Şuanda 450 konuk çevrimiçi
BugünBugün2757
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10481
Bu ayBu ay10481
ToplamToplam10478905
Sporda iki fiyasko PDF Yazdır e-Posta
Yalçın Yusufoğlu tarafından yazıldı   
Cumartesi, 13 Temmuz 2013 02:10


Geçtiğimiz haftalarda spor alanı Tayyip Erdoğan rejiminin iki büyük fiyaskosuna sahne oldu.

Bunlardan birincisi Mersin’de düzenlenen 17. Akdeniz Olimpiyatlarıydı. Yunanistan’ın düzenleyemeyeceğini söylemesi üzerine Türkiye üstlenmiş, Tayyip Erdoğan’ın açış konuşmasında ve öncesinde-sonrasında övündüğü gibi, tesisleri 17 ayda tamamlamıştı.

Gelgelelim, yaptığı her şeyi narsisizminin tatminine sunmak ve politikaya tahvil etmek alışkanlığında olan Tayyip Erdoğan’ın bu Olimpiyat girişimi fiyaskoyla sonuçlandı.

Çünkü çok sönük geçti, oyunlar bomboş tribünler önünde oynandı. Mersinliler alınmasınlar ama kanaatimce o kadar para havaya savruldu. O tesislerden Mersinlilerin yüzde kaç kapasiteyle yararlanacakları belirsiz olduğu gibi, Tayyip Erdoğan’ın olimpiyat fiyakası uğruna Türkiye’nin Mesin’e ayıracak o kadar parası yoktur.
“Mersin bir spor başkenti olacak” lafı ise mazeret için uydurulmuştur.

Olimpiyat Oyunları --Akdeniz çapında da olsalar—sadece sporcuların değil pek çok ülkeden sporseverin konuk geldiği uluslararası spor olayıdır. Bu nedenle her ne şekilde olursa olsun, ülkeye turist çekerler, konuk edilen sporcuları ağırlama masraflarını çıkardıkları gibi, yapılan tesislerin maliyetini de kurtarırlar, ev sahibi ülkeye ve kente para bile bırakırlar. Mersin Olimpiyatlarında bunların hiç birisi gerçekleşmediği gibi, milyonlarca lira savrulmuştur. [İletişim araçlarının bu denli geliştiği günümüzde bu dediklerimiz bile dünde kalmaktadır. Örnekse, 2012 Londra Yaz Olimpiyatların dışarıdan sadece 300.000 kişi gelmiş ve Britanya çok zarara uğramıştı.]

ERDOĞAN'IN AÇIŞ NUTKU

Mersin’de Tayyip Erdoğan açış konuşmasında ayıp üstüne ayıp, gaf üstüne gaf yaptı.

Birincisi, 1996’da Çağdaş Olimpiyatların 100. Yıldönümünden beri Uluslararası Olimpiyat Komitesi ev sahibinin o kentin Belediye Başkanı olduğunu karara bağlamıştır. Bu hem Yaz, hem Kış olimpiyatları, hem Akdeniz Olimpiyatları Paralimpik Oyunları, Üniversite Olimpiyatları vb. için geçerlidir. Zira Olimpiyat Oyunları diğer spor şampiyonaları gibi bir veya iki ülkenin değişik şehirlerinde yapılmaz, tek bir şehirde yapılır.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi 1996’da bu kararı almıştı. Nitekim 2004 Atina Olimpiyatlarında ev sahibeliğini Belediye Dora Bakoyannis yapmıştı. 2008’de Beijing Belediye Başkanı Guo Jinlong, 2012’de ise Londra Belediye Başkanı Boris Johnson ev sahibi idiler.

Mersin’deki Akdeniz Olimpiyatlarında ise Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan ev sahibi yapılmak şöyle dursun, törene bile çağrılı değildi.

Niçin? Çünkü CHP’liydi. Yani dağdan gelen bağdakini kovmuştu. Bu ülkenin Başbakanı aklına eseni yapmayı alışkanlık haline getirmiştir, işine gelmezse kurallara, teamüllere, hatta Yargı kararlarına uymaz. Oysa sen kim olursan ol, uluslararası bir spor olayında onun kurallarının üzerinde değilsin.

Tayyip Erdoğan’ın ikinci yaptığı ayıp açılış töreninde kalkıp konuşması oldu. Oysa Olimpiyatlarda birisi devlet adına konuşacaksa politik bir makam sayılmayan Devlet Başkanı konuşur, o devlet cumhuriyet değilse, Kraliyet ailesinde birisi konuşur.

Tayyip Erdoğan Oyunları kendisine mal etmek için Cumhurbaşkanı Gül’ü bir yana itti ve kendisi gidip onuştu. Bu da yabancı konuklar ve katılımcılar tarafından ayıplandı. 1971’de Akdeniz Olimpiyatları İzmir’de yapılmıştı ve açılış konuşmasını C. Başkanı Cevdet Sunay yapmıştı.[Ekranda izlemiştik, Sunay konuşma yapmak üzere ayağa kalktığında birisi eline küçük bir kâğıt tutuşturmuştu, o da üç kelimelik cümleyi kağıttan okumuş, “Akdeniz Oyunlarını Açıyorum” demişti. Fakat o sakil konuşma bile, Tayyip Erdoğan’ın tribünden inip kürsüye gelerek nutuk atmasından şerefliydi. Zira hiç bir kural çiğnenmemişti.]

"WHITE SEA"

Tayyip Erdoğan’ın üçüncü ayıbı cehaletten ileri geliyordu. Zaten eline verilmiş metnin dışına çıktığında, her zaman değil ama çoğu zaman gaf yapıyor, yanlış konuşuyor.

Konuşmasında Akdeniz’i İngilizce’ye tercüme etmeye kalkıştı. Büyük bir bilgiçlikle –ve önemli bir şey söylediğini zannederek— Akdeniz için “White Sea” dedi. Cehaletin cesareti bu kadar olur. Yerküre üzerinde adı İngilizce’ye “White Sea” diye çevrilecek tek bir deniz vardır, o da Rusya’nın kuzeyinde İskandinavya’nın doğusunda yer alan Barents Denizi’nin bir körfezine verilen addır. [İskandinavya’yı koyuna benzetirsek, Beyaz Deniz kuyruğun altındaki körfezdir.]

Akdeniz’in İngilizcesi ise Mediterrannean Sea’dir ve sözcük anlamı “Karalar Ortasındaki Deniz” dir. [Kelime Roma’dan kalmıştır, Romalılar önceleri “İç Deniz” (Mare Internum) derlerken, denizi çevreleyen karaları ele geçirdikten sonra Bizim Deniz (Mare Nostrum) demişlerdir.]

Akdeniz’in Tayyip Erdoğan’ca İngilizce’ye çevirisi ODTÜ öğrencilerinin taşıdıkları pankartlardan birinde istihza konusuydu.

Tayyip Erdoğan’ın konuşmasındaki dördüncü ayıp “Yunanistan yapamadı, biz 17 ayda tamamladık” diyerek lafa girmesiydi. Dahası da “Biz bu Olimpiyatları, 2020 Olimpiyatlarının provası olarak yapıyoruz” demesiydi. Ne neyin provası 1,6 milyon nüfuslu Mersin, şu anda 14 milyon nüfuslu olan İstanbul’un provası mı olur? Konaklama ve trafik bakımından nasıl prova edeceksin?

Ayrıca “sizi provamız olsun diye çağırdık” demek oraya gelen 2994 sporcuya hakarettir.

Ve nihayet beşinci ayıp, Tayyip Erdoğan’a karşı stadyumda protestolar olur korkusuyla içeri olağan seyirci alınmaması, biletlerin AKP’liler eliyle dağıtılmasıydı. Galatasaray’ın TT Arena Stadının açılış töreninde Tayyip Erdoğan ıslıklanmış, yuhalanmıştı, 2012 Ocak ayında ölen Lefter Küçükandoniyadis için yapılan törene Fenerbahçe Stadına gelen Tayyip Erdoğan izleyicilerin bir bölümü tarafından yuhalanmış, protestoları Ali Koç önlemişti, Mersin’de de aynı durumun tekrarlanmasında korkuldu.

Her şey yolunda gitseydi Tayyip Erdoğan show’unu yapacaktı. Yapamadıysa, toplum, hatta Mersinliler Oyunlara hiç ilgi duymadıysa bunu Gezi Direnişçilerine borçluyuz.

20 YAŞ ALTI FUTBOL TURNUVASI

Tayyip Erdoğan’ın spor alanında boşa giden ikinci gösterisi '20 Yaş Altı Dünya Futbol Şampiyonası'nda yaşanan fiyaskoydu. Tayyip Erdoğan 88 yaşında ve dört kez başkan seçilen, “futbolda ırkçılığın olduğunu” inkâr ederek, Avrupa’daki siyah futbolcuların tepkisini çeken ve dünya kupalarının hangi ülkede yapılacağı konusunda rüşvet aldığı ileri sürülen gangster kılıklı Sepp Blatter ile Kayseri’ye açılış maçına gitmişti. Fiyakanın gerisi gelmedi, maçlar boş tribünler önünde oynandı. Türk takımının oynadığı iki maçta bile stadyumlar tam dolmadı.

Türkiye’de böyle bir şampiyonanın yapıldığından toplumun haberi yok. Maçları yayınlayan TRT televizyonları hariç, diğer kanalların spor programlarında maçların haberleri bile verilmiyor.
Yarı finaller bitti, finalistler belli oldu, hangimizin haberi var?

Bu şampiyonanın mali portresi nedir, kimse bilmiyor. Paranın ne kadarı Futbol Federasyonundan çıktı, ne kadar devletten (Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan) çıktı açıklanmış değil. Tayyip Erdoğan gelecek yıl Başkan olsun diye hazırlanan bu gösterilerin maliyeti halkın cebinden çıktı. Kimin umurunda?
Gezi sayesinde Başkanlık düşleri hüsranla sonuçlandı, ama giden para gitti, rezil rüsva olduğumuz da cabası.

Yalçın Yusufoğlu, 10 Temmuz 2013, Sesonline.net