Şuanda 170 konuk çevrimiçi
BugünBugün2598
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10322
Bu ayBu ay10322
ToplamToplam10478746
Reyhanlı, katliam aydınlanır mı? PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Pazartesi, 27 Mayıs 2013 18:29


1 Mayıs’ta Reyhanlı’da patlayan bombaların yankısı devam ediyor.

Katliamı km/kimler yaptı ? sorusuna yanıt aranıyor( !)

İktdar ve muhalefet partileri,  katliamı kendi politik çıkarları adına kullanma telaşı ile kıran kırana yarışıyor.

Herşey konuşuluyor ama, iddialar ve belgeler arasında en göze batanı ve doğrulugu herkes tarafından kabul edilen, MİT ve emniyet arasındaki yazışmalardan ciddi bir biçimde bahsedene rastlanmıyor.

Halbuki, MİT ve Emniyet arasındaki yazışmalara dikkatle bakan bir kişi, bu eylemin asli faillerinden birinin, yada bir tarafın kim olduğunu rahatlıkla görebilir.

Taraf Gazetesinden Hüseyin Özkaya yazıyor..

“Reyhanlı faillerinin 18-24 Nisan tarihleri arasında araç ve depo teminine yönelik farklı kişilerle defalarca yaptığı görüşmelerin MİT tarafından tespit edildiği ancak buna rağmen MİT’in gerekli önlemleri almadığı ve güvenlik birimlerine de zorunlu olduğu halde bilgilendirmede bulunmadığı ortaya çıktı……Reyhanlı saldırısına ilişkin İçişleri Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmalar kapsamında elde edilen son bilgiler……..MİT’in, Reyhanlı saldırısını düzenleyen Suriye istihbaratı bağlantılı eylemcileri İKK (istihbarata karşı koyma) görevi çerçevesinde GES imkanlarıyla bir aydır takip ettiği, eylemcilerin telefonlarını dinlediği, saldırıyla ilgili telefonda açıkça konuşulduğunu belirlediği ve saldırı düzenleyecek araçların plakalarını tespit ettiği ancak Emniyet’e eylemden sadece 18 saat önce bilgi verdiği öğrenildi…….. Ayrıca saldırı sabahı gerçekleşen açık talimatın MİT Hatay Bölge Müdürlüğü tarafından “anında istihbarat” çerçevesinde güvenlik birimlerine verilmediği ve bilginin, MİT Merkezi’ne bile saldırı sonrasında gönderildiği belirtildi. Konuya ilişkin bilgiler, Bakanlığın yürüttüğü çalışmalara şöyle yansıdı: “MİT, olayın faillerini başından beri İKK faaliyetleri kapsamında teknik takip altında bulundurarak gelişmeleri anlık olarak takip etmiştir. Eylemcilerin araç temini, depo temini, Ankara’ya gidiş-gelişleri vs. günlük olarak bilinmektedir. Olayın faillerinden Mehmet Genç’in 25 ve 29 Nisan tarihlerinde iki adet Ford Transit araç aldığı tespit edilmiştir. MİT bu bilgileri, tespitleri güvenlik birimleri ile paylaşmamış ancak Emniyet’ten 9 Mayıs’ta bir ihbara atfen not intikal ettikten sonra 10 Mayıs günü oldukça geç saatte (19:25) paylaşma yoluna gitmiştir. Saldırıya 18 saat kala yapılan bu paylaşım 11 mayıs’ta olayın meydana gelmesini önlemeye yetmemiştir. Emniyet’e yapılan ihbarda eylem yeri olarak Ankara belirtiliyordu. Ancak eylemcilerin Antakya’da hazırlık yaptıkları MİT tarafından bilinmekteydi. 18 saat önce bilgi ve saldırı  öncesi raporlara şöyle yansıdı:

 

8 Mayıs: Emniyet’e Mehmet Gezer tarafından, “Hatay-Harbiye’de Mehmet Gümüş isimli kaportacının içerisine gizli bölmeler yaptığı iki adet 100’lük Ford Transit araç ile Ankara’da eylem düzenleneceği, ekibin içerisinde Nasır Eskiocak ve Temir Dükancı’nın da yer aldığına” dair bir ihbar geldi. İhbar, Cumhuriyet Savcılığı’na iletildi. Savcılık da çalışma başlatılması talimatını verdi. Emniyet ihbarın içeriğini, MİT ve Jandarma’ya bildirdi. 
10 Mayıs saat 19:25: MİT, olayın sorumlularından Nasır Eskiocak, Mehmet Genç, Yusuf Nazik ve Yusuf Büyükkasım’ın söz konusu eyleme yönelik hazırlıklarına ilişkin teknik takip neticesinde 18 Nisan’dan itibaren elde ettiği yukarıdaki bütün detaylı bilgileri, dinleme tutanaklarını ve GSM bilgilerini içeren notu Beşir Atalay, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma’ya gönderdi. Notta, Mehmet Genç’in adına –saldırının gerçekleştirildiği araçlar olan- 06 AH 6072plakalı 2004 model aracın 25 Nisan’da, 31 ARS 83 plakalı aracın ise 29 Nisan’da tescil edildiği bilgisi de yer aldı. Yani MİT, 23 gündür elinde olan bilgileri patlamadan sadece 18 saat önce paylaştı. Ve bir gün sonra araçlar patlatıldı.

TARAF, 25.05.2013

 

Bu bilgiyi bu güne kadar ne Beşir Atalay, ne emnyet, ne de MİT yalanlamış değil.

 

Patlamadan bir ay  önce, eylemi gerçekleştirdiği iddia edilen kişiler MİT tarafından adım adım izleniyor.

Eylemde kullanılan araçların kim tarafından ve ne amaçla alındığı da biliniyor.

Patlayıcıların nereden ve hanği yollardan getirildiği, eylemcilerin kendi aralarındaki telefon konuşmalarına varıncaya kadar bilinmeyen birşey yok.

Buna rağmen eylem, belirlenen gün ve saatte gerçekleşiyor.

Peki nasıl oluyor bu ?

Böyle bir durumda, Reyhanlı’da gerçekleşen  katliama yol verilmiş, göz yumulmuş olunmuyor mu peki ?

 ‘’Ayrıca saldırı sabahı gerçekleşen açık talimatın MİT Hatay Bölge Müdürlüğü tarafından “anında istihbarat” çerçevesinde güvenlik birimlerine verilmediği ve bilginin, MİT Merkezi’ne bile saldırı sonrasında gönderildiği belirtildi’’ denilyor

MİT Hatay bölge müdürlüğünün, saldırıyı MİT merkezine bile bildirmediğinden bahsediliyor.

Katliamdan hemen sonra Reyhanlı emniyet müdürü görevden alındı. Antakya’da, Jandarma komutanının görev yeri değiştirildi. Bunlar tesadüf mü ?

                                        ***

Bundan bir kaç gün önce, Redhack, Jandarma’ya ait oldugunu iddia ettiği bir belğe yayınladı. Belge yorumsuz yayınlandı. Adı geçen belge’de El Nusra örgütüne ait olduğu söylenen üç tane otomobiliin Türkiye’da patlatılmak üzere hazırlandığından söz ediliyor.

Belğe yalanlanmadı doğrulandı. Dogrulandı ama, Taha Akyol’un yazdığına göre, Redhack tarafından basına gönderilen bu belğenin yanında bir başka belğenin daha bulunduğu ve bu belğenin neden göz ardı edildiği soruldu.

Konuyla ilğili olarak, Hürriyet’ten Taha Akyol’a göre,

Jandarma istihbarat raporunda şu satırlar da yer alıyor:
“Reyhanlı saldırısını planlayan ‘Hoca’ (kod) adlı M. U.’nun  evinde toplantı yapıldığı, toplantıya Hoca (kod) adlı şahsın da katıldığı ve toplantıda 9 ayrı noktayı kapsayacak yeni bir saldırı planlandığı, 11 Mayıs tarihindeki saldırıyı organize etmek için aynı gün gece yarısı deniz yoluyla illegal yollardan Samandağ’a geçen Nasır Eskiocak isimli şahsın... arandığı...”

Jandarma istihbaratındaki El Nusra’ya ilişkin notu öne çıkaranlar, Reyhanlı’yı kana bulayan bu eylemle M. U. arasındaki irtibatı belirten bu somut bilgiyi nedense önemsemediler!

Reyhanlı katliamından bir gün sonra,13 mayıs Pazartesi günü,’’Reyhanlı’da Şeytan üçgeni’’ adlı yazımda,

Reyhanlı’daki patlamanın arkasında kim çıkarsa çıksın fark etmeyecektir. Kesin olan bir şey var o da, eylemin tam bir provokasyon olduğudur.

Suriye iç savaşının kırılma noktasına geldiği, uluslararası güçlerin  (Rusya ve ABD’nin) soruna siyasal bir çözüm arayışı yönündeki çabalarını hızlandırdığı, Türkiye’de, ‘’çözüm süreci’’nin sorunsuz devam ettiği böyle bir ortamda meydana gelen Patlamanın arkasındaki güçlerin provokatörler olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir.

Kim ne derse desin, kim ne yazarsa yazsın, Reyhanlı’daki patlama Suriye’nin değil Türkiye’nin ekmeğine yağ sürmek…,….Türkiye’de olduğu gibi, Suriye’de de devlet içerisine çöreklenmiş ‘’derin güçler’’ var ve bu güçlerden herhangi birinin, Türkiye’deki bağlantıları ile koordineli bir şekilde adı geçen katliamı yapmış olduklarını da kesinlikle göz ardı etmiyorum...’’

 

Diye yazmış ve  eylemi, Suriye merkezi yönetiminin bilgisi dışında organize edilmiş bir provokasyon olduğunu iddia etmiştim.

 

Bugün de aynı kanıdayım.

 

Ortaya atılan bilği ve belgeler, benim iddialarımı doğruluyor.

 

Reyhanlı katliamında MİT’in doğrudan bilgi sahibi oldugu kesinleşmiştir.

MİT merkezi’nin olmasa bile, MİT Hatay Bölge başkanlığı bu patlama ile doğrudan ilişkilidir.

 

Hal böyle olunca,sorunu daha fazla sulandırmadan, bir yüzü açığa çıkmış olan katliam sorumlularının öbür yüzünü aydınlatmak zor olmasa gerek.

 

AKP iktidarının bunu yapması beklenmemelidir.

Katliam sonrası yaşanan gelişmeler Suriye’nin değil AKP’nin işine yaramaktadır.

 

Katliam’ın gizli kodlarını çözebilme başarısından yoksun muhalefet partilerinin hükümet karşıtı kaba protestoları bile AKP’nin hanesine artı olarak yazılmaktadır. 

 

Katliama bilerek yol veren MİT Hatay bölğe başkanlıgının, Suriye tarafındaki işbirlikçileri kimdir ? Sorusunu sormayan, bu sorunun cevabını araştırma niyeti bile bulunmayan muhalefet ( özellikle de CHP ) Tayyip Erdoğan’ın karşı atagı ile halkın gözünde, neredeyse katliamcılarla işbirliği yapmıştır konumuna düşürülmüştür.

 

Tekrar ediyorum.

 

Reyhanlı katliamının bir yüzü Türkiye’de dir, bütün sorun sınırın öbür ucundaki işbirlikçilerinin kimler oldugu ve bu işbirliğinin yıllar öncesine uzanan seceresidir.

 

Derin devletin karanlık kutusu eski emniyet genel müdürü ve içişleri bakanı Mehmet Ağar, Eski istihbaratci Hanefi Avcı ve biraz daha geriye giderek, eski MİT istanbul bölğe başkanı Osman Nuri Gündeş’ ten bu secerenin gizli tarihi hakkında çok şey ögrenilebilinir. Yeterki istensin.

Reyhanlı Katliamının bütün yönleriyle aydınlanmasını AKP’den beklemeye çalışanlar yanılıyor. Reyhanlı’da katliam aydınlanır mı? diye sormuştum. Hayır, Reyhanlı katliamı bütün yönleriyle aydınlatılmayacak, yarım bırakılacaktır. Asli failler ve bunlar arasındaki işbirliği şu an itibarıyla açıklanmayacaktır.

 

AKP bu katliamı kullanmaya devam edecek, asıl meyvesini 2. Cenevre Konferansı’nda alacaktır.