Reyhanlı katliamı kimin işi?

Katliamın amacı ne?

Katliam, kim ya da kimlerin işini kolaylaştırıyor?

Katliamın sorumlusu olduğu iddia edilen kişilerden 9’unun yakalandığı söyleniyor. Bunlar doğru mu?

Devletin en yetkili ağızları tarafından, gözaltına alınan kişilerin, suçlarını  itiraf ettiklerine ilişkin açıklamalar yapılıyor.

Bekleyip göreceğiz.

Dün de yazdım. Suriye merkezi yönetimi tarafından böyle bir katliama onay verileceğine inanmadığımı peşinen ve bir kez daha belirtmek istiyorum.

Başer Esad yönetiminin siyasi stratejistleri, böyle bir katliamın, merkezi yönetimin inisiyatifi ve onayı ile organize edildiğinin anlaşılması durumunda, Türkiye başta olmak üzere dünya kamuoyunun açık şiddetine muhatap olacaklarını bilmeyecek kadar apolitik olamazlar.

Bununla birlikte, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, Suriye’de de devlet içerisine çöreklenmiş ‘’derin güçler’’ var ve bu güçlerden herhangi birinin, Türkiye’deki bağlantıları ile koordineli bir şekilde adı geçen katliamı yapmış olduklarını da kesinlikle göz ardı etmiyorum.

Suriye Muhaberat örgütü içerisindeki bazı çevrelerin Türk MİT’i ile derin bir ilişki içerisinde olduğunu sadece ben değil sağır sultan bile biliyor.

Sadece MÝT ve Muhaberat arasındaki ilişkiyi değil, bu örgütler arasındaki aracı ‘’ajan örgüt’’ de biliniyor. Adı geçen üçlü arasındaki yoldaş(!)lık ilişkisinin, esas olarak maddi çıkar  ilişkisi olduğu da biliniyor. Bilinmediğini söyleyenler yalan söylüyorlar. Bütün bu ilişkiler biliniyor...

Benim/Bizim sorunumuz bu değil. Bugün itibarıyla bizi ilgilendiren asıl sorun. Mihrac Ural ismi etrafından devrimci hareketin karalanmak istenmesidir. Mahir Çayan’lar, İlker Akman’lar Yüksel Eriş’ler den devralınan mücadele çizgisinin, Mihrac Ural adı  etrafında kirletilmek istenmesidir. Bizim itirazımız bunadır.  

Türkiye Kamuoyu, Türk ve Kürt devrimci hareketleri kadar Türk basını da çok iyi biliyor ki, THKP-C(ACİLCİLER) örgütü diye bir örgüt bugün itibari ile mevcut değildir. Buna karşın olmayan bir örgütü varmış gibi göstererek,  örgütün ‘’genel sekreter’’i diye lanse edilen Mihrac Ural soysuzunu devrimci bir hareketle ilişkilendirmenin insafsızlık olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.

Mihrac Ural’ın kim olduğunu gerçekten öğrenmek isteyen varsa,bu site’de  (enginerkiner.org) yine benim imzamla, 06 Mart 2009 yılında yazılmış olan ‘’THKP-C(ACİLCİLER) militanlarının dikkatine’’ 30 Ağustos 2009 tarihli ‘’Mihrac Ural Suriye ajanıdır işte belgesi’’ adlı yazıya, ayrıca, Haydar Yılmaz ve benim tarafımdan kaleme alınmış ‘’Mihrac Ural’ın organize işleri’’adlı 6 bölümlük yazı dizisine bakabilirler. Tatmin olmayanlar(!) olursa eğer, ‘’ Mihrac Ural dosyası tamamlanıyor’’ adlı yazı dizilerini de okuyabilirler. . enginerkiner.org sitesinde,  Mehmet AĞAR, Mihrac URAL ve Mehmet YAVUZ üçlüsü ve derin ilişkilerinin ip uçlarını da  görebilirler. (Sitenin en çok oknan yazılar listesindedir).

Mihrac Ural, Beşir Kanmaz ve Hanefi AVCI arasındaki derin bağlantı ve PKK Genel Başkanı Abdullah Öcalan’ın nasıl zehirlenerek öldürülmek istendiğini öğrenebilirler.

Son dört buçuk senedir bunları belgeleriyle yazdık. Bütün bunları yok sayarak, bugün hala Mihrac URAL ismi ile olmayan devrimci bir örgütün ismini yanyana koyarak devrimci hareketimizin karalanmak istenmesini kınadığımı belirtmek istiyorum.

 MUHABERAT VE MİHRAC ilişkisi öne çıkartılarak, MİT-MİHRAC ilişkisi gizlenmek isteniyor.  Bu ilişkiyi gizlemeye çalışanların çabaları boşunadır. Mihrac Ural isminin son kullanma tarihi çoktan bitmiştir.

Tekrar ediyoruz.

Reyhanlı katliamının asli faillerinin gerçekten ortaya çıkartılması isteniyorsa eğer, MiT-MUHABERAT-MiHRAC  şeytan üçgeni arasındaki derin ilişkinin açıklanması, tüm boyutları ile kamuoyuna bildirilmesi gerekir.

Bunun için nereden başlamalı diye soracak olanlar için, 10 Mart 1978’e, Mihrac Ural’ın yakalandığı tarihe gidilmesi ve oradan başlanılmasını salık veririm.

Mihrac Ural ACİLCİ olmadığı gibi devrimci de değildir. Mihrac Ural devrimcilerin katili ve Kürt halkının yeminli düşmanı, çift taraflı bir ajan müsveddesidir. Bu böyle biline…