürlükler karşısında en az iktidar partisi AKP kadar ayak direten, “yeni” görünümlü “eski”  bir devlet partisi olma özelliğini hiçbir zaman terk etmemiştir.

 

CHP’nin, solun dalgakıranı olmaktan çıkartılıp tamamen etkisizleştirilmesi, demokrasi mücadelesi önündeki sosyal görünümlü bir büyük engelin atomlarına kadar parçalanması, gerçek demokrasi güçlerinin birleşerek büyümelerinin de önünü açacak ve iktidar alternatifi olabilecek gerçek bir muhalif hareketin ortaya çıkmasına  vesile olacaktır.

 

CHP?de güzel şeyler oluyor, olmaya da devam edecek....

 

CHP’de güzel şeyler olmaya devam ettikçe, demokrasi güçlerinin mümkün olan en geniş birliğinin sağlanmasının da yolu açılacaktır.

 

Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Şubat 2013 18:42