Şuanda 190 konuk çevrimiçi
BugünBugün2611
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10335
Bu ayBu ay10335
ToplamToplam10478759
Paris'in 8 Mart'ta bir cevabı olmalı... PDF Yazdır e-Posta
Nuray Bayındır tarafından yazıldı   
Pazartesi, 04 Mart 2013 21:42


Paris, büyük bir sınav arifesinde olduğunun bilincinde mi acaba?

Değilse 8 Mart’ta öğrenecek...

O kadar devrime ve devrimciye ev sahipliği yapmış, dünyanın kültür şehri olarak bilinen Paris’in

‘’Dünya Emekçi Kadınlar Günü’’nde Kürt ve dünya kadınlarına bir cevabı olmalı.

Suskunluk ikrardan gelir derler.  Paris üstüne düşen bu kara lekeden kurtulmak istiyorsa ikna edici bir cevap vermelidir...

 Bu katliamın gerçek izleri ve arka perdedeki sorumluları kim olursa olsun bir, bir açığa çıkarılmalı...

Fransız polisinin kamuoyunu ikna edici bilgi vermekten kaçınması, cinayet üzerindeki sır perdesini kaldırmamakta devam edişi ne demektir? Ömer Güney isminde bir kişi ortaya çıkarıldı ve bir sürü çelişkili ifade ile birlikte sorgulama sürüncemede bırakıldı. Bu adam dört tane telefonu neden üstünde taşıyordu? Cinayet gününe kadar her bir telefonla kimlerle ilişkiye geçti? Bu adamın MİT ile ilişkisi ne düzeydedir?

Diğer yandan;

 Bu adamın bir buçuk yıldır yakınında, çevresinde olanlara sorulacak sorular var.

 facabook’ta hesabı olduğu ortaya çıktı. Facebook sayfasında Polat Alemdar’a hayranlığı aşikar olan  bu kişi ile ilişkide bulunanlar hiç mi hakkında bilgi edinme ihtiyacı hissetmedi? Facebook sayfasına bakmak neden akıllarına gelmedi? Bir daha yeri doldurulamayacak Üç değerli Kürt kadını kim olduğu bilinmeyen bir insanla nasıl muhatap edildi? Olayın arkasını araştıran herkesin sorduğu sorular bunlar. Yanıtları mutlaka verilmelidir.

Kadınlar mı hedef alındı?

Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez katliamı tüm kadınlarda infial yarattı.

Doğaldır.

Kadın olmak, kadın yaşamını örgütlemek için nerede samimi bir çaba varsa o çaba yanıtsız kalmaz. Başı dik kadınlar birbirini bulur...

Kürt kadınları kendi örgütlülüklerini geliştirirlerken farklı ülkelerdeki kadın hareketleri ile de dayanışmalarını yükselttiler.

Cumartesi annelerinin yanı sıra savaşta çocuklarını kaybeden, eşlerini, babalarını, kızlarını kaybeden kadınların dökülen kanın durması için sokakları esir aldığı günler hızla çoğaldı. Uluslararası iktidar odaklarının Bölge hesaplarını alt üst eden kadın direnişinin yükselişini eli kolu bağlı izleyeceğini düşünmek çok büyük saflık olur. Bu katliamla sisteme karşı baş kaldıran Kadın damarının kesilmesi hedeflenmiş olabilir...

 Tabii ki bu olayı sadece kadın ekseninde ele almak yanlış olur. Sakine Cansız PKK’nin  kurucu üyesidir. Bu konumu onu, Bölgede çatışmalı ortamın devamından medet uman güçler için birinci hedef yaptı. Hem önemli bir kadın devrimci, hem de PKK’nin kurucu üyesidir. Bölgede dengelerin değişmesi için sansasyonel bir eylemde ihtiyaç duyacaklarında un uygun kişidir. Sakine Cansız bu nedenle hedef alındı denebilir.  

Paris bu güne kadar birçok siyasi cinayete tanıklık etti. Doğrudur ancak ilk kez böylesine pervasızca kadınları hedef alan bir suikast yaşandı.

İnsanın kanını donduran, düşünce sınırlarını aşan bu katliam ile gerçekten sarsıldık.

 Vahşeti anlamaya çalışmak Kolay değildi. Hala da değil.

Özet olarak;

Üç Yiğit Kürt devrimci kadınını gözü dönmüş katiller çetesinin insafına terkeden merciler kimlerdir? Bu katliamla neler hedeflendi? Bütün bunların en kısa zamanda açığa çıkması gerekiyor.

Jın, Jiyan, Azadi!

Bu üç Kürtçe kelime yan yana geldi 8 Mart 2013’ün özgürlük çığlığı oldu...

Bu saatten sonra Başka söze gerek yok...

Kadın, Yaşam, Özgürlük!

Özeti değil mi mücadelenin?..